TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ali Ekber Yıldırım

AGRONEWS - Ali Ekber Yıldırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ali Ekber Yıldırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kadınlara ve gençlere hayvansal üretim desteği geliyor Haber

Kadınlara ve gençlere hayvansal üretim desteği geliyor

Türkiye’nin tarımsal planlama macerası cumhuriyetin ilk yıllarına kadar dayanıyor. Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin 1931 yılında düzenlediği “Birinci Ziraat Kongresi” raporlarında tarımsal planlamadan söz ediliyor. Aradan neredeyse bir asır geçti hala tarımda üretim planlamasının önemi konuşuluyor.  Tarımda üretim planlaması denildiğinde genellikle bitkisel üretim anlaşılıyor. Hangi ürünün ne kadar ekileceği, ne kadar tüketileceği ve ne kadar ihraç edileceğinin belirlenmesi “üretim planlaması” olarak anlaşılıyor. Oysa, planlama neyin ekilip ekilmeyeceğine karar vermek değil, tohumdan, topraktan başlayarak su ve iklim, üretimde kullanılacak girdiler, üretimin sürdürülebilirliği, destekleme politikası, dış ticaret politikası, fiyat politikası ve daha birçok faktörü dikkate alarak uygulanması gereken bütüncül bir yaklaşımdır.  Tarım ve Orman Bakanlığı bir süreden beri tarımda üretim planlaması ile ilgili çalışmalar yapıyor. Bu konuda gerekli olan yasal düzenlemeler yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 23 Mart 2023 tarihinde kabul edilen ve 5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 422 Sayılı Kanun” ile 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 7. Maddesi değiştirildi.. Yasaya göre, tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce Bakanlıktan izin alınması zorunluluğu getirildi. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirleyecek. Yasa değişikliğinden sonra Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” 14 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yapılan yasal düzenlemelere göre üretim planlaması 3 ana sektörde olacak. Bitkisel üretim, hayvancılık ve su ürünleri. Geçen Şubat ayında Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı hayvancılığın 5 yıllık yol haritasını açıkladı. Hayvancılıktaki üretim planlaması temel olarak bu 5 yıllık yol haritasına dayanıyor. Hayvancılık konusunda yapılan çalışmalar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın en son yayınlanan “Türk Tarım ve Orman” dergisinde ayrıntılı olarak yer aldı. HAYVANCILIKTA ÜRETİM PLANLAMASI İÇİN NELER YAPILDI? Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdür Vekili Salih Çelik’in verdiği bilgiye göre hayvancılık konusunda yapılan çalışmalar özetle şöyle: “Hayvancılıkta temel amacımız verimli, kaliteli, sağlıklı ve sürdürülebilir bir üretim modelini sağlamak. İklim değişikliği, coğrafi kısıtlılıklar, doğal kaynakların etkin kullanımı ve gelecek nesiller için hayvansal üretiminin garanti altına alınması adına sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturulması amacıyla; üretim kapasitesi, ihtiyaç analizleri, iç ve dış pazar potansiyelleri göz önüne alınarak; suyu merkeze alan doğal ve genetik kaynakların korunduğu, hayvan sağlığı ve refahının ön planda tutulduğu, biyoteknolojik ıslah yöntemlerinin kullanılarak verimin artırıldığı, aile işletmeleri ile genç ve kadın üreticilerin desteklendiği, birbirini tamamlayıcı faaliyetleri kapsayan politikalar hazırladık. Suyu merkeze alacak şekilde; kaba yem üretim kapasitesini, mera varlığı ve yapısını, hayvan varlığını, hayvansal ürün işleme kapasitelerini ve pazarlama imkânlarını dikkate alarak üretim planlaması yapıyoruz. Alıcı ve satıcıyı güvence altına alan sözleşmeli üretim modelini yaygınlaştırıyoruz. Hayvansal üretimin planlanmasında; ülke ihtiyaçları doğrultusunda stratejik önem arz eden hayvansal ürünleri belirlemeyi, belirlenen stratejik ürünlerin nerede ne kadar üretileceğini planlamayı, küresel iklim değişikliğine uyum sağlayarak sürdürülebilirliği temin etmeyi, doğal kaynakları korumayı ve optimum düzeyde faydalanmayı, ülkemizin hayvansal ürün ihtiyacını karşılayarak ihracat odaklı büyümeyi amaçlıyoruz.  Üretim planlaması ile üretimin maliyet, kapasite, pazarlama imkânları doğrultusunda planlanması; sürdürülebilir hayvansal üretim için stratejik ürünler olarak planlama kapsamına alınan kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurtanın bölgesel bazlı nerede ne kadar üretileceğine dair üretim modeli oluşturulması; suyu merkeze alan doğal ve genetik kaynakların korunduğu sürdürülebilir hayvancılığın sağlanması; mera ve kaba yem üretim alanlarının planlanarak verimli kullanımının sağlanması hedefleniyor. İL BAZINDA 3 YILLIK HAYVANSAL ÜRETİM PLANLARI HAZIRLANDI Hayvansal üretim planlaması kapsamında usul ve esasları içeren bir rehber hazırlandı. Rehber doğrultusunda 81 ilde Bakanlığımızın ilgili birimlerine eğitimler verilerek eğiticilerin eğitimi yapıldı. Yönetmelik kapsamında illerimizde kurulan İl Teknik Komiteleri tarafından 3 yıllık hayvansal üretim planları Ocak 2024 itibarıyla hazırlanarak Genel Müdürlüğümüze gönderildi. İl Teknik Komitelerce hazırlanan İl Hayvansal Üretim Planları ülkesel bazda değerlendirilerek Hayvansal Üretim Planı hazırlanıp Üst Kurul onayına sunulacak. Hayvansal üretim planlamamız Üst Kurul kararının ardından tüm paydaşlarımız ve kamuoyuyla paylaşılacak.”    HAYVANCILIK DESTEKLERİ NASIL UYGULANACAK? Hayvancılık Genel Müdür Vekili Salih Çelik, yaşama geçirilecek yeni destekleme modelinde “Temel hayvancılık desteği ve ürün geliştirme desteği” başlığı altında, “temel, yönlendirici ve verimlilik” kriterleri kapsamında yapılacağını ifade etti.  Bütün üreticilerin temel desteklerden yararlandırılacağını belirten Çelik şu bilgileri verdi:  “Aile işletmelerine ilave destek sağlıyoruz. Hayvancılıkta ilk defa genç ve kadın üreticilere ilave destek veriyoruz. Sınırlama olmaksızın üretilen her buzağı, oğlak ve kuzuya destek ödemesi yapıyoruz. Ari işletmelerimizi desteklemede ön plana çıkararak hem damızlık ihtiyacımızın yerli işletmelerden temin edilmesini hem de kaliteli süt üretimini artırmayı hedefliyoruz. Hayvancılık işletmelerinin ekonomik açıdan güçlü, dirençli ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması hedefiyle sübvansiyonlu kredilerde; kadınlara, gençlere ve planlı üretim bölgelerine ilave indirim uyguluyoruz. Bu sayede gençlerimiz ve ailemizin temel direği olan kadınlarımızın üretimde kalmalarına imkân sağlanmış olacaktır.” ÇİĞ SÜT EYLEM PLANI UYGULANACAK Hayvancılık Genel Müdür Vekili Salih Çelik çiğ süt ile ilgili en çok tartışılan konulardan biri olan maliyet konusunda da çözüm getireceklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Çiğ Süt Eylem Planı’nı uyguluyoruz. Sektörün üzerinde uzlaştığı yeni bir maliyet modeli geliştiriyoruz. 19-21 Ocak tarihlerinde yapılan Ulusal Çiğ Süt Çalıştayı’nda alınan karar gereği çiğ süt maliyetleri tüm paydaşların (akademisyenler, kamu temsilcileri, üretici temsilcileri ve süt sanayisi) katılımı ile oluşturulan komisyonca üç ayda bir güncellenerek açılanacak. Nisan ayından itibaren açıklanan maliyete uygun bir marjla çiğ süt tavsiye fiyatı belirlendi." DAMIZLIK ÜRETİMİ İÇİN AVRUPA’DAN 6 BİN DAMIZLIK ALINACAK Hayvancılığın 5 yıllık yol haritası ve üretimin planlanması kapsamında Et ve Süt Kurumu (ESK) ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arasında “Damızlık Düve Temini ve Büyükbaş Hayvan Kesimi İş Birliği” protokolü imzalandı. Bu protokol kapsamında Avrupa Birliği ülkelerinden toplam 6 bin baş damızlık boş düve ithalatı yapılacak. Et ve Süt Kurumu buna ilişkin olarak duyuru yaptı. İthal edilecek boş düveler TİGEM işletmelerinde anaç olarak değerlendirilecek ve doğan dişi hayvanlar aile işletmelerine damızlık olarak satılacak, erkek olanları ise Et ve Süt Kurumu’na et üretimi için verilecek. Et ve Süt Kurumu Avrupa Birliği’nden 4 bin baş Charolais-Limousine (Şarole-Limuzin) ve 2 bin baş Angus damızlık boş düve ithalatı yaparak Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne verecek. Toplam 6 bin baş damızlık boş düve Avrupa Birliği ülkelerinde faaliyet gösteren üretici/üretici birliği ve kooperatiflerden satın alınacak. Hayvancılığı geliştirmek, üretimi artırmak için bu ithalat yapılacak. Yılda ortalama 20 bin baş damızlık sığır ithalatı yapan Türkiye, bu proje ile anaç hayvan ithal ederek damızlık üretimini yurtiçinde gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Et ve Süt Kurumu yetkilileri yurtiçinde etçi damızlık hayvan olmadığı için ithalat yapıldığını belirterek, ithal edilecek hayvanların TİGEM’e damızlık üretimi için verileceğini söyledi. İthal edilecek bu hayvanlar piyasaya verilmeyecek. Sadece TİGEM’e anaç olarak verilecek. Özetle, hayvancılıkta yol haritasını, üretim planlamasını konuşurken bir yandan da Türkiye ithalata tam gaz devam ediyor. Görünen o ki, üretim planlaması için de ithalat devam edecek. 2024 yılında 600 bin baş besilik hayvan ithalatının planlandığı yol haritasından önce açıklandı ve bu ithalat devam ediyor. Şimdi damızlık düve ithalatı yapılacak. Bir yandan da kırmızı et ve kasaplık hayvan ithalatı da sürüyor. Piyasayı düzenlemek ve üretimi desteklemek, planlamak için ithalat yapıldığı yetkililer tarafından dile getiriliyor. Umarız geçmişte olduğu gibi üretim planlaması rafa kaldırılıp ithalat artarak devam etmez. İthalatı bir noktada bitirmek gerekiyor. Hayvansal üretim izinlerinin verilmesi Ürün veya ürün gruplarının asgari ve azami ürün miktarları Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu tarafından belirlenerek üretim öncesinde Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından il müdürlüklerine bildirilecek. Kurumsal internet siteleri ve mahalli iletişim araçlarını kullanmak sureti ile il müdürlükleri tarafından ilan edilecek. Kurul tarafından belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce ve zati ihtiyaç haricinde kurulacak ticari amaçlı yeni işletmeler için il/ilçe müdürlüklerinden izin alınacak. Üretim izni verilmesinde aşağıdakilere öncelik verilecek: a) Sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yapılan işletmeler. b) Ana sözleşmesinde hayvancılık faaliyeti olan çiftçi örgütleri tarafından ortak yapılan üretimler. c) Bakanlık ıslah programlarına kayıtlı veya soy kütüğüne üye damızlıkçı ve/veya ari işletmeler. DESTEKLER DEĞİŞİYOR Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvancılıkta da üretim planlaması kapsamında desteklerde önemli değişiklikler öngörülüyor. Yeni destekleme modelinde “Temel hayvancılık desteği ve ürün geliştirme desteği” başlığı altında, “temel, yönlendirici ve verimlilik” kriterleri kapsamında ödenecek. Aile işletmelerine ilave destek sağlanırken, hayvancılıkta ilk defa genç ve kadın üreticilere ilave destek verilmesi öngörülüyor. PLANLAMANIN HEDEFİ Hayvancılıkta üretim planlaması ile üretimin maliyet, kapasite, pazarlama imkânları doğrultusunda planlanması; sürdürülebilir hayvansal üretim için stratejik ürünler olarak planlama kapsamına alınan kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurtanın bölgesel bazlı nerede ne kadar üretileceğine dair üretim modeli oluşturulması; suyu merkeze alan doğal ve genetik kaynakların korunduğu sürdürülebilir hayvancılığın sağlanması; mera ve kaba yem üretim alanlarının planlanarak verimli kullanımının sağlanması hedefleniyor. ■ Hayvansal üretimin planlanması kriterleri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı ve 14 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” e göre hayvancılıkta üretimin planlanması şu temel kriterlere dayanıyor: 1 - Hayvansal üretim planlaması; kalkınma planları, orta vadeli programlar ve Bakanlık stratejik planları dikkate alınarak iklim koşulları, arazi yapısı, işletme büyüklüğü, mevcut hayvan varlığı, kaba yem ihtiyacının karşılanma oranı, mera varlığı, su ihtiyacı, nüfus projeksiyonları ile iç ve dış talep verilerinin değerlendirilmesi suretiyle yapılır. 2- Hayvansal üretimin planlaması ile ürün veya ürün gruplarının belirlenmesine ilişkin iş ve işlemler, Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yapılır. 3-Kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortakları, belediyeler ve il özel idareleri hayvansal üretime yönelik proje veya uygulamalarında bu yönetmelik hükümlerine tabidir. Kaynak: Ekonomim

İş Bankası Bozdoğan Tarım İhtisas Şubesi açıldı Haber

İş Bankası Bozdoğan Tarım İhtisas Şubesi açıldı

Türkiye’de 1 asır, Aydın’ın Bozdoğan İlçesi’nde ise 53 yıldır hizmet veren İş Bankası, Bozdoğan’da Tarım İhtisas Şubesi’ni hizmete sundu. Sadece bankacılık hizmetleri değil aynı zamanda çiftçi eğitim ve bilgilendirme merkezi gibi hizmet verecek olan banka şubesinden banka müşterisi olsun ya da olmasın tüm çiftçilerin faydalanabileceği belirtildi. Banka şubesinin bir bölümünün kütüphane ve kıraathane olarak hizmet vereceği binada çiftçiler kendi sektörlerine yönelik konularda uzman ekiplerden ücretsiz olarak faydalanabilecek. İş Bankası, Aydın Bozdoğan’daki Şubesi’ni yeni konsept ve tasarımıyla hizmete açtı. Tarım sektörünün kritik önemi tüm dünyada giderek artıyor ve gıdada arz-talep dengesinin sağlanması gündemdeki yerini koruyor. Tarım sektörünü stratejik öncelikleri arasına alan Türkiye İş Bankası, Manisa Saruhanlı, İzmir-Bayındır, Konya-Karapınar, Antalya-Turunçova’dan sonra Aydın Bozdoğan’da da Tarım İhtisas Şubesini çiftçilerle buluşturdu. Bankacılık hizmetinin yanında çiftçilerin alanlarında karşılaştıkları tarımsal sorunların da çözüm üretileceği şubeden banka müşterisi olup olmadığı bakılmaksızın herkesin faydalanabileceği belirtildi. “Şubelerimiz, tarım bankacılığı stratejimizin çiftçilerimize açılan yüzü” Banka şubesinin açılışında konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, dünya genelinde artan nüfusa karşın tarım sektörünün milli gelir ve istihdam içindeki payının azaldığına dikkat çekti. Nüfusu artan Türkiye’de de gıda ihtiyacının karşılanması, katma değerli ürün üretimi ve sürdürülebilir tarımın gittikçe önem kazandığını vurgulayan Yılmaz, tarımsal üretimde maliyetlerin sürekli artması ve düzenli gelir sağlanamaması nedeniyle gençlerin tarıma ilgisinin azaldığını söyledi. Maliyetleri azaltmanın verimliliği artırmaktan geçtiğini belirten Yılmaz, verimliliğin katma değerli üretimle sağlanabileceğini, bunun da ancak teknoloji sayesinde bilimsel temelli bir yaklaşım çerçevesinde girdilerin doğru zamanda doğru miktarda doğru yöntemlerle kullanılmasıyla mümkün olabileceğini ifade etti. Sezgin Yılmaz, Tarım İhtisas Şubelerini tarımın dijital dönüşümünün finansmanına odaklanan, finansal danışmanlığın yanı sıra dijital, zirai ve ekolojik alanlarda da bilgiler sunan, sektörün paydaşlarını bir araya getiren bilgi yayım merkezleri olarak gördüklerini vurgulayarak “Şubelerimiz, sadece tarıma özel tasarımlarıyla değil aynı zamanda akademisyenler, tarım ekosistemindeki iş ortakları, tarım teknoloji alanındaki girişimcileri, tarım yazarları, önder çiftçilerin katılımlarıyla düzenlenen etkinliklerle önemli birer çekim merkezi olmasını hedefliyoruz” dedi. Akçay Nehri’nin suladığı Bozdoğan Ovası’ndaki tarım arazilerinde yürütülen faaliyetler, yatırımların çoğalması ve gelişmiş tarım ekipmanları kullanımının artması neticesinde bölgede ekilebilir alanların genişlediğini, tarımsal verimliliğin ve ürün çeşitliliğinin arttığını belirten Sezgin Yılmaz, “Hayvansal ürün üretimiyle öne çıkan ‘sütün diyarı’ olarak anılan Bozdoğan tarımsal üretimde önemli bir potansiyele sahip” diyerek Tarım İhtisas Şubesi ile bölgeye katkı sağlayacaklarını vurguladı. “100. yıla 55 şube” İş Bankası’nın tarıma bakışının finansmandan ibaret olmadığını belirten Yılmaz, “Çiftçilerimizin finansal olarak desteklenmesinin yanı sıra yenilikçi tarım yöntemlerinden, teknolojinin son imkanlarından faydalanması, bu yolla verim artışı sağlanması, üretim maliyetlerinin azaltılması sürdürülebilir tarımsal üretim ve çiftçilerimizin sürdürülebilir gelir elde etmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu anlayışla Tarım İhtisas Şubelerimizin sayısını 2023 yılında 24’e çıkarmıştık. Bankamızın 100. yaşını kutlayacağımız 2024 yılında ise bu sayıyı 55’e çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Açılışın ardından tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, çiftçilerle bir araya gelerek soruları yanıtladı. Çiftçilere gün boyu çay ve kahve servisinin de yapıldığı İş Bankası Bozdoğan Tarım ve İhtisas Şubesi açılışın ardından faalİyetlerine başladı. Bölge çiftçisi adeta kıraathane ortamında bir yandan bankacılık işlemlerini sürdürürken diğer yandan çayını yudumlayıp ihtiyaç duyduğu alanda bilgi toplamanın keyfini yaşıyor.

Türkiye’nin pamuk ambarı Söke’nin pamuğu tescillendi Haber

Türkiye’nin pamuk ambarı Söke’nin pamuğu tescillendi

Söke Ticaret Borsası tarafından "Söke Pidesi"nden sonra tescillenen ikinci ürün oldu. Söke Pamuğu’nun tescil lansman toplantısı Söke Ticaret Borsası toplantı salonunda yapıldı. Toplantıda açılış konuşmasını Söke Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Sağel yaptı. Türkiye’deki pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 10’u, Ege Bölgesi’ndeki pamuk üretiminin ise yüzde 47-54 arası Söke Ovası’nda gerçekleştiğini belirten Söke Ticaret Borsası Başkanı Nejat Sağel, pamuk üretici ve işletmelerinin son yıllarda dünya piyasalarına göre mağduriyet yaşadığını söyledi. Söke Ticaret Borsası yönetiminde yer aldığı 18 yıllık hizmet sürecince Söke’nin en kıymetli ürünü olan Söke Pamuğu’nun, Türkiye de bir marka haline gelmesini hedeflediğini söyleyen Nejat Sağel konuşmasında; “Sözle değil, tescille kanıtlamayı hedefledim. Bugün sizlere Borsamızın bu hedefine başarıyla ulaştığının haberini sevinçle paylaşıyorum. "Söke pamuğu’ olarak coğrafi işaretin alınmasıyla ’Söke Pidesi" sonrası ikinci tescilli ürünü kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. ’Meclis Yönetim Kurulu üyelerim, çalışma arkadaşlarım her zaman benim bu düşüncemi destekleyerek beni onurlandırdılar. Buradan onlara teşekkür etmek istiyorum. Bu projeyi Kalkınma Ajansımızın yüzde 100 desteği ile bu yolda ilerlediğimizi belirtmek isterim. Söke Pamuğu’muzun Coğrafi İşaret kullanımı, ilgili ürünün özdeşleşmiş özelliklerinin var olduğunu kanıtlayarak tescilliyor ve bu şekilde tanıtılmasına katkı sağlayarak, kültürel mirası ve geleneksel üretimin önemini vurgularken, o bölge üreticisi ile birlikte tohumu, toprağı, suyu, iklimi korumayı hedefliyor. Bu sayede Pamuk ambarı olan ilçemizin adına layık bir coğrafi işaret tescili aldığımız “Söke Pamuğu”muz ilçemizin ticari lojistiğine, markalaşmasına değer sağlayacak ve ön plana çıkartacaktır. Söke sınırlarını kapsayan alanda yetişen pamuğun Türk Patent ve Marka Kurumu’nca alınan tescilimiz, Söke’mize Aydınımıza ve ülkemize hayırlı olsun” dedi. Lansman toplantısında konuşma yapan proje danışmanı Mesut Kaplan, Söke Pamuğu’nun coğrafi işaret alma yolculuğunu aktardı. Çalışmaya başladıklarında tarihini araştırdıklarını Söke Pamuğu ile ilgili ilk belge kayıtlarının 1800’lü yılları gösterdiğini belirten Mesut Kaplan; “Bu demek oluyor ki bu topraklarda pamuğun geçmişi 1700’lü yıllara dayanıyor. Kültürel ve sosyal bir geçmişe sahip” dedi. Mesut Kaplan tescilin alınmasıyla her şeyin bitmediğini bundan sonra denetleme ve markalaşma çalışmalarını süreceğini söyledi. Aşık Veysel’in ’Kara Toprak’ eserinin dizeleriyle sözlerine başlayan Söke İlçe Kaymakamı Ali Akça; toprak ve üretimin öneminde değindi. Söke Pamuğu’na tescil ve coğrafi işaret kazandırma yolunda emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmaların ardından tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ile pamuk söyleşisine geçildi. Toplantıya, Söke Kaymakamı Ali Akça, Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan, Söke İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Mehmet Emre Mengi, Söke Ticaret Odası Başkanı Metin Sakalar, Söke Ziraat Odası Başkanı Mustafa Tanyeri, Esnaf Oda Başkanları ve davetliler katıldı.

Tarımın bugünü ve yarını Bursa Ticaret Borsası’nda konuşuldu Haber

Tarımın bugünü ve yarını Bursa Ticaret Borsası’nda konuşuldu

Tarımda sürdürülebilirlik ve dönüşüm odaklı çalışmalar yürüten Bursa Ticaret Borsası, gelişim platformu olarak hayata geçirdiği Bursa TB Akademi’de "Tarımsal Arayış" Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. İki oturumda gerçekleşen zirvenin konukları, Ekonomi Gazetesi Köşe Yazarı Ali Ekber Yıldırım ile kadın girişimciler Beyza Aydın ve Eda Halıcı oldu. Zirveye Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Aslım, Meclis Başkan Yardımcısı Mustafa Aksu, Yönetim Kurulu Üyeleri Emrah Silmez ve İlker Birgül ile Meclis Üyesi Mehmet Korkmaz, Borsa üyeleri, akademisyenler, ziraat odası temsilcileri ve davetliler katıldı. Tarım sektörü hak ettiği değeri göremiyor Zirvenin açılışında konuşan Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, tarım sektörünün, yalnızca ülkemiz için değil, tüm dünya için oldukça kritik ve bir o kadar da stratejik bir sektör olduğunu söyledi. Tarım sektörünün gelinen noktada pek çok sorunla mücadele ettiğini ifade eden Başkan Matlı, "Dünyanın en verimli tarım arazilerine sahip olmamıza rağmen, iklim değişikliğine bağlı artan kuraklık, plansız yapılaşma, parçalı arazi yapısı, girdi maliyetlerindeki artış, tarımda teknoloji kullanımının azlığı gibi çeşitli faktörler nedeniyle tarım sektörü, hak ettiği değeri görememektedir" dedi. "Bursa, tarım ürünleri ihracatında istediği noktada değil" Bursa’nın sahip olduğu tarımsal üretim çeşitliliği ve dünyaca ünlü gıda markalarıyla aynı zamanda önemli bir tarım kenti olduğunu vurgulayan Başkan Özer Matlı, ahududu, deveci armudu, Bursa siyah inciri başta olmak üzere pek çok meyve ve sebze ürününde Türkiye’de ilk sırada yer aldığını kaydetti. Matlı, tarım alanlarının giderek daralması, gıda firmalarının hızlı kentleşme sonucu şehrin içinde sıkışıp kalması, gençlerin tarımdan uzaklaşması, tanıtım ve pazarlama eksikliği gibi pek çok nedenden ötürü Bursa’nın tarım ihracatında istediği noktayı yakalayamadığı ifade etti. "Çalışma azminiz varsa asla pes etmeyin" Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen ilk oturumda tarım sektöründe faaliyet gösteren genç kadın girişimciler Eda Halıcı ile Beyza Aydın, sektöre giriş hikayelerini ve deneyimlerini paylaştı. Çiftçiliğin zorluklarına dikkat çeken Beyza Aydın, tarım girişimciliğini içinde yanan bir ateş olarak nitelendirirken, "Bir kadın olarak bahçede, arazide çalışmak zorken hem genç olup hem de kadın olmak bu zorluğu biraz daha artırıyor. Ama eğer ki fikriniz varsa, çalışma azminiz ve umudunuz varsa asla pes etmemelisiniz" dedi. Tarım sektöründe markalaşmanın önemine vurgu yapan Aydın, "Ülkemi kalkındırmak istiyorum çünkü ürettiğimiz ve markalaştığımız sürece var olabiliriz" diye konuştu. "İklim ve su krizine karşı önlem almalıyız" Bursa’nın İznik ilçesinde 10 dönümlük arazide organik tarım yöntemleri kullanarak yaban mersini üretimi yapan Eda Halıcı ise, tarıma ilgi duyan herkese öncelikle araştırma yapmaları tavsiyesinde bulundu. Tarımsal girişimciliği "İçinizdeki üretim aşkı" olarak betimleyen Eda Halıcı, iklim ve su krizine dikkat çekerek, "Sürdürülebilir olmak, doğayı ve çevreyi korumak bizim için oldukça önemli. Biz arazimizde damla sulama sistemini kullanırken, yağmur sularını da filtreleyip saklıyoruz. Kullanabileceğimiz her şeyi geri dönüştürmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla tarımla uğraşsın ya da uğraşmasın herkesin iklim ve su krizine karşı birlikte önlem alması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Genç çiftçi eksikliği küresel bir sorun Zirvenin ikinci oturumuna katılan Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tarımın tüm insanlık için önemine vurgu yaptı. Tarım sektöründe genç çiftçi eksikliğine dikkat çeken Yıldırım, “Bu sorun sadece ülkemizde değil, dünyada da var. Pek çok ülkenin en büyük sorunu genç çiftçinin olmaması. Bunu desteklemek için de bayağı ciddi çabalar var. Çiftçi olmayınca bu sefer şirket tarımına geçiliyor. Aile işletmeleri dağılıyor, onların arazilerini şirketler alıyor. Dolayısıyla da bu durum ciddi bir arayışa neden olduğu gibi tarımda değişimi etkiliyor” dedi. “İyi bir planlama ile tarımda ciddi bir ihracatçı olabiliriz” Türkiye’nin tarımda yaş sebze ve meyve üretimi konusunda kendine yeterli olduğunu ancak yağlı tohumlarda ve bakliyatta kendine yeterli olmadığını ifade eden Yıldırım, iyi bir planlama ve çalışma ile bu konuda da kendine yeterli olunabileceğini söyledi. Nisan ayında çıkan yeni yasa ile sözleşmeli üretim ve kullanılmayan arazilerin kiralanmasını öngörüldüğüne değinen Yıldırım, Türkiye’nin tarımda iyi bir planlama ile kendi kendine yetebileceği gibi ciddi bir ihracatçı da olabileceğini vurguladı. Sanayi ile övünürken tarımı unutmayalım Bursa’nın sanayinin yanında tarım ve hayvancılık konusunda önemli bir merkez olduğunu belirten Ali Ekber Yıldırım, sanayinin ön plana çıkmasıyla tarım arazilerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekti. “Sanayi ile övünürken tarımı unutmamamız lazım” diyen Yıldırım, Bursa’nın zengin ürün çeşitliliğine sahip bir şehir olduğunu ve doğru bir planlama ile tarımda, sanayide ve turizmde potansiyelini daha da geliştirebileceğini ifade etti. Yıldırım, dondurulmuş gıda konusunda Bursa’da bir kümelenme olduğunu ve bu sektörün daha da geliştirilebileceğini sözlerine ekledi.

Tarımda maliyet katlanarak artıyor Haber

Tarımda maliyet katlanarak artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023 Ocak ayında tarımsal girdi fiyat endeksi yıllık bazda %95,99 artış gösterdi. Ayrıca, aylık bazda da %6,24 artış yaşandı. Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, "Türkiye'deki gıda fiyatlarındaki pahalılığın nedeni bu verilerde açıkça görülmektedir" dedi. Tarım-GFE verilerine göre, Ocak 2023'te bir önceki aya göre %6,24, bir önceki yılın Aralık ayına göre %6,24, bir önceki yılın aynı ayına göre %95,99 ve on iki aylık ortalamalara göre 8,18 artış yaşandı. Aylık bazda %6,24'lük artış dikkat çekti. Ana gruplar arasında tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi bir önceki aya göre %5,77, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi ise %9,62 arttı. Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar arasında hayvan yemi 7,25 ve tohum ve dikim materyali 5,38 artış gösterdi. Aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise diğer mal ve hizmetler %35,17 ve veteriner harcamaları %21,45 arttı. Verileri değerlendiren Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, "Bu veriler sektör açısından en önemli verilerden biridir. Üreticiler bu girdileri kullanarak üretim yapıyorlar, yani işin kaynağı burasıdır. Gıda enflasyonunun kaynağı da burada yatmaktadır. Yıllık bazda %96 artış var. Ancak geriye dönük bakmak önemlidir. 2021 yılı Ocak ayında yıllık artış ,52, 2022 yılı Ocak ayında ise %57,26 olarak açıklandı. Yani 3 yılda 5 kat gibi bir artış var. Türkiye'deki gıda fiyatlarındaki pahalılığın sebebi burada yatmaktadır. Hayvan yemi bir yılda 7,25 artmıştır. Et ve süt fiyatlarındaki artışın sebebi de burada yatmaktadır. Girdi maliyetlerindeki önemli bir nokta Türkiye'nin dışa bağımlı olmasıdır. Bu artışlar direkt olarak ürünlere ve pazara yansımaktadır" şeklinde konuştu. Kaynak: Dokuz Eylül Gazetesi

Depremden sonra köy evine sığındılar Haber

Depremden sonra köy evine sığındılar

NB EKONOMİ gazetesinin ünlü tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım köşesinde köylerde yaşananlar ve ihtiyaçları yazdı. Yazısında şunlara yer verdi: Köylerde, kırsalda özellikle hayvancılık yapanlar için öne çıkan temel sorunları şöyle sıralayabiliriz: 1- Kırsalda yaşamanın bazı dezavantajları var. Bu depremde de bunu bir kez daha gördük. Kurtarma ekipleri, yapılan yardımlar en son köylere ulaştı. Köylerde yaşayanlar yakınlarını enkaz altından kendi çabaları ile çıkarmaya çalıştı. Köylere yönelik bir yardım birimi olsa daha hızlı müdahale edilebilirdi. 2- Tamamen yerle bir olan köyler de var. Neredeyse hiçbir evi yıkılmamış köyler de var. Yerle bir olan köylerde şehirde olduğu gibi gıda ihtiyacı, sağlık hizmeti, tuvalet, çadır, battaniye, ısıtıcı gibi ihtiyaçlar doğdu. Bir bölümü karşılandı. Bir bölümü hala bekleniyor. 3- Hayvancılık yapanlar için, enkazda kalan hayvanların kurtarılması, ölen hayvanların gömülmesi, yaşayanların bakımı, beslenmesi, ürettikleri sütün toplanması öne çıktı. Hayvanların yem ihtiyacı belli bir dönem düzenli olarak sağlanması gerekir. Bunun için desteğe ihtiyaç var. 4- Bitkisel üretimle ilgili şu günlerde yapılacak çok fazla bir şey yok. Ancak baharda havaların ısınması ile birlikte bitkisel üretim faaliyetleri başlayacak. 5- Yaşanan sorunların yanında köylerin önemi de bir kez daha görüldü. Depremde şehirdeki evi yıkılanlar için köylerdeki sağlam evler sığınma yeri oldu. Konuştuğum birçok kişi şehirdeki evlerine giremeyince köylerine gittiklerini söyledi. Süt ve yem için atılan olumlu adımlar           Kırsalda yaşayanlar için neredeyse aynı gün insanlar zorunlu olarak işlerine dönmek zorunda kaldı. Bir yandan cenazelerini kaldırırken, yaralarını sarmaya çalışırken bir yandan da enkazdaki hayvanlarını kurtarmaya, beslemeye başladı. Anadolu’da bir söz var: “Cenaze bekler süt beklemez.” Hayvanlar sağılıyor. Sütün bölgeden toplanması, alınması için Hatay Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Lütfi Danahaliloğlu’nun çağrısını paylaştık. Sütaş Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tarık Tezel hemen telefonla arayarak Lütfi Bey ile iletişime geçtiklerini ve bölgeden süt alımına başladıklarını söyledi. Lütfi Danahaliloğlu’da arayarak sütün toplanmaya başlandığını belirterek teşekkür etti. Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu da süt konusunda bir çalışma başlattıklarını söyledi. TÜSEDAD Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada ise, Gıda Federasyonu Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği’nin deprem bölgesindeki 10 ilde kuracağı dayanışma mutfaklarına iki haftada bir 23 bin 760 litre uzun ömürlü süt dağıtımı için çalışma başlatıldığı duyuruldu. Bölgede hayvan yetiştiriciliği yapanlar, hayvanları için yem istiyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Pazar günü Adana’da yaptığı basın toplantısında bölgeye 984 ton yem gönderdiklerini ayrıca 1000 hayvan çadırı gönderdiklerini söyledi. Sonrasında da Bakanlıktan, yem sevkiyatının aralıksız devam ettiği açıklaması yapıldı. Edirne’den Öztürk Yem ve diğer bölgelerden de yem desteği sağlayanlar oldu. Yem desteğinin aralıksız devam etmesi ve her köye ulaştırılması gerekiyor. Depremin yıktığı 10 ilin ekonomisinde tarımın önemi Depremin yıktığı 10 ilin ekonomik yapısına bakıldığında öncelikli sektörün tarım ve tarıma dayalı sanayi, gıda sektörü olduğu görülüyor. Devlet Planlama Teşkilatı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Merkez Bankası’nda önemli görevlerde bulunan Ercan Türkan “Deprem Bölgesinin Ekonomik Göstergeleri ve Ülke Ekonomisine Katkıları” başlığı ile bir çalışma yayınladı. Çalışmada özetle şu bilgilere yer veriliyor: “Deprem çok büyük maddi ve manevi bir kayba sebebiyet vermiştir. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye deprem felaketinden en çok etkilenen illerimiz olmuştur. Depreme ilk müdahale sonrasında, bölgenin Türk ekonomisi açısından önemi ve depremin kalıcı ve uzun vadeli sonuçları, gündemi belirleyen en önemli konular olacaktır. Bölgedeki ekonomik aktivitenin boyutlarının ve ekonomik yapısının bilinmesi, geliştirilecek ekonomik ve sosyal rehabilitasyon proje tasarımı açısından da önemli bir girdi olacaktır. Diğer taraftan yaşanan depremlerin ekonomik etki boyutlarının, veriye dayalı olarak yapılması, ekonomik hasarın gerçekçi bir şekilde tespit edilebilmesi, spekülatif değerlendirmelerin önüne geçilmesi açısından da önemli görülmektedir. Sağlıklı ve veriye dayalı değerlendirme, potansiyel ekonomik hasarı sınırlamak açısından da kritik önemdedir.” Bitkisel üretim ve hayvancılık öne çıkıyor Ercan Türkan’ın 2021 verilerinden yararlanarak yaptığı tespitlere göre; depremin yıktığı 10 ilin bitkisel üretim değeri ülkenin toplam bitkisel üretim değerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Tahıllar ve diğer bitkisel üretim miktarı yüzde 12, işlenen tarım alanı yüzde 14,5 civarında. Büyükbaş hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16,3’ünü oluşturuyor. Ziraat ve balıkçılık sektörü kredilerinin yine yüzde 15,5’i bu 10 ile ait. Özetle, bu kadar büyük bir felaketten sonra yaraları sarmak, normal yaşama dönmek hiç de kolay değil. Her zamankinden daha büyük dayanışmaya, bilimin ışığında çalışmaya ve bundan sonrası için dersler çıkarmaya ihtiyaç var. Kaynak : NB EKONOMİ 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.