TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hayvan Yemi

AGRONEWS - Hayvan Yemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hayvan Yemi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Pestisitler Sağlık İçin Büyük Tehdit Oluşturuyor Haber

Pestisitler Sağlık İçin Büyük Tehdit Oluşturuyor

İSTANBUL (İHA) - Gıda üretiminde artan pestisit kullanımı, ciddi sağlık risklerini beraberinde getiriyor. Özellikle organ nakli yapılan bireyler, çocuklar ve hamileler, pestisitlerin olumsuz etkilerine karşı en hassas gruplar arasında bulunuyor. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, pestisit kalıntılarının yalnızca sebzelerle sınırlı olmadığını vurguladı. Bakliyat, et, süt ve yumurta gibi çeşitli gıdalarda da pestisit izlerine rastlanabileceğini belirten Erk, "Halkımız bu konuda bilinçli olmalı, ne yediğini iyi bilmelidir. Aynı zamanda, yetkililerin denetimleri artırması şarttır. Pestisit kalıntıları, başta organ nakli hastaları olmak üzere birçok kişi için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Pestisitlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için bireysel önlemler yeterli olmayabilir. Bu nedenle, pestisit kullanımı azaltılmalı. Pestisitlerde doz çok önemlidir" dedi. HANGİ ÜRÜNLER DAHA RİSKLİ? Pestisitler, elma, çilek, domates, biber ve ıspanak gibi ince kabuklu ya da pürüzlü yüzeye sahip ürünlerde yoğun olarak bulunabiliyor. Bunun yanı sıra buğday, pirinç, kuru fasulye ve nohut gibi bakliyatlarda da pestisit kalıntılarına rastlanabiliyor. Hayvan yemleri aracılığıyla et, süt ve yumurtaya da pestisit bulaşabiliyor. Pestisitlerin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri arasında hormonal düzensizlikler, sinir sistemi hasarları, kanserojen etkiler ve üreme bozuklukları yer alıyor. PESTİSİT MARUZİYETİNİ AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER Sebze ve meyveleri bol suyla yıkamak, sirkeli ya da karbonatlı suda bekletmek, soyulabilir ürünlerin kabuklarını soymak, mevsiminde üretilen gıdaları tercih etmek gibi önlemlerle pestisit maruziyeti azaltılabilir. Ancak bireysel önlemlerin yanı sıra pestisit kullanımının genel olarak sınırlandırılması gerektiği belirtiliyor.

BUÜ’lü akademisyenler fonksiyonel yem katkı maddesi geliştirecek Haber

BUÜ’lü akademisyenler fonksiyonel yem katkı maddesi geliştirecek

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saliha Şahin’in yürütücülüğünü üstlendiği ‘’Bazı Probiyotik Bakterilerin Keçiboynuzu Unu ile Enkapsülasyonu ve Hayvan Beslemede Yem Katkı Maddesi Olarak Kullanımının Araştırılması’’ başlıklı projesi YÖK tarafından desteklenmeye hak kazandı. 2023 yılı Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) projesinin çağrı alanlarından biri olan “Hayvan Besleme” alanına yönelik olarak çalışmalar içeren proje ile hayvan besleme konusunda yararlar sağlayan probiyotik bakterilerin doğal kaplama materyali olan keçiboynuzu unu üzerine enkapsüle edilmesi ve hayvan beslemede yem katkı maddesi olarak kullanımı araştırılacak. Multidisipliner bir çalışma olarak yürütülecek olan proje ekibinde; Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfiye Yılmaz Ersan, Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekin Sucu ve Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü yüksek lisans öğrencisi Elif Tülek yer alıyor. Proje hakkında açıklamada bulunan Prof. Dr. Saliha Şahin; ‘‘Dünya nüfusunun artışı, hayvansal ürünlere olan talebi artırmış, ancak bu sektörü etkileyen sorunlar, düşük kaliteli yemler, iklim değişikliği, parazitler ve hastalıklar gibi faktörlerle karşı karşıya bırakmıştır. Dirençli patojen bakterilerin yayılmasının yanı sıra hayvansal ürünlerdeki antibiyotik kalıntıları endişeleri, hayvan sağlığını iyileştirmek ve verimi artırmak için probiyotikler gibi doğal alternatif yem katkı maddelerine olan ilgiyi artırmıştır. Tarım sektöründe özellikle ruminantların sindirim sistemi fermantasyonu, hayvan dışkı ve idrarı, solunum gibi faaliyetler sonucu atmosfere yayılan CO2, CH4 ve N2O gibi sera gazlarının büyük kaynağı olup bazı probiyotiklerin metan üretimini azaltma potansiyeline sahip olduğu ve bu sayede karbon ayak izini azaltmada umut verici sonuçların elde edilebileceği bilinmektedir’’ şeklinde konuştu. Bu projenin hayvansal üretimde sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, probiyotik bakterilerin doğal kaplama materyali olan keçiboynuzu unu üzerine enkapsülasyonu sonucu elde edilen mikroenkapsüle bakterilerin, hayvan beslenmesinde yeni bir yem katkı maddesi kaynağı sağlayabileceği ve antibiyotik kullanımının azaltılmasına yardımcı olabileceğini vurguladı. Projenin, alternatif ve kaliteli yem katkı maddelerinin üretilmesi, üretilen yem katkı maddelerinin kalitesinin artırılması ve yeni yem katkı maddesi kaynaklarının araştırılması konusuna değer katacak nitelikte olduğunu söyleyen Şahin; “2 yıl boyunca sürdüreceğimiz projenin sonunda hayvan besleme alanında fonksiyonel yem katkı maddesi geliştirilerek yeni fonksiyonel ürünlerin endüstriyel alanda kullanılabilirliğinin tanımlanmasını hedefliyoruz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.