TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hububat Üretimi

AGRONEWS - Hububat Üretimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hububat Üretimi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Güneydoğu’nun 8 aylık hububat ihracatı 2,2 milyar dolar Haber

Güneydoğu’nun 8 aylık hububat ihracatı 2,2 milyar dolar

Güneydoğu Anadolu’nun en fazla ihracat gerçekleştiren sektörü hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri alanında bölgenin 8 aylık ihracatı 2,2 milyar dolar oldu. Ortalama ihracat birim fiyatlarını yüzde 10,9 oranında artırmayı başaran bölgedeki hububatçılar, miktar olarak geçen yıla göre yüzde 12,4 daha az ürün satış yapmalarına rağmen değer bazında geçen yıl verilerine 67 milyon dolar yaklaştı. Orta Doğu’nun toplam ihracat içindeki payının yüzde 50’yi geçmesinde, Irak pazarında sağlanan yüzde 8’lik artış etkili oldu. Güneydoğu Anadolu bu verilerle hububat alanında Türkiye’nin en fazla ihracat yapan bölgesi olma özelliğini korudu. “Sektörel ürün çeşitliliğimiz ihracat gelirlerimizi artırdı” Küresel gıda fiyatlarındaki gerilemenin özellikle buğday unu ve ayçiçek yağı ihracat fiyatlarında baskı oluşturduğu bir dönemde, sektörel ürün çeşitliliğinin sağladığı rekabet avantajıyla ihracat gelirlerini artırdıklarını belirten Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, “Buğday unu ve ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünleri, sabit beslenme ihtiyacı oldukları için buradaki fiyat çekilmelerini sürekli düşünmemek lazım. Bazı aylarda satış fiyatları düşebilir ama bu alanlarda faaliyet gösteren ihracatçılar güçlü bir mali altyapıya sahiptir. Bu ürünlerin ihracatında kullanılan hammadde de büyük oranda ithal girdi olduğu için, firmaların gelir gider tabloları dengelidir. Sektör geneli olarak baktığımızda bu yıl bölgemizde fark oluşturan unsurların tatlı bisküvi, gofret ve çikolata gibi satış fiyatı yüksek ürünlerin olduğunu görüyoruz. Hububat sektörünün Türkiye genelindeki ihracat birim fiyatları yüzde 0,4 düşerken, biz ortalama birim fiyatlarda yüzde 10,9 artışla ülke ortalamasından pozitif yönde ayrıştığımız için memnunuz” dedi. “Kaliteden ödün veren olursa hemen karşısında oluruz” Dünyanın en önemli tarım merkezlerinden biri olan Güneydoğu Anadolu’nun coğrafi bir marka olduğunu ve buradaki üreticilerin kalite anlayışına zarar verecek her türlü girişimle mücadele edeceklerini belirten Kadooğlu, “Biz mutfağı ve kültürüyle dünyada nam salmış bir bölge olarak, yurt dışındaki alıcılar nezdinde her zaman bir ilgi odağıyız. Herkes dünyada başka bir Gaziantep’in daha olmadığını biliyor. Satın almacılar bölgemizden bir gıda ürünü ithal ettiği zaman Diyarbakır’ın, Mardin’in, Şanlıurfa’nın meşhur ürün kalitesinde olmasını istiyor. Haksız rekabet amacıyla kaliteden ödün veren, bölgedeki büyük üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın özenle yükselttiği Güneydoğu imajını riske atan olursa hemen karşısında oluruz. Bu konuda bir örneği yakın dönemde, hayvan yeminde kullanılmak üzere ithal edilen soyadan elde edilen yağların bazı firmalar tarafından ayçiçek yağına karıştırıldığı iddiaları esnasında yaşadık. Dünyada en fazla rafine ayçiçek yağı ihracatı yapan ülke olarak, bu girişimlerin engellenmesi konusunda kamu yöneticilerimizi uyardık. Bakanlıklarımızla iş birliği içinde kalite odağından taviz vermeden, ihracat gelirlerimizi artırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Güneydoğu’nun 7 aylık ayçiçek yağı ihracatı 294 milyon dolar Haber

Güneydoğu’nun 7 aylık ayçiçek yağı ihracatı 294 milyon dolar

7 aylık dönemde Güneydoğu’nun ayçiçek yağı ihracatı 294 milyon dolara ulaştı. Bölgeden gerçekleşen toplam hububat ihracatı 2,5 milyon tonu geçti. Bölgedeki firmalar toplamda 586 bin ton makarna, 247 bin ton ayçiçek yağı ihraç etti. Bu verilere göre; değer bazında Türkiye’nin toplam makarna ihracatının yüzde 62,9’u, ayçiçek yağı ihracatının ise yüzde 55,7’si Güneydoğu Anadolu bölgesinden yapıldı. 7 aylık dönemde Güneydoğu’nun ayçiçek yağı ihracatı 294 milyon dolara ulaştı. Bitkisel yağ ihracatında Cibuti, Irak ve ABD ilk üç sırada yer aldı. “Ayçiçeği tohumu tarife kontenjanı, rafine yağ üreticilerini kapsamalı” Cumhurbaşkanı Kararıyla 1 Ocak-30 Nisan 2025 tarihleri arasında düşük gümrük vergisiyle ayçiçeği tohumu ithalatı için tarife kontenjanı açılmasını değerlendiren Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, “Temmuz itibarıyla Çukurova’da başlayan ayçiçek hasadı, Marmara’da devam ediyor ve buradan gelen veriler bu yıl aşırı sıcakların rekolteyi etkilediğini gösteriyor. Bu süreçte ürün arz güvenliğini sağlamak ve fiyatlama davranışlarını olumlu etkilemek üzere, Cumhurbaşkanlığı kararı ile ithalat konusunda önemli bir adım atıldı. Resmi Gazete’de yayınlanan kararla gelecek yıl 1 milyon ton yağlık ayçiçeği ithalatı yapılabilmesi için tarife kontenjanı açıldı. Ham yağ üretimini desteklemeye yönelik bu düzenlemenin rafinasyon işlemiyle yemeklik yağ üreterek son tüketiciye hizmet eden işletmelere doğru genişletilmesini arzu ediyoruz. Çünkü tarife kontenjanının sadece ayçiçek tohumu kullanan firmalara tahsis edilmesinin, sektör genelinde bir asimetri ve haksız rekabet doğuracağını düşünüyoruz. Rafinasyon yapan firmalara doğru genişleme olmadığı bir durumda, ham ayçiçeği yağı fiyatlamasının serbest piyasa şartlarına sağlıklı bir şekilde oluşmama riski var” dedi. “Ayçiçek yağı imalatı Gaziantep bölgesinde önemli bir istihdam alanı” Ayçiçek yağı imalatının Güneydoğu Anadolu’da bölgesel ekonomi için büyük bir ticari önem taşıdığına dikkat çeken Kadooğlu, “Bölgeden yılda 500 milyon dolara yakın ayçiçek yağı ihracatı yapıyoruz. Firmalarımızın tanıtım gücüne bağlı olarak siparişler artıyor ve yüksek talebe bağlı olarak ayçiçek yağı ihracatımız 7 aylık dönemde miktar bazında yüzde 15 kadar daha artmış görünüyor. Tarife kontenjanına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı’na göre yağlık ayçiçeği ithalatında gümrük vergisi yüzde 8, ham yağ ithalatında ise gümrük vergisi yüzde 20 olarak uygulanacak. Bu farktan, düzenlemede tohum ithalatının önceliklendirildiğini görüyoruz. Fakat; ham ayçiçeği yağını hammadde olarak temin eden ve rafinasyon işlemini yapan yemeklik yağ üreten firmalarımızın da göz ardı edilemeyecek derecede yüksek üretim kapasiteleri var. Bu tesisler özellikle Gaziantep bölgesinde önemli bir insan kaynağı için istihdam alanı oluşturuyor. Buna ek olarak, uluslararası ticari bağlantılarımız geliştikçe bölgedeki markalarımız yurt dışında daha fazla bilinen ve talep gören bir hale geliyor” diye konuştu.

Türkiye’nin tahıl ambarında hasat erken başladı, rekolte yüksek Haber

Türkiye’nin tahıl ambarında hasat erken başladı, rekolte yüksek

Rekolte ve kalitenin yüksek olması, mahsulüne aylardır gözü gibi bakan çiftçilerin yüzünü güldürdü. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, ülke genelinde hasat dönemini etkiledi. Sivas’ta Ağustos ayında başlayan hububat hasadı, havaların sıcak seyretmesi nedeniyle Temmuz ayı sonunda başladı. Türkiye’nin birçok iline giderek hasat yapan biçerdöverler, Sivas’ta tarlalara girdi. Önceki yıl yoğun yağışlar nedeniyle ürünlerinde kalite kaybı yaşayan çiftçiler, 2024 yılı hasat döneminden ümitli. Sivas merkeze bağlı Himmetfakı köyünde başlayan hasadı yerinde inceleyen Sivas Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ, çiftçilerin bilinçli üretim yaptığını söyledi. “Tüccarlar ürünün hakkını vermeli” Hasadın normal şartlarda Ağustos ayında başlaması gerektiğini söyleyen Başkan Hacı Çetindağ, “Sivas’ımızda hasat geçen yıllara sıcaklıkların aratmasından dolayı bu sene erken başladı. Şu anda hem kalite tüksek hem de verim yüksek bu yüzden çok memnunuz. Fiyatların düşük olmasından dolayı çiftçimiz biraz sıkıntı yaşandı. Cumhurbaşkanımızın bir sözü vardı ekilmeyecek yer bırakılmasın, biz kimseye muhtaç olmaya caz diye. Biz Sivas çiftçisi olarak bunu çok iyi başardığımızı biliyorum. Ekilmeyen bir arazimiz kalmadı her tarafı ektik. Sivas, ülkemizde en son hasat başlayan illerden birisi. Buğdaylarımız eskisi gibi değil, Toprak Mahsulleri Ofisimiz gece gündüz çalışıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bizim kara gün dostumuz, bunun yanında tüccarlarımızda olsun. Tüccarlarımız hemen fırsatını değerlendirip de düşük fiyata almasınlar. Çiftçimiz bu sıcağın anlıda 24 saat çalışarak ülkemizin dışarıya bağımlı kalmaması için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Biz Sivas çitçisi olarak devletimizin milletimizin her zaman yanındayız üretmeye devam edeceğiz. Bizim tek istediğimiz Devletimiz bizim çiftçimizin hakkını versin ve tüccarlarımızda bu işi fırsata çevirmeyerek daha çok taşın altına elini koyarak bu toprakları hep beraber ekelim, ülkemizin karnını doyuralım dışarıya da ihracat yapalım” dedi. “Bu yıl verim de kalite de yüksek” Önceki sene yaşanan kalite kaybının yağmur nedeniyle olduğunu söyleyen Hacı Çetindağ, “Hasat zamanına daha 15-20 gün varken bu sene erken başladı. İklim değişikliğinden dolayı geçen sene yağışların çok fazla olması, hastalıkların fazla olması hem verim kaybına neden oldu hem kaliteyi düşürdü. Bu yüzden dolayı da Toprak Mahsulleri Ofisi de buğday aldı ama yeteri kadar alamadı çiftçimiz bu yüzden dolayı büyük mağdur oldu. Bu sene hem kalite var hem verim yüksek ama tek sıkıntımız buğday fiyatlarını Cumhurbaşkanımız tarafından düşük açıklanması. Bir ekmeğin 10 TL olduğu bir bardak çayın 20 TL olduğu bir ülkede bizim çiftimizin gerçek el emeğinin verilmesini istiyoruz. Biz yine de şikâyet etmeyeceğiz. Ekmeye, üretmeye devam edeceğiz. Hükümetimize devletimize güveniyoruz çiftçimizin emeğini verecek” ifadelerine yer verdi. "Bu yıl hasat yüzümüzü güldürdü" Tarlasında hasada başlayan çiftçi İsmail Doğruyol, “Hasat çok güzel, bakım istiyor her şey gibi bakım olmazsa da verim alınamıyor. Mevsim olarak güzel, rekolte güzel, protein oranı yüksek bu yıl hasat yüzümüzü güldürdü. Mazot, gübre pahalı girdiler çok fazla. Girdiler biraz daha düşük olsa bu hasat zamanı verim ile kendini dengeler” şeklinde konuştu.

Yozgat’ta ekilen lavanta üreticinin gözdesi oldu Haber

Yozgat’ta ekilen lavanta üreticinin gözdesi oldu

Yozgat’ta arpa, buğday, nohut ve yeşil mercimeğe alternatif olarak 2021 yılında yurt dışından getirdiği 15 bin lavanta fidesini 8 dönüm alanda toprakla buluşturan Harun Haliloğlu, lavanta hasadına başladı. Yozgat’ta dershanede uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra tarım faaliyetlerine başlayan Harun Haliloğlu, 3 yıl önce alternatif ürünlere yöneldi. Daha önce hububat ekimi yapan Haliloğlu, yaptığı araştırmalar sonucu Yozgat ikliminde yetişebilen ve katma değeri yüksek olan alternatif ürün lavantaya yöneldi. Lavanta yetiştiriciliği konusunda bilgi edinen Haliloğlu, yurtdışından getirttiği 15 bin lavanta fidesini 8 dönüm alanda toprakla buluşturdu. 2 yılın ardından diktiği lavantalardan verim elde etmeye başlayan Haliloğlu, şimdi 3. hasadını yaparak elde ettiği lavantalardan yağ elde ediyor. Memleketinde üretimini yaptığı lavantayı ihraç edemeyen Haliloğlu, lavantanın sıkımını yaptırıp yağ olarak iç piyasaya sunuyor. Sağlıktan sanayiye, kozmetikten sağlığa kadar birçok alanda lavantanın katma değerinin yüksek olduğunu belirten Haliloğlu, dış pazarın açılıp ürünlerin ihraç edilmesini istedi. “2 bin kilogram ürün elde edeceğim” Bu yıl yağışların az olması nedeniyle lavanta üretiminde yüzde 40 civarında bir kaybın olduğunu aktaran Haliloğlu, 8 dönüm alandan 2 bin kilogram verim elde edeceklerini söyledi. Haliloğlu, “2021 yılı baharında lavantaları fideledik. İlk fidelerimizi yurt dışından getirmiştik, şimdilerde Türkiye’de yaygınlaştı. Bu sene dördüncü yıl ve üçüncü hasat. Bu seneki hasadımızda önceki yıllara nazaran yüzde 40’a yakın fire var. Kış yağışları, özellikle kar yağışı görmediğimizden dolayı şu anda lavanta ürünümüzde bir kayıp söz konusu. Ama yine de katma değerli ürün üretilmesi açısından Yozgat için tavsiye edebileceğim bir ürün. Şu anda 8 bin metrekarelik bir alan içerisinde yaklaşık 15 bin fideyle tarım yapmaya çalışıyoruz. En büyük sorunumuz çıkardığımız yağların pazar bulamaması, pazar bulamadığımız için de iç piyasada şu anda değerlendirmeye çalışıyoruz. Yurt dışı kanallarımızın gerek devlet, gerek hükümet yetkililerince ivedi bir şekilde acil bir şekilde açılmasını talep ediyoruz” dedi. “Lavanta, hububattan daha avantalı” Hububata oranla lavantanın yüzde 50 daha karlı bir ürün olduğunu belirten Haliloğlu, “Bizim bölgemizde tarlalar genellikle nadasla kullanılır. Bir yıl ekilir, bir yıl bekler. Ben bu aşamada küçük bir hesap yaptığımda buraya buğday, arpa cinsinden bir şey ekmiş olsaydım yıllık bana getirisi ortalama bin lira civarı olacaktı. Ama ben şimdi burada yağı çıkarttığımda eğer yağları gerçek fiyatıyla satabilirsem yaklaşık 70-80 bin lira gibi bir rakama ulaşabilirim. Bu masrafları düştüğümüzde de nereden baksanız yüzde 50 masrafa gitmiş olsa bile yıllık 40-50 bin lira bir getirisi olabilir. Bir de her yıl bu durum. Buğdayın yaklaşık 50 katına ulaşabilme ihtimalimiz var. Fakat en büyük sıkıntımız az önce söylediğimiz gibi yurt dışı kanallarının açılması, yani uluslararası bir ürün haline gelmesi. Çünkü biz burada turistik bir amaç peşinde değiliz, tamamıyla tıbbi lavanta üretiyoruz” şeklinde konuştu. “Emek gerektiren bir ürün” Lavanta üretiminin emek gerektirdiğini ve çalışacak herkese bu işi önerebileceğini söyleyen Haliloğlu, “Normal şartlarda böyle bir tarladan ürün dönüşü 3 yıldan sonra alınır. Ama biz ikinci yılımızda hasada başladık, oldukça memnunuz ama emek istiyor. Yani çalışmayı göze alabilecek herkesin yapabileceği bir ürün. Sulama imkanımız olmadığı için biz yılda bir defa ürün alıyoruz ama sulamanın olduğu yerlerde iki kez de ürün alınabiliyor” ifadelerine yer verdi.

Hüyük’te anıza direkt ekim dönemi başlıyor Haber

Hüyük’te anıza direkt ekim dönemi başlıyor

Konya’da hububat tarımının önemli merkezlerinden Hüyük ilçesindeki tarım arazilerinde anıza direk ekim dönemi başlıyor. Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdare Başkanlığı tarafından finanse edilen ilçede “Doğrudan Ekim Teknikleri Eğitim” projesi çerçevesinde temin edilen anıza direk ekim makinesi proje ortağı olan Hüyük Ziraat Odası Başkanlığına teslim edildi. Hüyük Ziraat Odası Başkanı Ertuğrul Zedef, KOP Başkanlığına projeye verdiği destek ve katkılardan dolayı teşekkür etti. Zedef, makine kullanımı ile yörede faaliyet gösteren üreticilerin artık yakıttan yüzde 80 ve maliyetten yüzde 50 oranında tasarruf sağlayacağını belirterek, “Doğrudan Anıza Ekim Mibzeri ile doğrudan ekim yöntemiyle bölgemizde de hububat ekimi yapılabilecek. Bütün dünyada uygulanmakta olan ve son yıllarda ülkemizde de yaygınlaşmakta olan doğrudan anıza ekim yöntemiyle hem işçilik maliyetleri, hem de sürüm maliyetleri düşerek çiftçimize büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Klasik üretim yöntemlerinde yoğun toprak işleme yapılmaktadır. Yoğun toprak işleme, toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını bozmakta ve çiftçiye ağır maliyetler getirmektedir. İlçemizde ana ürünler olan buğday ve arpa üretiminde ise arazinin özelliklerine göre değişmekle birlikte ekim öncesi 3-5 kez traktörle tarlaya girilerek toprak hazırlığı yapılmaktadır. Direk anıza ekim yapan mibzer kullanılması ile 1 seferde ekim yapılmakta, çiftçi açısından yakıtta yüzde 70-80, iş gücünden ve zamandan yüzde 50-60 tasarruf sağlanmaktadır. Aynı zamanda toprağın organik madde miktarında artış, toprak strüktüründe iyileşme, havalanma ve su geçirgenliği gibi toprak fiziksel özelliklerinde iyileşme, verim artışı hedeflenmektedir” dedi.

Hububat ihracatı ilk 6 ayda 5,9 milyar dolar oldu Haber

Hububat ihracatı ilk 6 ayda 5,9 milyar dolar oldu

Bisküvi, buğday unu, bitkisel yağlar, şekerli ve kakaolu ürünler ile makarna başta olmak üzere temel gıda ürünlerini kapsayan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün yılın 6 ayı sonunda toplam ihracatı yüzde 6,9 artışla 5,9milyar dolar oldu. Yılın ilk yarısında ihracatı miktar bazında yüzde 25 artan hububatçıların ihraç ettiği ürün toplamda 6,2 milyon tona ulaştı.En fazla ihracat gerçekleştirilen Irak’tan sağlanan gelirin yüzde 10,7 arttığı altı aylık dönemde, ABD sektörün ihracatında ikinci sırada yer aldı. Bu dönemde ürün gruplarından bisküvi-pasta ihracatı 811 milyon dolar, bitkisel yağ ihracatı 696 milyon dolar, buğday unu ihracatı ise 675 milyon dolar oldu. Yurt içi ve yurt dışı gelişmeler ekseninde buğday piyasasındaki gelişmelere değinen TİM Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, Türkiye’nin uyguladığı buğday ithalatı yasağının küresel etkilerini değerlendirerek, “Özellikle Rusya ve ABD’de artan yağışlara bağlı olarak yüksek üretim beklentisiyle hububat fiyatlarındaki gevşeme sürüyor. Ülkemizde buğday alım fiyatlarının enflasyonla mücadeleyi önde tutan oranlarda güncellenmesi ve buğdaya ithalat yasağı getirilmesi de tarımsal bir emtia olarak buğdayın küresel fiyatlarını aşağı yönlü etkiliyor. Küresel ölçekte ürün arzının yükseldiği, para arzının ise sınırlı olduğu böyle bir dönemde, Türkiye dengeli bir ticaret politikası yürütüyor. Buğday ithalatına tekrar izin çıktığı zaman; başta makarna sektörü olmak üzere gıda alanındaki farklı sektörlerimiz için hammadde girdisi olarak temin edeceğimiz buğdayda uygun fiyatlar bulabiliriz” dedi. “Türkiye kişi başına yaklaşık 250 KG buğday üretiyor” Bu yıl dünya buğday üretiminin 800 milyon tona yakın seviyelerde olacağının altını çizen Tiryakioğlu, “Bu veriler dünya nüfusuna vurulduğu zaman, dünyada yıllık kişi başına 100 KG buğday üretimi yapıldığı anlamına geliyor. Diğer taraftan 85 milyon nüfuslu Türkiye, yılda 21,5 milyon tonluk rekolte ile kişi başına yaklaşık 250 KG buğday üretiyor. Ülkemizin buğday üretimindeki gücü; hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörümüzün iştigal alanındaki performansına da doğrudan yansıyor. 2023 verilerine göre yıllık buğday unu ve makarna ihracatımızın toplamı 5 milyon tonu buluyor. Geçen yıl 164 ülkeye 3,5 milyon ton buğday unu ihracatı gerçekleştiren Türkiye, 2015 yılından beri bu alanda dünya ihracat şampiyonluğunu da elinde bulunduruyor. Bu stratejik ürünü iştigal alanında tutan bizim sektörümüzün bir özelliği de bisküvi-pasta, kakaolu mamuller, yağlı tohumlar ve baharatlar gibi KG başına ortalama birim fiyatları 2 ila 4 dolar arasında değişen katma değerli ürünleri kapsıyor oluşudur” şeklinde konuştu. “Hububat alanında dış ticaret açığı vermeyen bir ülkeyiz” Tarımsal hasılada Avrupa’da birinci olan Türkiye’nin bir başka özelliğinin hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri iştigal alanında dış ticaret açığı vermemesi olduğunun altını çizen Tiryakioğlu, “2023 verilerine göre 1,5 milyon tondan fazla bisküvi-pasta, 1,5 milyon tona yakın bitkisel yağ, 1 milyon tondan fazla şeker ve şeker ve mamulleri, 1 milyon tona yakın kakaolu mamul ihraç eden Türkiye, sektörümüzün toplam dış ticaretinden yılda 12,5 milyar dolara yakın gelir elde etti. TÜİK’in hesaplamasına göre hububat, değirmencilik ürünleri, malt, nişasta, inülin, yağlı tohum ve meyveler, muhtelif tane, tohum ve meyveler, saman ve kaba yem, şeker ve şeker mamulleri, kakao ve kakao müstahzarları, yenilen çeşitli gıda müstahzarları, hayvanlar için hazırlanmış kaba yemler şeklimde tanımlanan fasıllarda Türkiye’nin toplam ithalatı ile toplam ihracatı benzer seviyelerde seyrediyor. Kısacası Türkiye; dünyanın değişik coğrafyalarından farklı kültürlere ve farklı alım gücüne sahip kesimlerin gıdaya yönelik ihtiyaçlarına özel çözümler üretirken bu alanda dış ticaret açığı vermeyen bir ülke olmanın haklı gururunu yaşıyor” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.