Takvimler 29 Ekim 1923'ü gösterirken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye, Cumhuriyet'in ilanı ile inkılapların peşi sıra geleceği tarihi bir döneme başladı.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük inkılabı olan Cumhuriyet, bundan 100 yıl önce ilan edildiği dönemde kamuoyunda coşkuyla karşılandı.
CUMHURİYETE GİDEN SÜREÇ
Osmanlı İmparatorluğu, 1876 yılına kadar mutlak monarşi, 1876-1878 ve 1908-1918 arasında meşruti monarşi ile yönetilmişti. I. Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğramasının ardından işgale uğrayan Anadolu'da halkın işgalcilere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği Millî Mücadele, Ekim 1922 tarihinde millî güçlerin zaferi ile sonuçlandı. Bu süreçte, "Büyük Millet Meclisi" adıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan halkın temsilcileri, 20 Ocak 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adlı yasayı kabul ederek egemenliğin Türk ulusuna ait olduğunu ilan etmiş ve 1 Kasım 1922'de aldığı kararla saltanatı kaldırmıştı. Ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi.
CUMHURİYET KELİMESİ İLK KEZ 20 TEMMUZ'DA TELAFFUZ EDİLDİ
27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabinenin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet İnönü ile birlikte bir yasa değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923'te Meclis'e sundu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'e ilişkin düşüncelerini yakın çevresine ilk defa, "Cumhuriyet" kelimesini de telaffuz ederek, 20 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum'da açıkladı. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilmiş oldu.
KANUNLAR ARKA ARKAYA GELDİ
Bu tarihte Erzurum Kongresi ile Milli Mücadele'ye katılan, Türk devlet adamı ve Vali Mahzar Müfit Kansu'nun hükümet şeklinin ne olacağını sorması üzerine Mustafa Kemal Paşa, "Açıkça söyleyeyim. Şekli hükümet zamanı gelince, Cumhuriyet olacaktır." şeklinde cevap verdi. Atatürk, inkılaplardan önce ülkenin şartlarını hazırladı, daha sonra toplumsal ve siyasal alanda yenilikler gerçekleştirildi. Cumhuriyet'in ilanında da aynı metot takip edildi. Milli Mücadele'nin başından itibaren milli irade, milli hakimiyet üzerinde konuşuldu, çalışmalar bu prensipler çerçevesinde gerçekleştirildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandı, kanunlar arka arkaya geldi.
101 PARE İLE DUYURULDU
Meclis açıldıktan sonra Cumhuriyet, zamanı gelmeden, şartlar hazır olmadan adı telaffuz edilmedi, ancak ortam uygun olduktan sonra kamuoyunda tartışıldı. 29 Ekim 1923'te Meclis'te uzun süren toplantılar sonrasında Cumhuriyet ilan edildi. Ankara'da "Yaşasın Cumhuriyet" sesleriyle, 101 pare top atılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edildiğini basın halka duyurdu.
BAYRAM OLARAK İLAN EDİLMESİ
Cumhuriyet ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemiş, kutlamalar konusunda bir düzenleme yapılmamıştı; 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günündeki şenlikleri halk kendiliğinden organize etti. Ertesi yıl, 26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atılarak ve planlanacak özel bir programla kutlanmasına karar verildi. 1924 yılında yapılan kutlamalar, daha sonra yapılacak olan Cumhuriyet’in ilanı kutlamalarının başlangıcı oldu.
2 Şubat 1925'te Hariciye Vekaletince (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir yasa teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerildi.[4] Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı, 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edildi. "Cumhuriyetin İlanına Müsadif 29 Teşrinievvel Gününün Milli Bayram Addi Hakkında Kanun" ile 29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramı'nın millî bayram olarak kutlanması resmi bir hüküm şekline geldi. Cumhuriyetin ilan edildiği gün, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde resmî bir bayram olarak kutlanmaya başladı.