TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Biyoçeşitlilik

AGRONEWS - Biyoçeşitlilik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Biyoçeşitlilik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gıda Hakkı İçin Küresel Kollektif Eyleme Çağrı Haber

Gıda Hakkı İçin Küresel Kollektif Eyleme Çağrı

FAO, özellikle gıda güvenliği ve beslenme alanında çeşitli acil müdahale projeleri ile birçok bölgedeki açlıkla mücadele ediyor. Gıda temini sağlamak, kriz bölgelerinde gıda güvenliğini artırmak ve yerel tarımsal altyapıyı güçlendirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Eğitim ve okul beslenme programları gibi projeler ile, sağlıklı gıdalara erişim konusunda büyük rol oynayan FAO’nun, iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik uygulamaları da çiftçilerin üretimlerini sürdürülebilir şekilde artırmasına yardımcı oluyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü Dr. QU Dongyu, Dünya Gıda Günü’nde hükümetler, özel sektör, akademi, sivil toplumlar ve bireylerin oluşturduğu bir küresel iş birliği ile gıda hakkı için kolektif eyleme duyulan ihtiyacın altını çizdi. "Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin Gıda Hakkı" başlıklı yazısında, tüm çiftçilerin küresel nüfusu besleyecek kadar gıda üretebildiğini, ancak yaklaşık 730 milyon kişinin doğal ve insan kaynaklı afetler yüzünden açlıkla mücadele ettiğini belirtti. MİLYARLARCA İNSAN SAĞLIKSIZ BESLENİYOR Dr. QU Dongyu, tüm insanların yeterli gıdaya erişim hakkına sahip olduğunu vurgulayarak, gıda çeşitliliğinin ve erişilebilirliğinin önemine dikkat çekti. Dongyu'nun kaleme aldığı yazıya göre, günümüzde dünya genelindeki çiftçiler kalori ihtiyacını karşılayacak kadar gıda üretebiliyor, ancak 2,8 milyar insan sağlıklı beslenemiyor. Gıda hakkının, sadece açlıkla mücadele değil, aynı zamanda sağlıklı ve besleyici bir diyetin tüm dünyada erişilebilir olmasını sağlamayı hedeflemekle ilgili olduğunu söyleyen Dr. QU Dongyu, gıda sistemlerinin verimli, sürdürülebilir ve kapsayıcı olmasının gerekliliğini vurguladı. KOLLEKTİF EYLEM GEREKİYOR Kollektif eylemin önemine dikkat çeken Dr. QU Dongyu, bu mücadelenin yalnızca hükümetler tarafından değil, tüm toplum kesimlerinin iş birliğiyle gerçekleşebileceğini belirtirken, "Özellikle de gençler- çün­kü gıda güvenliği olan bir gelecek onların hakkı. Geleceği onlar tasarlıyor ve karar veriyor. BM Gelecek Zirvesi’nden çıkan tüm çağrı­lar onların eylemleriyle belirlenmektedir" dedi. Dr. QU Dongyu, "Çiftçiler, biyoçeşitliliği ar­tıran ve doğal kaynakları so­rumlu bir şekilde yöneten bir sürdürülebilir tarım uygula­masıyla fark yaratabilirler. İş­letmeler, besleyici ve çeşitli gıdaları daha uygun fiyatlı ha­le getirebilirler. Akademi ve sivil toplum, veri toplayarak, iyileştirilmesi gereken alan­ları tespit ederek, bilimsel teknoloji çözümlerini uygula­yıp, hedeflere yönelik ilerle­meyi takip ederek hükümetle­ri sorumlu tutabilir" diyerek herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini belirtti. Tarımsal gıda sistemlerini dönüştürerek daha sürdürülebilir ve kapsayıcı hale getirmek için çalışan FAO, bu süreçte, bilgi teknolojileri, biyoteknoloji, yapay zeka gibi yenilikçi alanların kritik bir rol oynadığını açıkladı. Tüketicilere düşen görevin sağlıklı yaşam tarzları benimsemek, gıda israfını azaltmak ve gıda çeşitliliğini teşvik etmek olduğunu ekledi. Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir tarımsal gıda sistemi için hep birlikte çalışılması gerektiğini söyledikten sonra "Eylemlerimiz Geleceğimizdir" cümlesiyle mesajını noktaladı.

“Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında” Haber

“Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi. Tunceli, Türkiye’nin biyoçeşitlilik anlamında en zengin bölgelerinden biri. Ancak bu zenginlik, son zamanlarda aşırı ve kapasitenin üzerinde yapılan otlatma faaliyetleri ve madenler nedeniyle tehdit altında. Konuya ilişkin bilgi veren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaylalarda sürdürülebilir hayvancılık ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin en önemli doğal kaynaklarından olan yaylalarda hayvancılığın besin ihtiyacının yaklaşık yüzde 60 ile 65’inin karşılandığını aktaran Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Bitkiler, uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamamaktadır. Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi. "Plansız otlatma ciddi zarar veriyor" Plansız otlatmanın ülke genelinde olduğu gibi Tunceli yaylalarında da mevcut olduğunu kaydeden Doç. Dr. Paksoy, “Bu da bitkilerin klimaks dediğimiz en verimli seviyeye ulaşmasının önüne geçmektedir. Aşırı otlatma yaylalarımızın ve meralarımızın ot kalitesinde ve verimliliğinde önemli düşüşlere neden olmaktadır. Ülkemizde bir çok yaylada zamansız ve taşıma kapasitesinin üzerinde yapılan otlatma sonucu klimaks bitki örtüsü oluşamıyor ve bölgeye tamamen çalımsı ve dikenli türlerin hakim duruma geçtiği bir vejetasyona dönüşmektedir” diye konuştu. "Kapasitenin üzerinden hayvan, yaylaya çıkarılıyor" Meraların bozulmasında en büyük tehlikelerden birinin de kapasitelerinin çok üzerinde hayvanlarla otlatma olduğunu dile getiren Paksoy, “İlimizde en büyük etkinin bu olduğunu düşünmekteyiz. Yaylalarımıza kapasitenin çok üzerinde hayvanın çıktığı bilinmektedir. Bu durum meraların verimliliklerinin korunması ve bu alanda istenilen miktarda hayvansal ürün üretimine imkan bırakmamaktadır. Yaylalarımızda sürdürülebilir hayvancılık yapılması, verimli kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için bazı önlem alınması gerekmektedir. Bunların birincisi yem bitkileri tarımının arttırılması, çayır ve meraların ıslah edilmesi ve otlatmanın bir düzen içinde uygulanması yapılabilecek tedbirlerin başında gelmektedir” şeklinde konuştu. "Endemik türler tehdit altında" Tunceli’de yapılan flora çalışmaları sonucunda bin 300 bitkinin yayılış gösterdiğini ifade eden Paksoy, “Birçok endemik bitki de yine ilimizde yayılış göstermektedir. Bunların çoğu da yüksek dağ bitkileri olduğu için yani yaylalarda olduğu için bu aşırı otlatma sonucu endemik bitkilerimiz de tehdit altına girmektedir. 2022 yılında Pülümür ilçesinde yaptığımız arazi çalışmalarında özellikle Dağbek ve Karagöz Köyleri arasında özel toprak yapısına sahip bölgede çok dar bir alanda 6 tane endemik türün bir arada yetiştiği, yayılış gösterdiğini tespit ettik. Bu bölgeler yine otlatma ve maden aramaları tehdidi altındadır. Yani sadece otlatma değil bir de maden tehdidi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. "Arıcılık faaliyetleri biyoçeşitliliği koruyor" Arıların doğaya zarar vermek bir yana bitkilerin tozlaşması ve nesillerini devam etmesi açısından son derece önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Paksoy, “Sadece bal arısı olarak düşünmeyelim değişik türdeki arılar sayesinde bitkilerin tozlaşması gerekmektedir. Bitkilerin melezleşmesi, ya da alt türleşme gibi yeni bitkilerin oluşması arılar sayesinde sağlanıyor. Mutualizm yaşam dediğimiz en önemli birliktelik bitkilerle arılar arasındaki yaşam ve tozlaşmadır. Bu sayede biyolojik çeşitlilik de korunuyor. Yani bazı hayvancılık faaliyetleri aşırı olduğunda zararlı olduğu gibi bazıları da yapılmazsa doğaya da zarar verebilmektedir. Ama özellikle insanlar tarafından yapılan arıcılık, bitkilerin tozlaşmasında, nesillerinin devamında çok büyük bir görev üstlenmektedir. Doğa için de yaylalarımızın geleceği için de arıcılık faaliyetlerinin daha da fazla teşvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.