TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kırmızı Et

AGRONEWS - Kırmızı Et haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırmızı Et haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzmanı uyardı: Haber

Uzmanı uyardı: "Yeni kesilmiş kurban etini buzdolabına koymayın"

Kurban Bayramı’na hazırlanırken binlerce vatandaş kurban vazifesini yerine getirecek. Uzmanlar ise kesilen etlerin heba olmaması, hijyenik şartlarda saklanması için önemli uyarılarda bulundu. Konu ile ilgili konuşan Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, etin kesimden sonra bir süre dondurulmadan bekletilmesi gerektiğini söyledi. Kesimden sonra bekletilmeden dondurulan etin sertleşeceğini belirten Ercoşkun, etin dinlendirilmesinin önemine değindi. “Yeni kesilmiş kurban etini buzdolabına koymadan önce birkaç saat dinlenmelidir” Kesimden sonra etin en yumuşak halde olduğunu belirten Ercoşkun, “Yeni kesilmiş kurban eti, buzdolabına koymadan önce birkaç saat dinlenmelidir. Kesilmiş eti, 24 saat dondurursak ölüm sertliği aşamasında donmuş olacak ve çözündürdüğümüz zaman en sert halinde olacak. Yeni kesilen et en yumuşak haldedir. Yavaş, yavaş sertleşir ve daha sonra tekrardan gevşemeye başlar. O esnada damardaki kanlar süzülerek laktik asit oluşur. Mikrobiyal olarak daha güvenilebilir bir et olarak karşımıza çıkar" dedi. "Kahvaltıda et tüketmek yerine sindirimi kolay besinler yemeliyiz” Kahvaltıda et tüketilmemesi gerektiğini kaydeden Ercoşkun, "Kesilen kurban etlerini 15 gün buzdolabı şartlarında saklayabiliriz. Dondurmak istiyorsak en az 24 saat bekletmemiz gerekiyor. Et, sindirilmesi zor bir besindir. Kahvaltıda et tüketmek yerine sindirimi kolay besinler yemeliyiz” diye konuştu.

Endüstriyel yemek sektöründen kırmızı ve beyaz et fiyatlarına tepki Haber

Endüstriyel yemek sektöründen kırmızı ve beyaz et fiyatlarına tepki

Ramazan ayı öncesinde başlayan fiyat artışın hızla devam ettiğini söyleyen BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, endüstriyel yemek sektörünün artan fiyatlara daha fazla dayanmasının imkânsız olduğunu açıkladı. Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı Coşkun Dönmez, kırmızı ve beyaz ette hızla yükselen fiyatların sadece arz-talep dengesizliği, girdi maliyetlerinin yüksekliği ile açıklanamayacağını, her yıl Ramazan ayı öncesinde başlayıp kurban bayramına kadar süren spekülatif etkileri göz ardı edilemeyeceğini vurguladı. Dana etinin 560 lira bütün tavuğun da 120 liraya yükseldiğini ve artışın durmadığını ifade eden Dönmez, “Bu fiyatlarla vatandaş evine ne kırmızı ne de beyaz et alamaz. Endüstriyel yemek sektörü de bu fiyatlarla ilke menü fiyatlarını sabit tutamaz. Daha fazla dayanacak gücümüz kalmadı. Çok acil önlemler bekliyoruz” dedi. Ticaret Bakanlığı’nın önceki gün aldığı kararla 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yılsonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde beyaz et ihracatına kısıtlama getirmesini olumlu bir adım olarak gördüklerini söyleyen Coşkun Dönmez, 2024 yılının ilk aylarıyla birlikte tavuk eti fiyatlarındaki artış hızının enflasyonun, yem ve enerji gibi maliyet kalemleri ile döviz kurundaki aylık fiyat değişimlerinin çok ötesine geçtiğine dikkat çekerek, “Kırmızı et fiyatları yükselince beyaz ete olan talep arttı. Bunun üzerine beyaz et fiyatları da anormal artmaya başladı. İthalat kısıtlaması olumlu ama kırmızı et içinde önlem gerekiyor” dedi. Başkan Dönmez, Türkiye’de tarımsal üretimin zaten istikrarsız bir çizgide olduğunu, hem dünyada hem Türkiye’deki olumsuz gelişmelerin kırmızı et fiyatlarını sürekli artırdığını kaydetti. Fiyat artışlarının herhangi bir maliyet artışına dayanmadan özellikle Ramazan ayı öncesinde başlayarak Kurban Bayramına kadar devam etmesin fırsatçılık olarak nitelendiren Başkan Dönmez, spekülatörlere karşı devletin daha ciddi önlemler alması gerektiğini söyledi. Dönmez, artan fiyatlar karşısında canlı hayvan ve kırmızı et ithalatının acil olarak başlatılmasını, ayrıca Et ve Süt Kurumu’nun da piyasayı dengeleyecek adımlar atmasını istedi. Dönmez Endüstriyel yemek sektörüne Et ve Süt Kurumu tarafından uygun fiyatlı et, süt ve süt ürünleri vermesi gerektiğini de belirterek, “Maalesef artan fiyatlar yüzünden çok yakında kırmızı ve beyaz etli menülere veda etmek zorunda kalabiliriz. Bunu önlemenin yolu endüstriyel yemek sektörünün kırmızı ve beyaz ette desteklenmesinden geçiyor. Bu konuda hızlı bir çözüme ihtiyaç var” diye konuştu. Kırmızı et fiyatlarındaki yükselişin birçok nedeni olduğunu, maliyet artışları, pandemi ve dünyadaki savaşların etkisini görmezden gelmediklerini kaydeden Başkan Coşkun Dönmez, “Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Ramazan ayı ve Kurban Bayramı bahane ederek fırsatçılık yapanlara hoşgörüyle yaklaşmamamız mümkün değil. Endüstriyel yemek sektörü olarak zaten tarımsal gıda fiyatlarındaki artıştan en çok etkilenen sektörüz. Kırmızı ve beyaz et de bizim en önemli hammaddemiz. Durup dururken fırsatçıların fiyatları yükseltmesiyle bizim de maliyetlerimiz değişiyor. Müşterilerimize karşı sorumluluklarımız var. Ama bu artışları biz de fiyatlara ansıtmak zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu.

Varto’da et fiyatları yükselince vatandaşlar balığa yöneldi Haber

Varto’da et fiyatları yükselince vatandaşlar balığa yöneldi

Muş’un Varto ilçesinde, kırmızı etin fiyatını yüksek bulan vatandaşlar beyaz ete ve balığa yöneldi. Kırmızı etin kilosunun 400 TL’ye yükseldiği ilçede, vatandaşlar bayram öncesinde beyaz ete ve balığa rağbet gösterdi. Kırmızı etin fiyatını yüksek bulan Veysel Mertyüz adlı vatandaş, balığa yönelmek zorunda kaldıklarını söyledi. Balıkçıların da bu durumu fırsata çevirdiğini dile getiren Veysel Mertyüz, "Ete yapılan zamla birlikte fiyatlar oldukça yüksek. Biz de mecburen balık ve tavuk etine yöneldik. Balık çok rağbet gördüğü için fiyatları da arttı. Geçen hafta kilosu 50 TL olan sazan balığı bugün 70 TL’ye olmuş" dedi Murat Nehri’nde yakaladığı balıkları Muş Caddesi üzerinde satan Murat Tarhan adlı satıcı ise fiyatların normal olduğunu belirterek, 70 liranın çok yüksek bir rakam olmadığını söyledi. Son günlerde vatandaşların balığa rağbet ettiğini belirten Tarhan, "Satışlarımız iyice arttı. Murat Nehri’nden ve Varto Çayı’ndan avladığımız balıkları satarak para kazanıyoruz. Tezgâhımızda balık hiç kalmıyor. Satışa sunduğumuz balıklar kısa süre içerisinde tükeniyor. Günlük taze olarak tükeniyor" diye konuştu. Sağlıklı bulduğundan dolayı beyaz eti tercih ettiğini belirten Bilal Çelik de, "Çocuklarıma daha çok tavuk ve balık yediriyorum. Çünkü daha sağlıklıdır" şeklinde konuştu.

Ankara’da Ramazan’da kıyma 324 liradan satılacak Haber

Ankara’da Ramazan’da kıyma 324 liradan satılacak

Ankara’da PERDER üyesi bin 100’e yakın yerel market ve zincirde kıymanın kilosu 324, kuşbaşının ise 354 liradan satılacak. İslam aleminin 11 ayın sultanı mübarek Ramazan ayına girmesine sayılı günler kaldı. Ramazan ayı için alışveriş yapmak isteyen vatandaşlar ise et reyonlarının önünde karşılaştığı manzarayla neye uğradığını şaşırdı. Üst üste gelen fahiş zamlar tüketiciyi düşündürürken, Et ve Süt Kurumu ile Ankara Perakendeciler Derneği iş birliğine gitti. İmzalanan protokole göre Ankara’da PERDER üyesi bin 100’e yakın yerel market ve zincirde kıyma kilosu 324, kuşbaşı et ise 354 Türk lirasından satılacak. PERDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recai Kesimal, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) yaptığı açıklamada Ramazan ayına özel Et ve Süt Kurumu ile protokol imzaladıklarını ifade etti. Ramazan ayında temel besin maddesi olan ete karşı ilginin yoğunlaştığına dikkati çeken Kesimal, “Oruç tutarken özellikle temel gıdaya ulaşım konusunda istek ve arzuları uyanıyor Ramazan hasebiyle. Temel besin maddesi ete karşı olan ilgi ve alaka da biraz fazlalaşıyor. Son günlerdeki et fiyatlarındaki anormal artışları bir ölçüde iç piyasada dengelemek, müşteriye daha ucuz ve kaliteli et tükettirmek amacıyla Tarım Bakanlığına bağlı Et ve Süt Kurumumuzun almış olduğu bir karar” ifadelerini kullandı. Kıymanın kilosu 324, kuşbaşının kilosu 354 liradan satılacak Yerel perakendeciler olarak yapılan sözleşme ile Ankara’nın her noktasında daha sağlıklı ve hijyenik etleri sunmak istediklerini belirten Kesimal, “Kıymadaki fiyatımız 324 lira. Biliyorsunuz kıymanın fiyatı 400 ile 450 lira bandında gidiyor. 600 liraya kadar varan kuşbaşıyı da ithal etle 354 liraya kadar satabileceğimiz görülüyor. Etteki kalite de çok önemli. Avrupa’dan geliyor bu etler. Avrupa menşeli etlerimiz bunlar. İki yaşında dana karkas eti olarak geliyor” diye konuştu.

Yılbaşı nedeniyle hindide talep de fiyat da arttı Haber

Yılbaşı nedeniyle hindide talep de fiyat da arttı

 Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, yılbaşı dolayısıyla hindiye talebin arttığını ve 3 kilogram hindiye bin 500 TL istendiğini belirterek, "Şu anda etle kıyasladığımız zaman hindi daha pahalıdır. Et alıp yesinler, illaki hindi alınıp tüketilecek diye bir kanun yok. Biz almıyoruz, tavuk alsınlar" dedi. Havaların soğuması ile birlikte başta kan deposu olarak bilinen ciğer olmak üzere sakatata vatandaşların talebi arttı. Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, sakatat fiyatlarının geçen yıla oranla yüzde 200’e yakın arttığını belirtti. Türkiye’deki hayvan varlığı hakkında bilgi veren Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, “TÜİK açıklamasına göre 55-60 milyon arasına küçükbaş, 17-18 milyon arasında da büyükbaş hayvanımız var. Hayvan varlığında bir sıkıntımız yok. Provokatörler her sene yılbaşı ve bayramlarda çıkarak hayvan olmadığını söyler. Hayvan yetiştiriciliği büyük firmaların eline geçti, küçük üreticilerin yüzde 70’i üretimi bıraktı. Bırakınca büyük firmaların eline geçti, bunlar da istedikleri gibi fiyatları belirliyorlar. Bir bakıyoruz pazartesi bir fiyat, çarşamba bir fiyat, cuma günü bir fiyat söylüyorlar. Böyle bir fiyat olmaz. Küçük üreticinin ve esnafın payına düşen bir şey yok. 15-20 bin hayvanı olan var, onlar köşeyi döndü. Bizim üreticinin bir çiftliği var, onun 10 çiftliği var. Devletin hayvan getirerek küçük işletmelere vermesi gerekir” ifadelerine yer verdi. "Antalya’da 1 hafta önce 250 TL’ye aldığımız kuzuyu 290 TL’den alıyoruz" Türkiye’nin gündemini et belirliyormuş gibi bir algının olduğunu belirten Yardımcı, “En az zam gelen temel gıda maddesi ettir. 6-7 kişinin eline bu piyasa bırakılmamalıdır. Kota ise kotayı kaldıracaksın, önce küçük işletmelere vereceksiniz. Bu fırsatçılığa devletimiz müsaade etmeyecektir. Biz her şeye rağmen mesleğimizi yapmaya devam ediyoruz. Akrabasının üzerine 50 tane şirket açarak onlar adına hayvan alanlar var. Kuzunun fiyatı il il değişir. Her yerin kendine göre bir gideri var. Antalya’da 1 hafta önce 250 TL’ye aldığımız kuzuyu 290 TL’den alıyoruz. 300 TL’ye de alan var. 2-3 gündür piyasa oturdu, o büyük firmalar istedikleri aldı. Devlet bunlara mallarını kes dediği zaman, hayvanlarının olmadığını söylüyorlar” ifadelerine yer verdi. "Bugün piyasada baktığımız zaman 3 kilo hindiye bin 500 TL para istiyorlar" Yılbaşında hindiye olan talebin arttığını belirten Başkan Yardımcı, “Şu anda etle kıyasladığımız zaman hindi daha pahalıdır. Et alıp yesinler, illaki hindi alınıp tüketilecek diye bir kanun yok. Biz almıyoruz, tavuk alsınlar. Vatandaş bir kere kafasına koymuş, bugün piyasada baktığımız zaman 3 kilo hindiye bin 500 TL para istiyorlar. Biz ete 400-420 TL dediğimiz zaman pahalı geliyor. Bu olmaz, bu da günah. Bunun yerine et de tüketebilirler. Hindi besleyenler de bizim esnafımız, onlar da yılda bir defa para kazanacaklar. Fırsatçılık etmesinler, sene bir gün de bir fırsatçılık olmasın” dedi. "Bize dün kuzu ciğerinin gelişi 450 TL dediler" Havaların soğuk geçmesinden dolayı ciğere olan talebin arttığını belirten Yardımcı, “Hayvan kesimleri azaldı, vatandaşlarımız kışın daha çok ciğer tüketiyor. Şu anda sakatat fiyatları tavan yaptı. Geçen yıla göre sakatata yüzde 150 yüzde 200’e yakın zam geldi. Kuzu ciğeri kıyma ile yarışıyor. Bize dün kuzu ciğerinin gelişi 450 TL dediler. Biz almadık, dana ciğeri aldık. Yılbaşından sonra fiyatlar düzelir. 2-3 ay böyle yukarı çıkar, sonra iner. Artık her köşe başında bir ciğerci var, bunlar da alıyorlar. Lokantalar bize ne kadar ciğerin varsa topla gönder diyor, biz kendimizi yetiremiyoruz. Perşembe gününe kadar ciğer benim dükkanımda yok. Ciğerin kışın daha çok tüketilmesinin sebebi kan deposu olmasından dolayıdır. Kuzu ciğeri 400 TL’den başlayarak 450 TL’ye kadar satılabiliyor. Marketlerde 490 TL fiyat gördüm. Fiyatların bu kadar yukarı olmasının bir nedeni de zincir marketlerdir. Bizim ülkemizde zincir marketler çok farklı şeyler satıyorlar. Etin zincir marketlerde satılmaması gerekir” dedi. Yardımcı, işkembe fiyatının 120, kırmızı etin ise 420 TL’den satıldığını belirtti. Tavuk fiyatlarının ise geçen yıla göre 3 kat arttığına dikkat çeken Yardımcı, 75 TL olduğunu söyleyerek tavuğun parçalama işinin kendilerine verilmesini istedi.

Türkiye’nin ’Boz sığır’ ırkı koruma altına alındı Haber

Türkiye’nin ’Boz sığır’ ırkı koruma altına alındı

Üniversitede çoğaltılan ırk, damızlık olarak ülke genelinde çeşitli bölgelere gönderilecek. Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü hayvancılık tesislerinde, birçok çiftlik hayvanlarının hem eğitim, hem araştırma, hem de uygulama çalışmaları sürüyor. Sığırın farklı türleri, koyun, keçi, kaz, tavuk, deve kuşu ve arıcılık gibi hayvan türlerinin bulunduğu bölümün göz bebeğinin Boz ırk sığırlar olduğunu belirten Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, “Boz ırklar Türkiye’nin yerli hayvan gen kaynaklarından bir tanesidir. Ülkemizde özellikle Trakya ve Güney Marmara civarına yayılmış bir yerli ırkımızdır. Geçmişte bu bölgelerde eti, sütü ve iş gücünden yaralandığımız bir sığır ırkımızdı. Son yıllarda yüksek verimli kültür ırkları devreye girince, her türlü olumsuz şartlara daha dayanıklı ancak et ve süt verimi daha düşük olan Boz ırkların sayısı önemli düzeyde azaldı. Tarım ve Orman Bakanlığımızın yerli hayvan gen kaynaklarımızı korumakla ilgili önemli çalışmaları var. Bizler burada hem öğrencilerimize Boz ırkı tanıtıyor, hem de Boz ırkın korunmasına yönelik çalışmalara destek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. “Kırmızı et üretiminde ’Boz ırk’ sığırlardan daha fazla yararlanılmalı” Boz ırkların özelliklerinin önemli olduğunu ifade eden Başkan Ak, “Bu ırklar, yetersiz bakım ve beslenmeye, hastalıklara ve kötü barınma şartlara dayanıklı bir hayvan ırkıdır. Tarım ve Orman Bakanlığımızın zorunlu tuttuğu bazı koruyucu aşılar dışında bu güne kadar herhangi bir hastalık ve tedavi giderimiz olmadı. Çünkü dediğim gibi diğer hayvanlara göre dayanıklı hayvanlar. İçlerinde boğa var, herhangi bir tohumlama masrafımız yok. Her yıl her inekten 1 buzağı alıyoruz. Şu ana kadar 8 buzağımız doğdu ve herhangi bir buzağı ölümümüz yok. Elektrikli çitle çevrili suni merada otlatıyoruz, fabrika besi yemi kullanmıyoruz ve çoban masrafımız yok. Bu ırk sığırlar uygun otlama alanı varsa otlayarak kendi besin ihtiyacını karşılayabiliyor. Fabrika yemi kullanmadığımız için de yem masrafımız yok denecek kadar az. Neredeyse sıfır masrafla sığırcılık yapıyoruz” şeklinde konuştu. “Küresel ısınma ve kuraklığa dayanıklı yeni sığır ırklarının ıslahında Boz ırk sığırlardan gen kaynağı olarak yararlanılabilir” Dünyada yapılan ıslah çalışmaları, uygun bakım besleme şartlarının sağlanması ile yüksek verimli kültür ırkı süt ineklerinin veriminin 10 kat artırıldığını belirten Ak, “Ama inekler genelde yılda sadece 1 buzağı doğuruyor. Dolayısıyla altyapısı uygun bölgelerde ülke kırmızı et üretimine destek olmak için bu hayvanlardan et üretimi amacıyla daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Bu arada ülke olarak et ve süt ihtiyacımızı karşılamak için alt yapısı uygun bölge ve çiftliklerde yüksek verimli ineklerimizi yetiştirmeye de devam edeceğiz. Onlardan yüksek süt ve et verimini almaya devam edeceğiz. Ama bu hayvanlarımızdan da et üretimi açığımızı karşılamada mutlaka daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Günümüzde küresel ısınma ve kuraklık dünyada tarımda bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkilen en büyük tehdit. Ve bu tehdit her geçen gün artarak devam ediyor. Bu nedenle her türlü olumsuz şartlara dayanıklı yerli hayvan gen kaynaklarımızdan sıcağa ve hastalıklara dayanıklılık gibi önemli konularda yapılacak hayvan ıslah çalışmalarında yararlanabilmemiz için yerli ırklarımızın korunması büyük öneme sahip. Yerli gen kaynaklarımız geçmişten bu güne bize emanet edilen çok değerli bir miras. Binlerce yıl her türlü olumsuz şartlara dayanıp bu günlere kadar yaşama şansı bulmuş yerli hayvan gen kaynaklarımız bundan sonrasındaki hayvan ıslahı çalışmalarında yararlanabileceğimiz değerli bir hazinemiz. Ülkemizin diğer bölgelerinde başka yerli ırklarımız da var. Biz bölgemizin yerli ırkı olan Boz ırk sığırla çalışıyoruz. Doğu Anadolu’da Doğu Anadolu Kırmızısı, İç Anadolu’da Yerli Kara, Güney Doğu Anadolu’da Kilis Sığırı gibi yerli sığır ırklarımız da var. Şu ana kadar projemiz oldukça iyi gidiyor. Hayvanlarımız gayet sağlıklı, herhangi bir sorunumuz yok. Burada sürüyü biraz daha büyütmek, daha sonrasında da bu ırkla ilgili et süt verimi ve kalitesi ile ilgili araştırma gayeli çalışmaları da yapmak istiyoruz” dedi. “Hedefimiz 40 başlık bir sürü oluşturmak” Bu hayvanların sütü ve etiyle de çalışmalar yapmak istediklerini belirten Ak, “Çünkü merada ve daha doğal beslenen hayvanların et ve sütleri sağlıklı beslenme açısından ve besin maddesi zenginliği açısından çok önemli. Bu manada da ilerde sığır sayımız arttığında araştırma amacıyla buradan birçok veri de almış olacağız. Şimdilik 14 hayvan var, hedef 40 baş damızlık sığıra ulaşmak. Alanımız yeterli olmadığı için daha fazlasını üretmekle ilgili sorunumuz var. Güney Marmara bölgesi Boz ırk yetiştiriciliği için uygun bir bölgemiz. Boz ırk sığırları gen kaynağı olarak korumakla ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın Marmara Hayvancılık Enstitüsü bu konuda çalışmalar yapıyor. Yine Tarım ve Orman Bakanlığımızın yetiştirici elinde ıslah program çerçevesinde bölgede önemli çalışmaları var. Bizim Bursa’da Uluabat gölü kıyısında Eski Karaağaç Leylek köyünde mera ıslahı ile ilgili bir başka Boz ırk projesi de devam ediyor” diye konuştu. “Şimdiden talep yoğun” "Normal kapasiteye ulaştığımızda fazlalık olan erkek ve dişileri damızlık olarak yetiştiricilere vereceğiz" diyen Prof. Dr. Ak, “Erkeklerin damızlık talep fazlası ise kesime gidecek. Dişilerin damızlık olarak kullanılmasını hedefliyoruz. Şimdiden birçok yerden talep var. Ama henüz bizim hayvan sayımız yeterli değil. Çoğalttığımızda inşallah fazlalığını bu ırkı üretmek isteyen yetiştiricilere vereceğiz. Bilhassa makilik, ormanlık alanlarda bu hayvanlara barınak ve yeme ihtiyaç otlamadan sadece otlatarak beslemeniz mümkün. Doğada kendiliğinden yetiştirilme ve beslenme şansı var. Bu hayvan yetiştirme açısından önemli bir avantaj. Çünkü hayvancılıkta bizim en büyük işletme giderimiz yem gideri. Toplam işletme giderlerinin yaklaşık yüzde 70’ini yem oluşturuyor. Hayvansal üretimde yem gibi maliyeti yüksek olan bir girdiyi neredeyse sıfır maliyetle karşılıyorsanız bu hayvansal üretim açısından çok büyük bir avantaj. Sağlık ve veteriner gideri de yok denecek kadar az. Yüksek verimli hayvanlarda sık yaşanan sağlık sorunları ve tedavi için antibiyotik kullanımı bu ırk da yok denecek kadar az. Yüksek verimli kültür ırkı sığırlarda yaygın olarak görülen meme hastalığı (mastitis) bu ırkta pek görülmediği için antibiyotik kullanmak zorunda da kalmıyorsunuz” şeklinde konuştu. “Gelişimini tamamlayan hayvan, bin litre daha fazla süt veriyor” Proje başladığından beri hem buradaki hayvanları, hem de süt verimi yüksek olan siyah alaca ırk hayvanlarını anne ve buzağıları birlikte büyüttüklerini ve buzağılara daha fazla süt içirdiklerini ifade eden Ak, “Buzağılarımız anneleri ile birlikte büyüyor, daha uzun süre ve daha fazla süt emiyorlar. Son yıllarda yürütülen araştırmalarda daha uzun süre ve daha fazla sütle beslenen buzağılar kendi gelişimini daha iyi tamamladığı için doğumdan sonraki her süt verimi döneminde daha fazla süt verebileceğini gösteriyor. Ayrıca anne ve buzağının birlikte büyütülmesi hayvan refahı açısından da önem taşıyor. Bu nedenle biz anne ve buzağı birlikte büyütüyor ve erken sütten kesmiyoruz” dedi.

Kasaplarda ve et ürünleri iş yerlerinde denetimler artırıldı Haber

Kasaplarda ve et ürünleri iş yerlerinde denetimler artırıldı

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, tüketicilerin gıda konusunda sağlığını en üst düzeyde korumak amacıyla çalışmaların aralıksız sürdürülmesi gerekiyor. Bu kapsamda piyasaya arz edilecek her gıdanın, insan sağlığı, hayvan ve bitki sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından güvenilir olması önem arz ediyor. Bakanlık tarafından il müdürlüklerine gönderilen talimatta, kurban etlerinin parçalanması ile kıyma çekimi gibi işlemlerin et ve et ürünleri konusunda faaliyet gösteren kayıtlı/onaylı gıda işletmeleri tarafından yapılmasına yönelik önlemlerin alınması, bu süreçte kıyma makinesi, bıçak gibi kullanılan tüm alet ve ekipmanların temizliği, dezenfeksiyonu ve depolanmasına yönelik et ve et ürünleri konusunda faaliyet gösteren işletmelere yapılacak resmi kontrollerin artırılması istendi. 496 bin 512 denetim gerçekleştirildi Bayram süresince tüketimi artması beklenen unlu mamuller, tatlı, şeker ve şekerli mamullerin üretim/satış yerleri ile gıda satış ve toplu tüketim yerlerinin denetimlerine ağırlık verilmesi, gıdaların ve ham maddelerin son tüketim tarihi, muhafaza koşulları ile etiket bilgilerinin kontrol edilmesinin önemi vurgulandı. Öte yandan bakanlık, 7 bin 642 gıda kontrol görevlisiyle gıda denetimlerini aralıksız sürdürüyor. 2023'ün başından bugüne kadar 496 bin 512 gıda kontrolü gerçekleştirildi. Bu denetimlerde, laboratuvarda analiz edilmek üzere 29 bin 887 numune alındı. Tespit edilen uygunsuzluklarla ilgili ürünlerin toplatılması, imha edilmesi, idari para cezaları ve adli birimlere suç duyurusunda bulunma işlemleri gerçekleştirildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.