TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Fao

AGRONEWS - Fao haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fao haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tarımın Görünmez Kahramanları: Üretimde Var, Yönetimde Yok! Haber

Tarımın Görünmez Kahramanları: Üretimde Var, Yönetimde Yok!

Tarımın sessiz kahramanları kadın çiftçiler, tarladan sofraya gıda üretiminin belkemiğini oluştururken, yönetim kademelerinde görünmez olmaya devam ediyor. Çarpıcı Rakamlarla Kadın Çiftçiler: Gıda üretiminin %50'sinden fazlası kadınların elinden çıkıyor 933.723 kadın çiftçi Ziraat Odalarına kayıtlı Kayıtlı kadın çiftçilerin sadece .8'i sosyal güvenceye sahip 755 Ziraat Odasından yalnızca 1'inde kadın başkan var Yönetimde Kadın Temsili Krizi: Bakanlık Düzeyinde: 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiç kadın bakan yok 4 bakan yardımcısının tamamı erkek 21 üst düzey birimden sadece 1'inde kadın yönetici Karar Mekanizmalarında: Tarımsal Üretim Planlama Kurulu'nda kadın temsilci yok TZOB yönetim kurulunda 11 üyeden hiçbiri kadın değil 37 bin kadın çalışandan sadece 738'i yönetici pozisyonunda FAO'nun Çarpıcı Tespitleri: Fırsat eşitliği sağlanırsa küresel ekonomiye 1 trilyon dolar katkı mümkün Kadınlar erkeklerin kazandığı her 1 dolara karşılık 82 sent kazanıyor Kredi ve eğitime erişimde ciddi eşitsizlikler var Uzmanların Önerileri: Yönetim kademelerinde kadın kotası uygulanmalı Sosyal güvenlik desteği artırılmalı Kredi ve eğitim fırsatları genişletilmeli Mülkiyet haklarında pozitif ayrımcılık yapılmalı FAO Genel Direktörü QU Dongyu'nun uyarısı dikkat çekiyor: "Tarımda cinsiyet eşitsizliğini gidermeden, dünya açlığını sonlandırma hedefine ulaşamayız." Değişim İçin Çağrı Uzmanlar, kadın çiftçilerin haklarını elde etmek için daha fazla örgütlenmesi ve dayanışma içinde olması gerektiğini vurguluyor. Bakanlık, oda ve sivil toplum örgütlerinde daha fazla temsil için mücadele çağrısı yapılıyor.

Dünya Gıda Günü’nde Eskişehirli kadın çiftçiye anlamlı ödül Haber

Dünya Gıda Günü’nde Eskişehirli kadın çiftçiye anlamlı ödül

Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Başkanı Hayriye Kuşçu, Tarım ve Orman Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Dünya Tarım Günü’ kutlamalarında ‘tarımda suyun verimli kullanımı’ ile ilgili plaket almaya layık görüldü. ‘Dünya Gıda Günü’ programı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) işbirliği ile Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda kutlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, etkinliğe bir video mesaj ile katılarak, bu yılın ana teması olan ‘Su hayattır, su gıda demektir. Kimseyi geride bırakma’ sloganını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan video mesajında, “Bu önemli tema altında düzenlenecek etkinliklerin, hayat kaynağımız olan suya ilişkin farkındalığı artıracağına inanıyorum. Su stresi çeken bir ülke olarak elimizdeki kaynakları en verimli şekilde kullanmanın gayretindeyiz. Suyumuzu korumakla, Vatanımızı korumak arasında mahiyet itibariyle hiçbir fark görmüyoruz. Bu amaçla hükümet olarak son 21 yılda ülkemizin su ve gıda güvenliğini garanti altına alacak pek çok önemli projeyi hayata geçirdik. Kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planımızı bu yıl yenileyerek yol haritamızı oluşturduk. Tarımsal sulama yanında, sanayide ve bireysel tüketimde kullanılan su miktarının da azaltılmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bunun için kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyoruz. Son dönemde bölgemizde yaşanan savaş ve çatışmaların da gıda krizini derinleştirdiğini görüyoruz. Birleşmiş Milletler ile birlikte başlattığımız Karadeniz girişimiyle dünya piyasalarına 33 milyon ton tahıl ürünü sevk edilmesini sağlayarak küresel açlık krizi tehlikesinin önüne geçtik” ifadelerine yer verdi. “Su merkezli bir üretim planlamasını hemen hayata geçirmemiz lazım” FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu ve TGDF Başkanı Demir Şarman’ın konuşmalarından sonra Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı konuşmalarını yapmak üzere sahneyi devraldı. Bakan Yumaklı, tarımsal üretim yapılırken, ülkenin ihtiyaçlarının bilinmesinin en önemli nokta olduğunu dile getirerek, özellikle su ekseninde tarımsal üretimin planlanması konusunu gündeme getirdiklerine işaret etti. Bakan Yumaklı sözlerini şöyle sürdürdü; "Hepinizin elinde planları, programları var. Bunlar üzerinde uzun uzun çalışılmış, eksik olan ya da yapmamız gereken husus artık yarın değil hemen şimdi, bugünden itibaren bunları uygulamak, bunları hayata geçirmek. Eğer elimizdeki kaynakları olması gerektiği gibi kullanmazsak, 2030’dan sonra artık çok daha ciddi bir tabloyla karşı karşıya kalmamız işten bile değil. Su merkezli bir üretim planlamasını hemen hayata geçirmemiz lazım." Konuşmaların ardından tarımda suyun verimli kullanımı başlığı altında ödüle layık görülen Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Başkanı Hayriye Kuşcu, Bakan Yumaklı’nın elinden ödülünü aldı. 2020 yılından bu yana kooperatifin başkanlığını sürdüren ve diyetisyen, biyoenerji uzmanı aynı zamanda Cambridge Üniversitesinden besin intoleransı eğitimli kadın Çiftçi Kuşçu, Eskişehir’de yetiştirmeye başladığı mor patates ekimini ülke genelinde yaygınlaştırmaya çalışıyor.

Son 30 yılda afetlerle 3,8 trilyon dolarlık mahsul kaybedildi Haber

Son 30 yılda afetlerle 3,8 trilyon dolarlık mahsul kaybedildi

Merkezi Roma'da bulunan FAO, "Afetlerin tarım ve gıda güvenliği üzerindeki etkisi" başlığıyla, felaketlerin tarımsal üretime etkilerini değerlendiren bir rapor yayınladı. Rapora göre, son 30 yılda meydana gelen afetler nedeniyle tahmini olarak 3,8 trilyon dolarlık tarım mahsulü ve hayvancılık ürünü kaybedildi. Bunun, yıllık ortalama 123 milyar dolara veya yıllık küresel tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 5'i olan bir kayba tekabül ettiği belirtildi. Raporda, son 30 yılda, tahıl kaybının yıllık ortalama 69 milyon ton düzeyinde olduğu, bu sayının, Fransa’nın 2021’deki tüm tahıl üretimine karşılık geldiği aktarıldı. Bu sayıyı, yıllık ortalama 40 milyon ton kayıpla meyve, sebze ve şeker ürünlerinin takip ettiği kaydedildi. Et, süt, yumurta gibi hayvancılık ürünlerinde ise yıl başına ortalama kaybın 16 milyon ton olduğu belirtildi. Raporda, toplam en fazla ekonomik kaybı yaşayan bölge olarak Asya öne çıkarken, bunu Afrika, Avrupa ve Amerika’nın takip ettiği kaydedildi. Ayrıca, balıkçılık, su ürünleri ve ormancılık gibi alt sektörlerdeki zararlara ilişkin sistematik verilerin mevcut olması halinde belirtilen rakamın daha yüksek olabileceği de ifade edildi. Raporda görüşlerine yer verilen FAO Genel Direktörü Çü Dongyü, "Tarım, doğal kaynaklara ve iklim koşullarına derin bağımlılığı sebebiyle felaket riskine en yüksek düzeyde maruz kalan ve en savunmasız sektörlerden biridir. Bu rapor, tarım-gıda sistemlerindeki riskleri proaktif şekilde ele alma fırsatlarını gösterirken, afet riski yönetimini yaygınlaştırmanın yollarını arıyor." ifadelerini kullandı.

Küresel gıda fiyatları 2 yılın en düşük seviyesine indi Haber

Küresel gıda fiyatları 2 yılın en düşük seviyesine indi

FAO'dan yapılan açıklamaya göre, gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişiklikleri izleyen FAO Gıda Fiyat Endeksi, ağustosta bir önceki aya kıyasla yüzde 1,2 düşerek 121,4 puan oldu. Endeks, Mart 2021'den bu yana en düşük seviyesine geriledi. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından Mart 2022'deki rekor seviyesinden yaklaşık yüzde 24 gerileyen endeks, savaşla birlikte 159,7 puana ulaşarak rekor kırmıştı. Bu arada, yüzde 123,9 puan olarak açıklanan temmuz ayı FAO Gıda Fiyat Endeksi verisi de 124 puan olarak revize edildi. FAO, dünyanın en büyük pirinç ihracatçısı Hindistan'ın bazı yurt dışı tahıl satışlarını yasaklamasının ardından küresel pirinç fiyatlarının ağustosta 15 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını duyurdu. Küresel gıda fiyatlarının ağustosta hafiflemesine karşın, pirinç fiyatlarının önceki aya göre yüzde 9,8 arttığını bildiren FAO, bu durumun "Hindistan'ın Indica beyaz pirinç ihracatına getirdiği yasağın ardından ticari aksaklıkları yansıttığını" vurguladı. Küresel gıda fiyatlarının ağustosta bitkisel yağlar, süt ürünleri ve tahıllar öncülüğünde düşüş göstermesi dikkati çekti. Bu ürünlerdeki düşüş pirinç ve şekerdeki artışları dengeledi. Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, aylık ayçiçeği yağlarının küresel fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle yüzde 3,1 geriledi. Ayçiçek yağı fiyatları, küresel ithalat talebinin zayıflaması ve büyük ihracatçılardan gelen bol arzın etkisiyle ağustosta yaklaşık yüzde 8 düştü. Tahıl Fiyat Endeksi, buğday fiyatlarının kuzey yarımküredeki hasat nedeniyle düşmesiyle temmuza göre yüzde 0,7 geriledi. Şeker endeksi ağustos ayında aylık bazda yüzde 1,3 artarak El Nino hava koşullarının küresel üretim üzerindeki etkisine dair endişelerin desteğiyle bir önceki yılın yüzde 34 üzerine çıktı. Aynı dönemde FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan arz bolluğu etkisiyle yüzde 4 gerileyerek düşüşünü sekizinci aya taşıdı. Et Fiyat Endeksi de ağustosta yüzde 3 düştü. FAO, küresel üretim, tüketim, ticaret ve stok eğilimlerine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Tahıl Arz ve Talep Özeti Raporu'nu da yayımladı. FAO, bu yıl küresel tahıl üretiminin bir önceki tahmin olan 2,819 milyar tondan hafif bir düşüşle 2,815 milyar tona ulaşacağını tahmininde bulundu.

Hayvan çiftliklerinin üretim kapasitesi yeni tipolojiyle artırılacak Haber

Hayvan çiftliklerinin üretim kapasitesi yeni tipolojiyle artırılacak

AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre, Türkiye'de tarım sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2022 yılı itibarıyla yüzde 6,5 oldu. İstihdam edilen 31,5 milyon kişinin yaklaşık yüzde 14,9'una karşılık gelen 4,7 milyonu stratejik sektör olarak nitelendirilen tarımda çalışıyor. Çiftlik sistemleri de bu sektörde önemli paya sahip bulunuyor. Bu işletmelerin verimliliğini artırmak için yeni bir tipoloji geliştirilmesi hedefleniyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü ile FAO'nun ortaklaşa yürüttüğü "Hayvancılık Faaliyeti Yapan Tarımsal İşletmelerin Tipolojisinin Geliştirilmesi Projesi" geçen ay başlatıldı. Balıkesir'de pilot olarak başlatılan proje kapsamında, çiftlik tipolojisi veri toplama ve kapasite geliştirme programı uygulanacak. Böylece, projeyle hayvancılık faaliyetlerinde planlama ve programlama kapasitesinin geliştirilmesi amaçlanıyor. Ülke şartlarına özel olarak "Sürdürülebilir Çiftlik Tipolojisi Eylem Planı" geliştirilerek başlatılan proje, hayvan çiftliklerinde yeni metotların uygulanmasına imkan verecek. Verimsiz faaliyetlerin yerini verimlileri alacak Projeyle çiftliklerle ilgili göstergelerin kamu karar verici düzeyinde izlenebilmesine katkı sağlayacak bir araç oluşturulması hedefleniyor. Bu sayede politikaların etkileri analiz edilebilecek ve politika tavsiyesi geliştirilebilecek. Çiftlik faaliyetlerinin çok disiplinli ve boyutlu olarak analiz edilmesini sağlayacak projeyle bu işletmelerin analizi yapılarak, güçlü ve zayıf yanları tespit edilecek. Bunlar da yatırımların planlanarak yapılmasının, verimsiz olanların daha verimlileriyle değiştirilmesinin önünü açacak. Tipoloji neden kullanılıyor? Tipoloji, ayırt etme yöntemi olarak tercih ediliyor. Bu yöntem, sosyal, operasyonel, üretim ve yapısal nitelikler bakımından çiftlik düzeyinde sektörel analiz ve eğilimi modelleyerek, ekonomik ve teknik analiz için işletmelerin tespitinin yapılmasına imkan veriyor. Ayrıca, işletmelerin ve sektörlerin karşılaştırılması, eğilimleri, değişim ve dönüşümleri izlenerek, öncelikleri ortaya konuluyor. Çiftlik düzeyinde sektörel analiz ve sunumlar yapılmasına imkan veren tipoloji sayesinde, bilimsel araştırma analizlerinin temeli oluşturularak verimliliğin artırılması sağlanmaya çalışılıyor.

Kadın balıkçılara bu yıl 4,1 milyon lira destek verildi Haber

Kadın balıkçılara bu yıl 4,1 milyon lira destek verildi

AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre, Türkiye'de küçük ölçekli balıkçılığın pazar ve gelir imkanlarının çeşitlendirilmesi, güçlendirilmesi ve sürdürülebilir olması amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bununla birlikte küçük ölçekli balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, işleme-değerlendirme faaliyetlerinde kadınlar da güçlü bir şekilde yer alıyor. Ülkede diğer üretim alanlarında olduğu gibi balıkçılık sektöründe de kadın varlığının güçlendirilmesi hedefleniyor ve bu doğrultuda politikalar uygulanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığınca kadın balıkçıların da yer aldığı küçük ölçekli balıkçılık faaliyetleri 2017'den itibaren destekleme kapsamına alındı. Bu destekleme modelinde söz konusu yıldan bugüne kadar toplam 152,6 milyon lira ödeme yapıldı. Bu yıl ki desteklemelerde ilk defa balıkçı gemisi sahibi veya ortağı kadınlara yüzde 25 daha fazla ödeme gerçekleştirildi. Bu kapsamda 55 ilden toplam 15 bin 242 destek ödemesi yapılan küçük ölçekli balıkçıdan 721'ini kadın balıkçılar oluşturdu. Bakanlığın uyguladığı pozitif ayrımcılıkla 721 kadın balıkçı gemisi sahibine 4,1 milyon lira ödeme yapıldı. FAO su ürünleri yetiştiriciliğinde kadınları ve gençleri destekliyor BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinde kadınlar ile gençlerin varlığını ve rollerini artırıp güçlendirmeyi tüm dünyada destekliyor. Örgüt ayrıca bu alanda kadınlar için fırsat eşitliğini teşvik ediyor, geleceğin balıkçı topluluklarını desteklemek için kadınların ve gençlerin mesleki eğitimine vurgu yapıyor. Öte yandan, balıkçılık sektöründe kadınlar çeşitli alanlarda ön plana çıkıyor. Tekne bakımından ağ onarımına, balık kasalamaktan satışına kadar daha birçok faaliyette kadın eli bulunuyor. Küçük ölçekli balıkçılıkta ve iç su avcılığında tayfa olarak eşine yardım eden pek çok kadın balıkçının varlığı dikkati çekiyor. Küçük ölçekli balıkçılara destek ödemeleri artırıldı Küçük Ölçekli Balıkçılığın Desteklenmesi Tebliği kapsamında denizlerde avcılık yapan 12 metre altı ve iç sulardaki balıkçı teknelerinin dahil olduğu desteklemede, gemi boylarına göre birim destekleme tutarları geçen yıla kıyasla yüzde 240 ila 314 oranları arasında yükseltildi. Birim destekleme tutarları en düşük 3 bin 500 lira, en yüksek ise 6 bin lira olacak şekilde düzenlendi.

Aşırı hava olayları gıda fiyatlarını artırıyor Haber

Aşırı hava olayları gıda fiyatlarını artırıyor

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişiklikleri izleyen FAO Gıda Fiyat Endeksi, mayısta bir önceki aya göre yüzde 2,6 düşerek 124,3 puan oldu. Bu düşüşle endeks, Nisan 2021'den bu yana en düşük seviyesine geriledi. Rekor seviyenin görüldüğü Mart 2022'ye göre endeksin yüzde 22 gerilemesinde bitkisel yağlar, süt ürünleri ve tahıl fiyatlarındaki düşüş etkili olurken, şeker ve et fiyatları yüksek seyrini sürdürdü. Dünya Bankası ise küresel gıda fiyatlarının bu yıl 2022'deki rekor seviyesine göre 7,9 gerileyeceğini öngörüyor. Bu düşüşe rağmen fiyatların bu yıl, 2021'deki seviyesinin yaklaşık yüzde 9, salgın öncesi 2019'daki seviyesinin ise 39,2 üzerinde kalacağı hesaplanıyor. Gıda fiyatları aynı anda çoklu baskı altında FAO Ekonomisti Monika Tothova, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, FAO gıda fiyat endeksinin Mart 2022'de rekor seviyeye ulaşmasında savaş nedeniyle küresel gıda piyasalarına ve büyük oyuncular olan Rusya ve Ukrayna'nın ihracatına ilişkin belirsizliklerin etkili olduğunu söyledi. Fiyat endeksinin Mart 2022'de zirve yapmasının ardından düşüş eğilimine geçtiğini anlatan Tothova "Tabii ki savaş olmasaydı gıda fiyatları bu kadar artış göstermezdi. Fiyatlar mayıs itibarıyla Mart 2022'deki rekor seviyesine göre yüzde 20 gerilemiş durumda. Şeker fiyatları bir süredir artış gösteriyor. Şeker fiyatlarındaki artışta El Nino'nun üretim tarafını etkileyeceğine yönelik endişelerle fiyatlarda artış söz konusu." değerlendirmesinde bulundu. Tothova, diğer yandan Avrupa'da İspanya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerdeki yoğun kuraklığın yanı sıra Karadeniz Tahıl Girişimi'ndeki gelişmelerin de küresel gıda fiyatlarını etkilediğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Tüm bu gelişmelere baktığımızda aslında gıda fiyatlarını halihazırda aynı anda birçok faktör etkiliyor. Bu faktörlerin yanı sıra aşırı hava olaylarının fiyatlar üzerinde belirgin bir etkisi var. Artık daha fazla aşırı hava olayı yaşanıyor ve bu olayların büyüklüğü ve etkisi öncekilerden çok daha fazla. Aşırı hava olayları gıdada arzı etkilediği kadar bu ürünlerin ticaret yollarını ve ulaşım yöntemlerini de değiştirebiliyor. Aşırı hava olayları giderek daha sık ve büyük olacak. Bu da gıda ürünlerinin üretimi kadar fiyatları üzerinde de baskı oluşturacak." Ürünlerin coğrafyası değişiyor İklim değişikliğinin gıda arzındaki bir diğer önemli etkisine değinen FAO Ekonomisti Tothova, iklim değişikliği nedeniyle gıda ürünlerinin üretim yerlerinin de değişmeye başladığını belirterek, "Dünya ısındıkça, bir anda daha önce üretemediğin bir ürünü dünyanın bir bölgesinde üretmeye başlayabiliyorsun. Sibirya şu anda eriyor ve orada muz üretimi yapılabilir hale geldi ki daha önce burada muz yetiştirilemiyordu. Ya da Avrupa'nın bazı bölgelerinde biber üretilmezken, şu anda üretilebilen birçok bölge var. Yani ürünlerin coğrafyası değişiyor." şeklinde konuştu. Tothova, Avrupa'daki gıda fiyatlarının yüksek seyretmesine ilişkin ise kuraklık nedeniyle Avrupalı ülkelerin ithalat destinasyonlarını değiştirmek durumunda kaldığını dile getirdi. Bu nedenle bazı ürünlerin ithalatının eklenen ulaşım maliyetleriyle daha pahalı hale gelmeye başladığını kaydeden Tothova, "Öyle görünüyor ki fiyatlar önceki döneme göre artmaya da devam edecek." dedi. "Her yeni sıcak hava dalgası fiyatlarda direkt ve ani etki yapacak" Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kıdemli Ekonomisti Mauro Pisu da son dönemdeki gevşemeye rağmen gıda fiyatlarının hala son 5 yıllık ortalamanın yüzde 10 üzerinde seyrettiğini söyledi. Pisu, gıda fiyatlarında kısa vadede arz ve talep dengesindeki değişikliklerin belirleyici olduğunu ancak bu dinamikleri öngörmenin de zor olduğunu dile getirdi. Gıda fiyatları açısından uzun vadede ise iklim değişikliğinin ana faktör haline geldiğini belirten Pisu, "İklim değişikliğiyle yeterli mücadele edilmemesi durumunda, gıda üretimi ve fiyatları yavaş ama sürekli şekilde artış gösterebilir." uyarısında bulundu. Pisu, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün (WMO) gelecek 5 yılda rekor sıcaklıkların yaşanabileceği öngörüsünü anımsatarak, dünyanın farklı bölgelerinde daha sık hale gelen aşırı hava olayları sonucunda gıda üretiminde aksamalar yaşanabileceğini ifade etti. Bu aksaklıklar için hazırlıklı olunması gerektiğine işaret eden Pisu, şöyle konuştu: "Aşırı sıcak hava dalgalarının sıklığı artıyor ve her yeni sıcak hava dalgasının gıda fiyatları üzerinden direkt ve ani etkisi olacak. İklim değişikliği nedeniyle aşırı sıcak hava dalgaları sıklaştıkça gıdada fiyat artışları daha yaygın hale gelecektir. Geçen yıl dünyanın bazı bölgelerinde bu yaşandı. Uzun vadede aşırı sıcak hava dalgalarının sıklığının artması, gıda fiyatlarında oynaklığı ve artışların sıklığını hızlandırabilir. Gıda fiyatlarındaki bu artışlar özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha yıkıcı etki yapabilir. Sıcak hava dalgaları nedeniyle gıda üretiminin etkilenmesi, arz tarafını ilgilendiren bir sorun. Bu arz sorunlarıyla mücadele etmek, orta ve uzun vadede iklim değişikliğinin etkilerini azaltıcı politikaların, kısa vadede ise adaptasyon politikalarının uygulanmasını gerektiriyor."

Mikorizal mantar, fasulye üretiminde su kullanımını yarıya düşürdü Haber

Mikorizal mantar, fasulye üretiminde su kullanımını yarıya düşürdü

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) araştırmalarına göre, 2025 itibarıyla dünya genelinde su kıtlığı riski taşıyan bölgelerdeki toplam nüfus yaklaşık 1 milyar 800 milyon olarak tahmin edilirken, dünya nüfusunun 3'te 2'sinin de su stresi yaşayacağı düşünülüyor. Dünyada en çok su tüketen sektör olan tarımda, kaynakların etkili kullanımını sağlayacak araştırmalar suyun sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor. Bu alanda yürütülen çalışmalardan birine imza atan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Fitopatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Demir, Türkiye'de bir ilk olarak nitelendirdiği, kısıtlı sulama koşullarında absisik asit ve mikorizal mantar uygulamalarının fasulyede kömür çürüklüğü hastalığı ile bazı verim unsurlarına etkisine dair araştırmasının detaylarını AA muhabiriyle paylaştı. Demir, 2017'de başlayıp 2022'nin Ekim ayında tamamladığı araştırma sürecinde, mikorizal mantarla en uyumlu fasulye çeşidinde 3 farklı sulama aralığı uyguladıklarını belirterek, "Normalde kullanılan suyun yüzde 75'ini, yüzde 50'sini ve yüzde 25'ini verdik. Tabii yüzde 25, bizim sonuç beklemediğimiz bir aralıktı. Bu neredeyse hiç su vermemişsiniz gibi ama yüzde 50, kullandığınız suyun yarısı demektir. En iyi sonucu da orada gördük. Fasulye yetiştirirken kullandığınız suyun yarısını bu mantarla beraber verdiğiniz zaman fasulyenin gelişimi ve verimi, normal su vermişsiniz gibi etkilendi. Hatta normalden daha yüksek verim elde ettik." diye konuştu. Mikorizal mantarın su yönetiminde önemli bir aktör olduğunu vurgulayan Demir, tarla koşullarında, fasulyede bitki başına verilen su miktarı 350-400 mililitreyken mikorizal mantar kullanıldığında bu miktarın 150 ya da 200 mililitreye düştüğü bilgisini paylaştı. "Mantar, toprağın derinliklerindeki suyu alıp bitkiye ulaştırıyor" Demir, daha az su kullanarak maksimum faydanın nasıl sağlandığını şu sözlerle anlattı: "Bitkinin alabileceği su, köklerin geliştiği yer kadardır. Kökünün alabileceği noktaya kadar suyu alır ama mantar bitkiyle ortak yaşama girdiği zaman o iplikçikleriyle toprağın daha derinlerine gidiyor. Toprağın daha derinliklerindeki suyu alıp bitkiye getiriyor. Yani toprakta var olan ama bitkinin alamayacağı suyu alıp bitkiye veriyor. Aslında mantar bitkiye; 'Suyu daha verimli ve etkili kullanmanı sağlayacağım çünkü artık su herkese yetmeyecek.' diyor. Dünyada su kaynakları maalesef fazla değil. Yetersiz ve azalıyor. Bizim amacımız eğer ekstra su kaynağı da bulamıyorsak var olan suyu etkili kullanmak ve bizim şu anda tek dayanağımız toprak." Mikorizal mantar gibi mikroorganizmaların, aşırı kimyasal kullanımının bitkide neden olduğu stresi de engelleyebildiğini, en önemli etkilerinden birinin ise bitkiyi kök hastalıklara karşı koruması olduğunu kaydeden Demir, mantarın, bitkinin topraktan alamayacağı formdaki besin elementlerini bitkiye ulaştırdığına dikkati çekti. Demir, şöyle devam etti: "Örneğin fosfor. Fosfor topraklarımızda yeterince var ancak bitkinin alamayacağı formda bulunuyor. Mikorizal mantar salgıladığı bazı enzimlerle fosforu çözüp bitkiye veriyor. Bu anlamda bizim simbiyotik dediğimiz, tamamen ortak yaşama bağlı çok güzel bir ilişkileri var ve mantar bitkide hastalık meydana getirmiyor." "Su cimrisi olmamız gerekiyor" Tarımda su kullanımını azaltmak ve kaynakların en etkili şekilde kullanılmasını sağlamak için mikorizal mantar gibi yardımcı aktörlerin kullanımının yaygınlaşmasının önemine değinen Demir, sözlerini "Bizim su cimrisi olmamız gerekiyor. Biz madem su fakiriyi o zaman suda da cimrilik yapmak zorundayız." diyerek tamamladı.

Süt üreticileri yem fiyatlarında düzenleme bekliyor Haber

Süt üreticileri yem fiyatlarında düzenleme bekliyor

Ulusal Süt Konseyi (USK) Başkanı Harun Çallı, AA muhabirine, 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla sektördeki gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu. Sütün dünyadaki toplam üretim miktarının yıllık 930 milyon tonu bulduğunu ifade eden Çallı, ürünün değerinin de 307 milyar dolar olduğunu söyledi. Çallı, Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre dünyada bir milyardan fazla insanın doğrudan veya dolaylı olarak süt üretimiyle bağlantılı işlerde çalıştığı bilgisini vererek, sütün sadece toplum sağlığı için değil, kırsal kalkınma, sağladığı doğrudan istihdam ve toplumsal refah için de son derece kıymetli olduğunu bildirdi. Sektörün, süt üretim çiftlikleri, süt işleme sanayisi, ambalaj üreticileri, lojistik ve tedarik faaliyetleri ve nihai olarak tüketiciye ulaşmasını sağlayan satış kanallarından oluşan büyük bir ekosisteme sahip olduğuna işaret eden Çallı, "Bu ekosistemin hem sürdürülebilirliğini temin etmek hem de vatandaşlarımızın kaliteli, besleyici ve lezzetli ürünleri en erişilebilir fiyatlarla tüketebilmesi oldukça önemli." diye konuştu. Üreticilerin karşılaştığı sorunlara değinen Çallı, şu değerlendirmede bulundu: "Üreticilerimizin en büyük sorunlarından biri, başta yem fiyatları olmak üzere süt üretim maliyetindeki artış. Hem yem ham maddelerinin uluslararası fiyatlarındaki artış hem de döviz kurundaki yükseliş içeride yem fiyatlarına artış olarak yansıyor. Bu husustaki raporlarımızı Tarım ve Orman Bakanlığına düzenli olarak sunuyoruz. Üreticilerimizin bu konudaki beklentisi, süte zam yapılmasından ziyade yem fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi." "Süte uygulanan regülasyon sektöre olumlu yansıdı" Çallı, çiğ süt arzının doğası gereği yıl içinde dalgalanmalar gösterdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bazı dönemlerde arz azalırken içinde bulunduğumuz aylarda olduğu gibi çiğ süt piyasada bazı dönemlerde bollaşıyor. Arzdaki artışla ortaya çıkabilecek üretici mağduriyetinin önüne geçmek için Tarım ve Orman Bakanlığımız ile Et ve Süt Kurumu koordinasyonunda geçtiğimiz hafta itibarıyla piyasa regülasyonun başlamasından sektör olarak memnunuz. Üretmiş olduğu çiğ sütü pazarlamakta güçlük çeken üreticilerimiz için geçtiğimiz hafta uygulamaya alınan regülasyon kapsamında belirli illerde arz fazlası çiğ süt, süt tozuna işleniyor. Süt sanayicilerimiz özellikle emtia niteliğine sahip ürünlere ilişkin uluslararası piyasalar da şu anda fiyat avantajına sahip değil. Dolayısıyla bilhassa ihracat olanaklarının oldukça kısıtlı olduğu bu dönemlerde regülasyonun hayata geçirilmesini sektörümüz açısından olumlu buluyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığının önümüzdeki süreçte gerek duyulan illerde ve ihtiyaç olduğu sürece uygulamaya devam etmesini bekliyoruz." Tarım ve Orman Bakanlığı ile 6 Şubat'taki depremlerden etkilenen Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay ve Malatya'nın pek çok okulunda ücretsiz süt dağıtımı yapıldığını belirten Çallı, hiçbir çocuğun sütten mahrum bırakılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.