TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Su Tasarrufu

AGRONEWS - Su Tasarrufu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su Tasarrufu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Vahşi sulama hem ürüne hem su kaynaklarına zarar veriyor Haber

Vahşi sulama hem ürüne hem su kaynaklarına zarar veriyor

Üreticiler, vahşi sulama sisteminden bir an önce kurtulup, kapalı sulama tekniğine geçmek istiyor. Bu kapsamda, Manisa Büyükşehir Belediyesi de gün geçtikçe sayısını arttırdığı kapalı sulama tesisleriyle üreticiye en sağlıklı hizmeti vermeyi sürdürüyor. Manisa, yaklaşık 5 milyon 22 bin dekar tarım arazisiyle ülkenin tarımına önemli katkılar sunuyor. Tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 50’lik alanında sulu tarım yapılan Manisa, ihracata yönelik önemli ürünler üreten bir il olma özelliğini de sürdürüyor. Tarım arazilerin sulamaya açıldığı bugünlerde, su kaynaklarının yetersiz olduğuna dikkat çeken uzmanlar ve üreticiler, ’vahşi sulama’ diye tabir edilen sistemin terkedilip kapalı sulama tekniğine dönülmesini istiyor. Suyun kontrolsüz ve ölçülmeden toprakla buluşturulması olarak bilinen vahşi sulama, hem toprağa hem ürüne hem de su kaynağına zarar veriyor. Üreticilere doğrudan sulama desteği veren Manisa Büyükşehir Belediyesi de kendi sorumluluğunda olan sulama sahalarında yaptığı kapalı sistem tesislerle üreticilere hem destek hem de kolaylık sağlıyor. Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde uzun yıllardır çiftçilik yapan ve vahşi sulama sistemi kullanan Muhittin Coran, bu sulama sisteminin zorluğundan ve zararlarından bahsetti. Coran; “Vahşi sulama nedeniyle su kaybımız çok oluyor. Özellikle son yıllarda yaşanan kuraklıklar da su kaybında etkili oluyor. Çiftçiler için en uygun sulama yöntemi, kapalı sistemdir. Hiçbir su kaybı yok ve tamamen bitkiye odaklı yöntemdir. 100 litre suyla sulanan bir yer, kapalı sistem sayesinde 50 litre ile sulanabilmektedir" dedi. Her geçen yıl barajlarda ve göllerde su seviyelerinin giderek azaldığına dikkat çeken Muhittin Coran “Sulama Birliği de bu sene bize yalnızca 20 gün su verme mecburiyetinde kaldı. Yeterli suyumuz olsa belki 1 ay boyunca sulama yapabiliriz. Daha Temmuz ayının başındayız. Bu bağ daha en az 2 defa daha sulama ihtiyacı duyacak. Bir noktadan sonra da sulamamızı yapmak için yeraltı sularından yararlanmaya başlayacağız ama onlar da her geçen gün daha aşağıya iniyor. Benim iktidardan tek beklentim, bu su kaybını önlemek için kapalı sistemin buraya getirilmesi lazım. Yıllardan beri bunun hep plan proje içerisinde olduğunu söylüyorlar. Ama en ufak bir teşebbüs, girişim henüz yapılmadı” diye konuştu. “Baraj kapakları açıldığı andan itibaren vahşi kayıp başlıyor” Barajlardaki doluluk oranının geçen yıllara göre yarı yarıya daha düşük olduğunu belirten Sulama Teknisyeni Hasan Hüseyin Çırak da şu sözlere yer verdi: “Bildiğiniz gibi vahşi sulama kullandığımız için, yani bu baraj kapakları açıldığı andan itibaren bu vahşi kayıp başlıyor. Nasıl başlıyor peki? Mesela sıcaktan buharlaşma oluyor, tahliyeye kaçıyor, yani suyumuz bayağı zebil oluyor. Bunun çözümü gayet basit. Bir an önce kapalı sisteme geçilmesi gerekiyor. Bu su yetmediği için çiftçiler yeraltı suyunu kullanıyorlar. Yeraltı suyu dediğimiz zamanda içme suyumuzdan gidiyor. Bu baktığımız zaman direk kendimize zarar veriyor. Çünkü yerin altından içme suyumuzu alıyorlar. Sonuçta yerin altında da deniz yok, bir yere kadar dayanacak?” "Damlama sulamayla verimimiz arttı" Damlama sulama yöntemi kullanarak ürün yetiştiren Aykut Uyar isimli çiftçi ise kapalı sistemin faydalarından bahsetti. Yaklaşık 8 yıldır kapalı sulama tekniğinden faydalandıklarını belirten Uyar, “Önceden bizde karık suyu kullanıyorduk. Damlama çıktıktan sonra damlama sistemini yaptırdık. Bunda da çok rahat ettik. Salma sulamada tarlanın tesviyeli olması gerekiyor. İstediğiniz gübreyi atamıyorsunuz, bitkinin istediği gübreyi veremiyorsunuz. Damlama sisteminde ise, bitkinin neye ihtiyacı varsa o şekilde verebiliyoruz. Verimlerimiz de arttı tabii. Bir de aşırı su tüketimi vardı, şimdi o ortadan kalktı. 7-8 seneden beri damlama sulama kullanıyoruz. Şimdi bu damlama sistemi olmasa bizim yeraltı gübresi atmamız gerekiyor. Onu da dekara 50 kg civarında atıyoruz. Ama bu sistemde bitkinin direk köküne gübre verdiğimiz için 5 ile 10 kg’ı geçmiyor. Daha önce vahşi sulama sistemini de kullandık. Vahşi sulamada suyun yüzde ellisinden fazlası israf olmuş oluyor” diye konuştu. “İklim değişikliği ve kuraklık bölgemiz için tehdit" Vahşi sulamanın bölgede oldukça yaygın olarak kullanılan bir sulama yöntemi olduğuna dikkat çeken Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Yılmaz Usta, artan kuraklığa dikkat çekti. Başkan Usta, “İklim değişikliği ve kuraklığın etkilerini her geçen gün daha şiddetli bir şekilde yaşıyoruz. Meteorolojik tahminler, öngörüler gelecek yıllarda özellikle bölgemiz için bu tehdidin artarak devam edeceğini gösteriyor. Yağış rejimindeki bozulmalar ve yağış miktarındaki azalmalar, bölgemiz için gelecek için önemli bir tehdit. Haliyle bizim de su kaynaklarımızı en doğru ve en verimli şekilde kullanmaktan başka çaremiz yok” dedi. Hem salma sulamada hem de kapalı sulama sisteminde, çiftçilerin gereğinden fazla su kullanmaması konusunda uyaran Başkan Yılmaz Usta, toprağın alabileceği belli bir su kapasitesinin olduğunu hatırlattı. Başkan Usta, bu kapasitenin üzerinde su verilmesi halinde, su israfının yanı sıra bitkilerde hastalık, çevre ve doğal dengenin bozulması, toprakta ve üründe verimliliğin azalması gibi birçok zararla karşılaşılabileceğini vurguladı. "Büyükşehrin tüm tesisleri kapalı sistem" Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak üreticilere verilen sulama desteklerine de değinen Başkan Usta, açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Genel anlamda kapalı sistem sulama sistemlerine tamamıyla geçmemiz kaçınılmaz bir zaruret. Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak, biz de üreticilerimize doğrudan sulama hizmeti veriyoruz. Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda şu anda yirmi yedi bin dekar sulama sahamız var. Yaptığımız bütün tesisler kapalı sistem. Tarla başına kadar getirdiğimiz ana hatlarla, suyu borularla parsel başına kadar getirip, vanamız ve sayacımızla, metreküp hesabından tarifelendirerek sulama hizmeti vermeye çalışıyoruz. Çok geçmiş yıllarda köylere yapılmış olan açık kanal sistem sulama tesislerimiz var. Bu tesislerden de imkânlar ölçüsünde, belli bir iş planına bağlı kalarak, yenileyerek kapalı sistemlerde çevirip su verimliliğini ve su kalitesini arttırmak için desteklerimizi, çalışmalarımızı yürütüyoruz. Aynı zamanda bölgemizde 110’a yakın yakın sulama kooperatif var. Bu üretici örgütlerimize de zaman içerisinde yıpranan, kırılan borular nedeniyle su kayıplarının olduğu tesislerinde, boru desteği veya sulama amaçlı depo yapımı gibi destekler verip, Büyükşehir Belediyesi olarak hem üretici örgütlerinin hem çiftçilerimizin su verimliliği için yanında olmaya gayret ediyoruz. Bu anlamda girdi bazında desteklerimiz, sulama tesisleri, hayvan içme suyu göletleri, tanker doldurma tesislerinin yapımı, gölet yapımı gibi işlemlerimiz devam ediyor” "Sulama kanallarının kullanım ömrü tamamlandı" Manisa’daki tüm ilgili birimlere, su ve sulama sistemleri konusunda acil çağrılarda bulunan Şehzadeler Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altındağ, “Şehzadeler Ziraat Odası Başkanlığı olarak bizim görüşümüz, kapalı sistemin kurularak tamamen damlama sistemine geçilmesidir. Bu konuda yapılacak çalışmalar için destek vermek için de tüm Manisalı yetkililerimizi davet ediyorum. Çünkü damlama sistemi Manisa’mız için artık olmazsa olmazdır. Gediz ovamız çok önemli tarım faaliyetlerinin yapıldığı bir yerdir. Uzun yıllardan beri ovamızı sulayan sulama kanallarının ise kullanım ömrünü tamamladığını söyleyebiliriz. Bu sistemin Demirköprü Barajı’ndan buraya kadar yenilenmesi önemlidir. Bunun yanı sıra ovamızda imkan bulunan noktalara da yeni sulama göletlerinin acilen yapılması gerekiyor. Çünkü her geçen yıl su kıtlığına doğru gidiyoruz. Şu anda biz Manisa ovamızda ürün yetiştirebiliyorsak, burada kullanılan suyu yer altından alarak yapıyoruz. Yakınlarımızda Bağyolu Göleti var. Bir de yakında Davutlar-Sarma Göleti faaliyete geçecek. Yani bunlar gibi göletlerin Salihli’den buraya kadar ovamızda çoğaltılması lazım. Tüm belediyelerimiz, tarım müdürlükleri ve bizlerin çalışmalarıyla bunları başarmamız gerekiyor” diye konuştu.

İzmir barajlarında tehlike: Haber

İzmir barajlarında tehlike: "Son yılların en düşük seviyesi"

Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Son yılların en düşük seviyesi. İzmir’i gerçekten ciddi bir tehlike bekliyor, çok dikkatli olmak zorundayız. Hiç bir şekilde hazırlığımız yok" dedi. Türkiye genelinde sıcaklığın artması ve yağış ortalamasının düşmesi barajları da etkiledi. Türkiye’nin 3. büyük şehri İzmir’in barajlarında da tehlike çanları çalmaya başladı. Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı’nda su seviyesi yüzde 28 seviyelerine geriledi. Aynı barajda 2023 yılında doluluk oranı yüzde 39.87 olarak kayıtlara geçerken, bölgede suların çekildiği görüntüler ise görenleri üzdü. Yerleşim yerlerinin iyice ortaya çıktığı barajdaki görüntüler, su tasarrufunu da her zamanki gibi yeniden gündeme getirdi. Deniz Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, geçen sene yağışların daha fazla olduğunu söyledi. 2020’den sonra ciddi bir kuraklık dönemine girildiğini ifade ederek, "Geçtiğimiz sene 2023 yılında, Türkiye genelinde yüzde 12 gibi fazla yağdı. Çok güzel bir yağış aldık; ama Güneybatı Ege yağış almadı maalesef. İşte bu nedenden dolayı su açısından hem tarım hem kullanma suyu açısından biraz zorluk çekiyoruz" dedi. "Son yılların en düşük seviyesi" Tahtalı Barajı’nın son verilerine değinerek dikkatli olunması çağrısını yapan Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Kullanma suyu olarak İzmir’de bizim ana barajımız Tahtalı Barajı’dır. 2020’den sonra beklediğimiz gibi ciddi bir kuraklık döneme girdik zaten. 2020 yılında yüzde 12 eksik yağdı, 2021’de yüzde 9 eksik yağdı, 2022’de tekrar yüzde 12 eksik yağdı; yani barajlar çok düştü. Şu anda yüzde 28 gibi çok ciddi düşük, son yılların en düşük seviyesindeyiz" diye konuştu. "İzmir, çok dikkatli olmak zorunda su kullanımında" Doğan Yaşar, "Yüzde 28, 80 milyon metreküp şu anda Tahtalı’da kullanabilir su var; yani o da iyi bir rakam aslında. Nüfusun artması nedeniyle fakirlik sınırına doğru yanaşıyoruz; ama İzmir 600 metreküple fakirin de fakiri. Bu nedenle İzmir, çok dikkatli olmak zorunda su kullanımında; ama biz bunu maalesef pek bu hassasiyeti belediyede görmüyoruz. Yüzde 70’lerde dolu olan bir Tahtalı Barajı’ndan, 2021’lerde dahi biz hala ısrarla yer altından su çektik. Hep yer altından, hep kuyulardan çektik ki İzmir’in suyunun yüzde 55’i zaten hep yer altından geliyor. Gerek yoktu. Biz bunları yüzde 70 doluyken Tahtalı’dan çekebilirdik; çünkü yüzde 70 doluluk demek bütün suyu Tahtalı’dan çekseniz belki 1,5 yıl boyunca size yetecek su var. Çok devasa bir oran bu" ifadelerine yer verdi. "Tamamen Tahtalı’dan kullanılırsa 4 ay, diğer kaynaklarla 8 aya kadar su var" İzmir için yüzde 28 oranı değerlendiren Prof. Dr. Doğan Yaşar, tamamen Tahtalı’dan kullanılırsa 4 ay, diğer kaynaklarla birlikte 8 aya kadar su kullanılabileceğini aktardı. Doğan Yaşar, "Yüzde 28, 80 milyon metreküp. Şu anda İzmir, yaklaşık 700 bin metreküp kullanıyor günde, o civarlarda. Bazen 600, bazen 750-700 bin olarak hesaplasak şöyle tamamen Tahtalı’dan kullanmak şartıyla en azından 4 ay gider; ama zaten diğer kaynaklarda var. 7-8 ay rahat suyumuz var. Burada suyu bugün için konuşmayalım; çünkü nüfusumuz çok daha artacak. Biz Tahtalı Barajı’nın dibini gördük 2007-2008 yılında. Yüzde 2’ye düştü. O günden bugüne İzmir nüfusu 750 bin daha arttı; yani çok ciddi rakam bunlar. Önümüzdeki 15 yıl sonra doğal olarak tekrar bir kurak dönem gelecektir. O zaman çok daha fakirleşeceğiz" şeklinde konuştu. "İzmir’i gerçekten tehlike bekliyor" Alınması gereken önlemlere de değinen Prof. Dr. Doğan Yaşar, şöyle devam etti: "İzmir Büyükşehir Belediyesinin planlar yapması lazım; A, B ve C planları. Hiçbir şekilde hazırlığımız yok. Bir anda ne yağış kalacak 6-7 yıl içinde, hiçbir şey kalmayacak. Bu nedenle belediyenin bütün bunları hesaplaması lazım; yani biz şu anda doğal süreçte kurak dönemdeyiz. Benim hep önerim şudur; ihtiyacımız yok; ama mutlaka bir deniz suyu arıtma projesini yapmamız lazım ve rafta durması lazım. Su da tasarruf olmaz, verimli kullanırsınız. Su demek; devlet demektir. Suyun bittiği gün devlet biter. Dünyadaki bütün medeniyetlerin bitiş nedeni; yani sonların geliş nedeni kuraklıktık, soğumadır, susuzluktur ve tabi gıdasızlıktır. Bu nedenle bizim su da çok çok dikkat etmemiz lazım. Şuanda İzmir’i gerçekten tehlike bekliyor. Geçtiğimiz sene Süper El Nino başladı. İşte bu sıcaklığın nedeni o. Bunun arkasından La Nina gelir. El Nino dediğimiz, yaramaz oğlan çocuğudur İspanyolca’da. La Nina ortamı soğutur. Soğuduğu zaman da kuraklık başlar. İşte o zaman yağmurlar kesilince işimiz çok çok zor." Diğer barajların ise doluluk oranları şöyle; Balçova Barajı yüzde 68,3, Gördes Barajı yüzde 11,3, Ürkmez Barajı 41,15, Güzelhisar Barajı 81,61, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı 34,31.

Balta, su kaynaklarının verimli kullanımı için tedbirleri sıraladı Haber

Balta, su kaynaklarının verimli kullanımı için tedbirleri sıraladı

57 milyar metreküp suyun %77’lik kısmı ise tarım sektöründe harcanmaktadır” dedi. Balta, DSİ’nin bu gerçekten yola çıkarak özellikle 2000’li yılların başından itibaren sulamada büyük oranda tasarruf sağlayan modern sulama sistemlerine geçişi hızlandırdığını kaydederek, “2002 yılında ülkemizde %6 seviyesinde olan basınçlı-borulu sulama sistemlerinin oranı günümüz itibariyle %35 seviyesine yükseltilmiştir. Bu oran inşaatı devam eden sulama projelerinde %95 seviyesindedir. Öte yandan mevcut iptidai sulama sistemleri de hayata geçirilen yenileme ve rehabilitasyon projeleri ile modernize edilmektedir. Klasik sulama sistemlerinde 8 hektar sulama alanına saniyede ortalama 30 litre su verilirken modern sulama yöntemlerinden yağmurlama ve damlama sulamada 8 hektara saniyede ortalama 10 litre su verilmektedir. Böylelikle 2/3 oranında su tasarrufu sağlanmaktadır.” siye konuştu. Sulamada otomasyon çalışmaları Tarlalarda su tüketimini düşürerek israfı önleyen, bitkilerin sağlıklı büyümesini sağlayan ve tarımsal üretim verimliliğini artıran sulama otomasyonu çalışmalarına DSİ tarafından 2016 yılından itibaren başlandığının altını çizen Genel Müdür Mehmet Akif Balta, “Yapay zekâ destekli otomasyon çalışmaları kapsamında; toprak nem sensörleri, hava durumu istasyonları ve bitki ölçüm cihazları gibi sensörler sayesinde tarım arazilerindeki nem düzeyi, hava koşulları ve bitkilerin durumu gibi önemli veriler toplanmakta, elde edilen veriler bulut tabanlı platformlarda işlenerek çiftçilere gerçek zamanlı sulama imkânı sunmaktadır. Böylece çiftçiler bitkilerin sulama gereksinimlerine ilişkin daha hassas bilgileri elde etmekte ve su kaynaklarını israf etmeden verimli bir şekilde kullanabilmektedir. Sulama otomasyonu çalışmaları kapsamında Çay- Selevir (410 ha) ve Çobanlar- Seyitler (250 ha) sulamaları otomasyon sistemleri ile birlikte işletmeye alınmıştır. Tarımsal suyun verimli kullanımı ile ilgili olarak; Türkiye’de su tasarrufu için yapısal tedbir çalışmaları kapsamında kapalı sistem sulama alanlarında ön yüklemeli sayaç kurulumu, hacim esaslı ücretlendirmenin yaygınlaştırılması, sulama otomasyonu uygulamaları vb. çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda DSİ tarafından inşa edilerek işletmeye alınan; 3 bin 333 hektarlık İmamoğlu Sulaması, 250 hektarlık Seyitler Sulaması, 319 hektarlık Bayırköy Sulaması ve 191 hektarlık Hasanbeyler Sulamalarında sulama otomasyonu projeleri uygulamaya alınmıştır. Ayrıca 58 bin 832 adet sayaç, sulama otomasyonunu desteklemek için fiilen kullanılmaktadır.” dedi. Atıksu Arıtımı ve Geri Kazanım DSİ 2011 yılında 6200 sayılı Kuruluş Kanununa eklenen “kullanılmış suları tekrar kazanmak maksadıyla gerekli tesisleri yapmak veya yaptırmak” hükmü ile atıksu alandaki çalışmalarına hız vermiştir. Bu çerçevede hizmete alınan 24 adet evsel atıksu artıma tesisi ile günlük 322 milyon metreküp atıksu arıtılarak tarımsal sulamada kullanılabilecek kalitede hizmete sunulmaktadır. Arıtılmadan tabiata deşarj edildiğinde suyumuzu, toprağımızı ve tabiatı kirleten atıksular, atıksu arıtma tesislerimiz sayesinde su arzını artıran bir kaynağa dönüşmektedir. Bu uygulamanın en yakın ve güzel örneği 14 Mart 2024 tarihinde Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın katılımlarıyla hizmete alınan Afyonkarahisar Evsel Atıksu Arıtma Tesisi Sulaması’dır. Ülkemizin bu alandaki en büyük projesi olan bu tesiste arıtılan günlük 44 bin metreküp su ile 9 bin 50 dekar arazi sulanmaktadır. DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, “Su tasarrufu konusunda ise yaptığı açıklamada Tarım ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve diğer kurum ve kuruluşlar tarafından hayata geçirilen su tasarrufuna yönelik tedbirler, vatandaşlarımızın katılımı olmadan bir yönüyle eksik kalmaktadır. Vatandaşlarımız herkes tarafından bilinen; damlatan muslukların onarılması ya da duşta geçirilen sürenin kısaltılması gibi basit ve etkili yöntemlerin dışında aşağıdaki yöntemlerle de önemli miktarda suyun israf edilmesini engelleyebilir. Gıda Tasarrufu Küresel olarak tarımsal ürünler 1/3 oranında israf edilmekte ve çöpe atılmaktadır. Gıda israfını azaltmak, küresel olarak suyun en çok tüketildiği tarım sektöründe talebi azaltarak su kaynaklarımızın korunmasına yardımcı olacaktır. Elektrik Tasarrufu Tarım sektörü gibi enerji sektörü de suya bağımlıdır. Elektrik üretimi %90 oranında su yoğundur. Kullanılmayan elektrikli cihazların ve ışıkların kapatılması elektrik tasarrufunun yanında su israfının da önüne geçecektir.” dedi. Su kaynaklarımızı kirletmeyelim Genel Müdür Mehmet Akif Balta, “Suyu ölçülü ve israf etmeden kullanarak tasarruf sağlayabileceğimiz gibi kaynaklarımızın kirlenmesine mani olarak da aynı sonuca ulaşabiliriz. Evsel atık yağları, son tüketim tarihi geçmiş ilaçları ve kimyasal maddeleri lavabo/tuvaletlere dökmeyerek su kaynaklarımızın korunmasına destek olabiliriz. Yaşam kaynağımız olan su aynı zamanda her türlü mal ve hizmet üretim sürecinin değişmez girdisi konumunda bulunmaktadır. Bu çerçevede tükettiğimiz her ürün değişen miktarlarda su içermektedir. Örneğin bir kot pantolon üretmek için 10 bin litre su harcanmaktadır. Dolayısıyla hayatın her alanında yapacağımız tasarrufla su kaynaklarımızı korumuş oluruz. Ağaç Dikelim Diktiğimiz ağaçlar sayesinde; küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri azalacak, daha fazla ve daha temiz suyumuz olacak, taşkın ve sel felaketlerine maruz kalma olasılığımız düşecektir.” şeklinde konuştu.

Kuraklık için uyarı: Çeltikte damla sulama sistemi kullanılmalı Haber

Kuraklık için uyarı: Çeltikte damla sulama sistemi kullanılmalı

Türkiye’de çeltik üretiminin önemli üslerinden olan Çankırı’da tohumlar tarlalarla buluşturuldu. Çeltik ekiminin ardından, üreticilere uyarılarda bulunan Çankırı Karatekin Üniversitesi Gıda ve Tarım Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Kuşvuran, Türkiye’de su kaynaklarının sınırlı olduğunu belirterek çeltik üretiminde damla sulama sisteminin kullanılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de tarımsal sulamada kullanılan su miktarı, toplam suyun yaklaşık yüzde 75’ini kapsadığını ifade eden Prof. Dr. Kuşvuran, çeltik üretiminde yapılacak tasarruf ile su kaynaklarının da daha etkin bir şekilde korunabileceğini söyledi. “Kaliteli su kaynaklarına erişimde sorunlar yaşanmakta” Küresel ısınmaya bağlı olarak kaliteli su kaynaklarına erişimde sorunlar yaşandığını aktaran Prof. Dr. Kuşvuran, “Su, herkesin bildiği üzere çok değerli bir kaynaktır. Türkiye’de kişi başı düşen su miktarı bin 150 metreküp. Türkiye olarak su sorunu yaşayan ülkeler arasındayız. Bin metreküpün altı, su sorunu yaşayan ülke demektir. Artan nüfus ile birlikte toplam su varlığımızı dikkate aldığımızda şu anda su baskısı yaşayan bir ülke durumunda olduğumuz bir gerçektir. Çeltik, sürekli akan bir suyun içerisine yetiştirildiği için bu kaynak bizim için çok önemlidir. Özellikle son 10 yıldır tüm dünya genelinde de olduğu gibi ülkemizde de küresel ısınmaya bağlı olarak kaliteli su kaynaklarına erişimde sorunlar yaşanmakta” dedi. “Damla sulama sistemiyle çeltik yetiştiriciliğine doğru bir geçiş yapılmasında fayda var” Sudan tasarruf etmek için damla sulama sistemine geçilmesini öneren Kuşvuran, “Su kaynaklarının temin edilmesinde ciddi anlamda sıkıntılar yaşanmaktadır. Çeltiğin yetişmesi, akan bir suya ihtiyaç duyduğu için damla sulama sistemiyle çeltik yetiştiriciliğine doğru bir geçiş yapılmasında fayda var. Suyun sürekli akışı içerisinde bu kadar sınırlı su kaynakları varken farklı alanlarda kullanılması son derece önem arz ediyor. Ülkemiz de de tarımsal sulamada kullanılan su miktarı, toplam suyun yaklaşık yüzde 75’i düzeylerindedir. Bu da çok üst düzey bir rakam. Çeltiğin yavaş yavaş damla sulama sistemi ile yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” Haber

“Yağmurlar, yağışlar olmasaydı içtiğimiz suyu bile etkileyecekti”

Eskişehir’de geciken yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, son yağışları değerlendiren Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil” dedi. Eskişehir’de kurak geçmesinden korkulan sezonda, nisan ayı itibariyle yağan yağmurlar çiftçilerin yüzünü güldürürken, tarım arazilerine ise can suyu oldu. Ektikleri ürünün kurumasından korkan çiftçiler, yağan yağışlar sonrasında umutlarının yeşerdiğini ve verimin arttığını dile getirdi. Özellikle sebze ürünlerinin su ihtiyacının karşıladığını dile getiren üreticiler arpa buğday gibi hububatlarda ise halen bu ihtiyacın var olduğunu söyledi. Fazla yağışlardan dolayı bazı sebzelerde ise pas hastalığı baş gösterdi. Çiftçilere göre ürünlerin su ihtiyacı karşılansa da kuraklıkla birlikte eksilen yeraltı suları eski seviyesine henüz dönmedi. “Gerçekten yağmur çok önemli, hayat” Yağışların sevindirici olduğunu söyleyen Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “Nisan ayı kurak geçti ama mayıs ayında çok güzel yağışlar aldık. Tabii bazı bölgelerimizde Allah korusun her zamanki gibi afet, dolu ve don olayları yine yaşandı ama cenabı Allah’tan gelen bir şeydir. Ne olursa olsun 2024 yılı için çok korktuğumuz kuraklık şu anda bir nevi olsun teğet, çünkü yeraltı kaynaklarımız dolmuş değil. Yeraltı sularımız var diyemeyiz ama toprağımızın yüzeyi bayağı bayağı doydu. Bu nedir? Yağışlarının buğdaya ve arpaya pek faydası olmadı ama mısır, ayçiçeği ve sebze gibi ürünlerde mesela öyle bir şey ki şu anda bizim maydanozlarımızda çok yavaştan hastalıklar başladı. Mesela pas hastalığı yapıyor. Genelde bu aynı hastalığı buğdayda da yapar. Bu fazla sudan ve sulamadan kaynaklanan bir hastalıktır. Tabii bunu da mesela maydanozu üreticimiz artık bu bilinçli çünkü maliyetlerin de çok arttığı için artık fazla su kullanmamaktalar. O açıdan üreticinin hakikaten her şeyden öncesi bizim için bir de şu önemli; Türkiye’de planlı üretim yapamıyoruz. Bu planlı üretimimizi nasıl, nasıl yapmak zorundayız? Yağmur yağar evet, inşallah Allah bütün Müslüman âleminin duasını kabul etsin. Gerçekten yağmur çok önemli, hayat, her şey. Eğer ki bu yağmurlar, yağışlar olmasaydı çeşmedeki içtiğimiz suyu bile etkileyecekti” dedi.

Su verimliliği seferberliği Çankırı’yı tarımsal üretimde Haber

Su verimliliği seferberliği Çankırı’yı tarımsal üretimde

Konu ile ilgili açıklama yapan İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, "Önümüzdeki dönemlerde projeler tamamlandığında tarımsal üretimde Çankırı ilimizin çok iyi yerlere geleceğini biliyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde doğal kaynakları korumak amacıyla başlatılan “Su Verimliliği Seferberliği”, Çankırı’da başarı ile yürütülüyor. Bir yandan şehrin dört bir yanında yapılan göletler, barajlar ile tarımsal sulamada yeni boyut kazandırılan Çankırı’da "Su Verimliliği Seferberliği" ile de çiftçiler bilinçlendiriliyor. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar ile vahşi sulamanın önüne geçilmesi hedefleniyor. Devam eden sulama projelerinin tamamlanması ve çiftçilerin suyu daha etkin kullanmasının sağlanması ile Çankırı’nın tarımsal üretimde üst seviyeye taşınması hedefleniyor. Konu ile ilgili İHA muhabirine konuşan Çankırı İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, arazilerdeki suyu verimli kullanılması için etkin bir uygulama başlattıklarını belirtti. "Suyu tarımsal açıdan da etkin kullanmak için gayret ediyoruz" Suyu tasarruflu kullanmaya çalıştıklarını söyleyen İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Hüseyin Düzgün, “Cumhurbaşkanımızın eşi hanımefendi Emine Erdoğan’ın himayelerinde ülkemiz genelinde başlatılmış olan ‘Su Verimliliği Seferberliği’ ilimizde de Allah’a şükür etkin bir şekilde uygulanmaya başlandı. Arazideki suyu etkin kullanmak için vahşi sulamadan kurtulup yağmurlama, damlama ve kapalı sulama sistemi gibi projeler yapıp, suyu tarımsal açıdan da etkin kullanmak için gayret ediyoruz. İklim değişikliği dünyanın bir gerçeği. Bu hususta ilimiz Allah’a şükür sulama projeleri açısından çok kaliteli proje üreten, çoğu köylere baraj büyüklüğünde göletlerin yapıldığı, büyük barajların ve büyük projelerin yapıldığı bir iliz. Önümüzdeki dönemlerde bu projeler tamamlandığında tarımsal üretimde Çankırı ilimizin çok iyi yerlere geleceğini biliyoruz. Suyu, etkin ve tasarruflu kullanarak hem çiftçimizin kazanacağı hem de suyumuzu tasarruflu kullanacağımız bir altlık oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

Selendi İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi faaliyete geçti Haber

Selendi İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi faaliyete geçti

Zafer Mahalle Muhtarı Tevfik Uğur da, “Atık su arıtma tesisimiz Selendi için gerçekten çok önemli bir yatırım. Doğaya ve ekosisteme çok büyük faydası olacağına inanıyorum. Herkese çok çok teşekkür ediyorum. Ferdi Başkanımıza da çok çok teşekkür ediyorum. Selendi için yapacağı daha çok yatırımlar var. Ferdi Başkanıma can-ı gönülden inanıyorum” dedi. Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü bünyesinde Selendi ilçe merkezi için inşa edilen atık su arıtma tesisi faaliyete alındı. Selendi merkezin evsel nitelikli atık sularının arıtılacağı tesis, 10 bin eşdeğer nüfusa hitap edecek. Tesiste, yılda 310 bin metreküp atık su arıtılacak. İlçe merkezinde görev yapan mahalle muhtarları da tesisin kendileri için önemine değinerek, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek’e teşekkür ettiler. Zafer Mahalle Muhtarı Tevfik Uğur, “Atık su arıtma tesisimiz Selendi için gerçekten çok önemli bir yatırım. Bu yatırım inanılmaz güzel. Doğaya ve ekosisteme çok büyük faydası olacağına inanıyorum. Herkese çok çok teşekkür ediyorum. Ferdi Başkanımıza da çok çok teşekkür ediyorum. Selendi için yapacağı daha çok yatırımlar var. Çok güzel hizmetler yapacaktır. Ferdi Başkanıma can-ı gönülden inanıyorum” derken, Şerefiye Mahalle Muhtarı Muhsin Yılmaz, “Bu tesiste emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Devamını Ferdi Başkanımdan bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Fatih Mahalle Muhtarı Yakup İşlek de şunları söyledi: “Bu tesis yapılmadan önce Selendi’nin bütün atık su giderleri direkt Selendi Çayı’na akıyordu. Kötü koku, aynı zamanda sinek gibi büyük problemlere yol açıyordu. Doğaya da aşırı derecede zarar vermekteydi. Bu problemler ortadan kalkmış oldu” “Tesisler sadece Manisa için değil, Ege Bölgesi için büyük öneme sahip” Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek de atık su arıtma tesisi yatırımlarının sadece Manisa için değil, Ege Bölgesi için büyük önem taşıdığını ifade ederek, “Manisamız, bereketli topraklarıyla ülkemizde en çok tarımsal faaliyetin yapıldığı iller arasında yer alıyor. Ekolojik dengenin korunması için atık su arıtma tesisleri de büyük bir önem taşıyor. Bu kapsamda, Selendi ilçe merkezinin evsel nitelikli atık sularını arıtmak için inşa edilen tesisi de faaliyete aldık. Manisamıza, Selendimize, hayırlı olsun” açıklamalarında bulundu.

Haber

"Peyzaj düzenlemelerinde kuraklığa dayanıklı bitki kullanın"

Bakan Yumaklı, Akdeniz havzası ülkelerinden biri olan Türkiye’de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin giderek daha belirgin hissedildiğine, uluslararası göstergelere göre Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkeler arasında bulunduğunu ifade etti. Bakanlık olarak suyun her anlamda verimli kullanılması ve israfının önlenmesine yönelik çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şu bilgileri aktardı: “31 Ocak 2023 tarihinde Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde ve Bakanlığımız koordinasyonunda başlatılan ‘Su Verimliliği Seferberliği’ ile kaynaklarımızın sürdürülebilirliğinin sağlanması ve verimli kullanımı için ülke ölçeğinde büyük bir dönüşüm hayata geçirildi. Seferberlik kapsamında, değişen iklime uyum sağlanması, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetiminin gerçekleştirilmesi hedeflenerek hazırlanan Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033) Sayın Cumhurbaşkanımızın genelgesiyle yürürlüğe girmişti. Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüzün bu genelgeye dayanarak hazırladığı Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehber Dokümanı internet sitemizde yayımlandı. Ayrıca rehberimizi 81 ilimizin valilikleri ve belediye başkanlıkları ile tüm bakanlıklarımız ve Türkiye Otelciler Birliği ile paylaştık. Kurakçıl peyzaj, kurak iklime sahip ve su kaynaklarının sınırlı olduğu alanlarda ‘estetik peyzaj’ kaygısı gütmeden ‘klasik peyzaj’ düzenlemelerinden vazgeçilerek suyun akılcı kullanılması anlamına gelir. Bu bağlamda, tüm paydaşlarımızın peyzaj uygulamalarımızda rehberimizde dikkat çektiğimiz hususları dikkate alarak gerekli hassasiyeti göstereceklerini ümit ediyoruz.” “Doğaya uyumlu ve sürdürülebilir peyzaj alanları” Peyzaj alanlarında gerek estetik kaygılar gerekse temininin kolay olması nedeniyle suya çok fazla ihtiyaç duyan çim alan kullanımının yaygın olduğuna işaret eden Bakan Yumaklı, “Çim alanların bir kısmının kurakçıl peyzaja dönüştürülmesi ile yüzde 20-50, tamamının kurakçıl peyzaja dönüştürülmesi ile de ortalama yüzde 80’e varan su verimliliği sağlayabiliriz. Bu uygulamayla aynı zamanda bakım ve enerji maliyetlerinin de yaklaşık yarı yarıya azaltılabildiğini unutmayalım. Bu nedenle doğaya uyumlu ve sürdürülebilir peyzaj alanları oluşturulması ülkemizin su kaynaklarının korunup geliştirilmesi için büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Süsleme için kurakçıl bitkiler, sulama için arıtılmış su Bahar aylarında başlayan peyzaj düzenlemelerinde suyun verimli kullanımı için gözetilmesi gereken hususların altının çizildiği rehbere göre peyzaj düzenlemelerinde suyun verimli ve etkili kullanılması için uyulması gereken kurallar şöyle: Peyzaj alanlarında toprakta buharlaşmanın minimize edilmesi amacıyla bölgenin iklim şartlarına ve doğal yapısına uyumlu malçlama (toprağın üstüne organik veya sentetik malzemeler serilerek bitki köklerinin etrafında tabaka oluşturulması) yapılmalıdır. Suyu verimli kullanan sulama sistemleri tercih edilmelidir. Sulama gün ağarmadan veya gün batımı sonrasında yapılmalıdır. Sulamada, içme suyu standardı taşıyan sular yerine dezenfekte edilmiş arıtılmış atık sular gibi alternatif su kaynakları kullanılmalıdır. Kurakçıl peyzaj tasarımı esnasında su tüketimi yüksek olan geniş çim yüzeyler yerine bölgenin iklim şartlarına uyumlu, çok yıllık yer örtücüler ve kuraklığa dayanıklı doğal bitkiler (Dam koruğu, acı damkoruğu, Japon ipeği, fare kulağı, yıldız halısı, ak üçgül, Cezayir menekşesi, Japon süpürgesi, kara yosunu vb.) tercih edilmelidir. Çim alan miktarı mümkün olduğunca düşük tutulmalı ve kuraklığa dayanıklı çim türleri (Kamışsı yumak, çayır salkım otu, koyun yumağı, bermuda çimi vb.) seçilmelidir. Enerji ihtiyacı mümkün olduğunca yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalıdır. Yeşil binalar, yeşil çatılar, yeşil sokaklar, dikey bahçeler ve çatı bahçeleri gibi yeşil altyapı uygulamaları kurakçıl peyzaj anlayışıyla entegre edilmelidir. Kurakçıl peyzaj tasarımı esnasında doğal drenaj kanalları inşa edilerek bu alanlarda biriken sular uygun filtreleme yöntemi sonrası tekrar sulamada kullanılmalıdır. Yağışlardan kaynaklanan yüzey akışı filtrelenerek yerinde yağmur suyu etkin kullanılmalı ve yağmur bahçeleri uygulamaları aracılığı ile yağmur suları yer altında depolanmalıdır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.