TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Enerji Tasarrufu

AGRONEWS - Enerji Tasarrufu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enerji Tasarrufu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ülker, 2023 Raporunda Net Sıfır ve Tarım Hedeflerini Açıkladı Haber

Ülker, 2023 Raporunda Net Sıfır ve Tarım Hedeflerini Açıkladı

Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinden Ülker, 2023 Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Şirket, "Dünyamız, Değer Zinciri, Çalışanlar ve Toplum" ana başlıkları altında belirlediği hedeflere yönelik çalışmalarını sürdürdüğünü vurguladı.  Ülker, ekonomik, sosyal ve çevresel faaliyetlerini içeren bu raporu 9. kez yayınladı. 2014’ten bu yana karbon salımında artış yaşamadan büyüme kaydeden Ülker, tüm alanlarda sera gazı emisyonlarını kontrol altına alarak “2050’ye kadar net sıfır şirket” olma hedefi doğrultusunda ilerliyor. **CEO Mete Buyurgan’dan Önemli Vurgular** Ülker CEO’su Mete Buyurgan, 2023’te enerji ve su tasarrufu, sürdürülebilir hammadde tedariki, insan kaynağı geliştirme ve üretim kalitesini artırma alanlarında önemli adımlar attıklarını belirtti. **Çiftçilere Özel Projeler** Buyurgan, tarımsal üretim süreçlerinin yeniden tasarlanması, gıda güvenliği ve israfla mücadelenin sürdürülebilirlik stratejilerinin merkezinde yer aldığını vurguladı. İsrafsız şirket kültürü ile çalıştıklarını ifade eden Buyurgan, bu dönüşüme katkıda bulunmayı ve daha dirençli bir küresel gıda sistemi inşa etmeyi amaçladıklarını söyledi. Ayrıca, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedeflerinin yanı sıra, buğday, kakao ve fındık tedarikinde sürdürülebilir tedarik ve onarıcı tarım projeleri üzerinde çalıştıklarını belirtti. **“Fındıktan Fazlası” ve “Kakaodan Fazlası” Projeleri** “Fındıktan Fazlası” projesi kapsamında 25’i kadın çiftçi olmak üzere toplam 75 çiftçiye iyi tarım uygulamaları eğitimi ve saha desteği sağladıklarını aktaran Buyurgan, şu anda projede 33’ü kadın 100 çiftçinin yer aldığını dile getirdi. 2030’a kadar 10.000 dekar alanda onarıcı tarım uygulamalarını hedeflediklerini söyledi. Ayrıca, “Kakaodan Fazlası” projesiyle de tarımsal ormancılık ve iyi tarım uygulamaları eğitimleri verdiklerini belirtti. Fildişi Sahili'nde 124 çiftçiye 12.000 fidan dağıtıldığını ekledi. **Sektörde Bir İlk: Elektrikli Trenle Taşımacılık** Ülker, Türkiye’de hızlı tüketim sektöründe elektrikli demiryolu taşımacılığını kullanan ilk şirket oldu. 2023 yılında demiryolu taşımacılığı sayesinde 213 ton CO2 salımının önüne geçildi. Aynı zamanda, karayolu taşımacılığında rota optimizasyonu ve çift katlı tır kullanımıyla 3.094 ton CO2 emisyonu azaltıldı. **‘Toprağa Sıfır Atık’ Belgeleri** Ülker, atıkların %98’ini geri dönüşüm ve geri kazanım yöntemleriyle değerlendirerek Türkiye'deki tüm fabrikalarında "Toprağa Sıfır Atık" belgesi aldı. Buyurgan, şirketin tarladan sofraya uzanan çevresel ayak izini takip etmek için Yaşam Döngüsü Analizi (LCA) çalışmaları yürüttüğünü de belirtti. **2023’te Öne Çıkan Başarılar** Bilim Temelli Hedef Girişimi (SBTi) doğrultusunda 2030 ve 2050 hedefleri belirleyen Ülker, Türkiye’de bu taahhüdü veren üç gıda şirketinden biri oldu. Enerji verimliliği projeleriyle 12.000 MWh enerji tasarrufu sağlanırken, 5.683 ton karbon salımı engellendi. 2014’ten bu yana lojistik faaliyetlerde karbon salımı %20 oranında azaldı. Ar-Ge’ye ayrılan 154 milyon TL bütçe ile yeni ürünler ve çevresel etkisi düşük ambalajlar geliştirildi. Ambalajlarda 220 ton plastik ve 700 ton kağıt kullanımından tasarruf edildi. Ayrıca, S&P Global'in Kurumsal Sürdürülebilirlik Değerlendirmesi’nde üst üste 4. kez yer alan Ülker, Karbon Saydamlık Projesi (CDP) su güvenliği skorunu da B’ye yükseltti. Ülker, çevresel, sosyal ve yönetişim performansı değerlendirmesinde, dünya genelinde değerlendirmeye alınan 450'den fazla gıda şirketi arasında en yüksek puanı alarak kategorisinde birinci oldu.

Isı yalıtımı küresel iklim değişikliğinin de çarelerinden biri Haber

Isı yalıtımı küresel iklim değişikliğinin de çarelerinden biri

Enerjinin verimli ve doğru kullanımı için Türkiye’nin dört bir yanında farkındalık projeleri yürüten Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği-VERİMDER, Enerji Verimliliği Haftası’na özel önemli uyarılarda bulundu. Enerji verimliliği, hem ekonomik hem de çevresel açıdan önemli faydalar sağlıyor. Enerji kullanımını azaltmak ve daha verimli hale getirmek için gerçekleştirilen çalışmalar her geçen gün daha da önem kazanıyor. Isı yalıtımının enerji tasarrufunun en etkili yollarından biri olarak ön plana çıktığını ifade eden VERİMDER Başkanı Çağdaş Korkmaz, “Enerji tasarrufu, hem bireysel hem de toplumsal olarak yapabileceğimiz en önemli sorumluluklardan biri. Enerjiyi daha verimli kullanarak, hem gezegenimize hem de bütçemize yardımcı olabiliriz. Isı yalıtımı ise enerji verimliliği ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir araç. Enerji verimliliği konusunda bilinçli olmak ve ısı yalıtımı gibi önlemler alarak, evimizi, çevremizi ve geleceğimizi koruyabiliriz” dedi. “Enerji verimliliği ve tasarrufu ülkemiz için milli bir mesele” Enerji verimliliği alanında hane halkını bilgilendirmek ve bu alanda güçlü bir farkındalık oluşturmak amacıyla “Anadolu Buluşmaları” başlıklı toplantı serisine 5 yıldır devam ettiklerini vurgulayan Korkmaz, sözlerine şu şekilde devam etti: “Faaliyete geçtiğimiz günden bu yana ülke çapında enerji verimliliği ve tasarrufu konularında bilinçlendirme çalışmaları kapsamında ilan ettiğimiz seferberlik ile “Anadolu Buluşmaları” başlığı altında 33 ilde gerçekleştirdiğimiz toplantılarda 2000’i aşan kanaat önderi, medya mensubu, STK temsilcisi ve akademisyenler ile bir araya gelerek, ısı yalıtımı ve enerji verimliliği konularında bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirdik. Enerji verimliliği ve tasarrufu ülkemiz için milli bir mesele olduğu için sektördeki tüm paydaşların bu konuda vatandaşları bilinçlendirici projeler ve açıklamalarda bulunmaları ülkemiz adına da bir fırsat sunacaktır.” “Binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu” Korkmaz 8-14 Ocak Enerji Verimliliği Haftası sebebiyle iklim krizi konusunu ele alarak enerji verimliliği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Küresel ısınmanın ve sebep olduğu iklim krizinin önüne geçebilmek için tüm dünyanın gösterdiği mücadelede en önemli yöntemlerden birinin dış cephe ısı yalıtımı olduğunu belirten Korkmaz, “Dünya genelinde, binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu. Yaşanan bu karbon salımının yüzde 80’i ise ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiden kaynaklanıyor. İklim krizinin önüne geçmeye çalışırken, ısı yalıtımı konusunda ciddi adımlar atılması gerekiyor. Yeni binalar ısı yalıtım hassasiyeti ile korunurken, mevcut bina stoklarının da ısı yalıtım ve enerji verimliliğiyle geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Isı yalıtımı, dünyamızı bekleyen küresel ısınma ve iklim krizi tehlikesiyle mücadelede büyük önem taşıyor. Çünkü ısı yalıtımı, binalarda fosil yakıt tüketimi ve karbon salımını azaltarak çevreye doğrudan katkı sağlıyor” dedi. Isı yalıtımı yüzde 60’a varan tasarruf sağlıyor Isı yalıtımının enerji verimliliğini sağlamak ve sağlıklı yaşam alanlarına kavuşmak için hayati öneme sahip olduğunu belirten Çağdaş Korkmaz, ısı yalıtımı bilincinin artırılması gerektiğine vurgu yaparak şu açıklamalarda bulundu: “Termal konfor, hem fiziksel sağlığımızı hem de zihinsel faaliyetlerimizi birebir etkileyen çok önemli bir kavramdır. Doğru ısı yalıtımı yapılmış evlerimizde termal konforlu yaşamı sağlıkla sürdürebiliriz. Konutlarda tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 80’i ısıtma ve soğutma amacıyla kullanılıyor. Bu sebeple en fazla enerji tükettiğimiz ve yüksek faturalar ödediğimiz kış aylarının en büyük kurtarıcısı ısı yalıtımı olacaktır. Yüzde 60’a varan tasarruf sağlayan ısı yalıtımı, kendisini kısa sürede amorti ederek uzun vade de önemli tasarruf sağlıyor. Isı yalıtımı, daire içlerinde terleme, rutubet, mantar ve küf oluşmasını engelliyor. Aynı zamanda binanın iskeletini oluşturan kiriş ve kolonların ve binayı çevreleyen duvarların içinde bulunan demir donatıların korozyona uğramasını önleyerek binayı deprem gibi doğal afetlere daha dayanıklı hale getiriyor. Cephelerin dış etkenlere karşı korunmasını sağladığı için binalar uzun yıllar sağlam kalıyor. Enerji verimliliği ve ısı yalıtımı, bireysel ve toplumsal düzeyde sürdürülebilir enerji kullanımını teşvik etmenin önemli araçlarıdır.”

Güneş enerjisi ilk kez petrol üretimi harcamalarını geride bırakacak Haber

Güneş enerjisi ilk kez petrol üretimi harcamalarını geride bırakacak

Küresel enerji yatırımlarının bu yıl 2,8 trilyon dolarla rekor seviyeye ulaşması beklenirken, yatırımların 1,7 trilyon dolarlık kısmının temiz enerji teknolojilerine yönelik olacağı ve güneş enerjisi yatırımlarının ilk kez petrol üretimi harcamalarını geride bırakacağı öngörülüyor. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Dünya Enerji Yatırımları raporuna göre, küresel enerji krizinin tetiklediği enerji güvenliği endişelerine bağlı olarak temiz enerji yatırımları fosil yakıt harcamalarının önüne geçiyor. Bu yıl 2,8 trilyon dolara ulaşması beklenen küresel enerji yatırımlarının 1,7 trilyon dolarının yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar, nükleer enerji, şebeke, depolama, düşük emisyon yakıtlar, verimlilik ve ısı pompaları olmak üzere temiz teknolojilere yönelik gerçekleşeceği öngörülüyor. 1,1 trilyon dolar tutarında da kömür, gaz ve petrol yatırımı yapılacağı tahmin ediliyor. 2021-2023 döneminde yıllık bazda temiz enerji yatırımlarının yüzde 24, fosil yakıt yatırımlarının ise yüzde 15 artış göstereceği hesaplanıyor. Temiz enerji yatırımlarındaki artışın yüzde 90'ının gelişmiş ekonomiler ve Çin odaklı seyretmesi, bu alanda en büyük yatırım eksikliklerinin ise gelişmekte olan ülkelerde görülmesi temiz enerji dönüşümünün küresel çapta gerçekleşmesi açısından önemli riskler oluşturuyor. Güneş enerjisinde her gün 1 milyar doların üzerinde yatırım Bu yıl 1,7 trilyon dolara ulaşması beklenen temiz teknoloji yatırımlarının 650 milyar dolarını geçen yıla göre yüzde 10 artışla yenilenebilir enerjinin oluşturması bekleniyor. Tüm küresel enerji ve temiz teknoloji yatırımları arasında kaynak bazında en fazla yatırımın her gün bir milyar doların üzerinde, bir başka deyişle bu yıl toplamda 380 milyar dolarla güneş enerjisinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Tüketici harcamalarındaki artışın da etkisiyle elektrikli araçlara olan talebin artması sonucu bu yıl bu alandaki yatırımların 130 milyar dolara ulaşacağı hesaplanıyor. Elektrik sektörünün ise geçen yıla göre yüzde 12 artışla bu yılki toplam enerji yatırımlarının 1,2 trilyon dolarını oluşturacağı tahmin ediliyor. Petrol ve gaz üretim yatırımlarında yüzde 7 artış Öte yandan, petrol ve gaz üreticilerinin geçen yıl elde ettiği net gelirin 4 trilyon dolara ulaşmasının ardından bu alandaki yatırımların artması bekleniyor. Büyük ve orta ölçekli petrol, gaz ve kömür şirketlerinin açıkladığı planlara göre, fosil yakıt tedariki harcamalarının bu yıl 2022'ye göre yüzde 6 artışla 950 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu harcamanın en büyük kısmını ise petrol ve gaz tedariki yatırımlarının oluşturacağı, söz konusu sektörlerdeki yatırımların yüzde 7 artışla 500 milyar dolara çıkacağı hesaplanıyor. IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, temiz enerjinin çoğu insanın düşündüğünden daha hızlı büyüdüğünü belirterek, "Bu, yatırımların fosil yakıtlardan çekilerek temiz teknolojilere gittiğine ilişkin eğilimin bir göstergesidir. Fosil yakıtlara harcanan her bir dolara karşılık, temiz enerjiye şu anda 1,7 dolar yatırım yapılıyor. 5 yıl önce bu oran bire birdi. Burada vereceğim en parlak örnek, güneş enerjisi yatırımlarının ilk kez petrol üretim yatırımlarını geride bırakacak olması." ifadesini kullandı.

1400 bina "Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar" konseptine geçti Haber

1400 bina "Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar" konseptine geçti

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, yönetmelik değişikliğiyle normal binalara göre enerji verimliliği daha fazla olan ve kullandığı enerjinin belirli bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden nSEB konseptine geçiş, aşamalı olarak 1 Ocak'ta zorunlu hale getirildi. Böylece, 1 Ocak'tan itibaren, bir parseldeki toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan tüm binalar, enerji performans sınıfı en az "B" olacak şekilde inşa edilecek ve bu binaların, kullandığı enerjinin en az yüzde 5'ini güneş paneli, rüzgar enerjisi, ısı pompası gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayacak. Bu kapsamda, bugüne kadar 5 bin metrekareden büyük 1400 bina nSEB şartlarına uygun projelendirilerek ruhsat aldı. Bu binalar, normal bir binaya göre yaklaşık yüzde 25 enerji verimli olarak tasarlandı. İnşaatı devam eden bu binaların nSEB koşullarında projelendirilmesiyle bina tamamlandığında yıllık 24 gigawatt saati bulan enerji israfının önüne geçilecek. Böylece, Türkiye'nin enerji faturasında yıllık 9,5 milyon liralık bir tasarruf sağlanacak. Uygulama 2025'te 2 bin metrekare üzeri binalarda da yaygınlaştırılacak Ayrıca 1 Ocak 2025'ten itibaren bu uygulamanın 2 bin metrekare üzeri tüm binalara yaygınlaştırılması ve kullanılan enerjinin en az yüzde 10'unun yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlaması zorunlu olacak. Türkiye'nin "2053 net sıfır emisyon" hedefine ulaşılabilmesi için 2030'dan itibaren uygulamada ikinci aşamaya geçilerek metrekare sınırı olmadan tüm binalar için zorunluluk getirilmesi, asgari enerji performansı sınıfında ve asgari yenilenebilir enerji kullanımın oranında daha büyük iyileştirmeler yapılması hedefleniyor.

Çameli Belediyesi’nin ilk güneş enerji santrali hizmete açıldı Haber

Çameli Belediyesi’nin ilk güneş enerji santrali hizmete açıldı

Çameli Belediyesi, GES projesi sayesinde hem güneş enerjisinden elektrik üretecek hem de yılda 5 milyon TL gelir elde edecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda çalışmalarına tüm hızıyla devam eden Çameli Belediyesi, ilçede doğal kaynakları enerjiye dönüştüren önemli bir projeye daha imza attı. Cumaalanı Mahallesi’nde belediyeye ait 25 dönümlük arazide (GES) Güneş Enerji Santrali kurulumu için süren çalışmalar tamamlandı ve santral yoğun bir katılımla faaliyete geçirildi. Cumaalanı Mahallesinde Çameli Belediyesi Güneş Enerji Santrali açılışına Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Çameli Kaymakamı Kübra Eroğlu, Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan, ADM işletme Yöneticisi Murat Turan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Çameli Belediyesi’nin ilk Güneş Enerji Santrali’ni kurmanın haklı gururunu ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Başkan Arslan, “Çameli daha iyi bir hava, daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek mümkün diyerek başlattığımız Çameli’mizin ilk Güneş Enerjisi Santrali’ni bugün itibari ile açmış bulunuyoruz. Çameli’mize hayırlı olsun. Verdiğimiz sözleri tek tek gerçekleştirmenin haklı gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. İlçemize temiz ve yenilenebilir enerji sağlayacak olan Güneş Enerji Santrali’mizde. İlçemize hem temiz enerji sağlamamızın yanı sıra ekonomimize de katkı sağlayacak bir enerji kaynağı elde etmiş olacağız. 809 KW gücündeki güneş enerjisi santralinde 2 bin 160 adet panel bulunuyor. Yıllık ortalama 1 milyon 500 bin KWH elektrik enerjisi üretmesi bekleniliyor. Güneşlenme süresine bağlı olarak bu üretim artabiliyor” dedi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı ve Enerji Kentler Birliği Başkanı Osman Zolan ise açılış konuşmasında Çameli ilçesinde yapımı tamamlanan GES 1 Projesinin hayırlı olmasını temenni ederek, ilçenin büyük atılımlar yapıp gözde yerlerden biri olduğunu ifade etti. Başkan Zolan, “Çameli bizim ayrı bir güzelliğimizdir, Çameli bizi sever, bizde onu severiz. Çameli geçmişte ulaşılması zor bir noktaydı. Hamt olsun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı yatırımla ilçemiz ulaşılır bir hale geldi” dedi. Konuşmaların ardından protokol üyeleriyle birlikte kurdeleler kesilerek önemli projenin ilk adımı atıldı.

Avrupa'nın en büyük güneş santrali Karapınar GES bugün açılıyor Haber

Avrupa'nın en büyük güneş santrali Karapınar GES bugün açılıyor

AA muhabirinin Kalyon Enerji'den aldığı bilgilere göre, kurulum çalışmalarına Ocak 2020'de başlanan Avrupa'nın en büyük, dünyanın sayılı büyüklükteki güneş santrallerinden biri olan Kalyon Karapınar GES, 20 milyon metrekare araziye kuruldu. Santral, tam kapasite devreye alındıktan sonra Türkiye’nin kurulu güneş enerjisi payını tek başına yüzde 20 artıracak. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmalar kapsamında oluşturulan dünyanın ilk ve tek tam entegre güneş paneli fabrikası Kalyon Fotovoltaik'de (PV) üretilen panellerle kurulumu tamamlanan santralde, toplam 3 milyon 256 bin 38 güneş paneli kullanıldı. Acıgöl Havzası'nın bilinçsiz tarım, iklim değişikliği ve yanlış sulama gibi nedenlerle çölleşmesi sonrasında arazinin yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak değerlendirilmesiyle, bölgede elektrik üretimi yanında istihdam olanakları da oluşturuldu. Santralin sürdürülebilirlik standartları en yüksek düzeyde Kalyon Karapınar GES projesi, İngiltere Hükümeti'nin sürdürülebilirlik konusunda küresel ölçekte sağlamış olduğu en yüksek rakamlı finansman olurken, santralde Dünya Bankası'nın "Sürdürülebilirlik Çerçevesi Standartları" en üst düzeyde ve titizlikle uygulanıyor. Ayrıca, 1 milyar dolarlık yatırımla tamamlanan santralin finansmanında İngiliz ihracat kredi ajansı UKEF’in de katkıları bulunuyor. Kalyon PV tarafından üretilen yüzde 80 yerlilik oranına sahip paneller toplamda 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğünde olan santralde yer alıyor. Yıllık 3 milyar kilovatsaat elektrik üretiminin gerçekleştirileceği santralin söz konusu elektrik üretimi, Türkiye'nin elektrik tüketiminin yüzde 1'ine karşılık geliyor. Üretilecek elektrik aynı zamanda yıllık 450 milyon dolarlık döviz ikamesine karşılık gelirken, 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacı da bu santralden karşılanacak. Ayrıca santralle 2 milyon ton fosil yakıt ve karbon emisyonunun önüne geçilecek. Öte yandan, Kalyon Enerji, dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden International Holding Company'nin iştiraki International Energy Holding ile 490 milyon dolar karşılığında ortaklık anlaşması imzalayarak, 5 yıl içinde 10 milyar doların üzerinde yenilenebilir enerji yatırımlarını değerlendirmeyi hedefliyor. Kaynak: Anadolu Ajansı

Çameli Belediyesi kendi enerjisini kendisi üretecek Haber

Çameli Belediyesi kendi enerjisini kendisi üretecek

Çameli Belediyesi, doğal kaynakları enerjiye dönüştürmek ve ekonomiye katkıda bulundurmak hedefiyle kurduğu güneş enerji santralindeki çalışmaları tamamladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda çalışmalarına tüm hızıyla devam eden Çameli Belediyesi, ilçede doğal kaynakları enerjiye dönüştüren önemli bir projeye daha imza attı. Cumaalanı Mahallesi’nde belediyeye ait 25 dönümlük arazide (GES) Güneş Enerji Santrali kurulumu için süren çalışmalar tamamlandı. En yakın zamanda enerji vermeye başlayacak olan tesis, 809 KW gücündeki güneş enerjisi santralinde 2 bin 160 adet panel bulunuyor. Yıllık ortalama 1 milyon 300 bin KWH elektrik enerjisi üretmesi bekleniliyor. Güneşlenme süresine bağlı olarak bu üretim artabiliyor. Yıllık ortalama 3,5 milyon TL belediyeye gelir kaynağı sağlanması bekleniliyor. Yıllık 830 hanenin kullanacağı kadar elektrik üreteceği tahmin ediliyor. “Elektrikte büyük tasarruf, ömürlük yatırım” Santralin ilçe için önemli bir çalışma olduğunu ifade eden Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan, “Güneş Enerjisi Sistemleri çok kısa bir zamanda üretime geçmiş olacak. Bu, belediyeler için çok önemli bir kaynak. Bizim bu şekilde yaptığımız yatırımlar hem ekonomimize katkı sağlayacak hem de ülkemizi güçlendirecektir. Yapılan bu çalışma belediyenin bugüne kadar yapılan tüm çalışmalarına karşı çok güzel gelir getiren, ileriye dönük bir yatırım olarak hayata geçiyor. O da bize nasip oldu, bundan dolayı çok mutlu oldum. Bu iş de emek veren arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Uzmanlardan gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı Haber

Uzmanlardan gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı

İklim krizi ve atık yönetimine dikkat çekilen seminerde, gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı yapılarak, çözüm önerileri hakkında bilgiler verildi. Antalya Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, Alanya Üniversitesi’nde “İklim Değişikliği ve Sıfır Atık” konulu seminer düzenledi. Küresel ısınma ve iklim krizinin zararlarına dikkat çeken Çoban, Türkiye’nin iklim krizine karşı gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında da bilgiler aktardı. Küresel ısınma sorununun çok büyük bir sorun olduğuna vurgu yapan Dr. Çoban, "Biz şu an seçimimizi yapmalıyız. Küresel sorun uzakta değil, yakınımıza kadar gelmiş durumda. Biz kendi türümüzle birlikte bu dünyadaki, bu ekosistemdeki hiçbir türün yok olmasına izin vermemeliyiz. Buradaki ana tema, ’ben tek kişiyim hiçbir şey yapamam’ diyerek bu kendimizi bu işten alıkoymamalıyız. Kendi türümüzle birlikte diğer türleri yok etmemeyi tercih etmeliyiz. Artık iklim değişikliğinin etkilerini uzakta değil, hemen mahallemizde yaşanan sel felaketinde görüyoruz. Ülkemizde pek çok felaketler oluyor. Alanya’da da oldu. Hortumlar yaşanıyor, Kumluca’da çok yeni sel felaketi yaşadık. Bu yaşadığımız afetlerin önüne geçmek gerekiyor. Biz hep ’küresel ısınma’ diyoruz ama kavramlar bunun ötesine geçti. Bugüne kadar ’iklim değişikliği’ olarak adlandırılan durum, ’iklim krizi’ olarak adlandırılmaya başlandı” ifadelerini kullandı. "Enerji ve tarım sektörü küresel ısınmayı tetikliyor" Küresel ısınmanın neden oluştuğuna ilişkin teknik bilgiler aktaran Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kentleşme ile birlikte atmosfere salınan sera gazlarının arttığına dikkat çekti. Atmosferdeki sera gazlarının küresel ısınmayı tetiklediğini dile getiren Dr. Çoban, "Güneşten yerküreye inen ışınların bir kısmının tekrar uzaya yansıması gerekiyor. Ama kentleşme ile birlikte atmosferin etrafını saran gazlardan dolayı yerküreden uzaya belli bir ışın yansıması gerçekleştirilemiyor. Bu durum da küresel ısınmayı beraberinde getiriyor. ‘Dünyamızın etrafını saran, sera etkisi oluşturan gazlar neler’ diye sorduğumuzda, ilk başta karbondioksit geliyor. ‘Ülkemizin sera gazı envanteri nedir, iklimlerin dengesini bozan kirleticilerin oranı nedir’ diye baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre birinci bileşenin yüzde 70 oranla karbondioksit olduğunu görüyoruz. Bu karbondioksit salınımlarının yüzde 70’inin enerji sektöründen kaynaklandığını görüyoruz. Tarım sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımı ise ikinci sırada yer alıyor. Atıkların yönetiminin de sera gazlarının oluşumunda etkili olduğunu görüyoruz. Ülkemizde sera gazlarının durumuna baktığımızda, kentleşme ve sanayileşme ile birlikte atmosfere verdiğimiz emisyonlar devam ediyor. Kişi başı ürettiğimiz sera gazı emisyonları artıyor” diye konuştu. “İklim değişikliği eylem planında Antalya öncü kentlerden” Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve atık sektöründe sürdürülebilir yaklaşımların olması gerektiğine dikkat çekti. Antalya’nın bu konuda çok çaba gösterdiğine dikkat çeken Çoban, Antalya’nın bu konuda öncü kentlerden biri olduğunu anlattı. "İlimiz Antalya, Türkiye’deki birçok ile göre sürdürülebilir enerji ve iklim değişikliği eylem hazırlama konusunda öncü kentlerden. Sürdürülebilir İklim Değişikliği Eylem Planı ilk olarak 2012 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve en günceli 2022 yılı sonunda yapılmış durumda” ifadelerini kullanan Dr. Nilgün Akbulut Çoban, konuşmasına şöyle devam etti: “Kentimizde sera etkisi oluşturan gazlarda en fazla etkinin bina sektörü olduğunu görüyoruz. Binaların ısıtılması, soğultulması ve aydınlatılması gibi alt faktörler var. İkinci sırada ulaşım, bunu atıkların yönetimi takip ediyor. Atık yönetiminde iklim değişikliğine sebep olan katı atık bertarafının iklim değişikliğine yüzde 70 oranda olumsuz etkisini görüyoruz. Dolayısıyla ürettiğimiz bu atıkların akıllı bir şekilde sürdürülebilir yaklaşımlarla kontrol edilmesi gerekiyor ki iklim krizi ile mücadele edebilelim. İlk etapta çevre problemi olarak görülen durum, şu anda çevre probleminin ötesine gitti.” "Gıda ve temiz su kıtlığı yaşanabilir” Muhtemel bir iklim değişikliğinden dolayı Akdeniz havzasının olumsuz etkileneceğini söyleyen Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve turizm sektöründe yaşanabilecek su krizine dikkat çekti. Dr. Çoban, "Akdeniz havzası, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölge. Bulunduğumuz kent de maalesef etkilerden en fazla etkilenecek illerden. Özellikle bir çeşitlilik bağlamında, biyoçeşitlilik bağlamında Adana’dan sonra en fazla endemik türün olduğu kentte yaşıyoruz. Attığımız adımlar, verdiğimiz kararların yönetimi sağlayacak şekilde olması gerekiyor. Sıcak bir kentte yaşıyoruz. Dolayısıyla kuraklık ve orman yangınları gibi sorunlara yol açabilecek bir durumdayız. Tarım, turizm iklim değişikliğinden olumsuz etkilenecek. Gıda ve temiz su kıtlığı kenti etkileyebilir. İklim değişikliği ile ilgili ilk adımlar, 1972 yılında Stockholm Konferansı ile başladı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi bu anlamda kilit rol oynuyor. Biz de ilk defa 2004 yılında BM İklim Değişikliği Protokolü’ne dahil olduk. 2009 yılında da Kyoto Protokolü’ne dahil olduk. İklim değişikliği ile ilgili adımlarımızda 2021 yılında Paris İklim Anlaşması’na dahil olduk. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız yeni pozisyonunu almış oldu. Uluslararası sözleşmelerde ülkemizin ayrı bir yeri var. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre yapılan politika ve finansmanlardan ülkemizin BM ayrıcalıklı durumumuz var. AB, 2030 yılına kadar karbon salınımını azaltmayı planlıyor. 2050 yılına geldiğinde sıfır karbon dönemine geçmeyi vadediyor. Kendi üye devletlerine ithalat ve ihracatta sınır ve düzenlemeler gelecek. AB ile ithalat ve ihracat olan bir ülkedeyiz. Buna göre çalışmalarımız devam ediyor. AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlandıktan sonra bakanlığımızda hazırlanan mutabakata uyumlu mutabakatlar hazırlandı” ifadelerini kullandı. "2050 yılında dünya bize yetmeyecek" Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kişi başı üretilen atık miktarları hakkında bilgiler aktardı. Atıkları yönetmenin çok önemli olduğunu söyleyen Çoban, “Atıkları yönetmek çok önemli. Kişi başı üretim miktarı arıtıyor. Bu tüketim alışkanlığı ile devam edersek maalesef 2050 yılına geldiğinde bu dünyamız bize yetmemeye başlayacak. İki tane daha böyle bir dünyaya ihtiyacımız olacak. Çok tüketeceğiz. Maalesef çok fazla tüketim demek, çok fazla atık çok fazla emisyon demek. Bu da tüm dengelerin bozulması demektir. BM İnsani Gelişmiş İndeks Raporu’na göre; insanoğlu dünyaya geldiğinden beri ilk kez, dünyadaki tüm canlıların toplam ağırlığından fazla atık üretmeye başladı. Bu da gezegenimizde baskıya neden olmaya başladı. Bizim ülkemiz bu konuda gelişmeye devam eden bir ülke. OECD ülkeleri arasında hem ekonomik gelişim hem de sera gazı emisyonu en fazla artan ülkelerden bir tanesi. Ülkemizde atıklar her geçen gün artıyor. Bu tüketim alışkanlıklarıyla gidersek kentler için ayrılan düzenli atık depolama sahaları daha hızlı bir şekilde yaşam ömrünü tamamlayacak. O yetmediği için yeni düzenli depolama sahası açmak zorunda kalacağız. Bu da yeni bir ormanın, yeşil alanın yok olması demek. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Bunu da atıkların geri dönüşümünü sağlıklı yaparak gerçekleştirebiliriz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.