TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Büyükbaş

AGRONEWS - Büyükbaş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Büyükbaş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

EDH: Haber

EDH: "Batıya Canlı Hayvan Değil, Karkas Et Gönderilmeli"

ERZURUM (İHA) - Erzurum Düşünce Hareketi (EDH), "Dumlubaba Suyu" ve "Erzurum ve Bölgesinin Ulaşım Problemleri" başlıklarının ardından, bu kez "Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri" konulu bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda, sektördeki zorluklar masaya yatırılırken, çözüm önerileri ve gelecekteki potansiyel gelişmeler üzerinde duruldu. Çalıştaya EDH Yönetim Kurulu Üyesi ve iş adamı Sıddık Takar’ın başkanlığında, sektör temsilcileri, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. EDH tarafından yapılan açıklamada, hayvancılık sektörünün sadece yerel bazda değil, tüm Türkiye’yi kapsayan büyük bir tarım politikasıyla ele alınması gerektiği ifade edildi.  SEKTÖRDE KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR Çalıştayda ele alınan Erzurum ve bölgesindeki hayvancılık problemleri arasında öne çıkanlar: Çiftçi-köylü kavramlarının iç içe olması ve yüksek yaş ortalaması, Girdi maliyetlerinin yüksekliği,   Ahırların bakımsızlığı, Ziraat liselerinin yaygınlaşmaması  Çoban sıkıntısı,   Yem ve girdi desteği eksiklikleri,   Çiftçilerin yaş ortalamasının yüksekliği,   Eski teknoloji kullanımı, Besi ve süt hayvancılığı ürünlerinde pazarlama sorunları oldu. Bu sorunların çözülmesi için çeşitli öneriler sunuldu. EDH raporunda, bölgedeki en etkin çözümün, batıya doğrudan canlı hayvan yerine yalnızca karkas et gönderilmesi olduğu belirtildi. KARKAS ET İHRACATI VE YEREL SANAYİ Sıddık Takar, "Mera, yayla ve arazi varlığıyla Erzurum’un da içinde bulunduğu hayvancılık bölgesi adeta Batı’daki nüfusumuzu besliyor. Hal böyleyken doğudaki çiftçi bu sektörden pek para kazanamıyor ve bu durum hayvancılığa olan ilgiyi bölgemizde azaltıyor. Bu bölgedeki besiciler, girdi maliyetlerinin yüksekliği dolayısıyla hayvanı bir iki yaşına gelince Batı’dan gelen hayvan tüccarlarına malını satıyor. Zahmeti çeken doğulu kazancı yüksek olan batılı tüccar oluyor" diyerek bölgeden sadece karkas et gönderilmesinin pek çok sektörel sorunu çözebileceğini vurguladı. Karkas et önerisiyle birlikte, bölgede hayvancılıkla ilgili sanayi yatırımlarının artacağı, et ve süt ürünlerinin işlenmesi için entegre tesislerin kurulacağı öngörüldü. Takar, bu değişikliklerin ekonomik büyümeye katkı sağlayarak, bölgedeki işsizlik oranını düşüreceğini ve göçü engelleyeceğini ifade etti. Takar ayrıca, et ve süt ürünleri işleme sanayisinin gelişmesinin, Erzurum'un başarılı bir üretim merkezi haline gelmesiyle birlikte, Türkiye’nin her köşesine katkı sağlanacağına dikkat çekti. Ayrıca, bölgedeki hayvancılığa dayalı sanayi yatırımlarının artırılması gerektiğini belirterek, bu teklifin devlet politikası haline gelmesi için geniş çaplı bir lobi çalışması yapılması gerektiğini ifade etti. GELECEĞE DÖNÜK İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI Takar, önerilerin hayata geçebilmesi için üniversiteler, ticaret odaları, yerel yönetimler ve siyasi otoritelerin ortak akıl geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Bu doğrultuda, Tarım ve Orman Bakanlığı’na yönelik bir teklif sunulması için tüm paydaşların iş birliği yapması gerektiği ifade edildi.

Samsun'da Haber

Samsun'da "Halk Elinde Anadolu Mandası Islahı Projesi" Sürüyor

SAMSUN (İHA) - Samsun İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, Halk Elinde Anadolu Mandası Islahı Ülkesel Projesi ile mandacılık sektöründe önemli gelişmeler yaşandığını, yetiştiricilerin daha bilinçli hale geldiğini ve manda ürünlerine olan talebin arttığını belirtti. Ayrıca, manda ürünlerinin ekonomik getirilerinin yükseldiğini söyledi. PROJE İLE MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ GELİŞTİRİLİYOR Proje ile ilgili olarak Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda düzenlenen Halk Elinde Anadolu Mandası Islahı Ülkesel Projesi Yürütme Kurulu Toplantısı'na TAGEM Hayvancılık ve Su Ürünleri Araştırmaları Teknik Personeli, İl Proje Lideri, Damızlık Manda Yetiştiricileri Birlik Başkanı ve ilgili personel katılım sağladı. Toplantıda konuşan Sağlam, projenin 2011 yılında Bafra, Çarşamba ve 19 Mayıs ilçelerinde başlatıldığını, ardından 2013 yılında Vezirköprü ve 2016 yılında Lâdik ilçelerinin de projeye dahil edildiğini belirtti. Sağlam, projede, saf ıslah ve seleksiyon yöntemleri kullanılarak Anadolu manda varlığının yeniden canlandırılması ve hızla azalan üretimin arttırılması hedeflendiğini vurguladı. PROJEDEN ELDE EDİLEN BAŞARILAR VE DESTEKLER Sağlam, projede elde edilen başarıları aktararak, "2011 yılından bu yana ilimizde uygulanan bu proje ile ilimizde, 2012 yılında 620 kg civarında olan süt verimi bin 278 kg'a yaklaşmıştır. Malakların doğum, 6. ay ve 12. ay ağırlıklarında artış görülmüştür. Yetiştiricilerimiz manda yetiştiriciliği ve kayıt tutma konusunda daha fazla bilinçlenmiş, manda ürünleri konusunda farkındalık ve talep artmıştır. Manda ve ürünlerinin getirisi artmış olup, örgütlü yetiştiricilik ve kazanımları daha iyi kavranmıştır" dedi. Proje kapsamında, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belirlenen destekleme ödemeleri de devam ediyor. 2021 yılında 96 işletmeye yapılan ödeme miktarı 2 milyon 911 bin TL'yi bulurken, 2022 ve 2023 yıllarında yapılan destekleme ödemeleri de arttı. 2024 yılı için boğa ve doğuran anaç manda için 6.200 TL, doğurmayan anaç manda için 3.900 TL destekleme ödemesi yapılacağı açıklandı.

Ardahan’da hayvanlar meralarda otlatılmaya başlandı Haber

Ardahan’da hayvanlar meralarda otlatılmaya başlandı

Büyükbaş hayvan varlığı bakımından zengin olan Ardahan’da, uzun geçen kışın ardından besiciler hayvanlarını besledikleri ahırlardan çıkararak meralarda otlamaya bıraktı. Kış mevsiminin çetin geçtiği illerden Ardahan’da, ilkbaharın gelmesi ve doğanın canlanmasıyla binlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvan, karlı dağların önünde bulunan çayır ve meralarda otlamaya başladı. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yılın 6 ayının soğuk ve çetin Ardahan’da baharın gelişiyle meralardaki bereketli otlaklar yeşerdi. Büyükbaş hayvan varlığı bakımından zengin olan kentte, aylardır hayvanlarını zor şartlar altında dondurucu soğuklara rağmen ahırlarda besleyen besiciler, karların erimesinin ardından gelen baharın sevincini yaşıyor. Son günlerde etkili olan sağanağın yerini güneşli havaya bırakmasıyla besiciler, hem yem maliyetini düşürmek hem de sağlıklı beslenmeleri için hayvanlarını ahırlardan çıkararak meralara götürüyor. Büyükbaş hayvanlarını otlatan Mesut Yıldız, uzun geçen bir kışın ardından baharın geldiğini söyleyerek, ’’Karların erimesiyle beraber meralar ve otlaklıklar yeşerdi. Bununla birlikte biz çiftçiler hayvanlarımızı meralarda otlatıyoruz. Maliyetlerin çok yüksek olması bizi zorluyordu. Hayvanlarımızı meraya çıkarmamız bize ilaç gibi geldi’’ dedi. Yıldız, ayrıca Ardahan’a has bir durumunda meraların yeşermesinin yanında dağlarında halen karla kaplı olması da bölgenin zenginliğinin bir ifadesi olduğunu söyledi.

Aşı kampanyası Aliağalı üreticilere 28 milyonluk katkı sağladı Haber

Aşı kampanyası Aliağalı üreticilere 28 milyonluk katkı sağladı

İzmir’in Aliağa ilçesinde geçimini hayvancılıktan sağlayan çiftçilere destek olmak amacıyla Aliağa Belediyesi ile Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde projelendirilen ’Büyükbaş ve Küçükbaş Gebe Hayvanlarda Yavru Ölümlerine Karşı Aşı Kampanyası’yla üreticilere toplamda 28 milyon liralık katkı sağlandı. Aliağa’da geçimini hayvancılıktan sağlayan çiftçilere destek olmak amacıyla Aliağa Belediyesi ile Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde projelendirilen ’Büyükbaş ve Küçükbaş Gebe Hayvanlarda Yavru Ölümlerine Karşı Aşı Kampanyası’nda kampanyaya katılan üreticilere sertifikaları takdim edildi. Hacıömerli Mahallesi’nde düzenlenen programa Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mazlum Selim Aksakal, muhtarlar, siyasi parti temsilcileri ile üreticiler katıldı. Programda, aşı kampanyasından faydalanan üreticiler Adem Kartal, Uğur Aydın, Ömür Arslan ve Hasan Özçelik’e sertifikaları takdim edildi. Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, geçtiğimiz yıl Haziran ayında Uzunhasanlar Mahallesi’nde startı verilen aşı kampanyası hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Müdürlük tarafından yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: "Ülkemizde kesim ağırlığına veya damızlık özelliğine ulaşamadan genç yaşta kuzu, buzağı ve oğlak ölümlerine yol açan E. Coli septisemisi ve perfingens tip c hastalıklarından ve hijyenik olmayan bilinçsiz uygulamalardan dolayı ilçemiz genelinde yılda yaklaşık 4 bin kuzu, oğlak ve 200’den fazla da buzağı ölümleri meydana gelmekteydi. Geçtiğimiz yıl bu yavru ölümlerini durdurmak için uygulanması gereken aşıyı ilçe müdürlüğümüz olarak yapmaya karar verdik. Projemizin bütçesi Aliağa Belediyesi tarafından karşılandı. Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü veteriner hekimleri, mahalle mahalle, ahır, ağıl gezerek gebelik dönemimdeki hayvanlara çift doz aşı uygulamasını ve eğitim çalışmalarını yaptılar. Bir sene sonunda beklentilerimizin üstünde bizleri mutlu eden sonuca ulaştık. Bahsettiğimiz etmenlerden dolayı ilçemizde yaklaşık yüzde 10 ila 20 arasında yavru kaybı oluşurken aşı uygulaması ve eğitim çalışmalarımız sonucunda küçük ve büyükbaş hayvanlarda yavru ölümlerini yüzde 2’lere kadar düşürmeyi başardık. Kampanyaya başlarken yavru ölümlerini yüzde 5’e düşürmek ve yavruların ölümünü engelleyerek damızlık ve kesim büyüklüklerine getirdiğimizde üreticilerimizin ekonomisine 17 milyon lira katkı sağlamayı hedeflemiştik. Aşı kampanyamızın bütçesi sadece 180 bin TL olmasına rağmen hedefimizin üstüne çıkarak yaklaşık 28 milyon lira gibi bir rakamın ilçe üreticilerimizin ekonomisine katkı sağladığını sonucuna ulaştık. Projemizin diğer il ve ilçelere örnek rol model olması temenni ederiz."

Kırmızı et üretimi 2022'de yüzde 12,3 arttı, 2 milyon tonu aştı Haber

Kırmızı et üretimi 2022'de yüzde 12,3 arttı, 2 milyon tonu aştı

Türkiye İstatistik Kurumu, 2022 yılına ilişkin kırmızı et üretim istatistiklerini açıkladı. Buna göre, 2021'de 1 milyon 952 bin 38 ton olan kırmızı et üretimi, 2022'de yüzde 12,3 artışla 2 milyon 191 bin 625 ton olarak hesaplandı. Böylece 2001 yılından bu yana oluşan istatistikler dikkate alındığında, ilk kez kırmızı et üretimi 2 milyon tonu aşarak rekor kırdı. 2022'de, bir önceki yıla göre sığır eti üretimi yüzde 7,7 yükselerek 1 milyon 572 bin 747 ton, koyun eti üretimi yüzde 26,8 artarak 489 bin 354 ton, keçi eti üretimi yüzde 22,6 yükselişle 115 bin 938 ton, manda eti üretimi de yüzde 25,4 artarak 13 bin 586 ton oldu. Son 10 yıla ilişkin kırmızı et üretim tahminleri incelendiğinde, toplam kırmızı et üretiminin 2013 yılında 1 milyon 99 bin 81 ton iken 2022'de 2 milyon 191 bin 625 tona ulaştığı görüldü. Kırmızı et üretiminin 2022'de yüzde 71,8'ini sığır eti, yüzde 22,3'ünü koyun eti, yüzde 5,3'ünü keçi eti ve yüzde 0,6'sını manda eti oluşturdu. Kırmızı et üretim tahmini, Tarımsal İşletmelerde Hayvansal Üretim Araştırması'ndan elde edilen demografik verilere dayalı belirlenen "kasaplık güç oranı"yla hesaplanan "iç popülasyondan kesilen hayvan sayısı" ile "ithalattan kesilen hayvan sayısı"nın ortalama karkas ağırlıklarıyla çarpılması suretiyle elde ediliyor. Kaynak: Anadolu Ajansı

Trabzon'da hayvancılık maliyetlerin etkisiyle sekteye uğruyor Haber

Trabzon'da hayvancılık maliyetlerin etkisiyle sekteye uğruyor

Trabzon'da geçimini hayvancılıkla sağlayan köylü sayısı azalıyor. Artan maliyetler altında ezilen köylüler artık sattıkları ürünle geçimlerini sağlayamadıkları gerekçesiyle hayvancılığı terkediyor. Gazete Duvar'ın yaptığı habere göre ; Bir zamanlar süt ürünleri mamulleriyle 'Küçük Hollanda' olarak anılan Trabzon'un Tonya ilçesinde artan yem maliyetleri ve kazancın düşmesinden dolayı hayvancılık giderek azalıyor. Sütün litresinin marketlerde 20 liraya, etin kilosunun 300 liraya, peynirin kilosunun 200 liraya kadar çıktığı bugünlerde halk hayvansal ürünleri almakta zorluk yaşıyor. Hayvancılıkta yaşanan düşüşün fiyatlara yansıdığı ifade ediliyor. Devletin hayvancılık ve tarım politikalarındaki tutumundan dolayı çiftçilikle uğraşan insanların sayısının giderek azalması üretimdeki düşüşün önemli etkenlerinden. Kırsal bölgelerde çiftçilikle uğraşan vatandaşlar, artan yem fiyatları ve ürün gelirlerinin enflasyona karşı azalması, yeterli destek verilmemesi ve köy okullarının kapanması gibi sebeplerle hayvanlarını satarak kentlere ve büyükşehirlere göç ediyor. Köylerinde kalan yurttaşların birçoğu da hayvan sayılarını azaltmayı tercih ediyor. BÜYÜKBAŞ SAYISI 193 BİNDEN 112 BİNE GERİLEDİ Trabzon'da büyükbaş hayvan bakıcılığı büyük çiftliklerde değil kırsal bölgelerde aile işletmesi olarak yapılıyor. Kışları ahırlarda, bahar ve yazları meralar ve yaylalarda geçiren ineklerden elde edilen süt, tereyağı ve peynir gibi ürünler aracılara, süt fabrikalarına ya da sipariş üzerine satılıyor. Fakat elde edilen gelirin giderek azalması ve geçim sıkıntısı yaşanması sebebiyle ilde hayvancılıkla uğraşanların sayısı son 23 yılda büyük bir düşüş yaşadı. Trabzon'da 2000 yılında 193 bin olan büyükbaş hayvan sayısı 2023 yılında 112 bine geriledi. NÜFUS YARI YARIYA AZALDI Trabzon'da çiftçiliğin en önemli merkezlerinden Tonya'da da hayvancılık giderek azalıyor. Coğrafi işaret alan tereyağı ile ünlü olan Tonya ilçesinde hayvancılığın gelirinin giderek düşmesi ve kırsal bölgelerde yaşamın desteklenmemesi sebebiyle bölgede yaşayan çiftçiler kentlere göçmeyi tercih ediyor. Hayvancılığın en önemli gelir aracı olduğu ilçenin 2000 yılında 28 bin olan nüfusu aradan geçen 23 yılda 13 bine indi. Gençlerin iş için şehir merkezine ve büyükşehirlere gittiği ilçede üretime devam edenlerin çoğunluğu köylerinde yaşamını sürdüren yaşlı vatandaşlar. İş bulamadığı ya da ataması gerçekleştirilmediği için köylerinde kalan gençler de üretime destek oluyor. Bu yurttaşlar da üretim güçlüğü ve maliyetler sebebiyle ahırlarındaki hayvanları giderek azaltıyor. Öyle ki ilçede 2002 yılında 35 bin civarında olan büyükbaş hayvan sayısı günümüzde 8 bin 323'e kadar geriledi. Kaynak: Tarımdan Haber

Veteriner Topal: Kontrolsüz nakiller şap hastalığını yaydı Haber

Veteriner Topal: Kontrolsüz nakiller şap hastalığını yaydı

Türkiye genelinde hayvanlarda görülen SAT2 serotipi şap hastalığı nedeniyle birçok ilde canlı hayvan pazarları kapatılıp, karantina işlemi uygulanmaya başlandı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tüm hayvan nakilleri durdurulurken, birçok ilde de valilikler tarafından süt ve et ürünlerinin satışı yasaklandı. 2 ay önce ilk vakaları görülen hastalık, alınmayan önlemler ve hayvan hareketliliğinin kısıtlanmaması nedeniyle neredeyse tüm illere yayıldı. Çift tırnaklı hayvanların akut seyirli, çok bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyon olan hastalığın bulaşma oranı da yüksek. Hayvan topluluklarında bulaşıcılığı yüzde 100'e kadar ulaşabilen hastalık için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından aşı üretimi için çalışmalar başladı. "ETKİLİ AŞI ÜRETİMİ GEREKİYOR"  Tarım, Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) İzmir Şube Başkanı Veteriner Hekim Çağdaş Topal ile hastalığın yayılma hızı, etkileri ve nedenleri üzerine konuştuk. Hastalığın hava yolunun yanı sıra dışkı, idrar ve süt ile birlikte de bulaşabildiğini kaydeden Topal, 7 serotipi olan hastalığın serotipler arasında çapraz bağışıklığı olmadığı için mücadelesinin de zor olduğunu belirtti. Her serotip için ayrı bir aşı üretimi yapılması gerektiğini aktaran Topal, "SAT2 serotipi daha önce Türkiye'de görülmedi. Fakat Uzak Asya ve bazı Avrupa ülkelerinde görüldü. Şu an kullandığımız aşılar bu serotip için etkili değil. Bu nedenden dolayı Şap Enstitüsü tarafından bir aşı üretimi başlamış durumda. Ancak daha önce SAT2 ile ilgili aşı çalışması yapılmadığından dolayı üretilen aşının deneme aşaması yapılmadan uygulamaya konulacak. Umarım etkili bir aşı üretilebilir" dedi.  "BULAŞMA HIZI YÜKSEK"  Şapın en büyük zararının ekonomik boyutu olduğunu vurgulayan Topal, "Hastalık ilk önce ağızda salya akıntılarına neden olur. Salya akıntısı tırnak, meme ve deriye de bulaşarak lezyonlar oluşturur. Yoğun ateşle başlar. Ülke hayvancılığı açısından ekonomik, verim ve siyasi olarak önemli bir kayba neden olabiliyor. Ölüm oranı daha önceki serotiplerde yüksek değilken, bu serotipte fazla. Hastalık toprakta uzun süre aktif olarak kalabiliyor. Yemlerde 5 aya kadar toprakta canlılığını koruyabiliyor. Bu nedenden dolayı özellikle hayvan hareketlerinin yoğun olduğu yerlerde, sürü arasında bulaşma yoğundur" diye belirtti. "AŞILAMA VE KARANTİNA TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"  Hastalığın önlenmesinde karantina, aşılama ve imha gibi 3 önemli aşama olduğunu kaydeden Topal, en etkili yolun ise eğer ekonomik durum el veriyorsa imha olduğunu söyledi. Fakat Türkiye'nin ekonomik olarak bunu karşılayacak bir hayvancılık sistemi olmadığını kaydeden Topal, "Aşılama ve karantina tek başına etkili olmuyor. Kovid-19 pandemisi sürecinde gördüğümüz yetersiz politikaları hayvan sağlığında da görüyoruz. Hastalık önlenebilir bir durumdayken tüm Türkiye'ye yayılmış durumda. Umarım sahada etkili olan aşılar üretilebilir. Yoksa hastalıkla mücadele çok güç olacaktır. Hayvan hareketlerinin kısıtlanmasıyla mücadele edilebilecek bir hastalık değil. Her şeyden önce hayvan sağlığı ve politikalarıyla ilgili yetkili kurumların daha bilimsel tabanda uygulamalar yapması gerekir" ifadelerini kullandı. "YAYILMA SEBEBİ KONTROLSÜZ NAKİLLER"  "Hastalığın bu kadar kısa sürede ülke içinde yayılmasının en büyük sebebi kontrolsüz hayvan hareketleridir" diyen Topal, daha önce kaçak hayvan nakillerine büyük cezalar verilirken bu cezaların düşürüldüğünü söyledi. 800 lira olarak uygulanmaya başlayan cezanın bu yıl 150 lira olduğunu belirten Topal, "Hayvanlar iller arasında nakil yapılırken veteriner kontrolünden geçmiyor. Normal bir uygulamada veteriner kontrolü yapıldıktan ve araçlar dezenfekte edildikten sonra nakillere izin verilir. İdari yaptırımların azalmasıyla kaçak hayvan hareketleri daha kolay bir hale geldi. Aynı zamanda hayvancılıkta ki maliyetlerin artmasıyla birlikte Irak, İran gibi ülkelerden yoğun miktarda hayvan akışı oluyor. Bu hayvanlar hayvan başı 150 lira ödenerek kayıt altına alınabiliyor. Böyle olunca hastalık yayıldı. Aynı zamanda deprem felaketi ile birlikte hayvan geçişleri daha da arttı. O bölgede meralar, ağırlar kullanılamaz hale gelinde, insanlar yok fiyatına hayvanlarını sattılar. Bu hayvanlar hiç bir kontrol olmadan Türkiye'nin her yerine yayıldı. Hayvan hareketlerinin kontrol edilemediği, önlem alınamadığı bir yerde hastalıklar çıkıyor" diye aktardı. "ENDÜSTRİYEL HAYVANCILIK DA BİR BAŞKA NEDEN"  Bir başka nedenin de endüstriyel hayvancılık olduğuna işaret eden Topal, şöyle devam etti:  "Kovid-19 buna güzel bir örnektir. Ticari hayvancılıkla hayvanları bir araya getiriyorlar. Doğada tek başına yaşayan hayvanları yoğun popülasyonlar şeklinde bir arada tutmak hastalıklarda mutasyonu hızlandırmaktadır. Aynı zamanda hastalığın bulaşıcılığını da arttırmaktadır. Bu nedenle hayvansal hastalıklarda konvensiyonel üretim ciddi sorunlara neden olmakta. Bunun alternatifini neoliberal politikalarda üretmek mümkün değil. Tüketimin azaltılarak küçük popülasyonlar halinde üretim yapılabilir. Tamamen önlenmesi ciddi bir politika gerektiriyor. Beslenme alışkanlıklarını değiştirmek gerekiyor. Alternatif ekolojik tarım ve hayvancılık yapmak. Doğaya dönmek gerekiyor." ​​​​​​"DEZENFEKSİYON ÜNİTELERİ YOK" Hastalık tedavisinden ziyade öncesinde önlemler alınması gerektiğini belirten Topal, hayvan nakillerinin yapıldığı il ve ilçe müdürlüklerinde sağlıklı muayene yapılamadığını ve dezenfeksiyon ünitelerinin olmadığını dile getirdi. Birçok işlemin kağıt üstünde gösterildiğini söyleyen Topal, "Sahadaki arkadaşların bu sorunları dile getirmesine rağmen yıllardır çözüm üretilemedi. Bundan sonraki süreçte bilimsel tabanda önlemler alınması gerekiyor. Kısıtlamaların göstermelik değil aşılama ile birlikte sürdürülmesi gerekiyor. Görünen o ki bu süreç Kurban Bayramına kadar sürebilecek. Ekonomik anlamda hayvan hareketlerinin sınırlandırılması büyük kayıplara neden olacak. Sahada çalışan aşıların bir an önce üretilerek sağlıklı bir karantina süreciyle birlikte hastalık kontrol altına alınır" diye konuştu. Kaynak: Evrensel

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.