TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Su

AGRONEWS - Su haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Amasya'da baraj ve göletlerdeki su yüzde 10'a kadar düştü Haber

Amasya'da baraj ve göletlerdeki su yüzde 10'a kadar düştü

Amasya'da bu kış beklenen yağışların azlığı kuraklık belirtilerini ortaya çıkardı. İldeki barajlar ve göletlerdeki su seviyeleri ortalama yüzde 10 oranına geriledi. Tarım alanlarının sulanmasında kullanılan Yedikır Baraj Gölü, su seviyesinin azalmasıyla üç parçaya bölündü. İlkbaharı hatırlatan günler yaşanıyor Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği kentte, ilkbahar günleri yaşanıyor. Dağların tepelerindeki kardelen çiçekleri karsız açarken, çiftçiler umutlarını Şubat ve Mart aylarına taşıdı. "Baraj su seviyelerimiz ortalama yüzde 10-15 civarına geriledi" Amasya Ziraat Odası Başkanı Mustafa Cebeci, "Önceki senelerde bu dönemde barajların su seviyeleri ortalama yüzde 65-70 iken, şu an yüzde 10-15 seviyesine çekildi. Akdağ'da bu aylarda 2 metre kalınlığında kar olurdu. Şu anda kar yok" dedi. "Umutlarımız Şubat ayına" Bölgedeki çiftçilerin son 2 yıldır kuraklığın getirdiği zorluklarla mücadele ettiğini aktaran Mustafa Cebeci, "Şu ana kadar istediğimiz ölçüde yağış almadık. Bu yıl da kurak geçti. Umutlarımız Şubat ayında. Güncel hava raporlarını sürekli takip ediyoruz. Önümüzdeki hafta kar yağışının öngörüldüğünü görüyoruz. Ancak yeterli olacağını düşünmüyorum" diye ekledi. Cebeci, zor bir sene geçireceği öngörülen çiftçilere, bahar ayları için susuzluğa dayanıklı ürünler ekmelerini tavsiye etti.

Nilüfer Çayı’ndaki Kirlilik Halk Sağlığını Tehdit Ediyor Haber

Nilüfer Çayı’ndaki Kirlilik Halk Sağlığını Tehdit Ediyor

Marmara Denizi ve Nilüfer Çayı Arasındaki Bağlantı Nilüfer Çayı'nın, Bursa’nın yaz kış denize akan tek akarsuyu olduğunu vurgulayan Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu, çayın kirliliğinin Marmara Denizi'nde artan müsilaj sorununu beslediğini ifade etti. Çayın kirlenmesinin son 40 yıl içinde kontrolsüz sanayileşme, çarpık kentleşme ve yetersiz denetim nedeniyle hızlandığını belirten Sivrioğlu, “Bir zamanlar hayat dolu olan Nilüfer Çayı, şimdi adeta bir atık kanalına dönüşmüş durumda” dedi. Sanayileşme ve Yanlış Planlamalar Çayı Ölüme Terk Etti Sivrioğlu, endüstriyel ve evsel atıkların arıtılmadan dereye deşarj edilmesi, tarımda bilinçsiz uygulamalar ve iklim krizi gibi nedenlerin Nilüfer Çayı’nı yok olma noktasına getirdiğini söyledi. Çayın ekosisteminin tamamen bozulduğunu belirterek, “Bir zamanlar balıklar, su kuşları ve bitkilerle dolu olan Nilüfer Çayı, şimdi siyah renkli akıyor ve çevreye ağır kokular yayıyor” diye konuştu. Acil Eylem Planı Şart Sivrioğlu, Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğin önlenmesi için bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin işbirliğiyle kapsamlı bir Acil Eylem Planı hazırlanması gerektiğini vurguladı. Sanayi tesislerinin sıfır sıvı deşarjı gibi ileri teknoloji sistemlere geçmesinin, deşarj kısıtlamalarının artırılmasının ve bölge halkının çevre bilinciyle ilgili eğitilmesinin önemine dikkat çekti. Su Stresi ve Türkiye’nin Geleceği Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığına dikkat çeken Sivrioğlu, iklim krizinin etkisiyle su kaynaklarının daha da azalacağını belirtti. “Önlem alınmazsa, Türkiye 2030 yılında su fakiri ülkeler arasına girebilir. Nilüfer Çayı’nın mevcut durumu, bu krizin bir yansımasıdır” dedi. Sivrioğlu, Marmara Denizi ve Nilüfer Çayı'nın kirliliğiyle ilgili şeffaf çalışmaların yapılması gerektiğini ve suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için bölgesel politikaların oluşturulmasının önemini vurguladı.

Ağrı’ya 11 Milyar TL’lik Su ve Tarım Yatırımı Haber

Ağrı’ya 11 Milyar TL’lik Su ve Tarım Yatırımı

Ağrı’da Tarımsal Kalkınma İçin Büyük Hamle Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Ağrı’da tarım arazilerinin sulanması, taşkın risklerinin azaltılması ve enerji üretimi için yatırımlarını hızlandırdı. Genel Müdür Balta, 22 yılda yapılan 61 tesisle bölgeye 11,9 milyar TL’lik yatırım yapıldığını duyurdu. Sulama ve Depolama Tesisleriyle Verimlilik Artıyor Ağrı’da su kaynaklarının etkin kullanımı için 223 bin 580 dekar tarım arazisi sulamaya açıldı. Ayrıca, iki baraj ile 205,48 milyon metreküp su depolama kapasitesine ulaşıldı. İnşaatı devam eden bir barajla 3 bin 340 dekar tarım arazisinin daha suya kavuşması hedefleniyor. Taşkın Kontrol Projeleri ve Arazi Toplulaştırma Taşkın riskini azaltmak için son 22 yılda 54 taşkın koruma tesisi tamamlandı, 50 yerleşim birimi ve 37 bin 310 dekar arazi taşkınlardan korundu. Arazi toplulaştırma projeleriyle 475 bin 670 dekar alanın tescili yapıldı ve sahada 472,6 kilometre yol inşa edildi. Hidroelektrik Enerji ile Güç Üretimi Ağrı’da bir hidroelektrik santraliyle yıllık 14,3 milyon kWh enerji üretimi sağlandı. Planlama aşamasındaki yeni HES projeleriyle enerji üretiminin artırılması hedefleniyor. Suyun Stratejik Önemi DSİ’nin modern sulama tekniklerini ve yapay zeka destekli otomasyon sistemlerini devreye aldığını belirten Balta, “Suyumuzdan aldığımız güçle enerjiye, toprağımıza berekete dönüştürüyoruz. Her damlanın stratejik bir öneme sahip olduğu bu süreçte çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. Ağrı’nın su ve tarım potansiyelini en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen yatırımlar, bölge çiftçilerinin memnuniyetini artırırken, Türkiye’nin tarım sektöründeki güçlü konumunu da pekiştiriyor.

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” Haber

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti”

Eskişehir’de geciken yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, son yağışları değerlendiren Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil” dedi. Eskişehir’de kurak geçmesinden korkulan sezonda, nisan ayı itibariyle yağan yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, tarım arazilerine ise can suyu oldu. Ektikleri ürünün kurumasından korkan çiftçiler, yağan yağışlar sonrasında umutlarının yeşerdiğini ve verimin arttığını dile getirdi. Özellikle sebze ürünlerinin su ihtiyacının karşıladığını dile getiren üreticiler arpa buğday gibi hububatlarda ise halen bu ihtiyacın var olduğunu söyledi. Fazla yağışlardan dolayı bazı sebzelerde ise pas hastalığı baş gösterdi. Çiftçilere göre ürünlerin su ihtiyacı karşılansa da kuraklıkla birlikte eksilen yeraltı suları eski seviyesine henüz dönmedi. “Gerçekten yağmur çok önemli, hayat” Yağışların sevindirici olduğunu söyleyen Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “Nisan ayı kurak geçti ama mayıs ayında çok güzel yağışlar aldık. Tabii bazı bölgelerimizde Allah korusun her zamanki gibi afet, dolu ve don olayları yine yaşandı ama cenabı Allah’tan gelen bir şeydir. Ne olursa olsun 2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil. Yeraltı sularımız var diyemeyiz ama toprağımızın yüzeyi bayağı bayağı doydu. Bu nedir? Yağışlarının buğdaya ve arpaya pek faydası olmadı ama mısır, ayçiçeği ve sebze gibi ürünlerde mesela öyle bir şey ki şu anda bizim maydanozlarımızda çok yavaştan hastalıklar başladı. Mesela pas hastalığı yapıyor. Genelde bu aynı hastalığı buğdayda da yapar. Bu fazla sudan ve sulamadan kaynaklanan bir hastalıktır. Tabii bunu da mesela maydanozu üreticimiz artık bu bilinçli çünkü maliyetlerin de çok arttığı için artık fazla su kullanmamaktalar. O açıdan üreticinin hakikaten her şeyden öncesi bizim için bir de şu önemli; Türkiye’de planlı üretim yapamıyoruz. Bu planlı üretimimizi nasıl, nasıl yapmak zorundayız? Yağmur yağar evet, inşallah Allah bütün Müslüman âleminin duasını kabul etsin. Gerçekten yağmur çok önemli, hayat, her şey. Eğer ki bu yağmurlar, yağışlar olmasaydı çeşmedeki içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” dedi.

Bakan Yumaklı’dan ‘su’ mesajı: “Su fakiri olabiliriz” Haber

Bakan Yumaklı’dan ‘su’ mesajı: “Su fakiri olabiliriz”

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Adana’da ‘Sektör Paydaşları ile Toplantı’ya katıldı. “Sahanın röntgenini çekiyoruz” Burada konuşan Bakan Yumaklı, “Türkiye yüzyılı hedeflerimiz büyük. Türkiye yüzyılı vizyonu açıklandığı andan itibaren bizler de görevimizi icra etmek için sessiz devrimler olarak nitelenen konuları Türkiye’nin gündemine getirdik. Türkiye’nin dört bir tarafından üreticilerimiz ile bir araya gelerek üretimin yapıldığı alanları ve dinamikleri paylaşma imkanı buluyoruz. En yaygın taşra teşkilatı olan bir bakanlık olarak karşılıklı istişareler bizler açısından faydalı. Bu ziyaretlerimize devam ediyoruz. Sahanın röntgenini çekiyoruz. Bugün tarımın başkenti Adana’dayız. Tarımın her zaman için stratejik bir sektör olduğu herkes tarafından söylenir oldu. Elbette tarımsal üretimin sadece gıda arz güvenliği açısından değil sanayimizin de önemli bir ham madde kaynağı olması, ekonomimizin çarklarını çeviren önemli bir sektör olması herkes tarafından kabul edilmiş bir husus” ifadelerini kullandı. “Tarım sektörü çok çabuk etkileniyor” Tarım sektörünün birçok sektöre göre olumsuzluklardan daha çok etkilendiğini aktaran Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Tarım sektörünün içerisindeki dinamiklerin çokta göz ardı edilebildiğini görüyoruz. Son dönemlerde oradaki emek ve gayretin tarımsal üretimle alakalı dinamiklerin herkes tarafından bilinmesi önemli. Çünkü tarımsal üretimde sizlerin kontrol edebildikleri ve edemedikleri var. 2 sene önce herkes maske takıyordu. Çok hızlı unutuyoruz. Dolayısıyla iklim değişiklikleri, göç, farklı konjonktür konular, ülkeler arasındaki anlaşmalar bizi etkileyebilir. Tarım sektörünü diğer sektörlerden çok daha hızlı etkileme potansiyeli var” diye konuştu. “Tarım altyapısını korumak gıda güvenliğini korumaktır” Adana’nın tarım altyapısının son 22 yıldır çok güçlendiğini vurgulayan Bakan Yumaklı, daha sonra şunları söyledi: “Son 22 yıldır Adana’nın tarım altyapısı güçlendirilmiş vaziyette. Yaklaşık 85 milyar liralık bir yatırım yapıldı. Su alanında 42 milyar liralık bir yatırım ile tesis ve alan kazandırılmış durumda. Kırsal kalkınma desteklerimiz herkesin malumu. 398 milyon adet fidan toprakla buluşturulmuş. Adana’da toplam alanı 4,5 milyar dekar alan Çukurova ovası koruma altına alınmış durumda. Bütün bunları gıda arz güvenliğimiz olarak görüyoruz. 21 ürünün coğrafi işaret tescili var. Marka konusunun son derece önemli olduğunu, üretmenin ve bunları katma değerli satabilmek çok daha önemli. Bizler gerçekten devrim niteliğinde olan uygulamaları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Tarım kanunu yapıldı ve kullanılmayan tarım arazilerinin yeniden ekonomiye kazandırılması, sözleşmeli üretim gibi konular artık yasal düzenleme ile birlikte farklı bir yönüyle hayatımıza girmiş oldu. Bunların arasında çok uzunca bir süredir tarım sayımında TÜİK ile beraber çalışmamız sürüyor. Türkiye gibi tarımsal üretimin çok çeşitli olduğu bir ülkede bunun altyapısını hazırlamadan yapılan uygulama doğru sonuç vermeyecektir. Bu hazırlık süreci olmazsa olmaz. Hayvancılık yol haritası açıklandı. Burada özellikle planlı üretim, gençlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık gibi hem bitkisel hem hayvansal hem de su üretiminde tek tek paylaşıyoruz. 5 ana unsur üzerinde tarımsal üretimin yol haritasını çizmiş durumdayız. Bunların da bu sektöre yatırım olarak dönmesi önemli.” “Su zengini bir ülke değiliz” Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Geçen sene Emine Erdoğan’ın öncülüğünde su verimliliği seferberliğini başlatmıştık ancak 6 gün sonra deprem oldu. O nedenle ara verdik ve yılın son çeyreğinde çalışmalara tekrar başladık. Su verimliliği seferberliğini ortaya koyduk. Bunun sadece sosyal bir proje olduğu düşünülüyor ama bu hayati bir konudur. Akdeniz kuşağında en çok etkilenecek ülkeler arasında Türkiye’nin olması nedeniyle bütün faaliyetlerimizde suyu merkeze alıyoruz. Türkiye’de kişi başına bin 313 metreküplük su kapasitesi var. Hiçbir şeye dokunmayıp bu şekilde devam ederse 2,5 katrilyonluk su ile yatırımını olan bir ülkenin 2030’lu yıllarda su fakiri olması muhtemel. Bunu durduramayız ama yönetebiliriz. Bundan sonraki dönemde de sizlerde sıklıkla göreceksiniz. Suyun 77’sini kullanan tarım ve yüzde 13’ünü kullanan sanayi sektörü olmak üzere bütün herkes faaliyetlerini yeniden düşünmek durumunda. Üretim açısından son derece bilgi ve tecrübe seviyesi yüksek illerde çok daha kolay algılanabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. Ayrıca Bakan Yumaklı, Adana’ya yapılacak yatırımlardan bahsetti. Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı devam etti. Toplantıya Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, milletvekilleri ve tarım sektörü temsilcileri ile çiftçiler katıldı.

Bakan Yumaklı, “Tarım, sanayi ve enerji için suya ihtiyaç var Haber

Bakan Yumaklı, “Tarım, sanayi ve enerji için suya ihtiyaç var"

Yumaklı, “Ekonomimizin 3’lü saç ayağı var. Tarım, sanayi ve enerji. Bu sektörlerinin sürdürülebilirliği için suya ihtiyaç var” dedi. Devlet Su İşleri (DSİ) Üst Yönetim Değerlendirme Eğitim Semineri Maltepe’de bir otelde düzenlendi. Program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. 26-28 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek seminerin ilki Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla başladı. Programa, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta ve üst düzey yöneticiler katıldı. “Stratejik olarak da yönetiyoruz ve yönetmeye devam edeceğiz” Sektörlere değinen bakan Yumaklı, “Ülke olarak ekonomik kalkınmamızın en önemli unsuru olan suyu stratejik olarak ele aldık ve alıyoruz. Stratejik olarak da yönetiyoruz ve yönetmeye devam edeceğiz. Ekonomimizin 3’lü saç ayağı var. Tarım, sanayi ve enerji. Bu sektörlerinin sürdürülebilirliği için suya ihtiyaç var. İklim değişiklikleri sebebiyle bu ihtiyaç günden güne artmaya devam ediyor” şeklinde konuştu. “DSİ, ülkemizin en büyük yatırımcı kurumlarından biri” DSİ’nin Türkiye’de en büyük yatırımcılardan biri olduğunu vurgulayan Bakan Yumaklı, “İşte, ülkemizde bu ihtiyacı bilen, takip eden, karşılayan ve bilgi birikimiyle yöneten kurumumuz da Devlet Su İşleri. Yaptığı projeler ve çalışmalarla hem ülkemizde hem de yurt dışında da çok ciddi bir bilinirliliğe ve saygıya sahip. DSİ, ülkemizin en büyük yatırımcı kurumlarından biri. Bu sayede; ülke topraklarımızın her tarafında DSİ logosunu gördüğümüzde anlıyoruz ki buraya da DSİ’nin eli değmiş” ifadelerini kullandı. “10 binden fazla proje gerçekleştirildi” Yumaklı, “Çalışmalarımızı daha da verimli hale gelmesinin en önemli unsurlarından birisi de istişare. Bu kültür bizim geleneksel kodlarımızda da var. Bugün başlayıp 3 gün boyunca devam edecek toplantımızın mavi vatanımız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.