TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Atb

AGRONEWS - Atb haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Atb haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Antalya'da Tarımsal Girdi Fiyatları Yükseliyor Haber

Antalya'da Tarımsal Girdi Fiyatları Yükseliyor

Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu'nun Temmuz ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ni (Tarım-GFE) değerlendirdi. Temmuz ayında Tarım-GFE'nin aylık yüzde 3,42 artış gösterdiğini belirten Çandır, bu oranın 2015'ten bu yana Temmuz ayları ortalamasının yüzde 70 üzerinde olduğunu kaydetti. Yıllık artış ise yüzde 41,60 olarak açıklandı. Artışın Detayları Çandır, tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarının aylıkta %3,61, yıllıkta ise %39,82 yükseldiğini vurguladı. Temmuz ayında tohumda %1,29, enerji maliyetinde ,37, gübrede %3,11, ilaçta %1,00 ve veteriner hizmetlerinde %0,93 artış yaşandı. Yıllık bazda ise tohumda %59,53, enerji maliyetinde %51,21 ve gübrede %25,99 artış görüldü. Üretici Zorlukları Çandır, tarımsal üretici fiyat endeksinin (Tarım-ÜFE) aylık %1,74 azaldığını, ancak yıllık bazda %41,07 arttığını ifade etti. Üreticilerin, maliyetlerinin altında gelir elde ettiklerini ve bu durumun birikmiş zararları artırdığını belirtti. Eğer bu eğilim devam ederse, üreticilerin tarımsal faaliyetlerini sürdürme gücünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceklerini açıkladı. Tüketici Enflasyonu Yurt içi ve yurt dışı üretici enflasyonlarının tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini dile getiren Çandır, Temmuz ayında TÜFE’nin aylık %3,23, yıllık %61,78 artış gösterdiğini belirtti. Tüketici tarafındaki gıda enflasyonunun ise aylık %1,83 ve yıllık %58,91 olduğunu vurguladı. Sonuç Tarım-GFE’deki artışlar, üreticilerin maliyet baskıları altında kalmasına yol açarken, tüketici enflasyonu da üretici fiyatlarının üzerinde seyrini sürdürüyor. Bu durum, tarımsal üretim için sürdürülebilir bir ortam sağlamada zorluklar yaratabilir.

YÖREX ile coğrafi işaretli 119 ürün sayısı 1632’ye yükseldi Haber

YÖREX ile coğrafi işaretli 119 ürün sayısı 1632’ye yükseldi

ATB Başkanı Ali Çandır, fuarın başladıkları yıl 119 olan coğrafi işaretli ürün sayısının 1632’ye yükseldiğine dikkat çekerek, “Şu anda Avrupa’da da coğrafi işaretleme sistemine girmiş durumdayız, 26 tane ürünümüz tescil almış durumda. Biz bu ürünlerimizin hakkını hukukunu koruyarak ürettiğimizde, ihracat kapılarını rahatlıkla açacağız. Coğrafi işaretler katma değeri artırıyor, tüketici coğrafi işaretli ürün alırken daha pahalıya almak durumunda kaldığı için ihracat gelirlerimizde önemli ölçüde yükselme olacak” diye konuştu. Antalya Ticaret Borsası öncülüğünde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin desteğiyle Anadolu’nun binlerce yöresel ürünü Antalya’da buluşturan YÖREX, 12 bin yıllık geçmişe sahip Anadolu’nun el emeği göz nuru yüzlerce ürünü Antalya’da buluşturacak. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, 13’üncü kez gerçekleştirecekleri Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’e Antalya’da bulunan herkesi davet ederek, fuarın kazanımları hakkında bilgi verdi. “119 olan coğrafi işaretli ürün sayımız 1632’ye ulaştı” Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, YÖREX denilince akla gelen coğrafi işaretin; yöresel ürünlerin hangi bölgeye ait olduğunu nasıl üretildiğini gösteren kimlik belgesi olduğunu ifade ederek, son dönemde sağlıklı yaşam için doğal ürünlere artan ilgi dolayısıyla coğrafi işaretli ürünlerin ön plana çıktığını kaydetti. Çandır, “İnsanlar artık kimyasallaşmış gıdalardan ziyade daha çok belli medeniyetlerden belli yörelerden belli kültürlerden oluşan ürünlere karşı talepte bulunuyor. Gelir düzeyi yükseldikçe bu ürünlere talepler daha da artıyor. Coğrafi işaretli ürünlerin fiyatları da muadili ürünlere göre minimum yüzde 20 daha pahalı oluyor. Böylelikle kırsal alanlara önemli ölçüde gelir kaynağı oluyor. Bunun yanında üretiminin yapıldığı bölgeler, turizm açısından da bir tanıtım destinasyonu haline geliyor. YÖREX, yerinde istihdam ve kadınlara iş gücü sağlayan bir organizasyon. YÖREX projemize başladığımızda Türkiye’de 119 tane coğrafi işaretli ürün vardı, projeye başladıktan sonra dünyada coğrafi işaretler piyasasına baktığımızda 200 milyar dolarlık bir piyasayı gördük. Ondan sonra Türkiye’de coğrafi işaretlemenin zorunluluk olduğunu düşünerek, konu hakkında büyük bir farkındalık çalışmasına başladık. Başladığımızda 119 olan coğrafi işaretli ürün sayımız 1632’ye ulaştı, 600 civarında da başvurusu kabul edilmiş ürünümüz var” ifadelerini kullandı. “Avrupa Birliği’nde 26 tane ürünümüz tescil almış durumda” YÖREX projesine ilk başladıklarında 3 bin 500 tane yöresel ürünün coğrafi işaret alabileceğini öngördüklerini açıklayan ATB Başkanı Ali Çandır, öngörüde bulundukları ürünlerin üçte ikisinin coğrafi işaret aldığına dikkat çekti. Çandır, “Elbette bu başarıda YÖREX’in payı olduğu kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizin (TOBB), Kalkınma Bakanlığı’mızın, geçmiş dönem Kalkınma Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’mızın, Türkiye’de ki oda ve borsalarımızın çok önemli desteği oldu Şu an da Avrupa’da da coğrafi işaretleme sistemine girmiş durumdayız, 26 tane ürünümüz tescil almış durumda. Biz bu ürünlerimizin hakkını hukukunu koruyarak ürettiğimizde, ihracat kapılarını rahatlıkla açacağız” diye konuştu. Coğrafi işaretli ürün ihracat gelirini artırıyor İhraç edilen coğrafi işaretli ürünün katma değeri artırdığını ve daha yüksek fiyata satıldığını aktaran Başkan Ali Çandır, yöresel ürünlerin ihracatının artması durumunda ihracattan sağlanan gelirin de yükseleceğinin altını çizdi. Çandır, şu şekilde devam etti: “Coğrafi işaretler katma değeri artırıyor, tüketici de coğrafi işaretli ürün alırken daha pahalıya almak durumunda kaldığı için bizim ihracat gelirlerimizde önemli ölçüde yükselme olacak. Esas amacımız; ürünün üretildiği bölgenin ekonomik kalkınmasının sağlanması, göçün azalması, oradaki insanlara iş aş olması, bir başka açıdan yöresel ürünlerin ihracı kültür ihracatına da girer. Çünkü, ürünlerin yetiştirdiği yerlerin hikayeleri tüketiciler tarafından takip ediliyor, biz de binlerce yıllık medeniyetin süzülmesini bir şekilde dünyaya ihraç etmiş oluyoruz.” Yöresel ürünler, yolculara ikram ediliyor Yöresel ürünler fuarı YÖREX’in katılımcılar arasında çok sayıda iş birliği oluşturduğunu da dile getiren ATB Başkanı Ali Çandır, kalkınma ajansları desteğiyle fuara gelen üreticilerin pazarlamacıların talebiyle de coğrafi işaret almaya başladığının bilgisini verdi. Çandır, “YÖREX’e ilk başladığımızda 119 coğrafi işaretli ürün vardı, bütün ürünler birbirinden etkileşerek şu an da sayımız 1632’ye yükseldi. Fuarımıza özellikle kalkınma ajansların vasıtasıyla gelen insanlar belki ulaşmakta zorluk çekecekleri Türkiye’nin en büyük e-ticaret sitesine, süper marketlerin temsilcilerine ulaşıp, ürünlerini tanıtabiliyor ve satabiliyor. Daha önce birçok iş bağlantısı yapıldı ve bunun dışında Antalya’da bulunan otellerin satın almalarından sorumlu olan kişilerle bağlantılar sağlanarak, ürünlerinin yıl boyunca satışı gerçekleşiyor. Ayrıca, Türk Hava Yolları catering firmaları da bu ürünlerden alım yaparak, yöresel ürünlerimizi yolculara ikram ediyor. Birçok ülkeyle ihracatımız gerçekleşiyor. Son yıllarda TOBB’un desteğiyle ortaya koyduğumuz yüz yüze görüşmeler, süper marketler, e-ticaret siteleri ile yapılan görüşmeler sonucunda da marketlerin talebi doğrultusunda coğrafi işaretler almaya başlayanlar oldu. Coğrafi işaretli ürünlerimizin etrafında üreticiyi örgütleyerek, miktar açısından ürünlerimizi hem iç piyasada hem de yurt dışında satılabilecek miktara ulaştırmamız gerekiyor. Bundan sonraki konsantrasyonumuzun oraya doğru çevrilmesi şart” dedi. “İhracat, turizmi destekler” Kalkınma ajanslarının fuarın olmazsa olmazı olduğuna değinen Başkan Ali Çandır, Antalya’da bulunan herkesi Anadolu lezzetleriyle özlem gidermeleri için fuara davet ederek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Kalkınma ajanslarımız bu projenin buraya gelmesinde çok önemli katkılarda bulundu. Çünkü, bu yaptığımız proje kalkınma ajanslarının temel ilkelerine en uygun konu. Bizim buradaki amacımız kırsala hayat vermek, kırsaldaki insana iş aş olmak, kırsaldaki değerleri ekonomiye çevirmek, katma değer sağlamak ve göçü önlemek gibi asli görevleri ihtiva ediyor. Onun dışında da inanıyorum ki; bu bölgelerin içinden önümüzdeki yıllarda çok önemli turizm destinasyonları çıkacak ve turizm sektörüne de katkı sağlayacak. Örgütlenmeyi becerebilir, miktar sorunumuzu aşabilirsek, ihracatta da müthiş zenginliği dünya insanlarına tattırmış olacağız. Bu konuda da kalkınma ajanslarının desteği önemli. Fuarımız, 9-13 Ekim tarihlerinde Antalya ANFAŞ Fuar Merkezi’nde açılacak, yine buram buram Anadolu’yu koklayacağız, Antalya’da yaşayan ve Antalya’ya misafirliğe gelen herkesi fuarımıza bekliyoruz.”

Topak kızartması Antalya’da coğrafi işaretli ürün oldu Haber

Topak kızartması Antalya’da coğrafi işaretli ürün oldu

Çandır, "Yöresel yemeğimize coğrafi işaret tescili kazandırarak değerlerimize sahip çıkan belediyemize teşekkür ediyorum. Antalya’mıza hayırlı olsun" dedi. Antalya Ticaret Borsası (ATB) Ağustos ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Meclis Salonu’nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği toplantıda ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente dair açıklamalarda bulundu. “Antalya’da karşılıksız çek tutarı 3 kat arttı” 2023 yılı Ocak ayından itibaren karşılıksız çek ve protestolu senetlerde her ay büyük artışlar olduğunu kaydeden Çandır, 2024 yılının ilk yarısında karşılıksız çek tutarının ülkede yüzde 247, Antalya’da ise yüzde 385 arttığına dikkat çekti. Çandır, “Antalya’da karşılıksız çek oranı, uzun dönem ortalaması olan yüzde 0.5’ten yüzde 1.5’e yükselmiştir, yani yaklaşık üç kat artmıştır. Çekle işlem hacmi Antalya’da Ocak-Temmuz döneminde ülke ortalamasının altında kalmıştır. Öyle ki çekle işlem hacmi Antalya’da yüzde 63 artarken, ülke genelinde bu artış yüzde 81 olmuştur. Temmuz ayındaki yüzde 62’lik enflasyonu göz önüne aldığımızda, kentimizde çekle ticaret neredeyse sıfır büyüme göstermiştir” diye konuştu. Antalya’da kapanan şirket sayısı arttı Şirket kurma ve kapanma eğilimlerinin de olumsuz tablo sergilediğini söyleyen Çandır, Ocak-Temmuz döneminde, ülkede kurulan şirket sayısı yüzde 15 azalırken, Antalya’da kurulan şirket sayısının 30 azaldığını dile getirdi. Çandır, kapanan şirket sayısının ülkede yüzde 28 artarken, Antalya’da yüzde 51 arttığını belirtti. En az kredi, turizm sektöründe kullanılıyor Finansmana erişimdeki sıkıntıya da dikkat çeken Çandır, “Finansmana erişim açısından, Temmuz’dan Temmuz’a yıllık kredi artış oranı hem ülkemizde hem de kentimizde yüzde 50’dir. Ancak, yine yüzde 62‘lik tüketici enflasyonunu göz önüne alındığında, reel kredi artışı sağlanamamıştır. Sektörel kredi kullanımları ise ticaret sektöründe yüzde 37 tarım sektöründe ise yüzde 33 artmıştır. Turizm sektörü kredileri ise yüzde 29 artış göstererek düşük seviyelerde kalmıştır” diye konuştu. “Bu durum sürdürülebilir değildir” Başkan Çandır, ekonomik göstergelerin Antalya ekonomisinin Türkiye ekonomisinden negatif ayrıştığını gösterdiğini ifade ederek, “Antalya ekonomisi 2018-2022 döneminde ülke ekonomisi yüzde 4.5 büyürken, yüzde 8.6 büyümeyi başarmıştır. Antalya’nın son iki yıldır ülke ortalamasının altında kalması birçok nedenle açıklanabilir. Ancak en önemlisi döviz kuru-enflasyon makasıdır. Bu makas son dönemde iki katından fazla açılmıştır. Antalya, dünya genelinde dışa en açık kentlerden biri olarak, yüksek maliyet artışları yaşarken, döviz kuru artışları sınırlı kalmış ve daralan taleple üretim ve ticaret yapmakta zorlanmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Karar vericilerimizin enflasyon tespit ve varsayımlarında mutlaka güncelleme yapmaları gerekmektedir. Böylece dikkatler, maliyet artışlarına daha fazla odaklanacaktır” dedi. “Çaremiz kalmazsa sektörden çekiliriz” Tarımın uzun üretim dönemi ve kısa tüketim süreleriyle tanımlanan bir sektör olduğunu, üretim kararı aldıktan sonra şartlar değişirse yeni bir karara geçiş yapılamadığını belirten Çandır, “Diğer sektörler bu konuda daha esnektir ve değişen şartlara hızlıca uyum sağlarlar Tarımda ise hasat zamanı geldiğinde ürünü hemen toplamak ve değerlendirmek zorundasınız. Şartlardaki sık değişiklikler veya artan istikrarsızlık, tarım sektörünü doğrudan ve şiddetli şekilde etkiler. Bu durum tüm dünyada benzer şekildedir, ancak bizim ülkemizdeki etkisi çok daha yıkıcıdır. Bu nedenle etkin işleyen piyasa şartlarına acil ihtiyacımız var” dedi. Tarımda fiyatların maliyete göre belirlenemediğini, tamamen piyasa şartlarına bağlı olduğunu, maliyetlerin altında bir fiyat oluştuğunda ya öz kaynaklar ya da kredi imkanlarıyla faaliyetlerin devam ettiğini anlatan Çandır, “Bunları başaramazsak tarımdan çekilmek zorunda kalıyoruz. Son birkaç yıldır sektörde yaşanan kayıplar ve çekilmeler bu sebepten kaynaklanmaktadır. Tarımsal faaliyetler bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve gelenektir. Sektörde kalabilmek için sonuna kadar direnmek zorundayız. Başka çaremiz kalmazsa batık bir şekilde sektörden çekilmek zorunda kalırız. Sektörümüz için bu gidişatın acilen tersine döndürülmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. “Enflasyon muhasebeli geçici vergi tarımı zora sokar” Ağustos ayı sonunda enflasyon muhasebeli geçici vergilendirmeler yapılacağını hatırlatan Çandır, mevzuat ve ekonomik yapıya uygun olmayan bu geçici uygulamalar yerine, yıllık düzeyde enflasyon muhasebesinin uygulanmasını talep ettiklerini vurguladı. Çandır, “Tarım sektörü genel olarak öz sermaye yoksunu bir yapıdadır. Bu nedenle borçluluk oranları nispeten yüksektir. Stoklar sezon başında tedarik edilirken, ürünler sezon sonunda biriktirilir. Bu yüzden stok yapısı diğer sektörlerde olduğu gibi aylara göre dağılmamaktadır. Sabit kıymetlerimiz toprak, araç ve makine ağırlıklıdır. Bu varlıklara uygulanan amortisman sınırlandırılmışken ilk 6 ay için en az yüzde 19.5 değer artışı, zaten çok zor durumda olan sektörümüzü ciddi boyutta sık boğaz edecektir. Fiktif yani ekonomik gerçekliği olmayan değer artışları, zarardaki işletmeleri karda gösterecek ve fiili zarara vergi yükü getirecektir. Bu durum, sektörümüze de özel değildir, genel ve yaygındır. Sektörümüzdeki pek çok işletmenin kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olacaktır. Zarar etmiş işletmelere ya da faaliyet hacminden çok daha yüksek vergi yükü ile karşılaşan işletmeler üzerine ödenmesi imkansız yükler getirecektir” diye konuştu. Yerel ürünlerin değerini artıran YÖREX başlıyor Başkan Çandır, Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttükleri Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı ile kırsal kalkınmayı desteklediklerini, yöresel ve coğrafi işaretli ürünleri tanıttıklarını belirterek, “Küçük üreticiler ve kooperatifler için iş fırsatları sağlayarak tarımsal çeşitliliği koruyor ve yerel ekonomilere katkıda bulunuyoruz. YÖREX’in başarısı, birliğimizin, kalkınma ajanslarının, yerel ve ulusal kurumların değerli destekleriyle mümkün oldu. Sağlanan destekler sayesinde kırsal bölgelerdeki ürünlerin tanıtımı artırıldı, kültür turizmi teşvik edildi ve ürünlerin ticari değerleri yükseltildi. Bu yıl, 9-13 Ekim tarihlerinde düzenleyeceğimiz 13. YÖREX’te, ‘Sizin Oraların Nesi Meşhur?’ sloganıyla üreticileri, ticaret erbabını ve ilgili kurumları davet ediyoruz. 10 bin metrekarelik alanda, 81 ilimizi bir araya getirerek yöresel ürünlerimizi sergileyecek ve ticari değerlerini artıracağız. YÖREX’e destekleri için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve camiamıza, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mehmet Fatih Kacır ve kalkınma ajanslarımız ile tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Yöresel ürünlerimizi korumaya ve değerini artırma konusundaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam ettireceğiz” diye konuştu. Topak kızartması, coğrafi işaret aldı Kumluca Belediyesi tarafından tescil ettirilen Antalya Topak Kızartması ile Antalya’nın coğrafi işaretli ürün sayısının 18’e çıktığını belirten Çandır, “Yöresel yemeğimize coğrafi işaret tescili kazandırarak değerlerimize sahip çıkan belediyemize teşekkür ediyorum. Antalya’mıza hayırlı olsun” dedi. Meclis’te üyeler sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Çandır: “Tarım enflasyonu aylıkta düştü, yıllıkta artışta” Haber

Çandır: “Tarım enflasyonu aylıkta düştü, yıllıkta artışta”

Tarım-GFE’nin Haziran’da aylık yüzde 0.93 ilan edildiğini belirten Çandır, “Bu rakam, endeksin ölçülmeye başladığı 2015 yılından itibaren Haziran ayları ortalamasının (2.01) yüzde 46 altında olmuştur” dedi. Tarım-GFE’nin Haziran ayında yıllık yüzde 47.56 ilan edildiğini kaydeden Çandır, “Bu yıllık rakam, son 9 yılın Haziran ayları ortalamasının (31.53) yüzde 51 üzerinde olmuştur. Tarım-GFE, aylıkta giderek düşen ancak geçmiş yılların Haziran aylarına göre dördüncü en yüksek artış olarak ilan edildi. Yıllıkta ise giderek düşen ancak geçmiş yılların Haziran aylarına göre ikinci en yüksek artış olarak ilan edildi” değerlendirmesinde bulundu. “Veterinerlik hizmetleri yıllıkta artışta” Haziran ayı Tarım-GFE’nin alt kalemlerine bakıldığında tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylıkta yüzde 0.61 ve yıllıkta ise yüzde 44.60’lık artış olduğunu belirten Çandır, “Haziran ayları itibariyle aylıkta 2021 ve 2022 yıllarından ve yıllıkta ise 2022 yılından sonraki en yüksek değerler olmuştur” dedi. Çandır, tohumda aylık yüzde 0.65, enerjide yüzde 0.25, gübrede yüzde 0.19, ilaçta yüzde 1.25, veteriner hizmetlerinde yüzde 0.13, yemde yüzde 0.17 ve diğer kalemlerde ise yüzde 3.67’lik artışa dikkat çekerken, yıllıkta ise tohumda yüzde 61.56, enerjide yüzde 63.17, gübrede yüzde 27.53, ilaçta yüzde 23.54, veteriner hizmetlerinde yüzde 114.01, yemde yüzde 30.01 ve diğer kalemlerde ise yüzde 90.69’luk artış olduğunu kaydetti. Çandır, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetlerin fiyatlarında ise aylık yüzde 2.84 ve yıllık yüzde 67.47’lik artış ilan edildiğini belirtti. Çandır, “Haziran ayında Tarım-GFE alt kalemlerindeki değişimler, yılbaşından bu yana benzer eğilim göstermiştir. Örneğin veterinerlik hizmetlerindeki ve diğer hizmet kalemlerindeki devam eden sıra dışı artışlar ile gübre, ilaç ve yemdeki aylık ve yıllık düşüşler dikkat çekici olmuştur” dedi. “Haziran ÜFE artışı üretici lehine” TÜİK’in Haziran ayı tarımsal üretici fiyat endeksini (Tarım-ÜFE) aylık yüzde 1.95 ve yıllık yüzde 54.58 olarak açıkladığını belirten Ali Çandır, “Tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilim, genel olarak üretici aleyhine seyretmişken Haziran ayındaki aylık artış üretici lehine olmuştur. Yıllık girdi maliyetleri artışı da üretici fiyatlarının altında seyretmiştir. Üretici lehindeki bu yıllık seyrin önümüzdeki aylarda devam etmesi, üreticiler için önem arz etmektedir. Böylece üretici kesimin birikmiş zararlarının azalmasına katkı sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini belirten Ali Çandır, yurtdışı üretici enflasyonunun (YD-ÜFE), Haziran’da aylık yüzde 0.97, yıllıkta yüzde 44.51 arttığını belirtti. Yurtiçi üretici enflasyonunun (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 1.38, yıllık yüzde 50.09 gibi oldukça yüksek düzeyde arttığına dikkat çeken Başkan Ali Çandır, üretici düzeyindeki gıda kaleminin aylık yüzde 1.69, yıllık ise yüzde 62.19 arttığını belirtti. Çandır, “Bu durum, Haziran ayında da tarıma dayalı imalat sanayiindeki enflasyonun, tarımdan daha yüksek seyrettiğini göstermektedir” dedi. “Tüketici enflasyonu yüksek” Haziran ayında üretici kesimdeki bu enflasyonlara karşılık tüketici enflasyonunun (TÜFE) aylık yüzde 1.64, yıllık yüzde 71.60 arttığını belirten Çandır, “Tüketici taraftaki gıda enflasyonu ise Haziran ayında aylık yüzde 1.78 ve yıllık yüzde 68.08 olarak ilan edilmişti. İşlenmemiş gıda enflasyonu Haziran’da aylık yüzde 0.79 ve yıllık yüzde 70.50 artış göstermişti. Yaş meyve sebze enflasyonu aylık yüzde 6.07 ve yıllık 78.61 artmıştı. Tüketici taraftaki bu rakamlar, üreticilerin maruz kaldığı enflasyonun üzerinde bir tüketici enflasyonu olduğunu göstermeye devam etmektedir” dedi.

Küresel iklim krizi inciri de olumsuz etkiledi Haber

Küresel iklim krizi inciri de olumsuz etkiledi

Her geçen yıl sıcaklığın arttığı Akdeniz Bölgesi’nde etkili olan aşırı sıcaklara bağlı olarak yaşanan iklim krizinin incir üretimini de olumsuz etkilediği belirtildi. Önümüzdeki süreçte incir üreticisinin pek çok sorunla karşı karşıya olacağı da belirtilen toplantıda tarım sigortası yaptırmakta bile ciddi güçlükler yaşanacağı kaydedildi. Aydın Ticaret Borsası (ATB) koordinesinde gerçekleştirilen toplantıda 2024-2025 Sezonu Kuru İncir ve sektörün durumu ele alındı. ATB Konferans salonunda iki oturum şeklinde gerçekleştirilen toplantıda, sektörün sorunları masaya yatırılırken üreticilerin talepleri ve çözüm önerileri de görüşüldü. Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Aydın’ın kuru incir sektöründe lokomotif olduğuna dikkat çekerek, her fırsatta sektörün sorunları ve taleplerini yetkili mercilere ilettiklerini belirtti. Toplantının açılış konuşmasını yapan ATB Başkanı Fevzi Çondur 2024-2025 yılı kuru incir sezonunun Aydın’a ve tüm ATB üyelerine hayırlı olmasını temenni ederek başladığı konuşmasında, "Türkiye’nin dünya incir üretimi ve ihracatında lider konumunu koruduğu 2023-2024 sezonunda şu ana kadar, toplam 59 bin 636 ton kuru incir ihracatı gerçekleşmiştir. Bu miktarın 50 bin 593 tonu ilimizden gönderilmiştir. 2023-2024 sezonunda ülkemiz genelinde toplam 73 bin 852 ton kuru incir tescil edilmiştir. Bunun 58 bin 49 tonu ilimizde gerçekleşmiştir. 2023-2024 sezonu hms (hazır müstahsil satışı) ortalama kilogram fiyatı 98,83 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler, ilimiz ve ülkemiz adına büyük bir başarıyı işaret etmektedir. Bundan sonraki süreçte de sektörümüzün gelişimi için birlikte çalışarak önemli adımlar atacağımıza inancım tamdır" dedi. Aydın Ticaret Borsası olarak her yıl düzenledikleri kuru incir sektör toplantılarında, üreticilerden gelen talepleri ve önerileri yetkili mercilere iletmeyi görev ediklerini kaydeden Çondur, "Sorunların çözümünde, ürünlerimizin katma değerini artıracak ve yeni pazarlar oluşturacak çalışmalara yönelik adımlar attık. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz sektör toplantısı sonrasında hazırladığımız raporda, markalaşma, e-ticaret, antrepo, üretim sezonunda yaşanan hırsızlık olayları ve sektör eğitimi konularındaki talepleriniz için çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Bu süreçte, sektörümüzün daha da ileriye gitmesi için birlikte çalışmanın önemini bir kez daha görmekteyiz. Sizlerden gelen geri bildirimler bizim için son derece kıymetli olup, bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirtmek isteriz. İhracatçı üyelerimizin talepleri doğrultusunda, A tipi Antrepomuzu 2023 Şubat’ta faaliyete geçirdik. Dünya lideri olduğumuz kuru incir başta olmak üzere, ilimizden gönderilen tarımsal ürünlerin ihracatında yaşanan mağduriyetleri gidermek amacıyla kurulan bu antrepoda kurulduğu günden bugüne kadar yaklaşık 2 bin ton ürün muhafaza edilmiştir. Bildiğiniz üzere, yurt dışından geri dönen ürünlerin tekrar işlenmesi için getirilen yeni şartlar ihracatçı firmalarımızı ciddi şekilde etkilemektedir. Bu şartlar arasında, 10 milyon lira ödenmiş sermaye zorunluluğu ve teminat mektubu talepleri bulunmaktadır. Aydın Ticaret Borsası olarak, bu şartların iş yapma süreçlerimizi ve ihracat potansiyelimizi kısıtladığını görüyoruz. Bu nedenle, konuyu gümrükler Genel Müdürü Mustafa Gümüş’e ileterek, ihracatçı üyelerimizin bu yükümlülüklerden muaf tutulması talebini ilettik. Amacımız, sektörümüzün büyümesine katkı sağlayacak daha uygun ve adil bir düzenlemenin yapılmasını teşvik etmektir" diye konuştu. Aydın’ın doğu ilçelerine hizmet vermek ve lojistik maliyetlerini azaltmak amacıyla Köşk Kaymakamlığı ile soğuk hava deposu tesisi yatırımı için arsa tahsisi protokolü imzaladıklarını sözlerini ekleyen Çondur, "Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Fatih Kacır’dan soğuk hava depomuzun inşası için destek talebinde bulunduk ve olumlu yanıt aldık. inşallah, 2024 yılı bitmeden depomuzun temellerini atarak, 2025 yılında sizlerin hizmetine sunacağız" dedi. "İncir denildiğinde akla Aydın gelir" Aydın Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Altıntaş incirin Aydın ile özdeşleştiğini belirterek başladığı konuşmasında, "İncir denildiğinde akıllara Aydın, Aydın denildiğinde de akıllara incir gelir. İlimizle bu denli özdeşlemiş bir meyve olan incir, tadının yanında sınırsız faydasıyla da doğanın en önemli, en kadim meyvelerinden biridir. Önce coğrafi işaret, sonrasında da AB tescili alan Aydın incirimiz, halihazırda ülkemizin AB tescilli 21 coğrafi işaretli ürünü arasında yer almaktadır. Hem yaş hem de meyve ihracatında önemli yeri olan incir özelinde ilimiz, 38 bin hektarlık üretim alanı ve 204 bin tonluk üretimiyle ülke sıralamasında birinci konumdadır. Kuru incir, işletmelerde farklı işleme şekilleri ile katma değeri arttırılarak satışa sunulmakta olup, ilimizde kuru incir özelinde 159 adet işletme, 161 adet depo bulunmaktadır. 2023 yılında ilimizden ihracatına izin verilen kuru incir miktarı yaklaşık 50 bin tondur. Bu yılın ilk 6 aylık dönemde ise ihracatına izin verilen kuru incir miktarı 21 bin tondur. Tüm bu değerlerle kuru incir ilimizin tüm bitkisel ihracat ürünleri içinde tek başına yüzde 27’lik pay ile ilimiz ekonomisine güç katmaktadır" dedi. "EKÜY Projesi kapsamında 21 bin 250 adet incir fidanı dağıtıldı" İncir Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) Projesi kapsamında 21 bin 250 adet incir fidanı dağıtımı gerçekleştirdiklerini kaydeden Altıntaş, incirin tarladan paketlemeye uzanan yolculuğu boyunca en kaliteli ve katma değeri yüksek ürünü elde etme hedefiyle eğitimler gerçekleştirip sürece destek verdiklerini söyledi. Altıntaş konuşmasının devamında, "Her geçen yıl daha da derinden hissettiğimiz iklim krizinin bir sonucu olarak yıl boyunca sürdürdüğümüz saha kontrollerimizde ne yazık ki çeşitli hastalık ve zararlılar da karşılaşılmakta ve tespitlerimiz sonucu gerekli uyarıları yaparak, alınacak önlemler konusunda üreticilerimizi bilgilendirmekteyiz. Refah ve bolluğun simgesi olan incirin üretiminde dünya lideri olan ülkemizin ve ilimizin konumunu korumak için var gücümüzle çalışmalarımıza kıymetli üreticilerimiz ve değerli sektör paydaşlarımızın işbirliği ve desteğiyle devam edeceğimizi ifade etmek isterim" ifadelerine yer verdi.

The sacrificial animals were discussed at the ATB Haber

The sacrificial animals were discussed at the ATB

The Chamber of Commerce held a sectoral analysis meeting prior to Eid al-Adha to discuss the issues and suggested solutions in livestock and red meat trade. The meeting, chaired by Halil Bülbül, the Vice President of the Antalya Chamber of Commerce, was attended by Osman Yardımcı, President of the Federation of Butchers of Turkey; Nazif Alp, President of the Agricultural Chamber; Sedat Özdilek, Vice President of Kumluca Chamber of Commerce; Zeliha Öztürk, President of Antalya Sheep and Goat Breeders Association; Özlem Çağırıcı Armut, Head of Animal Health Department at the Provincial Directorate of Agriculture and Forestry; Ufuk İngeç, Chairman of the 5th Professional Committee of ATB; committee members, and industry stakeholders. Vice President Halil Bülbül noted that the Chamber organizes these sectoral analysis meetings every year before Eid al-Adha to assess the developments and significant issues in the livestock sector. No shortage of sacrificial animals in Antalya Bülbül stated, "As the Antalya Chamber of Commerce, we operate with an approach that follows the developments in the agriculture and livestock sectors through our professional committees and considers the needs of our sector. We will share the discussed topics, problems, and requests with the relevant institutions." Özlem Çağırıcı Armut, Head of Animal Health at the Provincial Directorate of Agriculture and Forestry, reported that there is no shortage of animals in Antalya, and there will also be no shortage in the supply of sacrificial animals. Armut noted that it is anticipated that 190,000 small and 15,000 large animals will be slaughtered this Eid al-Adha in Antalya, with 65 designated selling points, and that inspections of slaughtering areas are ongoing. "Meat is the least price-increased product in Turkey" Highlighting the decreasing livestock numbers every year, Osman Yardımcı, President of the Federation of Butchers of Turkey, said, "In an era when imported meat arrives, a breeder who sells his animal does not replace it. We need to look at what we will produce first and how we will support the feeders. Currently, buying animals from abroad is more profitable than raising them." Yardımcı criticized those who bring meat at lower prices than the government's set price, calling them "meat barons," and said, "They lower the meat prices today and raise them tomorrow. They bought thousands of animals." Urging support for breeders, Yardımcı stated, "Breeding is disappearing; if breeding ends, we will be dependent on the outside, we will buy animals for 5 lira that cost 1 lira." He mentioned that the price of meat is not high, "Meat is the least price-increased product in Turkey. While basic food items have seen a 300% increase, meat has only gone up by 100%." "One-third of those who sacrificed last year will not do so this year" Nazif Alp, President of the Agricultural Chamber, said that 30% of those who sacrificed last year will not be able to do so this year. Alp stated, "There will be no shortage of sacrificial animals because the number of slaughters will decrease." He emphasized the importance of family farming in livestock, saying, "If we abandon family farming, livestock cannot continue. The water is muddy. We are fishing in muddy waters. We are left to our own devices in both agriculture and livestock." Zeliha Öztürk, President of the Sheep and Goat Breeders Association, said that this year the number of sacrificial animals is sufficient, but expressed concerns about whether the same people will be in the system with the same number of sacrifices next year. "Our livestock policy must include native animals" Öztürk, feeling the impact of the climate crisis even in the highlands grazed by small livestock, noted, "We have 800 highlands, and 400 have been accessed. Our friends who go up to the highlands are checking the snow pits. In the past, the snow pits used to be full; this year, they are barely noticeable. We cannot overcome the climate crisis with any animals other than our native ones. Our livestock policy must definitely include our native small livestock. Also, we are a water-poor country, we do not have enough water to irrigate the feed consumed by large livestock. The foundation of small livestock is family businesses, and both are disappearing. In our culture, it's said that if the son does not herd and the daughter-in-law does not milk, then sheep are just for play. Now the son does not herd, and the daughter-in-law does not milk." "Those who went to the city never returned" Sedat Özdilek, Vice President of Kumluca Chamber of Commerce, mentioned that the number of small livestock, which was quite high in the Western Mediterranean in past years, is decreasing day by day. "First, they banned the forest areas. Those who sold their animals went to the city, and those who came to the city never returned. Livestock is ending like this," he said. The participants of the meeting complained about high input costs, especially feed, while the supports were insufficient and the supports given to people outside the sector did not achieve their purpose. The participants stated that the feed shortage could be closed by turning to drought-resistant plant production.

ATB, yaş sebze meyve heyetiyle İngiltere pazarında Haber

ATB, yaş sebze meyve heyetiyle İngiltere pazarında

Borsa üyeleri, Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) projesi çerçevesinde İngiltere’de temaslarda bulundu. ATB Yaş Meyve Sebze İhracatının Geliştirilmesi Projesi çerçevesinde üyelerini, İngiltere’ye götürdü. Heyet ilk olarak, Londra Ticaret Müşaviri Zeynep Sezen’in bulunduğu toplantıda, İngiliz yaş meyve sebze ithalatçısı firmalarla bir araya geldi. ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci’nin ATB’nin çalışmaları ve yaş meyve sebze sektörü hakkında bilgi verdiği toplantıda, Ticaret Müşaviri Zeynep Sezen, İngiltere’de ticarete verilen destekleri anlattı. ATB heyeti, İngiliz firmalarla yaş meyve sebze ihracatına yönelik ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci, Ticaret Müşaviri Sezen’e plaket takdim ederken, “Avrupa’nın en önemli pazarlarından olan İngiltere ile yaş meyve sebze ticaretimizi geliştirmek için buradayız. Üyelerimizin, İngiliz firmalarla yapacağı ikili görüşmeler ticaretimizin artmasını sağlayacaktır” dedi. ATB Yaş Meyve Sebze UR-GE heyeti, İngiltere’de Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ile de bir araya geldi. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin değerlendirildiği toplantıda, Londra’da yaş sebze meyve ithalatçısı firmalar ile ikili görüşmeler gerçekleştirildi. Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci, Büyükelçi Ertaş’a plaket takdim etti. Londra Hali’nde incelemelerde bulunan heyet üyeleri, yerel ve zincir marketlerde de fiyat araştırması yaptı. Yaş Meyve Sebze UR-GE heyeti, İngiltere’de Avrupa’nın en büyük entegre hali Birmingham Hali’ni de ziyaret etti. Halde meyve ve sebze ticareti yapan firmalar ile ikili ve çoklu görüşmeler yapıldı. Birmingham şehrinde İngiliz ithalatçı firmaların bulunduğu toplantıya katılan heyet üyeleri, ihracata yönelik görüşmeler gerçekleştirdi. Heyeti, İskoçya’nın en büyük hali Glasgow Hali’nde de incelemelerde bulundu, halde sebze ve meyve ithalatçısı firmalar ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. "Hedef ihracatı artırmak" ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Antalya’nın yaş meyve sebze üretiminin en önemli merkezi olduğunu söylerken, üretilen ürünün ihraç edilmesinin önemine dikkat çekti. Yaş meyve sebzede ihracatı artırmak için ATB UR-GE heyetinin İngiltere’ye gittiğini belirten Çandır, burada önemli görüşmeler gerçekleştirildiğini kaydetti. Çandır, “Antalya Ticaret Borsası olarak ürünlerimizi ekonomiye kazandırmak için canla başla çalışıyoruz. Üretimimizi ihracata yönlendirmek için pazarımızı büyütme hedefindeyiz” dedi.

ATB Başkanı Çandır, Aralık ayı Tarım-GFE’yi değerlendirdi Haber

ATB Başkanı Çandır, Aralık ayı Tarım-GFE’yi değerlendirdi

Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2023 yılı Aralık ayı Tarım Girdi Fiyat Endeksi’ni (Tarım-GFE) değerlendirdi. Tarım-GFE’nin Aralık ayında aylık yüzde 2.62 ilan edildiğini belirten Çandır, “Bu rakam, endeksin ölçülmeye başladığı 2015 yılından itibaren yüzde 2,06 olan Aralık ayları ortalamasının yüzde 27 üzerinde olmuştur” dedi. Tarım-GFE’nin Aralık’ta yıllık yüzde 41,43 ilan edildiğini kaydeden Çandır, “Bu yıllık rakam, yüzde 32,40 olan son 9 yılın Aralık ayları ortalamasının yüzde 28 üzerinde olmuştur. Aralık ayı tarımsal girdi fiyat enflasyonu, aylık ve yıllıkta ortalamaların üzerinde ilan edildi” dedi. Aralık ayı Tarım-GFE’nin alt kalemlerini de değerlendiren Başkan Çandır, “Tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylıkta yüzde 2,82 ve yıllıkta ise yüzde 37,64’lük artış ilan edildi. Aralık ayları itibariyle aylıkta 2021 yılından, yıllıkta ise 2021 ve 2022 yıllarından sonraki en yüksek değer kaydedildi” dedi. Aralık’ta aylık, tohumda yüzde 2,24, enerjide yüzde eksi 2,26, gübrede yüzde eksi 0,74, ilaçta yüzde 1,91, veteriner hizmetlerinde yüzde 1,26, yemde yüzde 5,21 ve diğer kalemlerde ise yüzde 6,37 olarak aylık değişimler ilan edildiğini belirten Çandır, Aralık ayındaki yıllık değişimlerin ise tohumda yüzde 44,15, enerjide yüzde 47,45, gübrede yüzde 9,69, ilaçta yüzde 24,75, veteriner hizmetlerinde yüzde 151,60, yemde yüzde 27,21 ve diğer kalemlerde ise yüzde 89,31 artış kaydedildiğini belirtti. Çandır, veterinerlik hizmetlerinin son 4 aydır ciddi artış gösterdiğini, Aralık ayında da bu artışın devam ettiğini söylerken, “Öyle ki yıllık yüzde 151,60’lık artış, tüm zamanların rekoru olmuştur. Diğer bir dikkat çekici olan gübrede ise aylık azalış ve yıllık tek haneli yükseliş, son 3 yılın en dikkat çekici düşüşü olmuştur” dedi. TÜİK tarafından Aralık ayı tarımsal üretici fiyat endeksi Tarım-ÜFE’nin aylık yüzde 6,81, yıllık ise yüzde 60,62 olarak ilan edildiğini kaydeden Ali Çandır, tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilimin, genel olarak üretici aleyhine seyrederken Mayıs ve Haziran aylarında aylık ve yıllık düzeyde Tarım-GFE, Tarım-ÜFE’nin altında kalarak üretici lehine döndüğünü bildirdi. Başkan Çandır, “Aralık ayında bu durum yeniden aylıkta ve yıllıkta üretici lehine ilan edilmiştir. 2024 yılında aylık ve yıllık eğilimin böyle devam etmesi, üretici kesimin birikmiş zararlarının azalmasına katkı sağlayacaktır” dedi. Yurt içi ve yurt dışı üretici enflasyonlarının tarımı dolaylı olarak etkilediğini belirten Başkan Ali Çandır, yurt dışı üretici enflasyonu YD-ÜFE’nin Aralık’ta aylık yüzde 2,28, yıllıkta yüzde 58,40 arttığına dikkat çekti. Çandır, yurt içi üretici enflasyonu Yİ-ÜFE’nin aylıkta yüzde 1,14, yıllıkta yüzde 44,22 arttığını belirtirken, “Üretici düzeyindeki gıda kalemi ise aylık yüzde 2,58 ve yıllık ise yüzde 63,75 artmıştı. Bu durum Aralık ayında da tarıma dayalı imalat sanayiindeki enflasyonun tarımdan daha yüksek seyrettiğini göstermektedir” dedi. Aralık ayında üretici kesimdeki bu enflasyonlara karşılık tüketici enflasyonu TÜFE’nin aylık yüzde 2,93, yıllık yüzde 64,77 arttığını belirten Ali Çandır, “Tüketici taraftaki gıda enflasyonu ise Aralık ayında aylık yüzde 4,81 ve yıllık yüzde 72,01 olarak ilan edilmişti. İşlenmemiş gıda enflasyonu Aralık’ta aylık yüzde 7,24, yıllık yüzde 91,23 düzeyinde ilan edilmişti. Yaş meyve sebze enflasyonu Aralık’ta aylık yüzde 11,39 ve yıllık 81,29 artış olarak ilan edilmişti. Tüketici taraftaki bu rakamlar, üreticilerin maruz kaldığı enflasyonun üzerinde bir tüketici enflasyonu olduğunu göstermeye devam etmektedir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.