TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Seracılık

AGRONEWS - Seracılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Seracılık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Depremzede Çiftçi, Hatay’da Erkenci Kabak İçin Sera Kuruyor Haber

Depremzede Çiftçi, Hatay’da Erkenci Kabak İçin Sera Kuruyor

Depremzede Çiftçiden Yenilikçi Çözüm Depremin etkilediği bölgelerden Hatay’da, çiftçi Servet Ertaş, tarımsal üretimi kış aylarında da sürdürmek için sera kurmaya başladı. Antakya’nın Anayazı Mahallesi’nde 20 dönümlük tarlasını seraya dönüştüren Ertaş, erken kabak üretimiyle hem yerel ekonomiye katkı sağlamayı hem de gelir elde etmeyi hedefliyor. Soğuğa Karşı Üç Katmanlı Koruma Servet Ertaş, kış mevsiminde kabağı soğuk ve don etkisinden korumak için sera sistemini üç katmanlı olarak inşa ediyor. Çelik destekler ve iplerle güçlendirilen sera, olumsuz hava koşullarına dayanıklı şekilde tasarlanıyor. Bu sistemle kabaklar sıcak bir ortamda yetişecek ve mart ayında hasada hazır hale gelecek. "Erken Hasat Piyasaya Avantaj Sağlar" Çiftçi Servet Ertaş, erkenci kabak yetiştirerek hem yüksek fiyat avantajından yararlanmayı hem de pazardaki erken talebi karşılamayı amaçladıklarını belirtti. “Yılbaşından sonra kabak ekimine başlayacağız ve mart ayında hasat edeceğiz. İlk ürün olacağı için kilosunu 50 TL’den satmayı planlıyoruz. Bu fiyat, erkenci kabak için oldukça uygun. Sera sayesinde don ve soğuktan etkilenmeyeceğiz.” Hatay’ın Tarım Gücüyle Yeniden Kalkınması Hatay, Türkiye'nin önemli tarım şehirlerinden biri olarak depremden etkilenen tarım alanlarının canlandırılmasıyla bölgesel ekonomiye katkı sağlamayı sürdürüyor. Servet Ertaş’ın girişimi, bu anlamda bölgedeki diğer çiftçiler için de ilham kaynağı olabilecek nitelikte. Ertaş’ın sera projesi, deprem sonrası kırsal kalkınma için tarımın ne kadar önemli bir araç olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Türkiye’nin Jeotermal Enerji Potansiyeli: Küresel Liderlik Hedefi Haber

Türkiye’nin Jeotermal Enerji Potansiyeli: Küresel Liderlik Hedefi

Jeotermal Enerji 2050’de Beş Kat Artacak Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, dünyada 20 bin MW olan jeotermal enerji kurulu gücünün 2050'de 100 bin MW’a ulaşmasının beklendiğini belirtti. Türkiye, jeotermal enerji üretiminde Avrupa’da lider, dünyada ise 4. sırada yer alıyor. Kındap, Türkiye’nin jeotermal enerjiyle çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğe katkı sağladığını ve küresel enerji dönüşümünde önemli bir oyuncu olabileceğini vurguladı. Küresel Elektrik Talebinin %15’i Jeotermalden IEA'nın raporlarına göre, jeotermal enerji 2050 yılına kadar küresel elektrik talebinin %15’ini karşılayabilecek potansiyele sahip. Bugün ise jeotermal enerjinin kullanım alanları şöyle: %42’si ısı pompaları, %26’sı bölgesel ısıtma, %21’i elektrik üretimi, %11’i doğrudan ticari ve tarımsal kullanımlar. Ali Kındap, jeotermalin küresel elektrik talebini 140 kat karşılayabilecek kapasitede olduğunu ve Türkiye’nin bu alanda lider olabileceğini ifade etti. Jeotermal Teknolojiler ve Sektör Gelişimi Jeotermal teknolojilerin gelişimiyle mevcut kurulu güç kapasitesinin 60 kat artabileceğini söyleyen Kındap, jeotermalin sadece enerji üretimi değil, tarım, termal turizm ve sanayi gibi alanlarda da büyük fırsatlar sunduğunu belirtti. Türkiye, jeotermal seracılıkta 150 bin dönüm potansiyele sahipken, bugün sadece 7 bin dönümde jeotermal ısıtmalı seralara ulaştı. 2024: Sektörün Uyanışı 2024 yılı, Türkiye’nin jeotermal enerji sektöründe iki yıl süren durgunluğun ardından canlanma yaşadığı bir yıl oldu. 2023’te başlatılan projelerle jeotermal enerji kurulu gücü 1715 MW’a ulaştı. Enerji yoğun sektörlerin artan ilgisine dikkat çeken Kındap, 2026 yılından itibaren sektörde büyük sıçramalar beklediklerini ifade etti. Jeotermal Seracılıkta Küresel Marka Hedefi Jeotermal seracılık alanında Türkiye’nin 30 bin dönümlük sera alanına ulaşabileceğini belirten Kındap, TDİOSB’lerin uygun kredi imkânlarıyla yatırımcıları desteklediğini vurguladı. Ağrı’dan İzmir’e kadar birçok şehirde jeotermal seracılığa büyük ilgi olduğunu belirten Kındap, Türkiye’nin bu alanda bir dünya markası olabileceğini söyledi. Türkiye, jeotermal enerjinin entegre kullanım alanlarında değer oluşturarak, küresel temiz enerji dönüşümünde lider bir rol üstlenmeye hazırlanıyor.

Karya Farma'dan Tarımda Kimyasal Bağımlılığı Azaltma Hamlesi Haber

Karya Farma'dan Tarımda Kimyasal Bağımlılığı Azaltma Hamlesi

AYDIN (İHA) - Aydın’da çeyrek asırdır endemik bitkiler üzerinde çalışan Karya Farma HBX Ar-Ge, tarım ve çevre sağlığını öncelik alarak organik tarım çalışmalarına başladı. Gıda Mühendisi Feridun Levent Saltoğlu, sağlıklı bir gelecek için tarımın kimyasal bağımlılıktan kurtarılması gerektiğini vurguladı. Karya Farma HBX Ar-Ge ekibinden Gıda Mühendisi Feridun Levent Saltoğlu, organik tarımın hem insan sağlığı hem de çevre için kritik bir adım olduğunu belirtti. Saltoğlu, "Bugün sağlık alanında yaşanan sıkıntıların temelinde sağlıksız beslenme, çevre alanında yaşanan sıkıntıların temelinde ise açgözlülük ve daha fazla kazanma hırsı gelmektedir. Gerek insanlığın sağlığı gerekse üzerinde yaşadığımız dünyanın çevre sağlığı için, kimyasaldan uzaklaşıp organiğe yönelmemiz gerekiyor. ADÜ Teknokent’te faaliyetlerini yürüten ve şu ana kadar 18 patente imza atan Karya Farma olarak bu yönde çalışma yapıyoruz" dedi. KURAKLIK VE ÇEVRE KRİZİNE EKOLOJİK ÇÖZÜMLER Saltoğlu, 2024’te küresel iklim krizinin ve kuraklığın ciddi bir tehdit haline geldiğini hatırlatarak, tarım ve hayvancılığın kimyasal bağımlılıktan kurtarılması gerektiğini ifade etti. "Başta ilimiz Aydın olmak üzere, kuraklık tüm ülkenin hatta dünyanın önemli bir gündem maddesi. Bunun değişik sebepleri açıklansa da sorun ve sıkıntıların en büyük sebebi tabiata olumsuz müdahale eden insanoğludur" diyen Saltoğlu, yanlış tarım uygulamaları ve doğaya yapılan kimyasal müdahalelerin iklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden olduğunu söyledi. Karya Farma HBX Ar-Ge olarak kuraklıktan etkilenen bölgelerde çözüm odaklı çalışmalara imza attıklarını belirten Saltoğlu, "Tarımda kimyasal bağımlılığı azaltarak, zehirsiz ve geri dönüşümlü yöntemlere yönelmemiz gerekiyor. Akıllı eko fidanlar, toprağı ve suyu verimli kullanan genetik çeşitliliğe sahip fidan türleridir ve Aydın gibi kuraklıktan etkilenen bölgelerde üretimi artırabilir. Eko gübreler ise hem toprağın biyolojik yapısını korur hem de çevreye zarar vermeden sürdürülebilir tarımı destekler. Ayrıca, eko seracılık ile hem enerji tasarrufu sağlanabilir hem de yerel ürün çeşitliliği artırılabilir" diyerek konuşmasını tamamladı.

Kuzey Ege'de Tarımda Dönüşüm: Üreticiden Fabrika İşçisine Haber

Kuzey Ege'de Tarımda Dönüşüm: Üreticiden Fabrika İşçisine

Kuzey Ege'de Tarımda Dönüşüm: Üreticiden Fabrika İşçisine Topraksız teknolojik seralar, sanayi ile tarımın entegre olduğu sistemler ve akıllı tarlalar, 2020'lerin Türkiye'sinde tarımı hızla dönüştürüyor. Tarımda çalışan insan profili de bu değişimle şekil değiştiriyor. Geçim kaynağı toprak olan köylü ve küçük üretici, adeta fabrikanın vardiyalı işçisine dönüşüyor. Bu dönüşümün örneklerinden biri de Kuzey Ege'deki Bakırçay Havzası'nda yaşanıyor. Avrupa ve Türkiye’nin en büyük otomasyonlu sera ve tarımsal kümelenmesi olan Dikili Sera Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, sanayi tesislerini seralarla aynı alanda birleştirerek yeni bir üretim yapısı kuruyor. Bu projede 3 bin 500 kişiye istihdam yaratılması bekleniyor ancak küçük ölçekli tarım üreticileri için yer yok. Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz, Bakırçay Havzası'nda tarladaki üreticinin yerini ücretli işçilerin aldığını ve bölgedeki çalışma ilişkilerinde yeni bir sosyoloji oluştuğunu belirtiyor. Eski köylüler artık sanayinin parçası olarak ağır koşullarda çalışıyor. Özellikle Dikili'de sera üreticiliği ön planda. Yüksek kaliteli domatesler büyük şirketlerin seralarında üretilip yurt dışına ihraç ediliyor. Ancak, küçük üreticiler yerini sanayinin işçilerine bırakmış durumda. Tarımda oluşan bu yeni düzende, köylüler ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere mahkûm oluyor. Son dönemde, bölgedeki büyük şirketlerdeki işçi direnişleri dikkat çekiyor. Örneğin, Agrobay Seracılık’ta sendika üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan kadın işçiler, çalışma koşullarına isyan etti. Benzer şekilde, Queen Seracılık'ta da işçiler fazla mesai ücretlerinin düzgün ödenmemesi ve sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. Kocagöz, tarımda küçük üreticinin giderek iflasa sürüklendiğini ve tarım politikalarının küresel sermayenin çıkarlarına hizmet ettiğini belirtiyor. Tarımda yaşanan bu dönüşüm, işçileşme sürecini hızlandırarak, köylüleri sanayinin işçileri haline getiriyor. Bu durum, bölgedeki köy yaşamını köklü bir şekilde değiştiriyor.

Mustafa Ezici, Türkiye'de Tropikal Meyve Üretimini Büyütüyor Haber

Mustafa Ezici, Türkiye'de Tropikal Meyve Üretimini Büyütüyor

Tropikal Meyvelerle Girişimcilik Yolculuğu Gaziantep Nizipli doğumlu girişimci Mustafa Ezici, 2015 yılında Mısır'dan ithal ettiği 37 mango fidanıyla Antalya'da tropikal meyve üretimine başladı. Bugün 42 farklı tropikal meyve, başta mango olmak üzere, e-ticaretle satışa sunuluyor. Manavgat ve Alanya'daki seralarda üretilen mangolar, Ezici'nin hedef pazarına doğru hızla büyüyor. Mango Üretimi ve Yatırım Ezici, mango üretiminin Türkiye'de büyük bir yatırım fırsatı sunduğunu vurguluyor. Yatırımın geri dönüş süresi sadece 3 yıl, bir dönüm alanda minimum 300 bin TL kazanılabiliyor. Ayrıca, toplamda 1 milyon dolarlık yatırım gerçekleştiren Ezici, Türkiye'nin tropikal meyve üretiminde öncü rol üstleniyor. İhracat Potansiyeli ve Avrupa Pazarı Ezici, Türkiye'nin mango üretiminde ciddi bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Mango üretimi 2026 yılında 1.000 ton hedeflenirken, tropikal meyvelerin ihracatının yılda 1 milyar dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Özellikle Avrupa, Rusya ve Arap Yarımadası'nda büyük bir pazar payı bulunan mango, Türkiye'den hızla ihracat yapılabilecek bir ürün olarak öne çıkıyor. Doğal Tarım ve Kimyasal Kullanmama Ezici, üretim süreçlerinde kimyasal kullanmadıklarını ve sağlıklı üretime odaklandıklarını belirtiyor. Haşere mücadelesi için doğal içeriklerle çözüm arayan Ezici, zararlılarla savaşmak için neem yağı ve odun sirkesi gibi doğal yöntemler kullanıyor. Gelecekteki Hedefler: Japonya ve Daha Fazlası Ezici, Türkiye'deki mango üretiminin dünya pazarına açılabileceğini ifade ediyor. Özellikle Japonya gibi yüksek kaliteli mango pazarlarına ulaşmak, uzun vadede Türkiye'nin mango üretiminde ilk 10'a girmesini sağlayabilir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.