TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

AGRONEWS - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aşırı sıcaklıklar bitkilerde mutasyona yol açtı Haber

Aşırı sıcaklıklar bitkilerde mutasyona yol açtı

Artan sıcaklıklar, bitkilerde genetik değişimlere ve ölümlere yol açarak tarımsal üretimi tehlikeye atıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Resul Gerçekcioğlu, sıcaklıkların ürünlerde mutasyona neden olduğunu belirterek, "Bitki stresi nedeniyle beklenen verim alınamıyor" dedi. Son yıllarda artan kuraklık ve aşırı sıcaklıklar, bitki örtüsü üzerinde büyük zararlar oluşturuyor. Prof. Dr. Gerçekcioğlu, özellikle sıcak bölgelerde bitki türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, şu uyarılarda bulundu: "Türkiye genelinde sebzelerde ciddi bitki ölümleri gözlemliyoruz. Aşırı sıcaklar nedeniyle sıcak yerlerde daha da sıcak olacak ve bu bitkiler yok olabilir. Bitkilerin yetiştirilmesi daha yüksek rakımlara kayabilir. Tokat’ta sıcaklıklar 40 dereceyi buldu ve nemle birleşince bitki ölümleri daha da artıyor." "Bu yıl hiç beklemediğimiz alışılmadık meyvelerle karşılaştık" Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, bitkilerin genetik yapısında değişimlere neden oluyor. Prof. Dr. Gerçekcioğlu, bu yıl karşılaştıkları beklenmedik gelişmeleri şu sözlerle ifade etti: "Tohumdan yetiştirdiğiniz bitkilerin genetik yapısında farklılıklar oluşabiliyor. Bu yıl hiç beklemediğimiz şekilde, yetiştirdiğimiz bal kabağı türlerinde farklı ve alışılmadık meyvelerle karşılaştık. Bu mutasyonlar, aşırı sıcaklıkların canlılar üzerindeki kalıcı etkilerinden kaynaklanıyor." Uzmanlar, bu tür genetik değişimlerin tarımsal üretimde yeni sorunlar doğurabileceği ve bitki türlerinin geleceğini ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtiyor.

Kuraklığa rağmen Kırşehir’de bahçelerde ceviz hasadı başladı Haber

Kuraklığa rağmen Kırşehir’de bahçelerde ceviz hasadı başladı

Kırşehir’in Kaman ilçesinde kuraklığa rağmen bahçelerde ceviz hasadı başladı. Mevsim şartlarının etkisiyle beklenen oranda yağış almayan ceviz bahçelerinde ceviz hasatları başladı. Türkiye’de önemli ceviz üretim bölgelerinden biri olan Kaman ilçesinde yaş ceviz hasatları bahçelerde yapılmaya başlanırken, bu yıl rekoltenin beklentilerinin üzerinde olması ürünleri sevindiriyor. Kaman İlçe Ziraat Odası Başkanı Çetin Gökalp, 2024 yılı ceviz hasatlarının yavaş yavaş başladığını söyledi. Gökalp, "Yıl kurak geçmesine rağmen bazı bahçeler bu durumdan zarar görmesine rağmen rekolte yüksek. İnşallah cevizin içi de aşırı sıcaklardan etkilenmemiştir. İlçede 24-25 bin dönüme yakın bahçede ceviz üreticisi iyi ceviz üretmek için gerekeni yapmakta. Kaman cevizi 3 yıl öncede coğrafi işaret alarak kendini kanıtlamış cevizdir" dedi. Ceviz bahçelerinde hummalı bir çalışma içinde olan çiftçiler, cevizlerin ağaçlardan büyütülmesine ve mevsimsel etkilerden etkilenmeden kaliteli ceviz üretmeye çalışıyor. Ceviz bahçesinde hasada başlayan Mustafa Ünsal adlı üretici ise bir önceki yıla göre cevizlerin bu yıl daha iyi olduğunu belirterek; "İlçe genelinde geçtiğimiz yıla oranla cevizler daha iyi durumda, bahçelerimizde sorunlar var ama ilçenin genelinde hasat ve üretim durumlarının daha iyi olduğunu biliyoruz. Kaman cevizi sarımsı, yağlı ve lezzetli olur" diye konuştu.

Hasat dönemi başladı: Çiftçiler işçi bulmakta zorlanıyor Haber

Hasat dönemi başladı: Çiftçiler işçi bulmakta zorlanıyor

Yüzde 50’ye varan verim kaybı yaşayan yaşayan çiftçiler, bin liranın üzerinde yevmiye vermelerine rağmen işçi bulmakta zorlandıklarını söyledi. Kırıkkale’de çiftçiler patates, domates, soğan gibi ürünleri hasat etmeye başladı. Bölgede yaşanan kuraklık, tarımsal verimde yüzde 50’ye varan kayıplara neden olurken, çiftçiler ise işçi bulmakta da zorluk çekiyor. Çiftçiler, günlük bin liranın üzerinde yevmiye teklif edilmesine rağmen tarlada çalışacak işçi bulmak neredeyse imkansız hale geldiğini söyledi. Yağışların az olması nedeniyle tarlalarından bekledikleri verimi alamadıklarını kaydeden çiftçiler, işçi bulamamaları durumunda gelecek yıllarda ürün yetiştiremeyeceklerini ifade etti. "Böyle devam ederse, ileriki senelerde ekim yapamayabiliriz" Keskin ilçesinde çiftçilik yapan Ahmet Doğan, tarım arazisinde yetiştirdiği ürünleri düşük fiyata satmak zorunda kaldığını söyledi. Salçalık domatesin kilosunu 2 liradan, sofralık domatesin kilosunu ise 5 liradan sattıklarını belirten Doğan, "Soğan ve patatesi aracıya 5 liradan veriyoruz. İşçi bulmakta zorlanıyoruz, günlük ücretler 800 ila bin 300 lira arasında değişiyor. Böyle devam ederse, ileriki senelerde ekim yapamayabiliriz" dedi. "Kuraklık olmasaydı verim daha yüksek olurdu" Mustafa Bostan ise kuraklık nedeniyle ciddi verim kaybı yaşadıklarını ifade ederek, "Normalde dekar başına 5 ton ürün alırken, bu yıl 2-3 ton civarında kaldık. Kuraklık olmasaydı verim daha yüksek olurdu, belki de zararımız daha az olurdu" diye konuştu.

Silajlık Sorgum Projesi Haber

Silajlık Sorgum Projesi

Tekirdağ’da yürütülen Silajlık Sorgum Projesi, iklim değişikliği ve kuraklık etkilerine karşı su tasarrufu sağlayan tarımsal yenilikler geliştirmeyi ve çiftçiye destek sunmayı hedefliyor. Tekirdağ Tarım ve Orman Müdürü İl Oktay Öcal, proje uygulama ekibiyle birlikte “Silajlık Sorgum Projesi” çerçevesinde Süleymanpaşa ilçesi Yağcı Mahallesi’ndeki demonstrasyon alanını ziyaret etti. Proje çerçevesinde aynı parsel üzerinde yapılan ekilişler yerinde kontrol edilerek, bicolor (tek biçim) ve sorgum-sudan otu melezi çeşitlerinin silajlık mısırla olan verimleri karşılaştırıldı. Çiftçi şartlarında 1. üretim olarak ve kuru şartlarda yapılan bu üretimlerde, çeşitler arası ve sorgum-mısır türleri arasında önemli verim farklarının olduğu tespit edildi. Kuraklığa karşı yeni çözümler İklim değişikliği ve kuraklığın tarım üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla daha az su tüketen bitkilere yönelme stratejisi çerçevesinde geliştirilen “Silajlık Sorgum Projesi” büyük önem taşıyor. Bu proje çerçevesinde, mısır bitkisine göre daha az su tüketen ve hayvan besleme açısından mısır silajına yakın değerlere sahip silajlık sorgum ekilişlerinin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Silajlık sorgum, özellikle kuraklık dönemlerinde çiftçilere daha verimli ve sürdürülebilir bir alternatif sunuyor. Çiftçiyle buluşma ve görüş alışverişi İncelemelerin ardından çiftçilerle bir araya gelen Tanım ve Orman İl Müdürü Oktay Öcal, bitkisel ürün verimleri, yaşanan kuraklık ve etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Öcal, iklim değişikliği ve kuraklığa karşı alınacak önlemler konusunda çiftçinin görüşlerini dinledi ve önerilerde bulundu. Projenin sadece verim artışına değil, aynı zamanda çiftçilerin bilgi ve bilinç düzeyini artırmaya yönelik olduğunun altı çizildi. TAKE projesiyle destekleniyor Silajlık Sorgum Projesi, bakanlık tarafından yürütülen "Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi" (TAKE) kapsamında destekleniyor. Bu proje sayesinde, 2023 ve 2024 yıllarında Tekirdağ’da toplamda 6 bin dekar alanda silajlık sorgum ekilişi gerçekleştirildi. Proje çerçevesinde çiftçiye yüzde 75 tohum hibesi sağlanarak, tarımın su tasarrufu ve verimlilik esaslarına dayalı olarak geliştirilmesi amaçlanıyor. Sürdürülebilir tarım için ortak çaba Tekirdağ’da yürütülen bu tarımsal yenilikler, kuraklık ve iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için önemli adımlar olarak öne çıkıyor. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün çiftçiyle işbirliği içinde yürüttüğü projeler, bölgenin tarımsal sürdürülebilirliğini artırmayı ve gelecek nesillere daha verimli tarım arazileri bırakmayı hedefliyor.

Büyük Menderes, ciddi kuraklıkla karşı karşıya Haber

Büyük Menderes, ciddi kuraklıkla karşı karşıya

Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, gelecekte kuraklıkların hem uzunluk hem de şiddet açısından artacağını söyledi. Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinden başlayarak sırasıyla, Uşak, Denizli ve Aydın’dan geçen ve Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri yağışların az olması nedeniyle bu yıl kurak yıllarından birini yaşadı. Aydın tarımının can damarlarından olan 584 kilometre uzunluğundaki nehirdeki kuraklık tehlikesi üreticileri endişelendirirken, Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari, Bilimsel Araştırma Projesi ile Ege Bölgesi’nin 1940 yılından 2100 yılına kadar olan kuraklık durumunu inceledi. Türkiye’nin Ege Bölgesi için yapılan 160 yıllık veri ve tahminleri içeren bu kuraklık haritası, gelecekte bu bölgenin daha şiddetli kuraklıklarla karşı karşıya kalabileceğini ortaya koydu. Alanında saygın bilim insanlarını bir araya getiren araştırmanın çalışma alanı ve uygulanan metotları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Safari; "Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz havzaları, Türkiye’nin batısında yer alan ve Ege Bölgesi olarak bilinen önemli tarımsal ve endüstriyel alanları kapsar. Araştırmamızın çalışma alanı buralar oldu. Bu havzalar, Türkiye’nin yüzey alanının önemli bir kısmını kaplamakta ve iklim değişikliğine karşı savunmasızdır. Çalışmada, dört farklı Genel Dolaşım Modeli (GCM) ve iki emisyon senaryosu kullanılarak, 2099 yıllına kadar kuraklık projeksiyonları oluşturuldu" dedi. Araştırmanın Ege Bölgesi’nde gelecekte kuraklıkların hem uzunluk hem de şiddet açısından artacağını gösterdiğini aktaran Doç. Dr. Safari; "2100 yılına kadar sırasıyla 250, 220 ve 220 kurak ay yaşanacak. Bu, bölgenin uzun ve şiddetli kuraklıklarla karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Daha iyimser bir senaryoda da, bölgedeki birçok istasyon için 150’den fazla kurak ay yaşanacak. Ayrıca araştırma, Ege Bölgesi’ndeki kuraklık dağılımının coğrafi olarak da değişkenlik göstereceğini ortaya koymaktadır. Örneğin, Büyük Menderes Havzası yüksek rakımlı alanları içermesine rağmen, bu bölgeler bile gelecekte ciddi kuraklıklarla karşı karşıya kalacak. Küçük Menderes Havzası, kıyıya yakın bir bölge olsa da, uzun kurak dönemler yaşayacak. Hem yüksek hem de alçak rakımlı alanları içeren Gediz Havzası’nda da ciddi kuraklık riskleri söz konusu” şeklinde konuştu. "Kuraklık, bazı önlemleri gerekli kılıyor" Kuraklığın Ege Bölgesi’ndeki tarımsal ve endüstriyel faaliyetleri de olumsuz etkileyeceğini vurgulayan Doç. Dr. Safari, önlem alınması gerektiğine dikkat çekerek "Artan kuraklık riski bazı önlemleri de gerekli kılıyor. Bölgedeki su yönetimi ve tarımsal planlama stratejilerinin, bu riskleri minimize edecek şekilde yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Araştırma sonucunda elde edilen bu bulguların karar vericiler ve ilgili kuruluşlar tarafından kullanılarak, bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Araştırma ayrıca, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin yerel düzeyde ciddi sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Küresel ısınma ve sera gazı salınımlarının azaltılması yönünde daha güçlü ve etkin önlemlerin alınması gerektiği açıktır. Ege Bölgesi gibi iklim değişikliğine karşı savunmasız bölgelerde, adaptasyon ve mitigasyon (zararı hafifletme) stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu önemli çalışma, Ege Bölgesi’nin gelecekteki kuraklık risklerini anlamak ve yönetmek için kritik bilgiler sunmakta ve daha geniş bir iklim değişikliği ile mücadele çabalarının parçası olarak değerlendirilmektedir" dedi.

Denizlili çiftçiyi kuraklık vurdu Haber

Denizlili çiftçiyi kuraklık vurdu

Yıl boyu yağışların istenilen çok altında gerçekleşmesi nedeniyle Barza Ovasında mahsul verimliliğinde büyük oranda düşüş yaşandı. Yaşanan kuraklık nedeniyle mahsul alamayan çiftçiler, yetkilerden yardım beklediğini ifade etti. Denizli’nin Tavas ilçesinde 8 mahalleyi kapsayan Barza Ovasında mevsim normallerinin çok altında gerçekleşen yağış nedeniyle kuraklık yaşanıyor. İlçenin Güney’inde yer alan ve Nikfer Mahallesi, Bahçeköy Mahallesi, Yorga Mahallesi, Balkıca Mahallesi, Derinkuyu Mahallesi, Çağırgan Mahallesi, Gümüşdere ve Horasanlı Mahallerinden oluşan ovada sulama suyu ve yeraltı suyu bulunmuyor. Yıl boyu gerçekleşen yağışlarla tarımsal faaliyet yürüten üreticiler, bu yıl çok düşük gerçekleşen yağışlar nedeniyle kuraklıkla mücadele ediyor. Üreticiler, kuru tarımın yapıldığı ovada yağışın azalmasından dolayı arpa, buğday, tütün ve kekik verimliliği yüzde 65 oranda azaldığı belirtti. Ektiği ürünlerden verim alamayan çiftçiler kendilerine yardım elinin uzatılmasını bekliyor. “Bölgemizde bu kuraklığın afet olarak değerlendirilmesini istiyoruz” Geçen yıllarda dekardan 500 kilograma kadar arpa ve buğday verim aldığını belirten Nikfer Mahallesi çiftçilerinden Ömer Yarangünü bu yıl ki verimin 200 kilogramı bulmadığını söyledi. Tütünde de geçen yıllara oranla büyük kayıp olduğunu ifade edem çiftçi Yarangünü, “Tütünlerimizde geçen yıllara göre kötü durumda. Devlet büyüklerimizden, bizim bölgemizde yaşanan bu kuraklığın afet olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Kekiklerde de geçen yıla göre yüzde 50’nin altında gördük. Bizler 2024 yılı için yardım bekliyoruz. Nisan ayından bu güne hiç yağış olmadı. Kuraklıkla mücadele ediyoruz” dedi. “Kuraklık nedeniyle ekimlerde yaptığımız maliyeti de çıkartamayacağız” Kuraklık nedeniyle ekimlerde yaptığı maliyeti de çıkaramayacaklarını dile getiren Tavas Ovası Çiftçi Malları Koruma Başkanı Hasan Sarpay da “Bu seneki kuraklığı afet demek daha mantıklı olur. İzah etmek gerekirse, geçen yıllarda bir dekar arpa ve buğdaydan 500 kilogram mahsul çıkarken bu sene kuraklık olduğu için 150 kilogram mahsul anca alıyoruz. Bu da bizi şöyle zorluyor. Maliyetlerimizin yüksek ve attığımız tohumu geri alamıyoruz Ekimlerde yaptığımız maliyeti de çıkartmayacağız. Bu yıl bizim için çok zor oluyor. Geçen sene bir dekar kekikten 200 kilo verim alırken bu sene 80 kilo zor alıyoruz. Biz çiftçi olarak ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bizim burada kurak bir yerde yaşadığımız için zor oluyor. Afet bölgesi olarak bizlere bir el atılmasını istiyoruz. Çiftçi olarak bu yıl gerçekten çok zor durumdayız, canımız çok yanıyor” ifadelerini kullandı. “Nakliye ettiğimiz mahsulün nakliye ücretini alırken utanıyoruz” Biçilen arpa ve buğdayı nakliye ettiğini söyleyen çiftçi Ali Akyol ise “Verimlerimiz çok az. Geçen sene arpalar, buğdaylar römorklara sığmıyordu. Benim römork küçüktü. Bu sene büyük römork yaptırdım şimdi ise dibini dolduramıyorum. 500 kilo arpa nakliye ediyoruz üreticiden 350 tl para alıyoruz ama bu parayı alırken utanıyoruz. Durumumuz kötü” şeklinde konuştu.

Yerli ayçiçeği kuraklığa meydan okuyor: Tohum firmaları şokta Haber

Yerli ayçiçeği kuraklığa meydan okuyor: Tohum firmaları şokta

Yerli ayçiçeği artık ülkenin 4 bir yanında yetiştirilmeye başlandı. Trakya Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle geliştirilen yerli ve milli hibrit ayçiçeği Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli başta olmak üzere ülke genelinde yaygınlaşmaya başladı. Geçen yıl uluslararası yabancı bazı firmaların tohumlarından yetiştirilen ayçiçeği tarlaları kururken yerli ayçiçeği tohumu ise kuraklığa dayanıklı olarak farkını ortaya koydu. Bu yılda deneme alanları genişletilen ve 20 ilde ekilen yerli hibrit ayçiçeği tohumu, yabancı firmalara oranla yine farkını ortaya koydu. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesindeki yerli ayçiçeği tarlasında incelemede bulunarak yerli ayçiçeğinin kuraklığa dirençliği ile farkını yerinde inceledi. “Çıktığımız bu yolda ne kadar başarılı olduğumuzu göstermiş oluyor” Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin yaptığı açıklamada, "Biz Trakya kalkınma ajansı olarak Trakya Bölgesindeki 38 tohum şirketi, borsalarımız ve üniversite ile beraber 2017 yılında Türkiye’nin ilk yerli ve milli hibrit ayçiçeğinin AR-GE çalışmalarına başladık. Bu çalışmalar neticesinde 2021 yılında Allah’ın da yardımıyla ve izniyle ilk defa Türkiye’de yerli ve milli hibrit ayçiçeğini toprakla buluşturduk. İlk başladığımızda sadece Trakya bölgemizdeki 3 ilimizde yaklaşık 10 bin ile 25 bin dekar arasında alanda ekim yapıldı. Bir sonraki sene performans iyi olduğu için 40 bin dekara çıkardık. Geçen sene malum Çok ciddi bir kuraklık vardı. Kuraklığa rağmen performans çok iyi olduğundan dolayı malum birçok şirketin tohumları kuraklıktan etkilenerek çıkışlar iyi olmadı ve verim vermedi. Ama bizim geçen sene bu kuraklığa ve zorluğa rağmen çıkışlarımız, yağ oranlarımız ve verimliliğimiz iyi olduğundan dolayı bu sene başta Trakya olmak üzere Marmara’nın tamamında Çanakkale’den tutun Balıkesir, Sakarya, Kocaeli, İstanbul gibi illerimizle beraber ortak Karadeniz’de Samsun, Tokat, Orta Anadolu’da Eskişehir ve Ankara’da, Adana’da ve 2. ekim olarak da Şanlıurfa ve Diyarbakır’da yaklaşık 20 ilde yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumumuz Türkiye’nin birçok ilinde toprakla ve çiftçilerimizle buluştu. Bu sene özellikle Trakya bölgesinde çiftçilerimizle dolaşıyoruz onlardan geri dönüşler almaya çalışıyoruz. Gördüğünüz gibi çok güzel ve büyük başaklar ortaya çıkmış. Bu sonuçları diğer illerimizde de aldığımızı görüyoruz. Bu da çıktığımız bu yolda ne kadar başarılı olduğumuzu göstermiş oluyor. Gelecek yıllarda da Türkiye’nin 40-50 elinde yerli ayçiçeğini yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Şu an Türkiye genelinde 300 bin dekar alanda yaklaşık 120 ton satılmış vaziyette" dedi Bütün tarlalarına ekecekler Genç çiftçilerden Alperen Uğuzlar da yaptığı açıklamada, "Bu sene yerli ürün ektik, gayet memnunuz. Seneye Kısmet olursa bütün tarlalarımıza bu çeşitten ekmeye çalışacağız" dedi. Uluslararası pazarda rekabet kızışacak Trakya Tohum Yönetim Kurulu Başkanı Birol Tarar ise açıklamasında, "Kuraklığa rağmen çok daha iyi sonuçlar görüyoruz. Çoğu çiftçi Bu üründen aldı ve aldıktan sonra da dedikleri şey şu oldu. ’Bu kadar iyi performans beklemiyorduk’. Çoğu uluslararası firmalardan aldıkları tohumlardan aşağı değil daha verimli sonuçlar aldıklarını söylüyorlar. Uluslararası pazarda da yer almak için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi.

Amerika'daki işini bıraktı, Burdur'da tarıma başladı Haber

Amerika'daki işini bıraktı, Burdur'da tarıma başladı

ABD'deki akademisyenlik görevini bıraktıktan sonra yerleştiği memleketi Burdur'da 4 yıldır susuz tarım yapan Dr. Ece Aynur Onur, kentte kuraklık tehdidinin tehlikeli boyutlara ulaştığını belirtti. Temmuz ve ağustosta kenti çok daha zor günler beklediğini ifade eden Dr. Onur, Burdur'da yaşanan susuzluğun 3 önemli nedeni olduğunu; bunların, mermer ocaklarının denetimsiz su kullanması, kaçak sondajların önüne geçilememesi ve tarımda yanlış sulama olduğunu anlattı. Kentin, mermer ocaklarının en yoğun olduğu illerin başında geldiğini anlatan Dr. Onur, "Mermer bloklarının kesiminde tonlarca su harcanıyor ancak bu kullanımın kaydı ve denetimi yok. İkincisi, örneğin Karataş Gölümüz, çevresindeki yüzlerce kaçak sondaj nedeniyle tamamen kurudu. Şimdi Burdur Gölümüz de aynı tehlike ile karşı karşıya. Kaçak sondajlar 15 bin TL gibi sembolik cezalarla yasal hale getiriliyor, acilen bunun önüne geçilmeli. Üçüncüsü, Burdur ve çevresinde büyükbaş yemi olarak yetiştirilen mısır ve yoncanın dönümüne senede 700 ile 1000 ton arasında su harcanıyor. Kuraklık tehdidi altında çok su tüketen tarım ürünlerini üretmek ne yazık ki susuzluğa, kuraklığa davetiye çıkarmak demektir. Burdur gibi kuraklık ve susuzluk yaşayan bir şehirde peyzaj düzenlemesi mutlaka sulamasız yetiştirilebilecek bitkilerle yapılmalı ve eğlence havuzları bir süreliğine de olsa devre dışı bırakılmalıdır" diye konuştu. Burdur'da 4 yıldır yürüttüğü susuz tarım projesinin kentin susuzluk ve kuraklığına çare olacak çok önemli bir proje olduğunu söyleyen Dr. Ece Aynur Onur, "Kuraklığa sebep olan mısır, yonca, mermer sarmalından çıkmamızın tek yolu susuz tarım ile ekonomik değeri yüksek şifalı bitkiler ve gıda üretimi yapmaktır" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.