TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mera

AGRONEWS - Mera haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mera haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kars’ta ıslah edilen meralar ekonomiye kazandırıldı Haber

Kars’ta ıslah edilen meralar ekonomiye kazandırıldı

Kars kırsalındaki 500 dekarlık atıl mera, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların otlatılması açıldı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğünce, “Mera Islah ve Amenajman Projesi” çerçevesinde Ani Köyü’ndeki atıl arazinin ekonomiye kazandırılması amacıyla çalışma yürütüldü. İlk olarak 500 dekar alan yabancı ve istilacı ot olan yavşan otundan arındırılarak meraya fiğ tohumu ekildi. Ani köyü yaylasında düzenlenen tören saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı. Törenin açılış konuşmasını Tarım ve Orman İl Müdürü Enver Aydın yaptı. Aydın’ın ardından söz alan ve Kars’ın çok geniş meraları olduğunu, hayvanlarının da organik beslendiğini ifade eden Kars Milletvekili Adem Çalkın, “Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz çok büyük işler yapıyor. Zamanı geliyor hayvanlarımızla ilgili salgın hastalıklarda, hayvan üreme konusunda hayvanların yakın takibinde çiftçilerimizle ilgili yağış oluyor, dolu oluyor, hasat zamanı oluyor ve diğer zamanlar oluyor onları görüyorsunuz. Yani anlayacağımız çiftçinin kara gün dostu ofis diyorlar ama ben çiftçinin kara gün dostu Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’dür diyorum. Allah sizden razı olsun, emekleriniz çok büyük, hepinize teşekkür ediyorum” dedi. Bu millet için, bu devlet için üretmek zorunda olduğumuzu ve ürettikçe güçleneceğimizi dile getiren Vali Ziya Polat, “Güçlendikçe mazlumların lideri olan milletimiz bu dünyaya adaleti getirecektir. Onun için hep beraber bizler, sahadaki sizler, STK’larımız, muhtarlarımız devletin tüm kurum ve kuruluşlarındaki sahadaki milletimizle kol kola girip üreteceğiz, üreteceğiz, üreteceğiz. Ürettiğimizi de iyi fiyata satmamız gerekiyor, iyi fiyata satmak için de iyi ürün yetiştirmemiz gerekiyor. Ham maddeyi maddeye çevirmemiz gerekiyor. Tarlada aldığımız ürünü, hayvanımızın karkas etini raflarda görmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bir fabrikamızı ziyaret ettim. Allah’a şükür karkas et, Kars sucuğu, Kars kavurması olarak raflardaki yerini almaya başladı ve yatırım yapan, yakında açılışını yapacağımız birçok fabrika da var. Bunu çiftçi kardeşlerimizden de bekliyoruz; kavılcamız, buğdayımız meşhur. Ancak biraz önceki köyde Esenkentli bir hemşehrimiz bana biçerdöverden veryansın etti. Biçerdöverler çok pahalı oluyor, saman alıyoruz diye. Bizim burada yapmamız gereken bir iş daha var. Hayvan besleyen insanımıza bizim saman değil de fiğ, yonca, korunga, silajlık mısır üretimini arttırmak için destek olmalıyız. Hayvanlarımıza saman yerine bunları yedirmemiz gerekiyor hem maliyetleri azaltmamız lazım hem de hayvanın hem et hem de süt verimini arttırmamız lazım. Saman mecburiyetten yedirilecektir. Ama biz maalesef biçerdövere herhalde saman karşısında veriyoruz. Biçerdöver biçiyor, otumuzu ve buğdayımızı veriyoruz saman alıyoruz. Biz, fiğ, korunga, silajlık mısır üretimine de inşallah önümüzdeki yıllarda itibaren devletimizin katkısıyla daha da arttıracağız” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından hayvanlar meraya salındı. Kars’ta “2024 yılında 2 bin 400 dekarlık alanda aktif olarak yürütülen 5.790.910,45 TL maliyetli mera ıslah ve amenajman projeleri çiftçilerin yüzünü güldürüyor. Ani köyünde 2.959.800,00 TL maliyetli mera ıslah ve amenajman projesi kapsamında büyük çoğunluğu istilacı bir yabancı ot olan yavşan otu ile kaplanarak tahrip olan meranın ıslahında üç ayrı ıslah yöntem uygulandı.

“Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında” Haber

“Tunceli’nin biyoçeşitliliği aşırı otlatma tehdidi altında”

Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi. Tunceli, Türkiye’nin biyoçeşitlilik anlamında en zengin bölgelerinden biri. Ancak bu zenginlik, son zamanlarda aşırı ve kapasitenin üzerinde yapılan otlatma faaliyetleri ve madenler nedeniyle tehdit altında. Konuya ilişkin bilgi veren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaylalarda sürdürülebilir hayvancılık ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin en önemli doğal kaynaklarından olan yaylalarda hayvancılığın besin ihtiyacının yaklaşık yüzde 60 ile 65’inin karşılandığını aktaran Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Bitkiler, uzun zaman dilimleri boyunca yoğun otlatmaya maruz kaldıklarında kendilerini toparlama ve yenileme imkanı bulamamaktadır. Bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması da erozyonla sonuçlanmaktadır. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çölleşmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çıkmaktadır” dedi. "Plansız otlatma ciddi zarar veriyor" Plansız otlatmanın ülke genelinde olduğu gibi Tunceli yaylalarında da mevcut olduğunu kaydeden Doç. Dr. Paksoy, “Bu da bitkilerin klimaks dediğimiz en verimli seviyeye ulaşmasının önüne geçmektedir. Aşırı otlatma yaylalarımızın ve meralarımızın ot kalitesinde ve verimliliğinde önemli düşüşlere neden olmaktadır. Ülkemizde bir çok yaylada zamansız ve taşıma kapasitesinin üzerinde yapılan otlatma sonucu klimaks bitki örtüsü oluşamıyor ve bölgeye tamamen çalımsı ve dikenli türlerin hakim duruma geçtiği bir vejetasyona dönüşmektedir” diye konuştu. "Kapasitenin üzerinden hayvan, yaylaya çıkarılıyor" Meraların bozulmasında en büyük tehlikelerden birinin de kapasitelerinin çok üzerinde hayvanlarla otlatma olduğunu dile getiren Paksoy, “İlimizde en büyük etkinin bu olduğunu düşünmekteyiz. Yaylalarımıza kapasitenin çok üzerinde hayvanın çıktığı bilinmektedir. Bu durum meraların verimliliklerinin korunması ve bu alanda istenilen miktarda hayvansal ürün üretimine imkan bırakmamaktadır. Yaylalarımızda sürdürülebilir hayvancılık yapılması, verimli kullanılması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için bazı önlem alınması gerekmektedir. Bunların birincisi yem bitkileri tarımının arttırılması, çayır ve meraların ıslah edilmesi ve otlatmanın bir düzen içinde uygulanması yapılabilecek tedbirlerin başında gelmektedir” şeklinde konuştu. "Endemik türler tehdit altında" Tunceli’de yapılan flora çalışmaları sonucunda bin 300 bitkinin yayılış gösterdiğini ifade eden Paksoy, “Birçok endemik bitki de yine ilimizde yayılış göstermektedir. Bunların çoğu da yüksek dağ bitkileri olduğu için yani yaylalarda olduğu için bu aşırı otlatma sonucu endemik bitkilerimiz de tehdit altına girmektedir. 2022 yılında Pülümür ilçesinde yaptığımız arazi çalışmalarında özellikle Dağbek ve Karagöz Köyleri arasında özel toprak yapısına sahip bölgede çok dar bir alanda 6 tane endemik türün bir arada yetiştiği, yayılış gösterdiğini tespit ettik. Bu bölgeler yine otlatma ve maden aramaları tehdidi altındadır. Yani sadece otlatma değil bir de maden tehdidi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. "Arıcılık faaliyetleri biyoçeşitliliği koruyor" Arıların doğaya zarar vermek bir yana bitkilerin tozlaşması ve nesillerini devam etmesi açısından son derece önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Paksoy, “Sadece bal arısı olarak düşünmeyelim değişik türdeki arılar sayesinde bitkilerin tozlaşması gerekmektedir. Bitkilerin melezleşmesi, ya da alt türleşme gibi yeni bitkilerin oluşması arılar sayesinde sağlanıyor. Mutualizm yaşam dediğimiz en önemli birliktelik bitkilerle arılar arasındaki yaşam ve tozlaşmadır. Bu sayede biyolojik çeşitlilik de korunuyor. Yani bazı hayvancılık faaliyetleri aşırı olduğunda zararlı olduğu gibi bazıları da yapılmazsa doğaya da zarar verebilmektedir. Ama özellikle insanlar tarafından yapılan arıcılık, bitkilerin tozlaşmasında, nesillerinin devamında çok büyük bir görev üstlenmektedir. Doğa için de yaylalarımızın geleceği için de arıcılık faaliyetlerinin daha da fazla teşvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Ovadaki meralarda otlatma sezonu başladı Haber

Ovadaki meralarda otlatma sezonu başladı

Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkta özellikle yem girdi maliyetinin azaltılmasında önemli bir yere sahip olan meralarda, ilkbahar dönemi otlatma sezonu Adana’da başladı. Adana’da Ceyhan, Çukurova, İmamoğlu, Karataş, Sarıçam, Seyhan, Yumurtalık ve Yüreğir ilçelerinde başlayan ilkbahar dönemi otlatması 15 Temmuz’da sona erecek. Aynı ilçelerde sonbahar dönemi otlatması ise 15 Ekim -1 Aralık tarihleri arasında yapılabilecek. Otlatmalar Aladağ, Feke, Saimbeyli, Tufanbeyli ve Pozantı ilçelerinde 15 Mayıs-15 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Geri kalan Karaisalı ve Kozan ilçelerinde ise ilkbahar dönemi otlatması 1 Nisan - 15 Temmuz tarihleri arasında, sonbahar dönemi otlatması ise 15 Ekim - 15 Kasım tarihleri arasında yapılacak. Merada, ıslah ve amenajman çalışması ile kış döneminde büyüyüp gelişen otlar, yörede hem küçükbaş hem de büyükbaş hayvancılık yapanlar için büyük bir yem kaynağı. Otlatma sezonunun açılmasıyla birlikte günde iki kez meraya çıkan koyun ve kuzular doyasıya karınlarını doyuruyor. Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Nuri Kökçüoğlu, Ceyhan Kaymakamı Ramazan Kurtyemez ile Mercimek Mahallesi’nde bulunan merada otlatma sezonu açılışına katıldı. Bölgenin en büyük merası olan hayvancılıkta önemli yeri olan meraları ıslah etmek için İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak çalışmalar yaptıklarını belirten İl Müdürü Kökçüoğlu, “Meralarımız bizim içim önemli bir yem kaynağı. Üreticilerimiz hayvanlarını burada sezon boyunca otlattığı zaman büyük bir yem girdi maliyetinden kurtulmuş oluyor. Meralarımızı hayvancılığımızın devamlılığı açısından koruyup, belirlenen otlatma planı çerçevesinde otlatma yaptırmalıyız" dedi.

Balıkesir’de mera ıslah çalışmaları hız kazandı Haber

Balıkesir’de mera ıslah çalışmaları hız kazandı

Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ortaklaşa yürüttüğü, mera ıslah çalışmalarını tüm hızıyla devam ettiriyor. Balıkesir’in verimli toprakları, bitki çeşitliliğinin zenginliği, coğrafi konumu ve ekolojik uygunluğundan ötürü kırsalda kalkınmayı sağlamak ve şehir ekonomisini canlandırmak üzere her türlü tarımsal üretim ile hayvancılığı destekleme devam eden Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ortak çalışma sonucunda; 2023 yılı itibariyle il genelinde 25 projede 46 bin dekar alanda Mera Islah ve Yönetimi Projesini uyguladı. 10 projede 26 bin dekar alanda proje çalışmasını sürdürmeye devam ediyor. Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, toplamda 71 bin dekara alanda ıslah takip ve yürütme projesi devam ettiriyor. Yapılan çalışmalar hakkında konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Erkan Alkan, “Mera Islah çalışmalarında verilen emeğin amacına ulaştığını görmek çiftçilerimizin yüzünü güldürdü. Bakanlığımız ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ile ortaklaşa yürüttüğümüz çalışmalarla Balıkesir genelinde 71 bin dekar alanda Mera ıslah çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Günümüz hayvancılığında en önemli girdilerinden biri olan yem maliyeti için ıslah çalışmaları son derece önemli” dedi.

Bursa'da yerli boz ırk sığırın gen kaynağı üniversitede korunuyor Haber

Bursa'da yerli boz ırk sığırın gen kaynağı üniversitede korunuyor

Tarımda makineleşmeye geçilmeden önce gücünden dolayı tarla sürmede kullanılan, en zor yaşam ve beslenme koşullarına dayanıklı, Trakya ve Güney Marmara'ya has yerli boz ırk sığırların gen kaynağının korunması amacıyla Bursa Uludağ Üniversitesinde (BUÜ) çalışma yürütülüyor. Boz ırk sığırların gen kaynağının korunmasına ilişkin BUÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvancılık Tesisleri'nde 2021 yılında 4'ü damızlık 8 hayvanla proje başlatıldı. Tesislerde bu sene dünyaya gelen 8 buzağıda herhangi bir hastalığa rastlanmadı. Şu anda 5'i damızlık 14 yerli boz ırk sığır bulunuyor. Boz ırkın yıllık 1000-1200 kilogram olan süt verimi iyi bakım ve beslenmeyle artabiliyor. Her birinin canlı ağırlığı ise dişilerde 300-400, erkeklerde 450-500 kilogram geliyor. Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, AA muhabirine, sığır yetiştiriciliğinde kültür ırkları, yerli ırk ve bunların melezlerinin ön planda olduğunu söyledi. Üniversitede yetiştirdikleri yerli boz ırk sığırların neredeyse hiç masraflarının olmadığını vurgulayan Ak, "Tohumlama masrafımız yok. Hayvanlar çok dayanıklı olduğu için hasta olmadıklarından dolayı tedavi masrafımız yok. Suni meramızı yaptık, herhangi bir fabrika yemi giderimiz yok. Tamamen otlanmayla karınlarını doyuruyorlar. Elektrikli çitle meramızı çevirdik, çoban masrafımız yok. Sadece şap gibi zorunlu koruyucu aşılamalar yapıyoruz." diye konuştu. Ak, yerli ve milli üretim kapsamında boz ırk sığırlara sahip çıkıp nesillerini korumanın gerekliliğine dikkati çekti. Bu ırk hayvanların Türkiye'de sayılarının saf olarak yaklaşık 10 bin, melezleri dahil 30 bini bulabileceğinin belirtildiğini, koruma sürülerinde 2 bine yakın bireyin bulunduğunu aktaran Ak, "Hastalıklara karşı çok dayanıklılar. Çok fazla tedavi gerektirmeyen, hasta olmayan, yetersiz bakım ve beslemeye dayanıklı hatta bazı uygun bölgelerde makilik ve ormanlık alanlarda hiçbir ilave bir şey yapmadan kendi kendine yaşayan, çoğalan ve size hayvansal gıda üreten hayvanlar." dedi. Binlerce yıllık seleksiyonla, olumsuz koşullara dayanarak bugünlere ulaşan yerli ırklardan daha fazla yararlanmak ve organik hayvancılığın payını yükseltmek için bu gen kaynaklarına pozitif ayrımcılık yapılması, daha fazla desteklenmesi gerektiğini kaydeden Ak, bu ırklar yok olduğunda geri dönüşünün sağlanamayacağını dile getirdi. Ak, Türkiye'nin 5-6 ayrı bölgesinde yerli ırkların yaşadığını ancak boz ırkların, sığır ırklarının en kıymetlilerinden olduğunu anlattı. "Bu ırka gözümüz gibi bakmamız ve korumamız gerekiyor" Boz ırkın tarihsel gelişimine değinen Ak, şöyle devam etti: "Bu ırkların geçmişi oldukça eski. İlk zamanlar Balkanlar'dan geldiği biliniyor çünkü benzer ırkın Balkanlar'da da olduğunu görüyoruz. Bu hayvanlar geçmişte Kurtuluş Savaşı döneminde bile görülüyor. Çift sürmede, kağnı çekmede, araba çekmede kullanılıyor. Etinden, sütünden, derisinden yararlanıyor. Küresel ısınma var, hastalıklar değişiyor. Islah yapacağınız zaman da bu ırka ihtiyacınız var. Bugüne kadar yaşamış, hayatta kalıp neslini devam ettirebilmiş bir ırka gözümüz gibi bakmamız ve korumamız gerekiyor." Ak, kültür ırkları yani yüksek verimli hayvanların hastalıklara karşı daha hassas olduğuna dikkati çekti. Bir kültür ırkının sadece meradan beslenemeyeceğini, yüksek miktarlarda süt veren bir hayvanın ihtiyacının bu şekilde karşılanamayacağını bildiren Ak, "Kültür ırklarından yüksek verim alırsınız ancak yanında diğer dezavantajları da kabul etmeniz gerekiyor. İyi bir barınak, iyi bir besleme ve iyi bir sağlık koruma. Bunları da beraberinde sunacaksınız yoksa yine o verimi alamazsınız." ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Ak, projeyle ilgili hedeflerine ilişkin şu bilgileri verdi: "Yerli ırkların genlerini koruma kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığınca halihazırda yürütülen bir proje var. Biz de yerli ırkların bilinmesi ve korunması açısından katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bu ırkın yetiştiriciliği uygun olan bölgelerde yaygınlaşması ve et üretimine katkı sağlaması için Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğiyle, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile işbirliği içinde olmayı hedefliyoruz. Sürümüzün sayısı çoğaldıkça damızlık olarak da vermek istiyoruz."

OMÜ, "Yapay Mera Projesi" ile kaliteli ve ucuz et üretimi Haber

OMÜ, "Yapay Mera Projesi" ile kaliteli ve ucuz et üretimi

OMÜ'den yapılan açıklamaya göre, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Çayır Mera ve Yem Bitkileri Ana Bilim Dalınca yürütülen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen "Yapay Meralarda Botanik ve Fitokimyasal Çeşitliliğin Ot Verimi, Toprak Özellikleri ve Kuzularda Canlı Ağırlık Artışı ile Antihelmintik Etkilerinin Belirlenmesi Projesi" ile besi kuzuları, yapay meralarda otlatılacak. Açıklamada görüşlerine yer verilen proje yürütücüsü OMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlknur Ayan, projenin 7 ay önce başladığını, önemli sonuçlar elde etmeye başladıklarını belirtti. Ayan, bahar dönemi kuzularına yedirilen bitkilerle canlı ağırlıklarını artırmayı, toprak özelliklerini ve antihelmintik (solucan parazit düşürücü) etkileri karşılaştırarak yapay meralarda farklı bitkilerden uygun ve kazançlı karışımları belirlemeyi hedeflediklerini anlattı. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünün Ambarköprü Deneme İstasyonu arazisinde proje çalışmalarına devam ettiklerini dile getiren Ayan, şöyle devam etti: "Projenin üç ayağı var. Yem bitkisinden üretilen kaliteli ot miktarını artırmak, kaliteli otla beslenen hayvanlardaki verimi, yani canlı ağırlık artışı sağlamak. Çalışma kapsamında oluşturduğumuz karışımların dışında hindiba ve sinir otu da farklı bitki olarak mevcut. Bu farklı bitkiler, hayvanların sağlığına, özellikle hayvanlardaki iç parazit miktarına etki ederek, yani bağırsak parazitlerini azaltarak hayvan sağlığına ve performansına yansıyor. Bu da hayvansal verim olarak bize dönüyor. Projemizin üçüncü aşamasında da bu bitkilerin aynı zamanda toprağın farklı derinliklerinden yararlanan ve toprağa bıraktıkları bazı besin maddelerinin toprağı iyileştirme özellikleri var." Ayan, proje sayesinde sulama yapılmayan şartlarda kuzu beslemede en uygun şartların belirlenerek kaba yem açığının azaltılmasına katkı sağlanacağını kaydetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.