TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çankırı Karatekin Üniversitesi

AGRONEWS - Çankırı Karatekin Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çankırı Karatekin Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bu şehrin toprağından tuz fışkırıyor Haber

Bu şehrin toprağından tuz fışkırıyor

Çankırı Türkiye'nin tuz ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan yerlerden biri olarak, yeryüzünde belirginleşen tuz bloklarıyla dikkat çekiyor. Çankırı'nın önemli bir kaya tuzu rezervine ev sahipliği yaptığını vurgulayan Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, "Gün yüzüne çıkan bu tuz blokları, aslında 400 ila 1000 metre kalınlığındaki bir katmanın yüzeyde görünen kısmıdır" diye belirtti. 35 milyon yıl önce Çankırı'da oluşan kaya tuzu blokları, Türkiye'nin tuz ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Yapılan akademik çalışmalar sonucunda, dünyanın en saf tuzlarından biri olarak nitelendirilen Çankırı tuzu, hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyük talep görüyor. Çankırı'da yüzeye çıkan tuz kayaları, bölgedeki tuz rezervinin büyüklüğünü gözler önüne seriyor. 400 ila 1000 metre kalınlığındaki tuz rezervleriyle dikkat çeken Çankırı'da, jeolojik hareketler sonucu yüzeye çıkan bu tuz kayaları gözlemlenebilir hale geldi. Çankırı tuzu üzerine araştırmalar yapan Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, zeminde oluşan kırıklar nedeniyle birkaç yüz metre derinlikte bulunan tuz kayaçlarının zamanla yukarıya doğru hareket ettiğini ve yüzeye çıktığını ifade etti. “Bu bölgede bu nedenle bitkisel gelişim ve tarım oldukça zor” Çankırı tuzunun milyonlarca yıl önce deniz suyundaki tuzun buharlaşarak ortaya çıktığını anlatan Ercoşkun, “Bölgede kuzey-güney yönünde bir basınç sonucu kırıklar meydana gelmiş. Bu kırıkların doğal bir sonucu olarak, yerin birkaç yüz metre altındaki tuz kayaçları yeryüzüne doğru hareket etmiş. Böylelikle, yeryüzüne en yakın tuz damarları belirginleşmiş. Çankırı tuzunun oluşumu, 35 milyon yıl önce başlayarak, özellikle yaz aylarındaki hızlı buharlaşmalarla deniz suyundaki tuzun beyaz katmanlar halinde birikmesiyle gerçekleşmiş. Kış aylarında ise deniz tabanında kil birikerek siyah bölgeler oluşmuş. Bugün görülen tuz katmanları, 400 ila 1000 metre kalınlığında bir tabakanın yüzeye çıkmış şeklidir" diye konuştu. "Çankırı kavununun tadını tuz artırıyor" Çankırı'daki tuz yataklarının yüzeye oldukça yakın olduğunu belirten Ercoşkun, "Bölgedeki tuzun yüzeye çok yakın olması ve bu tuzun yüzeyden akan sularla yıkanması sonucu, bölgedeki akarsular tuzlu bir hal alıyor. Yeraltına inen sular, toprak altındaki tuzla birleşerek tuzu alıp yüzeye taşırıyor. Bu durum bölgede tarım ve bitkisel gelişimi zorlaştırıyor. Ürünlerin hasadı ve kalitesi daha düşük olabilir. Bu bölgede bitkiler, tuza karşı kendilerini korumak amacıyla öz sularındaki madde oranlarını artırıyorlar. Bu da Çankırı kavununda doğrudan şekillerin ve tatların oluşmasına yol açıyor. Çankırı ve çevresinde tuzlu topraklarda yetişen kavunlar bu sebeple daha tatlı, kokulu ve lezzetli hale gelebiliyor" dedi.

Et ve Bakliyat: Dengeli Beslenmenin Anahtarı Haber

Et ve Bakliyat: Dengeli Beslenmenin Anahtarı

Mercimek Kampanyasının Geçmişten Günümüze Etkileri Ercoşkun, 1980'lerde Türkiye'de mercimek üretiminin artırılması için başlatılan kampanyalara değinerek, özellikle "Mercimek Teyze" olarak tanınan Prof. Dr. Ayşe Baysal'ın bu sürece katkılarını hatırlattı. Baysal'ın çabaları sayesinde Türkiye'de mercimek tüketimi yüzde 25-30 oranında artış gösterdi. Etin Besinsel Üstünlüğü Ercoşkun, kırmızı etin, vücudun üretemediği esansiyel amino asitler, B12 vitamini, hem demir ve çinko gibi hayati besin öğeleri bakımından benzersiz olduğunu ifade etti. Bu öğelerin, kas onarımı, bağışıklık sistemi ve sinir sistemi gibi birçok hayati süreçte kritik rol oynadığını vurguladı. Bakliyatların Avantajları ve Eksikleri Mercimek ve fasulyenin protein kaynağı olduğunu ancak metiyonin ve histidin gibi bazı amino asitlerde eksik kaldığını belirten Ercoşkun, bu besinlerin demir ve çinko emilim oranlarının da ete kıyasla düşük olduğunu söyledi. C vitamini ile tüketildiğinde bakliyatlardaki demirin emiliminin artırılabileceğini ekledi. Dengeli Beslenmenin Önemi Etin doymuş yağ içeriğinin yüksekliği nedeniyle dikkatli tüketilmesi gerektiğine işaret eden Ercoşkun, bakliyatların düşük yağ oranı ve yüksek lif içeriğiyle sindirim sağlığına katkıda bulunduğunu ifade etti. Ancak, bakliyatların etin yerine geçemeyeceğini belirtti ve tahıllarla birlikte tüketildiğinde protein kalitesinin artırılabileceğini önerdi. Sonuç Ercoşkun, sağlıklı bir diyetin çeşitlilik ve denge gerektirdiğini, et ve bitkisel kaynakların birlikte tüketilmesinin en ideal yaklaşım olduğunu söyledi. Bu şekilde, hem vücudun ihtiyaç duyduğu hayati besin öğeleri karşılanabilir hem de sağlıklı bir beslenme düzeni sağlanabilir.

Kışın Vazgeçilmezi Kestanenin Faydaları Saymakla Bitmiyor Haber

Kışın Vazgeçilmezi Kestanenin Faydaları Saymakla Bitmiyor

BURSA (İHA) - Çankırı Karatekin Üniversitesi'nde Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, kestanenin içerdiği zengin C vitaminiyle grip ve soğuk algınlıklarına karşı koruyucu bir etkisi olduğunu belirtti. Potasyum içeriğiyle soğuk havalara karşı direnç sağladığını ve karbonhidratıyla vücuda enerji verdiğini vurgulayan Ercoşkun, kestaneyi "Kışın bağışıklık sistemimizi güçlendiren, enerji veren ve içimizi ısıtan doğal bir harikadır" şeklinde tanımladı. Ercoşkun, sobada, közde ya da fırında pişirilip nar gibi kızaran kestanenin eşsiz kokusunun, kış mevsiminin keyifli ritüellerinden biri olduğunu söyledi. Ancak kestanenin yalnızca lezzetiyle değil, sağlığa olan faydalarıyla da öne çıktığını yineledi. "Kış aylarında soğuk havaların etkisini azaltmak ve vücudu hastalıklara karşı korumak için beslenmede kestaneye yer açmak gerekiyor" diyen Ercoşkun, 100 gram kestanenin 176 kalori içerdiğini, uzun süre tok tuttuğunu ve sindirim sorunlarına iyi geldiğini belirtti. Ayrıca kestanedeki potasyumun (486 mg) kas fonksiyonlarını desteklediğini ve vücudun dayanıklılığını artırdığını ifade etti. Kestanenin besin değerlerini koruyarak tüketilmesi gerektiğini belirten Ercoşkun, "Doğal yöntemlerle hazırlanan kestane, hem enerji verir hem de soğuk havanın etkilerini azaltır. Özellikle kestane kebap ya da haşlama şeklinde tüketmek, besin değerlerini korumak açısından önemlidir" dedi. Haftada birkaç kez kestane tüketmenin kış boyunca enerjinizi artırabileceğini belirten Ercoşkun, bu besini dengeli bir şekilde tüketmenin önemine dikkat çekti. PRATİK KESTANE KEBABI TARİFİ Soğuk kış günlerinde sıcacık bir kestane kebap hazırlamak oldukça kolay. Malzemeler: 500 gram kestane Keskin bir bıçak Fırın veya yanmaz tabanlı bir tava Yapılışı: Yuvarlak yüzeylerine keskin bir bıçakla yatay bir çizik atın. Çizdiğiniz kestaneleri 15-20 dakika ılık suda bekletin. Bu, kabukların daha kolay soyulmasını sağlar. Pişirme: Tavada pişirilecekse; Orta ateşte, ara ara karıştırarak 15-20 dakika pişirin. Fırında pişirilecekse; 200 derece önceden ısıtılmış fırında, tepsiye yerleştirerek 20-25 dakika pişirin. Sıcak servis yaparak keyifle tüketebilirsiniz!

Kavun çekirdekleri takviye gıda olarak değerlendirilebilecek Haber

Kavun çekirdekleri takviye gıda olarak değerlendirilebilecek

Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun tarafından bölgede bolca yetiştirilen kavunlara yönelik bir araştırma başlatıldı. Kavun çekirdeği yağını soğuk pres yöntemiyle çıkaran Ercoşkun, ürettiği yağların hem kapsül şeklinde takviye edici gıda hem de krem olarak kullanılmasına imkan sağladı. Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, AA muhabirine, kavunun Türkiye'nin her yerinde üretilen ve sevilerek tüketilen bir ürün olduğunu söyledi. Kavunun ilk olarak sezona güney bölgelerden yüksek fiyatla girdiğini, kuzeyin kavununun çıkmasıyla fiyatların düştüğünü anlatan Ercoşkun, "Çankırı'nın kavunu tatlıdır ancak Çankırı sezona en son girmesi sebebiyle en ucuz satılan kavunlardan birisidir. Bu açıdan raf ömrü uzun, katma değeri yüksek, tüketiciler tarafından tercih edilen ürünlere dönüştürmek bizim açımızdan, gıda mühendisliği açısından önem arz etmektedir." dedi. ÇAKÜ Gıda Mühendisliği bölümü olarak daha önce kavun pekmezi, kavun pestili, kavun marmelatı, kavun sirkesi gibi ürünleri ürettiklerini anlatan Ercoşkun, "Son olarak da kavun çekirdeğinden değişik kozmetik ürünler ürettik. Kavun çekirdeği kurusu çok ciddi miktarda, yüzde 50’ye yakın yağ içermektedir. O yağın da yüzde 50’sine yakın bir kısmı linolenik asittir. Linolenik asit, bir çoklu doymamış yağ asidir. Yani her gün almamız gereken bir yağ asididir. Kavun çekirdeği yağı doymamışlık bakımından balık yağlarıyla mukayese edilebilecek bir bitkisel yağdır. Kavun çekirdeği yağı bu açıdan kozmetik değeri ve takviye edici gıda değeri çok yüksek bir üründür." dedi. Kavun çekirdeği yağının balık yağından daha fazla doymamış yağ asidi içermesi sebebiyle önem taşıdığına vurgu yapan Ercoşkun, şöyle konuştu: "Birçok yabancı firma kavun, karpuz, salatalık gibi ürünlerin öz sularını veya birtakım ürünlerini kozmetikte kullanmaktadır. Aslında kavun çekirdeği yağı bunların her birinden çok daha etkili çoklu doymamış yağ asitlerine sahip olması bakımından önem taşımaktadır. Gerek takviye edici gıda olarak gerekse de nemlendirici, yenileyici krem olarak kullanılabilecek bir üründür. Kavun sezonu yeni başlıyor Çankırı'da. Çok ciddi miktarda kavun üretiliyor ancak bu kavunların büyük bir kısmı maalesef tüketiciyle buluşamıyor, önemli bir kısmı ise gerek satılamadığından gerekse fiyatların regüle edilmesi bakımından imha edilmek zorunda kalınıyor. Bu kavunları kavun pekmezine, kavun pestiline, kavun cezeryesine, kavun marmelatına, kavun lokumuna, kavun sirkesine nihayetinde kavun çekirdeği yağı içeren kozmetik ürünler ve gıda takviyelerine dönüştürülmesi bizim bölümümüzde yaptığımız ve olumlu sonuçlanan çalışmalardır. İnşallah bir yatırımcı çıkar ve bunları değerlendirir." "Yaşlanmayı ve kanser oluşumunu yavaşlatır" Vücut için çoklu doymamış yağ asidinin önemine dikkati çeken Ercoşkun, "Vücuttaki yaşlanma dediğimiz şey bir oksidasyondur. Balık yağı gibi çoklu doymamış yağ asitleri vücuttaki yaşlanma reaksiyonlarını yavaşlatır. Kanserin oluşum sürecini, oksidasyona bağlı kanser oluşumlarını yavaşlatır. Bu bakımdan çoklu doymamış yağ asitlerinin sürekli tüketilmesi gerekmektedir. Bunun da en doğal kaynaklarından birisi balık yağıyla birlikte kavun çekirdeği yağıdır. Bir başka arkadaşımız karpuz çekirdeğinde bu etki var mı diye bakmıştı ancak karpuz çekirdeklerinde bu etkiyi gözlemleyemedik." ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.