TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Su

AGRONEWS - Su haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” Haber

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti”

Eskişehir’de geciken yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, son yağışları değerlendiren Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil” dedi. Eskişehir’de kurak geçmesinden korkulan sezonda, nisan ayı itibariyle yağan yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, tarım arazilerine ise can suyu oldu. Ektikleri ürünün kurumasından korkan çiftçiler, yağan yağışlar sonrasında umutlarının yeşerdiğini ve verimin arttığını dile getirdi. Özellikle sebze ürünlerinin su ihtiyacının karşıladığını dile getiren üreticiler arpa buğday gibi hububatlarda ise halen bu ihtiyacın var olduğunu söyledi. Fazla yağışlardan dolayı bazı sebzelerde ise pas hastalığı baş gösterdi. Çiftçilere göre ürünlerin su ihtiyacı karşılansa da kuraklıkla birlikte eksilen yeraltı suları eski seviyesine henüz dönmedi. “Gerçekten yağmur çok önemli, hayat” Yağışların sevindirici olduğunu söyleyen Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “Nisan ayı kurak geçti ama mayıs ayında çok güzel yağışlar aldık. Tabii bazı bölgelerimizde Allah korusun her zamanki gibi afet, dolu ve don olayları yine yaşandı ama cenabı Allah’tan gelen bir şeydir. Ne olursa olsun 2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil. Yeraltı sularımız var diyemeyiz ama toprağımızın yüzeyi bayağı bayağı doydu. Bu nedir? Yağışlarının buğdaya ve arpaya pek faydası olmadı ama mısır, ayçiçeği ve sebze gibi ürünlerde mesela öyle bir şey ki şu anda bizim maydanozlarımızda çok yavaştan hastalıklar başladı. Mesela pas hastalığı yapıyor. Genelde bu aynı hastalığı buğdayda da yapar. Bu fazla sudan ve sulamadan kaynaklanan bir hastalıktır. Tabii bunu da mesela maydanozu üreticimiz artık bu bilinçli çünkü maliyetlerin de çok arttığı için artık fazla su kullanmamaktalar. O açıdan üreticinin hakikaten her şeyden öncesi bizim için bir de şu önemli; Türkiye’de planlı üretim yapamıyoruz. Bu planlı üretimimizi nasıl, nasıl yapmak zorundayız? Yağmur yağar evet, inşallah Allah bütün Müslüman âleminin duasını kabul etsin. Gerçekten yağmur çok önemli, hayat, her şey. Eğer ki bu yağmurlar, yağışlar olmasaydı çeşmedeki içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” dedi.

Bakan Yumaklı’dan ‘su’ mesajı: “Su fakiri olabiliriz” Haber

Bakan Yumaklı’dan ‘su’ mesajı: “Su fakiri olabiliriz”

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Adana’da ‘Sektör Paydaşları ile Toplantı’ya katıldı. “Sahanın röntgenini çekiyoruz” Burada konuşan Bakan Yumaklı, “Türkiye yüzyılı hedeflerimiz büyük. Türkiye yüzyılı vizyonu açıklandığı andan itibaren bizler de görevimizi icra etmek için sessiz devrimler olarak nitelenen konuları Türkiye’nin gündemine getirdik. Türkiye’nin dört bir tarafından üreticilerimiz ile bir araya gelerek üretimin yapıldığı alanları ve dinamikleri paylaşma imkanı buluyoruz. En yaygın taşra teşkilatı olan bir bakanlık olarak karşılıklı istişareler bizler açısından faydalı. Bu ziyaretlerimize devam ediyoruz. Sahanın röntgenini çekiyoruz. Bugün tarımın başkenti Adana’dayız. Tarımın her zaman için stratejik bir sektör olduğu herkes tarafından söylenir oldu. Elbette tarımsal üretimin sadece gıda arz güvenliği açısından değil sanayimizin de önemli bir ham madde kaynağı olması, ekonomimizin çarklarını çeviren önemli bir sektör olması herkes tarafından kabul edilmiş bir husus” ifadelerini kullandı. “Tarım sektörü çok çabuk etkileniyor” Tarım sektörünün birçok sektöre göre olumsuzluklardan daha çok etkilendiğini aktaran Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Tarım sektörünün içerisindeki dinamiklerin çokta göz ardı edilebildiğini görüyoruz. Son dönemlerde oradaki emek ve gayretin tarımsal üretimle alakalı dinamiklerin herkes tarafından bilinmesi önemli. Çünkü tarımsal üretimde sizlerin kontrol edebildikleri ve edemedikleri var. 2 sene önce herkes maske takıyordu. Çok hızlı unutuyoruz. Dolayısıyla iklim değişiklikleri, göç, farklı konjonktür konular, ülkeler arasındaki anlaşmalar bizi etkileyebilir. Tarım sektörünü diğer sektörlerden çok daha hızlı etkileme potansiyeli var” diye konuştu. “Tarım altyapısını korumak gıda güvenliğini korumaktır” Adana’nın tarım altyapısının son 22 yıldır çok güçlendiğini vurgulayan Bakan Yumaklı, daha sonra şunları söyledi: “Son 22 yıldır Adana’nın tarım altyapısı güçlendirilmiş vaziyette. Yaklaşık 85 milyar liralık bir yatırım yapıldı. Su alanında 42 milyar liralık bir yatırım ile tesis ve alan kazandırılmış durumda. Kırsal kalkınma desteklerimiz herkesin malumu. 398 milyon adet fidan toprakla buluşturulmuş. Adana’da toplam alanı 4,5 milyar dekar alan Çukurova ovası koruma altına alınmış durumda. Bütün bunları gıda arz güvenliğimiz olarak görüyoruz. 21 ürünün coğrafi işaret tescili var. Marka konusunun son derece önemli olduğunu, üretmenin ve bunları katma değerli satabilmek çok daha önemli. Bizler gerçekten devrim niteliğinde olan uygulamaları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Tarım kanunu yapıldı ve kullanılmayan tarım arazilerinin yeniden ekonomiye kazandırılması, sözleşmeli üretim gibi konular artık yasal düzenleme ile birlikte farklı bir yönüyle hayatımıza girmiş oldu. Bunların arasında çok uzunca bir süredir tarım sayımında TÜİK ile beraber çalışmamız sürüyor. Türkiye gibi tarımsal üretimin çok çeşitli olduğu bir ülkede bunun altyapısını hazırlamadan yapılan uygulama doğru sonuç vermeyecektir. Bu hazırlık süreci olmazsa olmaz. Hayvancılık yol haritası açıklandı. Burada özellikle planlı üretim, gençlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık gibi hem bitkisel hem hayvansal hem de su üretiminde tek tek paylaşıyoruz. 5 ana unsur üzerinde tarımsal üretimin yol haritasını çizmiş durumdayız. Bunların da bu sektöre yatırım olarak dönmesi önemli.” “Su zengini bir ülke değiliz” Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Geçen sene Emine Erdoğan’ın öncülüğünde su verimliliği seferberliğini başlatmıştık ancak 6 gün sonra deprem oldu. O nedenle ara verdik ve yılın son çeyreğinde çalışmalara tekrar başladık. Su verimliliği seferberliğini ortaya koyduk. Bunun sadece sosyal bir proje olduğu düşünülüyor ama bu hayati bir konudur. Akdeniz kuşağında en çok etkilenecek ülkeler arasında Türkiye’nin olması nedeniyle bütün faaliyetlerimizde suyu merkeze alıyoruz. Türkiye’de kişi başına bin 313 metreküplük su kapasitesi var. Hiçbir şeye dokunmayıp bu şekilde devam ederse 2,5 katrilyonluk su ile yatırımını olan bir ülkenin 2030’lu yıllarda su fakiri olması muhtemel. Bunu durduramayız ama yönetebiliriz. Bundan sonraki dönemde de sizlerde sıklıkla göreceksiniz. Suyun 77’sini kullanan tarım ve yüzde 13’ünü kullanan sanayi sektörü olmak üzere bütün herkes faaliyetlerini yeniden düşünmek durumunda. Üretim açısından son derece bilgi ve tecrübe seviyesi yüksek illerde çok daha kolay algılanabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. Ayrıca Bakan Yumaklı, Adana’ya yapılacak yatırımlardan bahsetti. Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı devam etti. Toplantıya Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, milletvekilleri ve tarım sektörü temsilcileri ile çiftçiler katıldı.

Bakan Yumaklı, “Tarım, sanayi ve enerji için suya ihtiyaç var Haber

Bakan Yumaklı, “Tarım, sanayi ve enerji için suya ihtiyaç var"

Yumaklı, “Ekonomimizin 3’lü saç ayağı var. Tarım, sanayi ve enerji. Bu sektörlerinin sürdürülebilirliği için suya ihtiyaç var” dedi. Devlet Su İşleri (DSİ) Üst Yönetim Değerlendirme Eğitim Semineri Maltepe’de bir otelde düzenlendi. Program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. 26-28 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek seminerin ilki Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla başladı. Programa, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta ve üst düzey yöneticiler katıldı. “Stratejik olarak da yönetiyoruz ve yönetmeye devam edeceğiz” Sektörlere değinen bakan Yumaklı, “Ülke olarak ekonomik kalkınmamızın en önemli unsuru olan suyu stratejik olarak ele aldık ve alıyoruz. Stratejik olarak da yönetiyoruz ve yönetmeye devam edeceğiz. Ekonomimizin 3’lü saç ayağı var. Tarım, sanayi ve enerji. Bu sektörlerinin sürdürülebilirliği için suya ihtiyaç var. İklim değişiklikleri sebebiyle bu ihtiyaç günden güne artmaya devam ediyor” şeklinde konuştu. “DSİ, ülkemizin en büyük yatırımcı kurumlarından biri” DSİ’nin Türkiye’de en büyük yatırımcılardan biri olduğunu vurgulayan Bakan Yumaklı, “İşte, ülkemizde bu ihtiyacı bilen, takip eden, karşılayan ve bilgi birikimiyle yöneten kurumumuz da Devlet Su İşleri. Yaptığı projeler ve çalışmalarla hem ülkemizde hem de yurt dışında da çok ciddi bir bilinirliliğe ve saygıya sahip. DSİ, ülkemizin en büyük yatırımcı kurumlarından biri. Bu sayede; ülke topraklarımızın her tarafında DSİ logosunu gördüğümüzde anlıyoruz ki buraya da DSİ’nin eli değmiş” ifadelerini kullandı. “10 binden fazla proje gerçekleştirildi” Yumaklı, “Çalışmalarımızı daha da verimli hale gelmesinin en önemli unsurlarından birisi de istişare. Bu kültür bizim geleneksel kodlarımızda da var. Bugün başlayıp 3 gün boyunca devam edecek toplantımızın mavi vatanımız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Tahtalı Barajı'nda doluluk son 14 yılın en düşük seviyesinde Haber

Tahtalı Barajı'nda doluluk son 14 yılın en düşük seviyesinde

Geçen yılın sonbahar ve bu yılın kış mevsimini kurak geçiren İzmir'de çoğunlukla sağanak şeklinde etkili olan ilkbahar yağışlarına karşın yağışlı gün sayısının az olması ve yağmurun lokal olarak yağması nedeniyle içme suyunun sağlandığı barajlardaki doluluk oranları geriledi. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İZSU) 17 Ağustos tarihli verilerine göre kentteki 5 barajın doluluk oranı geçen senenin aynı ayına göre azaldı. Geçen yılın aynı dönemine göre doluluk, Tahtalı'da yüzde 50'den yüzde 35'e, Balçova'da yüzde 35'ten yüzde 31'e, Güzelhisar'da yüzde 71'den yüzde 65'e, Alaçatı Kutlu Aktaş'ta yüzde 61'den yüzde 36'ya, Ürkmez'de yüzde 59'dan yüzde 35'e düştü. Kentin su ihtiyacının yaklaşık yüzde 45'ini karşılayan Tahtalı Barajı'ndaki su seviyesi, son 14 yılın en düşük rakamı olarak kayıtlara geçti. Barajda 2009 yılının aynı döneminde doluluk oranı yüzde 30 olarak kaydedilmişti. Doluluk oranının yüzde 76'ya çıktığı 2019 yılı ise 14 yılın en iyi rakamı olarak göze çarpıyor. Tahtalı Barajı'nda geriye dönük 24 yıllık bilgiler incelendiğinde bugünkü baraj rezervinden daha aşağı seviyede olan 4 yıl (2001 yüzde 19, 2007 yüzde 25, 2008 yüzde 8, 2009 yüzde 30) bulunuyor. Yıllık ortalama 90 milyon metreküp su çekilen barajdaki su oranının düşmesiyle normalde sular altında kalan ve bu yıl kalıntıları gün yüzüne çıkan eski Bulgurca köyü de iyice belirginleşti. Cami kalıntısı yakınındaki yıkık binalar, eski köprü ve yapıların üzerinde oluşan midye öbekleri dikkati çekiyor. Bu arada Tahtalı Barajı'nda 17 Temmuz itibarıyla kullanılabilir su miktarı da 101 milyon 663 bin metreküp olarak kayıtlara geçti. 270 gün civarında su bulunuyor İZSU Su Arıtma Dairesi Başkanı Hakan Alpsoykan, AA muhabirine, yağışların düzensiz olması nedeniyle barajların yeterince su alamadığını söyledi. Bu anlamda Tahtalı Barajı'nda doluluk oranının da düştüğünü belirten Alpsoykan, şunları kaydetti: "Barajımızdaki en kötü 5. sene, yani bundan daha kötü 4 senemiz var ancak son 14 yıldaki en kötü, en az doluluk oranına ulaştığımız bir sene. Bu durumda idaremiz sürekli güncel olarak planlarını yenilemekte ve dengeli bir su kullanımı olarak kentimize sağlıklı bir şekilde, kesintisiz su verme planlarını gerçekleştiriyoruz. Bu en kötü senaryolarda bile bu barajdan beslenen yerlerde hiç yağmur yağmaz ise yaklaşık 270 gün civarında bir rezervimiz bulunmakta. Bununla beraber biz diğer su kaynaklarımızdan kentimizi besliyoruz ve susuz kalmamamız için gerekli planları yapıyoruz ancak belirtildiği gibi gerçekten kötü bir dönemdeyiz." Hakan Alpsoykan, dünyadaki tatlı su kaynaklarının çok sınırlı olması, suyun gerçekten hayati bir öneme sahip olması ve özellikle de sıkıntılı bir süreçten geçtiği için vatandaşların sularını idareli bir şekilde kullanmalarını istedi.

Haber

"Suda sıfır kayıp" için seferberlik devam ediyor

Bakanlıktan Dünya Su Günü dolayısıyla yapılan açıklamaya göre, kuraklık tehdidine karşı eylem planı hazırlayan Tarım ve Orman Bakanlığının "Suda Sıfır Kayıp" sloganı ile başlattığı seferberlik yaygınlaşıyor. Bakanlığa bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, DSİ ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü başta olmak üzere birçok birim kuraklığa karşı çalışmalar yürütüyor. 2023-2027 Dönemi Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı ile tarımsal kuraklık konusunda kamuoyunun bilincinin artırılması, sürdürülebilir tarımsal su kullanımının planlanması, kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde gerekli tedbirlerin alınması ve kriz dönemlerinde etkin mücadele programı uygulanarak kuraklığın etkilerinin en aza indirilmesi amaçlanıyor. Toplum genelinde su verimliliği kültürünün oluşturularak kaynakların sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesi maksadıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde "Suda Sıfır Kayıp" ilkesiyle başlatılan Ulusal Su Verimliliği Seferberliği çerçevesinde 31 Ocak 2023 tarihinden bu yana etkinlikler gerçekleştiriliyor. Seferberlik kapsamında içme-kullanma suyunun yanı sıra tüketimin yüksek olduğu tarım ve sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde suyun verimli ve sürdürülebilir kullanımı için çalışmalar yürütülüyor. Etkinliklerle, su yönetimi konusunda sorumlu ve ilgili paydaşlarla su verimliliğinin yaşam tarzı haline getirilmesi, su verimliliği kültürünün oluşturulması hedefleniyor. Su stresi olmadan, yaşam standartlarını düşürmeden "suda sıfır kayıp" bilinci ile bütün kurum/kuruluşlar, çiftçiler, sanayiciler, çocuklar kısacası her bir vatandaşın suyu verimli kullanmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Bu kapsamda içme-kullanma suyu, tarım ve sanayi sektörlerine yönelik hazırlanan 165 rehber doküman ilgililere ulaştırılıyor. Öte yandan, su verimliliği seferberliği ile ilgili farkındalığın artırılması amacıyla hazırlanan suverimliligi.gov.tr internet sitesi hizmete sunuldu. Seferberlik kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere, hazırlanan dokümanlara ve diğer bilgilere internet sitesi üzerinden ulaşılabiliyor. STRATEJİ VE EYLEM PLANLARI Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından ayrıca "Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı" hazırlandı. Plan kapsamında, 2100 yılına kadar içme suyu sistemlerindeki su kaybı oranının yüzde 10'a indirilmesi, tarımsal sulama sistemlerinde randıman oranının yüzde 75'e çıkarılması, sanayide suyun en az yüzde 50 daha verimli kullanılması ve kişi başı su tüketiminin günlük 75 litreye düşürülmesi hedefleniyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci tarafından onaylanan belgenin Cumhurbaşkanlığı genelgesi olarak yayımlanması öngörülüyor. Vatandaşların evlerinde ve iş yerlerinde benimseyebilecekleri uygulamalara yönelik "Binalarda Su Verimliliği Hedefi ve Uygulama Kılavuzu" da hazırlandı. Konuya ilişkin yayımlanan "Sistem Kurulumu Talimatı" kapsamında da su verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması için su verimliliği birimlerinin kurulması, mevcut durum tespiti, planlama, ihtiyaçların belirlenmesi ve temini, eğitim ve farkındalık oluşturma, uygulama ve raporlama başlıklarında 7 adım oluşturuldu. Hazırlanan dokümanlarla, "azalt, yeniden kullan ve değiştir" olmak üzere üç önemli stratejinin hayata geçirilmesi planlanıyor. ALTERNATİF SU KAYNAKLARININ KULLANIMI Su verimliliği için yağmur suyu hasadı, gri su sistemleri, kullanılmış ve denize akan suların uygun şekilde arıtılmasından sonra tekrar kullanılması, deniz suyunun arıtılması gibi alternatif kaynakların kullanımına imkan veren uygulamaların benimsenmesi için mevcut yasal ve teknik altyapının geliştirilmesi amaçlanıyor. Su kaynaklarında iklim değişikliğine uyum çalışmaları kapsamında da çalışmalar yapılıyor. İklim değişikliğine karşı direncin artırılması maksadıyla su fiyatlandırması, gri suyun kullanımı ve yağmur suyu hasadı gibi uyum faaliyetleri ile ilgili fayda maliyet ve yapılabilirlik analiz çalışmaları gerçekleştirilerek konu ile ilgili büyükşehir belediyelerine eğitim veriliyor. Muhtemel kuraklık risklerinin olumsuz etkilerinin asgari düzeye indirilmesi, su ve gıda arzında sürdürülebilirliğin sağlanması ve kuraklıklara karşı hazırlıklı olunması maksadıyla kuraklık yönetim planları hazırlanıyor. Bu kapsamda havza ölçeğinde kuraklık analizleri yapılarak mevcut ve gelecek su potansiyeli doğrultusunda tarım, içme suyu, sanayi, ekosistem, turizm sektörlerine kuraklığın etkileri tespit ediliyor. Olası kuraklık durumlarına hazırlıklı olunması maksadıyla da buna dayanıklı bitkilerin ekimi, sulama sistemlerinin modernizasyonu, alternatif su kaynaklarının değerlendirilmesi, sulama randımanının artırılması gibi tedbirler belirleniyor. 15 havzada çalışmaları devam eden söz konusu planlar 2023 yılı sonu itibarıyla tüm havzalarda tamamlanması öngörülüyor. SEKTÖREL SU TAHSİS PLANLARI Havza ölçeğinde su kaynaklarının arz-talep dengesinin eş zamanlı sağlanması, en fazla su talep eden tarım sektörünün iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en az şekilde etkilenmesine yönelik tedbirleri içeren ve "suya göre tarım" ilkesinden hareketle "Sektörel Su Tahsis Planları" hazırlanıyor. Planlarda, su potansiyelindeki azalma durumları da göz önüne alınarak en kırılgan sektör olan tarımda ürün deseni, sulama zaman planlaması gibi önlemler belirleniyor. Böylece hem gıda güvenliğinin sağlanması hem de çiftçilerin ekonomik kazancının en üst seviyeye çıkarılması hedefleniyor. Su-gıda-enerji-ekosistem ilişkisini temel alan, su arzının kısa ve uzun vadeli politikalarının, planların ve stratejilerinin oluşturulması, izlenmesi, geliştirilmesi faaliyetlerini yürütecek "Ulusal Su Kurulu" oluşturulması için de harekete geçildi. Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde korunması, kullanılması, iyileştirilmesi, geliştirilmesine yönelik "Su Kanunu Taslağı" hazırlandı. DSİ içme suyu, sulama ve sanayi suyu projelerini devreye sokarak kuraklık tehlikesine karşı önlemler geliştiriyor. "SUYUN VERİMLİ KULLANIMI, MİLLİ VE KÜRESEL BİR MEVZU" Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, küresel ısınmanın getirdiği iklim değişikliğinin en fazla su konusunu tehdit ettiğini belirtti. Suyun verimli kullanımının, kurumsal değil milli ve küresel bir mevzu olduğunu vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti: "Tatlı su kaynaklarının korunması ile su kaynaklarının verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılması hayati öneme sahiptir. Değişen iklim nedeniyle, su kaynakları üzerinde oluşan olumsuz etkiyi, verimlilik uygulamaları ile bertaraf edebiliriz. Ülkemizin su kaynaklarının tek bir damlasının dahi israfına tahammülümüz yoktur. Su israfının önlenmesi ancak topyekun bir seferberlikle mümkündür. Bu seferberlik ruhu, kurumsal, bölgesel, kültürel ve sektörel sınırlamalara maruz kalmadan ülke geneline yayılmalıdır." Kaynak: Ekotrent

'Türkiye, 2030'da su fakiri ülkeler kategorisine geçebilir' Haber

'Türkiye, 2030'da su fakiri ülkeler kategorisine geçebilir'

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nca 1993'te ilan edilen ve her yıl 22 Mart'ta kutlanan Dünya Su Günü, temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılmasına yönelik somut adımların atılması için oluşturuldu. 22 Mart Dünya Su Günü'ne vurgu yapıp, su kaynaklarının korunmasına ilişkin konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azize Ayol, iklim değişikliği, nüfus artışı, tarımsal ve endüstriyel faaliyetler nedeniyle oluşan baskılar sonucu su kaynaklarının korunmasının ve etkin kullanımının elzem olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ayol, "BM'nin düzenli olarak yayımladığı dünya su raporlarına göre; şu an dünya nüfusunun 4'te 1'lik kısmı sağlıklı suya erişim sorunu yaşamaktadır. Dünya kaynaklarını bütüncül yaklaşım ile ele almak gerekir. Su, hava, toprak ekosistemin tüm bileşenleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilecek tüm aktivitelerde sürdürülebilir yaklaşımların ortaya konması gereklidir" dedi. 'İZMİR'İN ÖNEMLİ BİR KESİMİNDE ŞİDDETLİ KURAKLI GÖZLEMLENMEKTEDİR' Türkiye Kuraklık Haritası verilerini de değerlendiren Prof. Dr. Ayol, İç Anadolu, Marmara, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Ege bölgelerinin önemli kesimlerinde 'çok şiddetli', 'şiddetli' veya 'orta şiddetli' kuraklıklar görüldüğünü dile getirerek, "Türkiye nüfusunun hızlı artışı ve endüstriyel faaliyetler dikkate alındığında; 2030 yılı için su baskısı yaşayan ülkelerden, su fakiri ülkeler kategorisine göre bir geçiş olacağı tahmin edilmektedir. İzmir'in önemli bir kesiminde şiddetli kuraklık gözlemlenmektedir. Diğer birçok ilimizde de olduğu gibi iklim değişikliği etkilerinin yoğun yaşandığı kentte, geçen yıllara göre aylık sıcaklıklarda birkaç derecelik artışlar olduğu bilinmektedir. Ülkemiz genelinde yağışların düzenli seyretmemesi, yıllık yağış miktarlarının önemli derece düşmesi, içme suyu temin eden barajlardaki su miktarlarındaki düşüşler, su kaynaklarının verimli kullanılması konusunda alarm veren durumlardır" diye konuştu. 'HAVZA BAZINDA DOĞRU SU YÖNETİMİ POLİTİKALARI İZLENMELİ' Su kaynaklarında sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılması gerekenleri sıralayan Prof. Dr. Ayol, şöyle konuştu: "Kentlerde su kaynaklarının verimli kullanılmasında öncelikle içme suyu şebekelerinde kayıp- kaçakların önlenmeli. Bilinçli tüketim uygulamalarının geliştirilmesi, sanayide özellikle suyu yoğun kullanan endüstrilerde temiz üretim uygulamaları ve en iyi üretim teknikleri ile su tüketiminin azaltılması gerekiyor. Oluşan atık suların iyi derecede arıtılarak endüstriyel proseslerde tekrar kullanımının sağlanması, tarımsal sulamada sulama yöntemlerinin değiştirilmesi, evsel nitelikli atık suların iyi kalitede arıtılarak belli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi için tarımsal sulamada kullanımına yönelik ileri arıtma uygulamalarının yaygınlaştırılmalı. Bilinçli sulama uygulamaları, su kaynaklarımızı korumak için havza bazında doğru su yönetim politikalarının izlenmeli. Özellikle oluşan atık suların iyi kalitede arıtılarak yararlı kullanım amaçlarına yönelik olarak tekrar değerlendirilmesi amacıyla teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanması önem taşımaktadır. Ülke genelinde sadece su ve su kaynakları bazında bilimsel ve uygulanabilir teknolojilere yönelik politika ve eylem planlarına öncelik verilmelidir." SULU TARIMDAN KURU TARIM UYGULAMALARINA GEÇİŞ Türkiye'de su kaynakları bakımından en tehlikeli bölgelere ilişkin de konuşan Prof. Dr. Ayol, "Göller Yöresi, Konya Ovası, Gölmarmara gibi çarpıcı kuraklık etkilerinin yaşandığı örneklerin dışında hemen hemen tüm tarım havzalarında yeterli sulama suyunun da olmaması nedeniyle bazı yerlerde çiftçilerimiz ürün desenlerini değiştirmeye ve sulu tarım uygulamalarından kuru tarım uygulamalarına geçmektedir. İç Anadolu, Marmara, Ege Bölgesi, Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerimizin önemli kısımlarında su kaynakları üzerinde baskı söz konusudur" dedi. Kaynak: Doğan Haber Ajansı

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.