TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Endemik Bitki

AGRONEWS - Endemik Bitki haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Endemik Bitki haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bozok Yaylası’nda bal hasadı bir ay erken başladı Haber

Bozok Yaylası’nda bal hasadı bir ay erken başladı

Yüzlerce endemik bitki türü ve zengin çiçek florasına sahip Bozok Yaylası’nda mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle ağustos ayının ortalarında başlaması gereken bal hasadı yaklaşık bir ay erken başladı. Bitki çeşitliliği bakımından zengin bir floraya sahip Yozgat’ta bu yıl bal hasadı bir ay erken başladı. Yaşanan kuraklık ve normalin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle arıcılar, sezonu erken açtı. Yılın büyük bir bölümünü arıları ile Bozok Yaylasında geçiren arıcılar, sıcak havaların etkisini sürdürmesine aldırış etmeden taktıkları maskeler ve giyindikleri özel kıyafetler ile arıları kovanlardan uzaklaştırmak için duman çıkaran körük yardımıyla petekleri çıkarıp, bal süzme işleminin yapıldığı alanlara taşıyor. Topladıkları bal peteklerini bal süzme makinesinden geçiren arıcılar, süzdükleri balları tenekeler ve şişelere paketleyip çevre illere gönderilmek üzere satışa hazırlıyor. “İlk sağımda 400 kilograma yakın bal elde ettik” Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Taşpınar köyünde 4 kovan ile hobi amaçlı başladığı bal üretimini şu an 20 kovan ile sürdüren 36 yaşındaki Fatih Mermertaş, “5 yıldır arıcılık yapıyorum. Bu işe hobi amaçlı 4 kovan ile başladım. Bu işi sevdikçe de arılarımızı daha da çoğalttık. Zaman zaman arılarda kışın ölümler olsa da arılarımızı çoğaltarak bal üretimine devam ettik. 15 dönüm meyve bahçesinde organik bal üretimi yapıyoruz. Burada zamanımızın büyük bir bölümünü arılarla geçiriyoruz. Şu an 20 kovan arımız var, ilk sağımda 300-400 kilogram süzme bal elde ettik ve halen sağım devam ediyor” dedi. “Bal sağımına 25 gün önce başladık” İklimin kurak geçmesinin bal hasadına erken başlamalarına neden olduğunu da açıklayan Mermertaş, “İklimin kurak geçmesi dolayısıyla bal sağımına 20-25 gün erken başladık. Birinci sağımı gerçekleştirdik, ikinci sağımı da 20 gün sonra yavrular çıtalardan çıktıktan sonra gerçekleştireceğiz. Sonra da arının kışlık bakımını gerçekleştireceğiz. Kuraklık hat safhada bununla ilgili sulama yapmamıza rağmen biz 25 gün erken sağım yapmak zorunda kaldık kuraklıktan dolayı. Tabi kışın kar yağmaması da sorun oluyor bizler için, arı sıcağı görünce dışarı çıkıyor, dışarı çıkan arı da ani hava değişikliğiyle ölümlerine neden oluyor” şeklinde konuştu.

Van’ın taze otlu peyniri satışa sunuldu Haber

Van’ın taze otlu peyniri satışa sunuldu

Van’da yüksek kesimlerde yetişen endemik bitkilerin karışımıyla yapılan taze otlu peynir satışa sunuldu. Van’da endemik bitkilerin karışımıyla yapılan kentin tescilli ürünü olan otlu peynir, asırlardır değişmeyen lezzetiyle sofraların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Kentin önemli değerlerinden olan ve mayıs ayında dağların yüksek kesimlerinde toplanan türlü türlü otlarla sütün buluşması sonucu yapılan taze otlu peynir satışa sunulmaya başlandı. Kaynatılmış süte yaylalardan toplanan mendi, heliz, sirmo (yabani sarımsak), siyabo, dağ nanesi ve kekiği karıştırılarak mayalanan ve en az 40 gün boyunca hafif tuzda bekletildikten sonra taze olarak satışa sunulan otlu peynirin koyun sütünden üretileni 170 ila 200, inek sütünden üretileni ise 130 il 150 lira arasında satışa sunuluyor. “En çok Özalp ve Gürpınar peynirleri tercih ediliyor” İHA muhabirine konuşan Tarihi Peynirciler Çarşısı esnafından Mehmet Nar, mayıs ayında yaylalardan toplanan otların mayalanan süte eklendiğini belirtti. Mayıs ayında koyun ve inek olmak üzere iki tür taze peynirin satışa sunulduğunu ifade eden Nar, “Koyun peynirinin ortalama fiyatı 170-200 lira, inek peyniri ise 130-150 liraya kadar satışa sunuluyor. Van halkı kışlık sezon için peynir tutmaya başladı. Tutulan peynirler yer altına gömülür, kış aylarında çıkarılarak tüketilir. 50 kilo taze peynir yer altına gömülünce, su kaybından dolayı 40 kilo olur. İnek peynirinin ve tereyağının rengi sarı, koyun peynirinin de rengi beyazdır. Koyun peynirinin tadı güzeldir. Ancak inek peyniri biraz daha ekşimtırak olur. Tabii tadı içine konulan otlara göre değişiklik gösterir. Van’da en çok tercih edilen peynir ise Özalp ve Gürpınar Norduz peyniridir. Diğer taraftan Başkale ve Çatak ilçesi peynirleri de güzeldir” dedi. Üreticilerden peynir alırken; sütü kaynatılmış, hafif tuzlu ve kalıplı sert olmasına önem gösterdiklerini dile getiren Nar, brusella hastalığının tuzsuz ve çok ıslak peynirlerde görülme riskinin olduğunu kaydetti. “Otlu peynir her yerden alınmaz” Van Ticaret Borsası (VATBO) eski Meclis Başkan Yardımcısı esnaf Rüstem Apaydın ise hayvanların zamanında aşılanması durumunda brusella hastalığının ortadan kalktığını belirterek, “Brusella hastalığı genellikle çiğ sütten geçer. Ancak bizim peynirde kullandığımız sütler 40 santigrat derecede kaynatılmaktadır. Son dönemlerde peynirimiz 3-4 ay tuzlu suda kaldığı için brusella riski de olmaz. Bundan 7-8 yıl önce tuzsuz peynirler tezgahlara gelirdi. Tuz atılmayan bazı peynirlerde brusella riski vardı. Ancak şimdi en az 40 gün tuzda kalan salamura peynirler gelir. Otlu peynir de her yerden alınmaz. Peynirciler Çarşısından veya işin erbabı olan esnaftan alınmasını tavsiye ederiz” diye konuştu.

Özel izinle üretilen bitkiler tıpta kullanılıyor Haber

Özel izinle üretilen bitkiler tıpta kullanılıyor

Üretime başlamak isteyen çiftçilere 10 yıl boyunca en az yıllık yüzde 20 zamlı alım garantisi de veriliyor. 19 Mayıs İlçesi Ekolojik Üreticiler Derneği, 2014 yılında 19 Mayıs ilçesinde kuruldu. Dernek üyeleri, gerekli izinleri aldıktan sonra doğadan topladıkları endemik, aromatik ve tıbbi bitkileri yetiştirmeye başladı. Doğadan toplanan ve getirilen 20’den fazla bitkiden 19 Mayıs topraklarına uyanların yağı tıpta kullanılırken, uyum sağlamayanlar ise baharatlık olarak kullanılmaya başlandı. Derneğin yönetim kurulu başkanı ve çiftçi Hakkı Karaman, şu anda 47 çiftçinin tıbbi, aromatik ve endemik bitki ürettiğini, gerekli izinleri alan çiftçilerin de bu bitkileri üretmek istemeleri halinde her yıl en az yüzde zamlı olacak şekilde 10 yıl alım garantisi verdiklerini söyledi. “80 dekar alanda tıbbi, aromatik ve endemik bitki üretiyoruz” Deneme yöntemiyle başladıkları üretimde 47 çiftçiyle birlikte 80 dekar alanda üretim yapmaya başladıklarını ifade eden Başkan Hakkı Karaman, “2014 yılında ekoloji derneğini kurarak çiftçi örgütleşmesini sağladık. 47 dernek üyemizle 19 Mayıs’ta yaptığımız denemelerle tıbbi ve endemik bitkileri üretmeye başladık. Bakanlığımızdan aldığımız izinlerle 20’ye yakın tıbbi, aromatik ve endemik bitkileri doğadan toplayarak tarlamıza ektik. Bunları da yeni mevzuata uygun şekilde kayıt altına aldırdık. Bitkilerin son dönemde tıpta oldukça fazla kullanılması da bizi bu işlere daha çok yönetti. Küçük bir alanda yaptığımız üretimi de büyüterek 80 dekar alana kadar ulaştırdık. Hedefimiz aynı bitkileri en az bin ailenin üretmesini sağlamak. Sonrasında da kuracağımız tesisle de 150 kişiyi istihdam edecek bir proje hazırlıyoruz. En önemli konu; yöreye uyum sağlayan bitkiler yağları çıkartılarak tıpta ve diğer alanlarda kullanılırken, bölgeye uyum sağlayamayan bitkiler ise baharatlık olarak kullanılabiliyor. Biz bu yönde çalışmalarımıza deva ediyoruz” dedi. “Göl soğanı, akzambak, ekinezya gibi birçok ürün üretiyoruz” 20’den fazla kalem ürün ürettiklerinin altını çizen Başkan Karaman, “Salep bitkisini Bakanlık izniyle tarıma aldırdığımız gibi göl soğanı üretimine de burada başladık. O da çok yoğun ihraç edilen bir ürün. Akzambak dediğimiz ürün, ekinezya, nane, biberiye, limon ve birçok tıbbi, aromatik ve endemik bitkiyi yetiştirerek bölgede bir kapasite oluşturmayı başardık. Şu ana kadar yapılan çalışmalar içerisinde kurutma tesisimizi ve yağını çıkartabilecek tesisleri oluşturduk. Küçük çapta denemeler yaptık. Daha çok bağlı bulunduğumuz ildeki kurumlarla ortak çalışarak hareket ediyoruz. Daha da geliştirmek için çalışmalarımızı hızlandırdık” diye konuştu. “Yıllık yüzde 20 zamlı 10 yıl alım garantisi veriyoruz” Bu işe başlamak isteyen çiftçilere 10 yıl alım garantisi verdiklerinin de altını çizen Karaman, “Alanımızda kekik, nane, adaçayı, göl soğanı, biberiye, sumak, akzambak, yılanyastığı (arun), siklamen (orman menekşesi) gibi tıbbi ürünleri başarılı bir şekilde çoğaltıyoruz. Bizim gibi bu tıbbi, aromatik ve endemik bitkileri üretmek isteyenler az bir alanda yapılan ve bilinmeyen bir üretim olduğu için eğitim ve izinleri almadan üretmelerini tavsiye etmiyoruz. Gerekli şartlar sağlandıktan sonra bu ürünleri üreten çiftçilere en az 10 yıl alım garantisi veriyoruz. Çiftçilerimize ayrıca her yıl aldığımız fiyattan en az yüzde 20 zamlı alma garantisi vererek başlatıyoruz. Şu an kendi tarlamda özel eğitim okulu ile de projelerimizi yaptık. MEM ile bir proje de yaptık. Her okula bir aromatik bahçe yapıyoruz. Şu anda bir okulda yaptık ve diğer okullarda da yapacağız. Öğrencilerin sıfırdan bu işi öğrenmelerine de katkıda bulunacağız” şeklinde konuştu.

Haber

"Bornova lalesi" yeniden toprakla buluşturuluyor

Bazı Akdeniz ülkelerinde de görülen, Latince adı "Tulipa clusiana" olan, kırmızı ve beyaz renklere sahip, boyu 60 santimetreye kadar uzayabilen ve doğal ortamında nisan ayında çiçek açan lale türünün Türkiye'deki tek yaşam alanı olan Bornova ilçesindeki Kurutepe mevkisinde yok olduğu 2019 yılında tespit edildi. "Çelebi lalesi" olarak da bilinen türün Bornova'ya yeniden kazandırılması için 2020 yılında Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünce çalışma başlatıldı. "İzmir İli Endemik ve Nadir Bitkilerin Korunması ve Gelecek Nesillere Aktarılması" projesi kapsamında yürütülen çalışmalarda, son aşamaya gelindi. Çalışmayı yürüten Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Biyoçeşitlilik ve Genetik Kaynaklar Bölüm Başkanı Dr. Erdinç Oğur, AA muhabirine türün, kontrolsüz toplama ve hayvan otlatılması gibi nedenlerle bölgede yok olduğunu belirlediklerini ifade etti. Türkiye Bitkileri Listesi'nde de yer alan çiçeğin İzmir ve Aydın'da peyzaj amacıyla saksıda ekili az sayıdaki örneğine ulaştıklarını ve sahiplerinden temin ettikleri soğanları çoğalttıklarını anlatan Oğur, şöyle konuştu: "Üç koldan bu türün tekrar doğaya kazandırılması için çalışma yürüttük. Hem soğandan hem tohumdan hem de doku kültürü çoğaltma sistemiyle istediğimiz sayıya ulaştık. 20 ila 50 soğan arasında başladık. Yaklaşık 1000 soğana çoğalttık." Lale soğanı ve tohumlarının doğayla buluşması için gün saydıklarını belirten Oğur, şunları kaydetti: "Tarım ve Orman Bakanlığının misyonu doğrultusunda tüm bitkilerimizin, genetik kaynaklarımızın korunması ve gelecek nesillere aktarılması çalışmalarımız var. Her bitki bizim için çok değerli. Doğadan yok olmaması ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir. Bitkiyi korunaklı bir alana aktarmamız lazım. Korunaklı alanlar ancak Doğu Koruma ve Milli Parklar'da oluyor. Bornova'daki Doğa Koruma ve Milli Parklar'ın sahası içindeki yaklaşık 500 metrekarelik bir alanda, eylül ayında toprakla buluşturmayı hedefliyoruz. Hem soğan ekeceğiz hem de tohumla çoğaltmayı planlıyoruz. Yaklaşık 1000 soğanı toprakla buluşturacağız. Binlerce tohumu da aynı yerde toprağa aktarmayı düşünüyoruz." Kaynak: Anadolu Ajansı

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.