TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Öztürk Sarıca

AGRONEWS - Öztürk Sarıca haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Öztürk Sarıca haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Burdur’da adaçayları çiçek açtı, tarlalar mora büründü Haber

Burdur’da adaçayları çiçek açtı, tarlalar mora büründü

Burdur’da Lavanta Deresi’ne dikilen adaçaylarının çiçek açmasıyla birlikte tarlalar mora büründü. Litresi 1000 ile 1500 TL arasında satışa sürülen adaçaylarına ise ilgi büyük. Burdur’da 2005 yılında Burdur Gölü’nü kurtarmak amacıyla başlatılan Lisinia Projesi çerçevesinde tarlalara mısır ve yoncaya göre daha az su tüketen gül, lavanta ve adaçayı gibi bitkiler dikilmişti. Böylelikle susuz tarım faaliyetleri gerçekleştirilerek göl ve yer altı içme sularının daha az kullanımı sağlanıyor. Burdur’un Yeşilova ilçesi Akçaköy’de bulunan Lavanta Deresi olarak adlandırılan bölgede yaklaşık 900 dekar alana dikilen adaçayları iklim değişikliği nedeniyle erken çiçek açınca tarlalar mora büründü. Salda Gölü ile Burdur Gölü’nü birbirine bağlayan Lavanta ve gül yolu üzerinde bulunan tarlalar aynı zamanda eko turizme de büyük katkı sağlıyor. Temmuz ile Ekim arasındaki hasat edilen adaçayının hem kurusu hem de yağı farklı alanlarda kullanıldığı için büyük ilgi görüyor. Adaçayı yağının kilosu geçtiğimiz yıl 1000 ile 1500 TL arasında satılırken üreticiler bu seneki fiyatların daha da artacağını düşünüyor. Susuz tarım projesi ile birlikte bölgeye adaçayı dikerek eko turizmin canlanmasına öncülük edenlerden biri olan Lisinia Doğa Projesi kurucusu Veteriner Öztürk Sarıca; “2005’te başladığımız Lisinia Projesi çerçevesinde özellikle Burdur Gölü’nü ve gelecek nesillerin içme sularının kurtarılması noktasında yaptığımız çalışmalarla birlikte Akçaköy’de adaçayı tarımına başladık. Adaçayı hiç su tüketmeden yetişebilen bir bitki. Aynı zamanda uluslararası piyasada ciddi anlamda ülkemize döviz kazandırabilen bir bitki. Adaçayının hem kurusu hem de yağı uluslararası piyasalarda ve Türkiye’de satılabiliyor. Yaklaşık 900 dekarlık alanda biz adaçayı üretimi yapıyoruz. Bu yıl iklimsel şartların birazcık değişmesi ile birlikte adaçayları da biraz erken açmış durumda. Tabii ki lavantadan sonra en ciddi mor görüntüyü biz adaçayında gördük. Uçsuz bucaksız adaçayı bahçelerinde şu an hem eko turizme adaçayı bahçelerini kazandırmış durumdayız hem de insanların gelip de görebileceği ve rahatlayabileceği o mor görüntüyü adaçaylarında yakalayabilme durumları var” şeklinde konuştu. Birçok hastalığa karşı doğal çözüm yolu Adaçayının birçok hastalığa iyi geldiğini bu yüzden de çok fazla tercih edildiğini de dile getiren Öztürk Sarıca, “Adaçayı özellikle mide ağrılarında, Helikobakter Plori’nin sebep olduğu gastritlerde çok etkili. Diğer taraftan Staphylococcus Aureus’un sebep olduğu diğer hastalıklarda da çok etkili. Bunun yanında sindirim sistemi problemlerinde, özellikle gaz problemlerinde, çocukların gaz problemlerinde çok ciddi anlamda adaçayı kullanılabiliyor. Bunun yanında adaçayı sadece antimikrobiyal olarak bakterileri öldürmüyor. Bunun yanında mantarlarda ve birçok virüse karşı da etkili. Dolayısıyla hayatımızın her noktasında adaçayı kullanma şansımız var. Özellikle geçmeyen boğaz ağrılarında, Streptokok dediğimiz antibiyotiklere karşı dirençli olan bakterileri de öldürme durumu var” dedi. Susuz yetişiyor, bin ile bin 500 TL arasında satılıyor Adaçayının yüksek kesimlerde susuz yetiştiğini ve litre fiyatının bin ile bin 500 TL arasında değiştiğini de belirten Sarıca, “Adaçayı 800 ile 900 arasındaki rakamlarda damlama sulama sistemiyle yetişebiliyor, onun üzerindeki rakımlarda ise susuz olarak yetiştirilebiliyor. Şu an biz Akçaköy Lavanta Deresi’nde yaklaşık 900 dekarlık adaçayı bahçelerimizde, tarlalarımızda hiç su kullanmadan bu üretim yapabiliyoruz. Adaçayı hasadı temmuz ayında başlayıp ekim ayı sonun kadar devam ediyor. Uzun bir hasat dönemi var. Yani belirli bir ayda hasadını yapmak zorunda değilsiniz. Hasadı gelen tarlaları zamanında işleyebilme şansınız var. Adaçayının hem kurusu hem de yağı değerlendirildiği için bu süreçte gelen taleplere göre ister yağını çıkartabiliyorsunuz ya da kurusunu yapıp iç piyasaya ve uluslararası piyasaya satabiliyorsunuz. Ada çayının geçen yılki litre fiyatı 1000 TL ise 1500 TL arasındaydı. Tabii ki bu yılki fiyatlar henüz daha ürün çıkmadığı için açıklanmış değil ama zannediyorum daha cazip fiyatlara doğru gelişecek” sözlerini sarf etti. Hasat ettikleri adaçaylarını farklı alanlarda kullandıklarını söyleyen Öztürk Sarıca, “Adaçayını hasat ettikten sonra büyük bir kısmını Lisinia proje alanındaki distilasyon tesislerimizde yağını çıkartıyoruz. Yağını çıkarttıktan sonra bu hem yağ olarak satılabiliyor hem de burada eko turizme gelen kişiler tarafından 10’ar gramlık şişelerde satış yapılıyor. Bunun yanında kozmetik alanda veya yağ karışımlarında burada işlemlerden geçtikten sonra satışa sunuluyor” dedi.

Mis kokulu bahçelerle çevrili “Gül Yolu” açıldı Haber

Mis kokulu bahçelerle çevrili “Gül Yolu” açıldı

Gül Yolu’nun hem eko turizme hem de Burdur ekonomisine büyük katkı sağlaması hedefleniyor. Yaklaşık 15 yıl önce başlatılan ve Burdur Gölü’nün kurtarmak amacıyla başlatılan Lisinia Doğa Projesi çerçevesinde göl kenarında bulunan Karakent ve İlyas köyü arazilerine gül bahçeleri dikilmişti. Dikilen güller hem çıkarılan yağı hem de ziyarete gelen turistler nedeniyle Burdur ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Eko turizmin daha da canlandırılması amacıyla Salda Gölü’nden başlayıp İlyas Köyü’ne kadar olan Lavanta Yolu Burdur Valiliği, İl Özel İdaresi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Lisinia Doğa’nın ortak çalışmasıyla aynı zamanda Gül Yolu olarak isimlendirildi. Yıllardır Salda Gölü’ne gelen ziyaretçilerin Lavanta bahçelerini gezmek amacıyla kullandığı yol artık gül bahçeleri için de kullanılacak. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı. Açılışta konuşan Öztürk Sarıca, “Yaklaşık 15 yıldan beri Lisinia Doğa olarak burada projeler yürütmekteyiz. En önemli projelerimizden bir tanesi Burdur Gölü. Küresel ısınma nedeniyle gölümüzü kaybediyoruz. Gül aynı zamanda çok az su tüketiyor ve 1300 rakımın üzerinde susuz yetişebilen bir ürün. Gül kültürünün başladığı yerlerden birisindeyiz. İlyas köyünden Salda Gölü’ne kadar olan güzergah aynı zamanda doğal bir gül rotası. Biz iki yıldan beri bu rotayı gül ile ilgili eko turizmi canlandırmak amacıyla projeler yürütüyoruz” dedi. Vali Türker Öksüz ise, “Gül yolu projemiz için hepimiz bir aradayız bugün ilimize ekoturizm faaliyeti olarak Gül Yolu projesini başlatıyoruz. Amacımız yaylalarıyla doğal güzellikleri ile, Sagalassos Antik Kenti ile, Kibyra Antik Kenti ile Salda Gölü ile ve yaylalarıyla, hem doğal güzellikleri hem de kültürel mirası oluşturan kültürel turizme kaynaklık eden değerlerini tanıtmak ve turizm pastasından eko turizm ile fazlasıyla fazla pay almak. Bu bölge lavanta ile ünlü bir bölge. Lavanta yolunu aynı zamanda biz bugün bir gül yoluna da çevirmek istiyoruz. Amacımız bütün yerli ve yabancı ziyaretçilerin hakikaten eko turizmde çok önde olan şehrimizi tanımaları, buranın geleneksel kültürünü tanımaları ve şehrimize katkıda bulunmaları. Bunun için İl Özel İdaremiz, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızla birlikte inşallah bu proje ile birlikte şehrimize katma değer sağlayacak, ekonomik katkı sağlayacak, yerel halkın kalkınmasına hizmet edecek projeyi uygulamak inşallah nasip olur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umuyorum ki turizmi çeşitlendirme de bu önemli bir adım olur ve bunu daha büyüterek daha genişleterek projeyi devam ettirmiş oluruz. Bütün ziyaretçileri Türkiye’den veya dışarıdan yabancıları şehrimizdeki bu lavanta yolunu, gül yolunu görmeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu. Törenin ardından Vali Türker Öksüz ve protokol üyeleri gül bahçelerine inerek gül topladı. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı.

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor Haber

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor

Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve can damarları üzerine kurulan barajlar nedeniyle kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü, en yüksek olduğu 1971 yılındaki su seviyesinin neredeyse yarısını kaybetti. Türkiye’nin 7. büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Özellikle son 3 yıldır bölgede yağış miktarının çok düşük olması nedeniyle beslenemeyen göl, çevresinde yerli halk tarafından yapılan büyükbaş hayvancılık ve vahşi sulama nedeniyle de günden güne yok oluyor. Son dönemlerde yerli halkın ekonomik getirisi yüksek olduğundan dolayı büyükbaş hayvancılığa yönelmesi nedeniyle bölgedeki arazilerine suyun en büyük düşmanı olan mısır ve yonca ekmesi, bunu da kurulan sondajlarla sulaması göl sularının çekilmesinde büyük rol oynuyor. Gölün en yüksek seviyeye ulaştığı 1971 yılının Temmuz ayında 857,37 metre olarak ölçülen su kotu 2024 Ocak ayındaki ölçümde 837,35 metreye düştü. Yine 1971 yılı Temmuz ayında 17 bin 998, 210 hektar alan ölçülen yüzey alanı 2024 Ocak ayında 12 bin 59,85 hektar alan olarak ölçüldü. Burdur Gölü’nün şu anki hacmi ise 3 bin 575, 33 hektometre küpe kadar düşmüş durumda. Bölgede 2005 yılından itibaren göl projelerinde yer alan ve büyükbaş hayvancılık ve sulu tarım yerine küçükbaş hayvancılık ve susuz tarıma geçilmesi adına çalışmalar yaparak bölge halkına örnek olmaya çalışan Veteriner Öztürk Sarıca; birçok araziye lavanta, gül, adaçayı ve ay çiçeği gibi susuz tarım ürünleri ekerek hem ekonomik getirisinin yüksek olduğunu hem de susuz olarak da tarım yapılabileceğini bölge halkına göstermiş durumda. Diktiği tıbbi aromatik bitkilerin bölgeye turizm getirisinin de olduğunu dile getiren Öztürk Sarıca, gölün kurumasının önlenemez olduğunu ancak kullanılan bu yöntemlerle yavaşlatılabileceğinin yöre çiftçilerine benimsetilmesi için çabalıyor. 2005 yılından itibaren Burdur Gölü’nün kurtarılmasına yönelik suların tasarruflu kullanılmasına yönelik çalışmalarını sürdüren Öztürk Sarıca, “Aslında artık Burdur Gölü’nün kurumama şansı yok. Burdur Gölü kuruyacak. Ama en azından biz Burdur Gölü’nün ömrünü uzatmaya çalışıyoruz. Özellikle etraftaki toz bulutlarının insan sağlığına zarar vermemesi için göl çekilirken en azından suyun çekilmiş olduğu alanlarda ki tozluk alanların tuzcul bitkilerle kaplanması adına ve Burdur’daki iklimin değişmemesi adına şu an da mücadele ediyoruz. Göller Yöresi ciddi anlamda küresel ısınmadan nasibini alan bir bölge. Burada ciddi anlamda iklimsel şartlar çok değişti. Artık daha fazla sıcak yaşamaya başladık. Dolayısıyla buharlaşma çok arttı. Bunun da yanında yörede ciddi anlamda bir büyükbaş hayvancılığı var. Aslında büyükbaş hayvancılığı için çok da uygun bir alan değil. Ama bunun yanında yıllardan beri büyükbaş hayvancılığı insanların ciddi anlamda ekonomik getirilerini sağladığı bir ekonomik getiri haline dönüştü. Büyükbaş hayvancılıkta mısır ve yonca üretimi olmazsa olmaz. Mısır ve yonca da çok fazla su tüketen bitkiler. Dolayısıyla göller yöresindeki göletler ve yer altı sondajlarının büyük bir kısmı bu mısır ve yonca üretimine destek veriyor. Dolayısıyla yer altı suları ve fosil sular artık kullanılmaya başlandı. Bu nedenle gelecek nesillerin içme suları bile tehlike altında. Tabii bir de Burdur Gölü’ne gelen akarsuların da önü barajlar ile kesilince Burdur Gölü buharlaşma ile kaybettiği su ve yer altından beslenememesinden dolayı hızlı bir şekilde yok olmanın eşiğine gelmiş durumda. Şu anda Burdur Gölü yarıya yakın kısmını kaybetti” şeklinde konuştu. Büyükbaş hayvancılığa alternatif yetiştiricilik modeline geçilmesi gerekiyor Göller yöresinde bu su kaybını yavaşlatmak adına yapılması gerekenlerden de bahseden Öztürk Sarıca, “Biz projemiz çerçevesinde yıllardan beridir özellikle alternatif üretim modellerini bölgede sunmaya çalışıyoruz. Büyükbaş hayvancılığa alternatif olarak küçükbaş hayvancılık ve su tüketmeyen aromatik bitkiler ya da günümüzde susuz tarım dediğimiz uygulamalar. Dolayısıyla bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Özellikle yöreye uygun Honamlı keçisi yetiştiriciliği ve bunun yanında ekonomik değeri ciddi anlamda daha fazla olan lavanta, kekik, adaçayı gibi tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi bölge ekonomisine hem katkı sağlanacaktır hem de diğer taraftan ciddi anlamda sular konusunda yörede kazanım sağlayacaktır” sözlerini sarf etti. Burdur Gölü’nün kurtarılması gibi bir çözüm yok sadece kuruma yavaşlatılabilir Burdur Gölü’nün ciddi bir yağış ve iklim değişikliği olmadığı sürece kurumaktan kurtulamayacağını dile getiren Öztürk Sarıca, “Burdur Gölü kuruyor. Burdur Gölü’nün kurtarılması diye bir çözüm yolu yok, artık o dönemler geçti. Artık yapılabilecek tek şey gölün ömrünü uzatmak adına çalışmalar olacaktır. Ciddi anlamda iklim şartları değişir, çok ciddi yağışlar alınırsa belki Burdur Gölü eski durumuna gelebilir ki şu an için öyle bir durum görünmüyor. Dolayısıyla bölgede yapılması gereken suyun tasarruflu kullanılması, vahşi sulamanın tamamen bitirilmesi, bunun yanında damlama sulama sistemlerine geçilmesi ve suyun yer altından borularla nakledilmesi gerekiyor. Özellikle sulama suyu konusunda. Ya da bölgede tamamen susuz yetişen tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi gerekiyor. Bunun desteklenmesi lazım ki çiftçimiz bu modellere geçebilsin” dedi. Burdur Gölü’nün kuraklığa karşı verdiği mücadele ise havadan çekilen görüntülerle apaçık bir şekilde görülüyor.

Boyu 1 metreyi aşan adaçayı silaj makinesiyle hasat ediliyor Haber

Boyu 1 metreyi aşan adaçayı silaj makinesiyle hasat ediliyor

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 2023 Haziran Ayı Alansal Yağış Raporu verilerine göre, Türkiye'de son 63 yılın en yağışlı ikinci haziran ayı yaşandı. Akdeniz bölgesi de normalinin iki katından fazla yağış aldı. Yağışta Burdur ve Isparta çevrelerinde normale göre yer yer yüzde 200'den fazla artış gözlendi. Burdur'un Yeşilova ilçesinde dikilen Anadolu adaçayı da yağışlardan beslenerek devasa uzunluğa ulaştı. Aşırı büyümeden dolayı hasat dönemi yaklaşık bir ay erkene çekilen adaçayı, geçen yıllarda kadın işçiler tarafından orakla biçilirken bu yıl boyu 1 metreyi aşmasından dolayı silaj makineleriyle biçiliyor. Kentte 1000 dekarın üzerindeki alanda üretim yapan Öztürk Sarıca da Yeşilova'daki Akçaköy'de 30 dekarlık alana sererek kuruttuğu adaçayını yurt dışına gönderiyor. Kentin en büyük tıbbi aromatik bitki üreticisi Lisinia Doğa Kurucusu Sarıca, AA muhabirine, mayıs ve haziran yağışlarının ardından yapılan çapalarla adaçayının boylarının çok uzadığını söyledi. "Kurutulmuş adaçayı ihracatı zannediyorum ki 250 tonu bulacak" Adaçayının bu kadar büyüyeceğini tahmin etmediklerini vurgulayan Sarıca, bölgedeki en büyük silaj makineleriyle adaçayını hasat etmeye çalıştıklarını aktardı. Sarıca, adaçayının boyunun 3-4 kat daha fazla büyüdüğünü belirterek şöyle konuştu: "Normalde her yıl 30-40 santimetre büyüyen adaçayının boyu bu yıl ortalama 1 metreyi aştı. Hatta 1 metre 60 ve 70 santimetreye kadar uzayan üretim alanlarımız var. Bu büyüme ayını zamanda verimin 4-5 katına çıkması anlamına geliyor. Bu yıl yurt dışına yapacağımız kurutulmuş adaçayı ihracatı zannediyorum ki 250 tonu bulacak. Geçen yılki toplam üretimimiz yaklaşık 70 ton civarındaydı. Bu yıl adaçayı hasadını biraz erkene aldık çünkü hala büyümeye devam ediyor. Bunları hasat etmezsek önümüzdeki haftalarda hasadı daha da zorlaşacak. Erken hasattan dolayı bu sefer sonbaharda ikinci hasadı yapma şansımız var." İlaçsız üretiliyor Adaçayını ilaçsız ürettiklerinden daha çok dış pazardan talep gördüğünü dile getiren Sarıca, "Özellikle Avrupa pazarı yabancı otsuz, ilaç kullanılmadan yapılan ekolojik üretimleri tercih ediyor. Bizim adaçayımız başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ABD'den ciddi talep ediliyor, bunların yanında Kanada da talep ediyor." ifadelerini kullandı. "Adaçayını görünce şaşırdım" Silaj makinesi operatörü Mehmet Gücün de daha önce bu kadar büyümüş adaçayı görmediğini anlatarak "Daha önceden bizim dağlarda, kırlarda yetişen adaçayımız maksimum 30 santimetre olurdu. Adaçayını görünce şaşırdım. Mısır silaj makinesiyle biçiyoruz, kamyonla taşıyoruz. Çok şaşırtıcı bir durum. İlk defa adaçayı hasat ediyorum." dedi. Adaçayını kurutan kadınlardan Halime Çetinel de bu yıl adaçayının verimli olduğunu, boyuna kadar uzadığını anlatarak ev bütçesine destek olmaya çalıştıklarını kaydetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.