TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Küçükbaş

AGRONEWS - Küçükbaş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Küçükbaş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

EDH: Haber

EDH: "Batıya Canlı Hayvan Değil, Karkas Et Gönderilmeli"

ERZURUM (İHA) - Erzurum Düşünce Hareketi (EDH), "Dumlubaba Suyu" ve "Erzurum ve Bölgesinin Ulaşım Problemleri" başlıklarının ardından, bu kez "Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri" konulu bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda, sektördeki zorluklar masaya yatırılırken, çözüm önerileri ve gelecekteki potansiyel gelişmeler üzerinde duruldu. Çalıştaya EDH Yönetim Kurulu Üyesi ve iş adamı Sıddık Takar’ın başkanlığında, sektör temsilcileri, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. EDH tarafından yapılan açıklamada, hayvancılık sektörünün sadece yerel bazda değil, tüm Türkiye’yi kapsayan büyük bir tarım politikasıyla ele alınması gerektiği ifade edildi.  SEKTÖRDE KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR Çalıştayda ele alınan Erzurum ve bölgesindeki hayvancılık problemleri arasında öne çıkanlar: Çiftçi-köylü kavramlarının iç içe olması ve yüksek yaş ortalaması, Girdi maliyetlerinin yüksekliği,   Ahırların bakımsızlığı, Ziraat liselerinin yaygınlaşmaması  Çoban sıkıntısı,   Yem ve girdi desteği eksiklikleri,   Çiftçilerin yaş ortalamasının yüksekliği,   Eski teknoloji kullanımı, Besi ve süt hayvancılığı ürünlerinde pazarlama sorunları oldu. Bu sorunların çözülmesi için çeşitli öneriler sunuldu. EDH raporunda, bölgedeki en etkin çözümün, batıya doğrudan canlı hayvan yerine yalnızca karkas et gönderilmesi olduğu belirtildi. KARKAS ET İHRACATI VE YEREL SANAYİ Sıddık Takar, "Mera, yayla ve arazi varlığıyla Erzurum’un da içinde bulunduğu hayvancılık bölgesi adeta Batı’daki nüfusumuzu besliyor. Hal böyleyken doğudaki çiftçi bu sektörden pek para kazanamıyor ve bu durum hayvancılığa olan ilgiyi bölgemizde azaltıyor. Bu bölgedeki besiciler, girdi maliyetlerinin yüksekliği dolayısıyla hayvanı bir iki yaşına gelince Batı’dan gelen hayvan tüccarlarına malını satıyor. Zahmeti çeken doğulu kazancı yüksek olan batılı tüccar oluyor" diyerek bölgeden sadece karkas et gönderilmesinin pek çok sektörel sorunu çözebileceğini vurguladı. Karkas et önerisiyle birlikte, bölgede hayvancılıkla ilgili sanayi yatırımlarının artacağı, et ve süt ürünlerinin işlenmesi için entegre tesislerin kurulacağı öngörüldü. Takar, bu değişikliklerin ekonomik büyümeye katkı sağlayarak, bölgedeki işsizlik oranını düşüreceğini ve göçü engelleyeceğini ifade etti. Takar ayrıca, et ve süt ürünleri işleme sanayisinin gelişmesinin, Erzurum'un başarılı bir üretim merkezi haline gelmesiyle birlikte, Türkiye’nin her köşesine katkı sağlanacağına dikkat çekti. Ayrıca, bölgedeki hayvancılığa dayalı sanayi yatırımlarının artırılması gerektiğini belirterek, bu teklifin devlet politikası haline gelmesi için geniş çaplı bir lobi çalışması yapılması gerektiğini ifade etti. GELECEĞE DÖNÜK İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI Takar, önerilerin hayata geçebilmesi için üniversiteler, ticaret odaları, yerel yönetimler ve siyasi otoritelerin ortak akıl geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Bu doğrultuda, Tarım ve Orman Bakanlığı’na yönelik bir teklif sunulması için tüm paydaşların iş birliği yapması gerektiği ifade edildi.

Van'a 200 Bin Koyunla Rekor Destek Haber

Van'a 200 Bin Koyunla Rekor Destek

VAN (İHA) - Van Valisi Ozan Balcı, küçükbaş hayvancılığı geliştirmek amacıyla başlatılan "Köyümde Yaşamak İçin Bir 'Sürü' Nedenim Var" projesi kapsamında, 2 bin çiftçiye 200 bin koyun desteği verildiğini açıkladı.  Van Valisi Ozan Balcı'nın koordinasyonunda, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ziraat Bankası işbirliğinde 2020 yılında başlatılan proje, kırsal kalkınmayı desteklemeyi ve hayvancılığı canlandırmayı amaçlıyor. Küçükbaş hayvancılıkta Türkiye'nin önde gelen illerinden biri olan Van'da, proje kapsamında çiftçilere sıfır faizli, 1 yıl geri ödemesiz ve 5 yıl vadeli koyun kredisi sunuluyor. Edremit ilçesindeki Doğanlar Mahallesine giderek projeyi yerinde inceleyen Vali Ozan Balcı, burada projeden faydalanan besici Vehbi Turgut ile görüşme yaptı. Vali Balcı, sohbet sırasında projenin çiftçilere sunduğu imkanlar hakkında bilgi aldı. "ÇİFTÇİLERİMİZİN YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRAN ÖNEMLİ BİR ADIM"   Van Valisi Ozan Balcı, proje kapsamında şu ana kadar 200 bin koyunun yaklaşık 2 bin çiftçiye teslim edildiğini söyledi. Küçükbaş hayvancılığı geliştirmeyi, kırsalda yaşayan vatandaşların gelir kaynaklarını artırmayı ve köyden kente göçü azaltmayı hedeflediklerini belirten Vali Balcı, "Van Valiliği olarak Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü ile protokol imzaladık. Bu projede Tarım ve Orman Bakanlığı da bizleri destekliyor. Çiftçiler; sıfır faizli, 1 yıl geri ödemesiz, 5 yıl vadeli koyun kredisi kullanıyor. Dolaysıyla çiftçilerimizin yaşamlarını kolaylaştıran bir proje oldu" dedi. "200 BİNLİK KÜÇÜKBAŞ SAYISINI 1 MİLYONA ÇIKARIRIZ"   Projenin mera ıslahı, veterinerlik hizmetleri, dişi kuzu koruma ve erkek kuzu kesimi gibi unsurları da kapsadığını belirten Balcı, "Bu anlamda entegre bir projedir. Kaba yemde verimi artırmak için bir taraftan da gölet yapımlarımız devam ediyor. İnşallah amaçlarımıza ulaşacağız. Özetle 2 bin çiftçimize 200 bin koyunumuzu verdik. İnşallah biz bu 200 binlik küçükbaş sayısını 1 milyona çıkarırız. Bunun için bahane üretmeden, canla başla çalışmaya devam edeceğiz" açıklamasını yaptı.

Yeni Hayvancılık Destekleme Sistemi Başladı Haber

Yeni Hayvancılık Destekleme Sistemi Başladı

Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, Hayvancılık Destekleme Sistemi'nin devreye girmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Çelik, sistem sayesinde başvuruların ve ödemelerin çok daha kolay hale geleceğini vurguladı. Hayvansal üretimi artırmayı hedefleyen yeni modelde, verimliliğe öncelik verileceğini belirten Çelik, bu yıl itibariyle anaç koyun keçi desteği yerine kuzu ve oğlaklara destek ödemesi yapılacağını duyurdu. Çelik, yeni modelin uygulamaya alınmasının ardından aksaklık yaşanmaması ve yetiştiricilerin mağduriyet yaşamamasını beklediklerini dile getirdi. Hayvancılık desteklemelerine dair tüm işlemlerin tek bir sistem üzerinden yapılması, başvuruların kolayca alınmasını ve icmallerin hazırlanmasını sağlayacak sistemi sektör olarak memnuniyetle karşıladıklarını belirttii ET İTHALATINA SON VERİLMESİ KONUSUNDA DESTEK VERİLECEK Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesinin görüşülmesi sırasında Bakan İbrahim Yumaklı'nın hayvansal üretime dair yaptığı açıklamalara da değinen Çelik, "Bakanımız Yumaklı, komisyonda yaptığı konuşmada hayvansal üretimde planlama sayesinde hayvancılık sektörünü güçlü, dirençli ve sürdürülebilir hale getireceklerini söyleyerek üç yıllık planlama dönemi sonunda, küçükbaş hayvan varlığının 52,4 milyondan 61,1 milyon başa ulaşacağını ve planlama dönemi sonunda et ithalatının ülke gündeminden çıkarılacağını ifade etti. Bakanımızın söylemleri ve belirlediği hedefler sektörümüz açısından oldukça önemli ve değerlidir" dedi. Sektörün daha fazla desteklenmesi ve et ithalatına son verilmesi noktasında Bakanlığa her türlü desteği vermeyi hazır olduklarını açıkladı. Çelik, Hayvancılık Destekleme Sistemi ve bütçenin hayırlı olmasını dileyerek, Bakan Yumaklı ve emeği geçen tüm yetkililere teşekkürlerini iletti.

Aşı kampanyası Aliağalı üreticilere 28 milyonluk katkı sağladı Haber

Aşı kampanyası Aliağalı üreticilere 28 milyonluk katkı sağladı

İzmir’in Aliağa ilçesinde geçimini hayvancılıktan sağlayan çiftçilere destek olmak amacıyla Aliağa Belediyesi ile Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde projelendirilen ’Büyükbaş ve Küçükbaş Gebe Hayvanlarda Yavru Ölümlerine Karşı Aşı Kampanyası’yla üreticilere toplamda 28 milyon liralık katkı sağlandı. Aliağa’da geçimini hayvancılıktan sağlayan çiftçilere destek olmak amacıyla Aliağa Belediyesi ile Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde projelendirilen ’Büyükbaş ve Küçükbaş Gebe Hayvanlarda Yavru Ölümlerine Karşı Aşı Kampanyası’nda kampanyaya katılan üreticilere sertifikaları takdim edildi. Hacıömerli Mahallesi’nde düzenlenen programa Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mazlum Selim Aksakal, muhtarlar, siyasi parti temsilcileri ile üreticiler katıldı. Programda, aşı kampanyasından faydalanan üreticiler Adem Kartal, Uğur Aydın, Ömür Arslan ve Hasan Özçelik’e sertifikaları takdim edildi. Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, geçtiğimiz yıl Haziran ayında Uzunhasanlar Mahallesi’nde startı verilen aşı kampanyası hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Müdürlük tarafından yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: "Ülkemizde kesim ağırlığına veya damızlık özelliğine ulaşamadan genç yaşta kuzu, buzağı ve oğlak ölümlerine yol açan E. Coli septisemisi ve perfingens tip c hastalıklarından ve hijyenik olmayan bilinçsiz uygulamalardan dolayı ilçemiz genelinde yılda yaklaşık 4 bin kuzu, oğlak ve 200’den fazla da buzağı ölümleri meydana gelmekteydi. Geçtiğimiz yıl bu yavru ölümlerini durdurmak için uygulanması gereken aşıyı ilçe müdürlüğümüz olarak yapmaya karar verdik. Projemizin bütçesi Aliağa Belediyesi tarafından karşılandı. Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü veteriner hekimleri, mahalle mahalle, ahır, ağıl gezerek gebelik dönemimdeki hayvanlara çift doz aşı uygulamasını ve eğitim çalışmalarını yaptılar. Bir sene sonunda beklentilerimizin üstünde bizleri mutlu eden sonuca ulaştık. Bahsettiğimiz etmenlerden dolayı ilçemizde yaklaşık yüzde 10 ila 20 arasında yavru kaybı oluşurken aşı uygulaması ve eğitim çalışmalarımız sonucunda küçük ve büyükbaş hayvanlarda yavru ölümlerini yüzde 2’lere kadar düşürmeyi başardık. Kampanyaya başlarken yavru ölümlerini yüzde 5’e düşürmek ve yavruların ölümünü engelleyerek damızlık ve kesim büyüklüklerine getirdiğimizde üreticilerimizin ekonomisine 17 milyon lira katkı sağlamayı hedeflemiştik. Aşı kampanyamızın bütçesi sadece 180 bin TL olmasına rağmen hedefimizin üstüne çıkarak yaklaşık 28 milyon lira gibi bir rakamın ilçe üreticilerimizin ekonomisine katkı sağladığını sonucuna ulaştık. Projemizin diğer il ve ilçelere örnek rol model olması temenni ederiz."

Kırmızı et üretimi 2022'de yüzde 12,3 arttı, 2 milyon tonu aştı Haber

Kırmızı et üretimi 2022'de yüzde 12,3 arttı, 2 milyon tonu aştı

Türkiye İstatistik Kurumu, 2022 yılına ilişkin kırmızı et üretim istatistiklerini açıkladı. Buna göre, 2021'de 1 milyon 952 bin 38 ton olan kırmızı et üretimi, 2022'de yüzde 12,3 artışla 2 milyon 191 bin 625 ton olarak hesaplandı. Böylece 2001 yılından bu yana oluşan istatistikler dikkate alındığında, ilk kez kırmızı et üretimi 2 milyon tonu aşarak rekor kırdı. 2022'de, bir önceki yıla göre sığır eti üretimi yüzde 7,7 yükselerek 1 milyon 572 bin 747 ton, koyun eti üretimi yüzde 26,8 artarak 489 bin 354 ton, keçi eti üretimi yüzde 22,6 yükselişle 115 bin 938 ton, manda eti üretimi de yüzde 25,4 artarak 13 bin 586 ton oldu. Son 10 yıla ilişkin kırmızı et üretim tahminleri incelendiğinde, toplam kırmızı et üretiminin 2013 yılında 1 milyon 99 bin 81 ton iken 2022'de 2 milyon 191 bin 625 tona ulaştığı görüldü. Kırmızı et üretiminin 2022'de yüzde 71,8'ini sığır eti, yüzde 22,3'ünü koyun eti, yüzde 5,3'ünü keçi eti ve yüzde 0,6'sını manda eti oluşturdu. Kırmızı et üretim tahmini, Tarımsal İşletmelerde Hayvansal Üretim Araştırması'ndan elde edilen demografik verilere dayalı belirlenen "kasaplık güç oranı"yla hesaplanan "iç popülasyondan kesilen hayvan sayısı" ile "ithalattan kesilen hayvan sayısı"nın ortalama karkas ağırlıklarıyla çarpılması suretiyle elde ediliyor. Kaynak: Anadolu Ajansı

Koyunlarını hiçbir şeye değişmiyor Haber

Koyunlarını hiçbir şeye değişmiyor

Aydın’ın Koçarlı ilçesinde hayvancılık yaparak ayda ortalama 25 bin TL kazanan 42 yaşındaki Halil Karapınar büyük bir aşkla yaptığı çobanlık mesleğini ve koyunlarını çok sevdiğini belirterek, "Şu anda bana Aydın merkezden dayalı döşeli bir ev verecekler çobanlığı bırak gel burada yaşa diyecekler ben gitmem" dedi. Türkiye ekonomisinin mihenk taşlarından olan tarım ve hayvancılık sektörü Korona virüs salgını ile birlikte tekrar kıymete bindi. İklimi ve bitki örtüsü çobanlık için oldukça uygun olan Ege Bölgesi’nde ve özellikle Aydın’da hayvancılık özenle yapılıyor. Hayvancılığın en fazla yapıldığı ilçelerden biri olan Koçarlı’da da dedesinden babasına babasından da kendisine devrolan çobanlık mesleği sürdüren Halil Karapınar koyunlarını adeta çocuğu gibi görüyor. Her gün özenle otlattığı koyunlarına gözü gibi bakan Karapınar, gün boyu onlarla vakit geçiriyor. "Para kazanmıyoruz dersek yalan olur" Hayvancılıktan elde ettiği gelirin güzel olduğunu ve kendilerini mutlu ettiğini ifade eden çoban Halil Karapınar, "Bu iş bize dededen kalma. O nedenle vazgeçilmezimiz oldu. İşimizden gayet memnunuz. Para kazanmıyoruz dersek de inkar etmiş oluruz. Çok şükür gelirimiz güzel. Yıllık 250-300 bin TL arası gelirimiz oluyor. Bu da kuzu işinde aylık 25 bin TL gibi bir rakama denk geliyor. Şu anda kuzu fiyatları ve bıçak fiyatları çok iyi. Geçen sene bin, bin 200 TL’ye sattığımız kuzular bu sıralarda 3,5 ila 4 bin arasında fiyatları değişiyor. Kargas da da bıçağı 180’e kestiriyoruz. Bahar bu sene fazla olmadı. Ama bizim burası kendi arazimiz olduğu için kendi yerimizde idare ettik" diye konuşarak çobanlığın dışında çiftçilik, peynir üretimi ve kurban bayramları zamanında kurbanlık satışı yaptıklarını kaydetti. "Bizimki ’elit’ sürü" Koyun ırkını özenle seçtiklerini ve kendilerinden koyun alanların genellikle üretici kesimi olduğunu belirten Karapınar, "Bizim koyunlar elit sürü olduğu için müşterilerimiz genellikle üretici kesimi. Bıçağa vermiyoruz. Koyunlarımız Karya ırkı. Genel olarak damızlık sürüsünden veriyoruz. Erkekleri de koçluk niyetine veriyoruz. Bu ırkta Adnan Menderes Üniversitesi’nin hocaları ile beraber çalışıyoruz. Bizim koyunlar analı kızlı Karya ırkı. Dışarıdan koyun yok. Diğer kuzular bin TL’ye satılırken, bu ırk kuzular bin 500 TL’den satılıyor. Karya’nın özelliği de doğurgan olması, süt oranının yüksek olması bir de buranın iklimini soluyan bir hayvan. Bizim koyunlar yılda 2 sefer çiftleşse kuzu alıyoruz ama biz koçları aralarına katmadığımız için tek seferde kuzu alıyoruz. O da ikizlik oranı yüksek oluyor. Sürümüzde beş tane koçumuz var. Biz genellikle 200-250 koyun yaptığımız zaman biz üreticilere 50 kadar koyun satıyoruz. Çünkü koyunlarımıza talep çok fazla oluyor. Daha önce bizim merinos cinsi beyaz kıvırcık koyunlarımız vardı. Adnan Menderes Üniversitesi hocaları yaptıkları çalışmalar yaparak Karya ırkına çevirdi" diye konuştu. "Mesleğimi hiç bir şeye değişmem" Mesleğini severek yaptığını ve koyunlarını çok sevdiğini sözlerine ekleyen Karapınar, "Şu anda bana Aydın merkezden bir ev verecekler çobanlığı bırak gel burada yaşa diyecekler ben gitmem. Ben eve değil toprağa yatırım yaparım" ifadelerini kullandı.

Veteriner Topal: Kontrolsüz nakiller şap hastalığını yaydı Haber

Veteriner Topal: Kontrolsüz nakiller şap hastalığını yaydı

Türkiye genelinde hayvanlarda görülen SAT2 serotipi şap hastalığı nedeniyle birçok ilde canlı hayvan pazarları kapatılıp, karantina işlemi uygulanmaya başlandı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tüm hayvan nakilleri durdurulurken, birçok ilde de valilikler tarafından süt ve et ürünlerinin satışı yasaklandı. 2 ay önce ilk vakaları görülen hastalık, alınmayan önlemler ve hayvan hareketliliğinin kısıtlanmaması nedeniyle neredeyse tüm illere yayıldı. Çift tırnaklı hayvanların akut seyirli, çok bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyon olan hastalığın bulaşma oranı da yüksek. Hayvan topluluklarında bulaşıcılığı yüzde 100'e kadar ulaşabilen hastalık için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından aşı üretimi için çalışmalar başladı. "ETKİLİ AŞI ÜRETİMİ GEREKİYOR"  Tarım, Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) İzmir Şube Başkanı Veteriner Hekim Çağdaş Topal ile hastalığın yayılma hızı, etkileri ve nedenleri üzerine konuştuk. Hastalığın hava yolunun yanı sıra dışkı, idrar ve süt ile birlikte de bulaşabildiğini kaydeden Topal, 7 serotipi olan hastalığın serotipler arasında çapraz bağışıklığı olmadığı için mücadelesinin de zor olduğunu belirtti. Her serotip için ayrı bir aşı üretimi yapılması gerektiğini aktaran Topal, "SAT2 serotipi daha önce Türkiye'de görülmedi. Fakat Uzak Asya ve bazı Avrupa ülkelerinde görüldü. Şu an kullandığımız aşılar bu serotip için etkili değil. Bu nedenden dolayı Şap Enstitüsü tarafından bir aşı üretimi başlamış durumda. Ancak daha önce SAT2 ile ilgili aşı çalışması yapılmadığından dolayı üretilen aşının deneme aşaması yapılmadan uygulamaya konulacak. Umarım etkili bir aşı üretilebilir" dedi.  "BULAŞMA HIZI YÜKSEK"  Şapın en büyük zararının ekonomik boyutu olduğunu vurgulayan Topal, "Hastalık ilk önce ağızda salya akıntılarına neden olur. Salya akıntısı tırnak, meme ve deriye de bulaşarak lezyonlar oluşturur. Yoğun ateşle başlar. Ülke hayvancılığı açısından ekonomik, verim ve siyasi olarak önemli bir kayba neden olabiliyor. Ölüm oranı daha önceki serotiplerde yüksek değilken, bu serotipte fazla. Hastalık toprakta uzun süre aktif olarak kalabiliyor. Yemlerde 5 aya kadar toprakta canlılığını koruyabiliyor. Bu nedenden dolayı özellikle hayvan hareketlerinin yoğun olduğu yerlerde, sürü arasında bulaşma yoğundur" diye belirtti. "AŞILAMA VE KARANTİNA TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"  Hastalığın önlenmesinde karantina, aşılama ve imha gibi 3 önemli aşama olduğunu kaydeden Topal, en etkili yolun ise eğer ekonomik durum el veriyorsa imha olduğunu söyledi. Fakat Türkiye'nin ekonomik olarak bunu karşılayacak bir hayvancılık sistemi olmadığını kaydeden Topal, "Aşılama ve karantina tek başına etkili olmuyor. Kovid-19 pandemisi sürecinde gördüğümüz yetersiz politikaları hayvan sağlığında da görüyoruz. Hastalık önlenebilir bir durumdayken tüm Türkiye'ye yayılmış durumda. Umarım sahada etkili olan aşılar üretilebilir. Yoksa hastalıkla mücadele çok güç olacaktır. Hayvan hareketlerinin kısıtlanmasıyla mücadele edilebilecek bir hastalık değil. Her şeyden önce hayvan sağlığı ve politikalarıyla ilgili yetkili kurumların daha bilimsel tabanda uygulamalar yapması gerekir" ifadelerini kullandı. "YAYILMA SEBEBİ KONTROLSÜZ NAKİLLER"  "Hastalığın bu kadar kısa sürede ülke içinde yayılmasının en büyük sebebi kontrolsüz hayvan hareketleridir" diyen Topal, daha önce kaçak hayvan nakillerine büyük cezalar verilirken bu cezaların düşürüldüğünü söyledi. 800 lira olarak uygulanmaya başlayan cezanın bu yıl 150 lira olduğunu belirten Topal, "Hayvanlar iller arasında nakil yapılırken veteriner kontrolünden geçmiyor. Normal bir uygulamada veteriner kontrolü yapıldıktan ve araçlar dezenfekte edildikten sonra nakillere izin verilir. İdari yaptırımların azalmasıyla kaçak hayvan hareketleri daha kolay bir hale geldi. Aynı zamanda hayvancılıkta ki maliyetlerin artmasıyla birlikte Irak, İran gibi ülkelerden yoğun miktarda hayvan akışı oluyor. Bu hayvanlar hayvan başı 150 lira ödenerek kayıt altına alınabiliyor. Böyle olunca hastalık yayıldı. Aynı zamanda deprem felaketi ile birlikte hayvan geçişleri daha da arttı. O bölgede meralar, ağırlar kullanılamaz hale gelinde, insanlar yok fiyatına hayvanlarını sattılar. Bu hayvanlar hiç bir kontrol olmadan Türkiye'nin her yerine yayıldı. Hayvan hareketlerinin kontrol edilemediği, önlem alınamadığı bir yerde hastalıklar çıkıyor" diye aktardı. "ENDÜSTRİYEL HAYVANCILIK DA BİR BAŞKA NEDEN"  Bir başka nedenin de endüstriyel hayvancılık olduğuna işaret eden Topal, şöyle devam etti:  "Kovid-19 buna güzel bir örnektir. Ticari hayvancılıkla hayvanları bir araya getiriyorlar. Doğada tek başına yaşayan hayvanları yoğun popülasyonlar şeklinde bir arada tutmak hastalıklarda mutasyonu hızlandırmaktadır. Aynı zamanda hastalığın bulaşıcılığını da arttırmaktadır. Bu nedenle hayvansal hastalıklarda konvensiyonel üretim ciddi sorunlara neden olmakta. Bunun alternatifini neoliberal politikalarda üretmek mümkün değil. Tüketimin azaltılarak küçük popülasyonlar halinde üretim yapılabilir. Tamamen önlenmesi ciddi bir politika gerektiriyor. Beslenme alışkanlıklarını değiştirmek gerekiyor. Alternatif ekolojik tarım ve hayvancılık yapmak. Doğaya dönmek gerekiyor." ​​​​​​"DEZENFEKSİYON ÜNİTELERİ YOK" Hastalık tedavisinden ziyade öncesinde önlemler alınması gerektiğini belirten Topal, hayvan nakillerinin yapıldığı il ve ilçe müdürlüklerinde sağlıklı muayene yapılamadığını ve dezenfeksiyon ünitelerinin olmadığını dile getirdi. Birçok işlemin kağıt üstünde gösterildiğini söyleyen Topal, "Sahadaki arkadaşların bu sorunları dile getirmesine rağmen yıllardır çözüm üretilemedi. Bundan sonraki süreçte bilimsel tabanda önlemler alınması gerekiyor. Kısıtlamaların göstermelik değil aşılama ile birlikte sürdürülmesi gerekiyor. Görünen o ki bu süreç Kurban Bayramına kadar sürebilecek. Ekonomik anlamda hayvan hareketlerinin sınırlandırılması büyük kayıplara neden olacak. Sahada çalışan aşıların bir an önce üretilerek sağlıklı bir karantina süreciyle birlikte hastalık kontrol altına alınır" diye konuştu. Kaynak: Evrensel

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.