TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Susuzluk

AGRONEWS - Susuzluk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Susuzluk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ayçiçekleri kuruyup çürüdü, hasat dahi yapılamayacak Haber

Ayçiçekleri kuruyup çürüdü, hasat dahi yapılamayacak

Türkiye’deki üretimin 15’ini karşılayarak ilk sırada yer alan Edirne’de, aşırı sıcaklar ve kuraklıktan olumsuz etkilenen ayçiçekleri tamamen kururken, üreticiler hasat dahi yapamayacaklarını söyledi. Ayçiçeğinin ambarı Edirne’de son yılların en en sıcak ve en kurak Haziran ayı yaşanıyor. Yağışların az olması ve yaşanan aşırı sıcaklıklar ayçiçeğinin gelişimini olumsuz etkiledi. Nisan ayında ekilen ayçiçekleri tamamen kururken, Mart ayında ekilen ayçiçeklerinde de yüzde 50 verim kaybı öngörülüyor. Trakya’nın sarı gelini ayçiçeğin boynu büküldü Trakya’nın sarı gelini olarak bilinen ayçiçeğinin kafa ve dane oluşumunun tamamlanmadığı tarlalar bu kez sarı renge değil, kurumuş ve çürümüş ayçiçeği saplarına büründü. Ayçiçeğinin adeta can çekiştiği tarlalardaki yarıklar, kuraklığı gözler önüne serdi. "Böyle kuraklık görmedik" 59 yaşındaki çiftçi Ömer Kara, daha önce bu kadar etkili bir kuraklık görmediğini söyledi. Ayçiçek veriminde düşüş beklediklerine değinen Kara, bu yıl masraflarını bile karşılamakta zorluk çekeceklerini belirtti. Bir başka çiftçi Mehmet Berber de, bölgede geçen senenin kış kuraklığının devam ettiğini anlattı. Tunca Nehri kurudu çiftçi sulama yapamıyor Geçmiş yıllarda taşkınlarla sıkça adından söz ettiren Tunca Nehri de kuraklıktan olumsuz etkilendi. Çiftçilerin tarımsal sulamada kullandığı Tunca Nehri’nin kuruması sonucu tarlalarına su salamayan çiftçiler karara düşünüyor. En az 4 metre derinliğe sahip olan nehir yatağı, su akışının durmasıyla bugünlerde adeta kumsala dönüştü. Sulama motorlarını çalıştıramaz oldular Çiftçiler Özcan Gülsün ve Salim Evren, nehirde su seviyesinin dibi görünce sulama motorlarını çalıştıramaz olduklarını söyledi. Eskiden yüzüp balık tuttukları nehir yatağında şimdi ise yürüyerek gezen çiftçiler, bir önlem alınması için çağrıda bulundu.

Burdur'daki baraj su seviyelerinin çoğu yüzde 50'nin altında kaldı Haber

Burdur'daki baraj su seviyelerinin çoğu yüzde 50'nin altında kaldı

Burdur Gölü kuraklık nedeniyle yüzde 30’unu kaybederken çevre havzasındaki göller çöle döndü. Burdur'daki barajların su seviyelerinin çoğu yüzde 50'nin altında kaldı. Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Burdur Gölü ve çevre havzasındaki göller günden güne su kaybetmeye devam ediyor. En dolu olduğu 1971 yılından bugüne kadar yaklaşık yüzde 30’unu kaybeden Burdur Gölü’nün yakın havzasında bulunan Yarışlı ve Karataş Gölü adeta çöle dönmüş durumda. Son yıllarda kış aylarında görülen yağışın yetersiz olması nedeniyle beslenemeyen Yarışlı ve Karataş Gölü ilk bahar aylarında aldığı yağışlarla bir miktar su toplasa da yaz aylarında yaşanan aşırı sıcak havalar ve tarım faaliyetleri nedeniyle topladığı suyu kaybederek tamamen kurudu. Gölleri besleyen derelerin üzerine kurulan ve tarım faaliyetlerinde kullanılması için yapılan barajlarda da durum pek iç açıcı değil. Yağışsız geçen kış aylarında iyice çekilen 15 barajdan sadece 6 tanesinin doluluk oranı yüzde 50’nin üzerinde. İklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık dünyaca ünlü Salda Gölü’nü de tehdit ediyor. Dünyanın her yerinden turist akınına uğrayan ve NASA tarafından bile Mars gezegeninde bulunan Jezero Krateri’nde bulunan eski bir göle jeolojik ve mineralojik bakımdan benzeyen dünyadaki tek göl olma potansiyeline sahip göl olarak nitelendirilen Salda Gölü kuraklıkla savaşan göller arasında. Burdur’da bulunan en büyük dört gölün eşel kotlarına bakıldığında Burdur Gölü 837,33 metre, Salda Gölü 1133,80 metre ölçülürken Yarışlı ve Karataş Gölü’nde kotlar sıfır olarak ölçüldü. Barajlara bakıldığında ise Karacaören Barajı 250,50 metre, Yapraklı Barajı 1045, 55 metre, Kozağacı Barajı 1539,50 metre Karaçal Ali Kılcı Barajı ise 942,20 metre olarak ölçüldü. Burdur Gölü, Karataş Gölü ve Karaçal Barajı’ndaki su seviyelerinde yaşanan azalmalar havadan çekilen dron kamera görüntülerinde kuraklığın boyutunu gün yüzüne çıkardı. Tekne turu faaliyetlerinde kullanılan Burdur Gölü’ndeki iskele suyun 20 metre dışında kalırken balıkçılık faaliyetleri yapılan Karataş Gölü’nde kullanılan balık ağları toprak yüzeyde çürümeye mahkum edilmiş durumda. 2014 yılında kurulan ve Burdur Gölü havzasında yaşanan kuraklığı dünya gündemine taşımak amacıyla farklı çalışmalar yürüten Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölü’ne Hayat Verelim Derneği Başkanı Doktor Süleyman Faki bir önlem alınmazsa yaşanan kuraklık nedeniyle kuruyan bu göllerin ileride insan sağlığına zarar verebileceğini söyledi. Dernek tarafından yapılan çalışmaları anlatan Faki; “Burdur Gölü Burdur’a hayat veren bir sulak alan. Ancak son yıllarda yaşanan kuraklık ve su çekilmeleri nedeniyle Burdur Gölü kötü talihini maalesef henüz yenemedi. Bu konu ile ilgili devletimizin ve bakanlıkların çalışmaları, geçmiş dönemden bugüne kadar yapılan çalıştaylar, acil su eylem planları maalesef gölümüzün hala aynı noktadan daha geriye doğru gitmesine neden oluyor. Çünkü somut verilere bakıldığında bu gölün ve Türkiye’deki diğer göllerinde kurtarılması lazım. Değilse bize hayat veren bu göller maalesef gelecekte hem bizim sağlığımızı tehdit ediyor hem de kuraklığımıza neden olarak gıda ve diğer türlü bir takım ekolojik dengelerimizi maalesef altüst ediyor. Bu yüzden biz Burdur Gölü Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölüne Hayat Verelim Derneği olarak bir çalışma başlattık. Daha önce rahmetli Şafak Türkel başkanımızın başkanlığında Burdur Gölü’nün bu kuraklığının kamuoyunda dikkat çekilmesi amacıyla “Göle Su Orucu, Göle Yas Belgeseli” çekimleri gibi faaliyetlerle dünya kamuoyunun da dikkatini çekmek üzere burada bir takım etkinlikler düzenlendi. Bunların faydası görüldü. Daha sonra devletimiz ilk olarak burada Türkiye’deki göllerin kuraklığının giderilmesi amacıyla acil eylem planında ilk olarak Burdur Gölü’nü plana kattı. O dönemlerden bugüne kadar bir takım çalışmalar yapıldı. Ama henüz yeterli olmadı. Tabi bir de buna iklim şartları, kuraklık ve diğer barajların yapılmasından dolayı suların Burdur Gölü’ne gelmeyişi nedeniyle Burdur Gölü artık gerçekten son yıllarda çekilmenin doruğuna ulaşmış noktada. Biz biliyoruz ki son 30 yılda Burdur Gölü kapasitesinin yüzde 30’unu maalesef kaybetti. Burdur Gölü’nde bulunan iskele bile 3-5 sene önce rıhtıma yanaşan teknelere binilmek için kullanılırken bugün çekilme nedeniyle yaklaşık 20 metre suyun dışında kaldı. Tabii gölün kurumasıyla birlikte gölün buharlaşmanın etkisi, çevre şartları, çevredeki ekolojik iklim ve bitki örtüsü, hayvancılık yapılan bölgelerdeki büyükbaş hayvanlara yönelik mısır ve yonca ekimine bağlı olarak bunların su istemesi artı gölün etrafında bir takım sondaj kuyularının açılması Burdur Gölü’ndeki maalesef bu dengeyi bozdu. Bundan sonra artık bu dengenin yağışlarla ve özellikle kar yağışlarıyla dengelenmesi lazım. Bu da tabi iklim şartlarına bağlı. İnsanlarımızın bu konuda ki şehrimizin hem sivil toplum kuruluşlarının hem idarecilerinin bu konudaki duyarlılığı ve bu konudaki çalışmaları artık gölümüzü kurtarmaktan öteye en azından aynı noktada tutabilirsek bu bizim için bir kazanç olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda da kamuoyunu bilgilendirmek, en azından farkındalık oluşturmak adına olması gereken çalışmaları yapıyoruz” dedi. Önceden yüzebildiğimiz bu göle şimdi sadece uzaktan bakıyoruz Gençliğinde Burdur Gölü’nün seviyesinin oldukça yüksek olduğunu ve göle yüzmeye geldiğini anlatan Dr. Süleyman Faki şimdi ise gölü sadece uzaktan iç çekerek izlediğini dile getirdiği konuşmasında, “Sadece Burdur havzası olarak değil Türkiye havzası ve dünya olarak da baktığımız zaman iklimde maalesef dengeler bozuldu. Bu dengelerin bozulmasından dolayı ve Antarktika’daki buzulların erimesi nedeniyle etkilerini her şekilde görüyoruz. Burada da yine aynı şekilde su çekilmeleri ve buharlaşma hızlı bir şekilde devam ediyor. Yerine de aynı şekilde bir yağış rejimi olmadığı için maalesef bu kuraklığı yaşamak durumunda kalıyoruz. Yarın çocuklarımıza, evlatlarımıza bu şekilde ki bir mirası bırakmak çok kötü bir şey. Biz çocukluğumuzda bu gölün kenarında yüzebiliyorduk, gelebiliyorduk. Hatta bu göl bir dönem üst kısımdaki Burdur-Fethiye Karayolu’na kadar ulaşarak rakımı 857 metrelere kadar çıktı ama şu anda 837 metre civarında bir rakımı var. Bu da büyük bir çekilmenin işareti. Yazın da suların aynı şekilde buharlaşması ile birlikte gölde bir su azalması da maalesef oluyor. Şimdi bu kötü manzarayı izleyerek eski günlerin güzelliğini hatırlıyoruz” şekilde konuştu. Dünyaca ünlü Salda Gölü de kuraklıktan nasibini aldı Burdur Gölü çevresinde bulunan Yarışlı ve Karataş gölünün artık bir çöl olduğunu, yaşanan kuraklıktan dünyaca ünlü Salda Gölü’nün de etkilendiğini de söyleyen Dr. Süleyman Faki, “Yarışlı bölgesi ve Karataş bölgesinde de bu bölgenin küçük havza gölleri diyebileceğimiz birikinti gölleri şeklindeki göllerimiz mevcut. Ama yağış ikliminin az olması ve kuraklığın yaşanması, bir de buna artı olarak barajların yapılmasıyla birlikte oradaki sular da belli alanlara çekilince orada da yapılan balıkçılık ve diğer canlı yetiştirilme olayı maalesef sona erdi. Bugün için de oralar bir kurak çöl noktasına geldi. Sudan eser yok. Tabi o diğer etkinliklerde yok oldu. Burdur için düşündüğümüz zaman bizim dünyaca önemli Salda Gölü’nde dahi su çekilme riski var. Burada yüzde 35 ise Salda Gölü’nde yüzde 5 oranında bir çekilme oranı var. Bunlara sahip çıkmak zorundayız. Hem turizm açısından hem iklim açısından hem ekonomi açısından hem de doğa güzelliği açısından bunların korunması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor Haber

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor

Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve can damarları üzerine kurulan barajlar nedeniyle kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü, en yüksek olduğu 1971 yılındaki su seviyesinin neredeyse yarısını kaybetti. Türkiye’nin 7. büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Özellikle son 3 yıldır bölgede yağış miktarının çok düşük olması nedeniyle beslenemeyen göl, çevresinde yerli halk tarafından yapılan büyükbaş hayvancılık ve vahşi sulama nedeniyle de günden güne yok oluyor. Son dönemlerde yerli halkın ekonomik getirisi yüksek olduğundan dolayı büyükbaş hayvancılığa yönelmesi nedeniyle bölgedeki arazilerine suyun en büyük düşmanı olan mısır ve yonca ekmesi, bunu da kurulan sondajlarla sulaması göl sularının çekilmesinde büyük rol oynuyor. Gölün en yüksek seviyeye ulaştığı 1971 yılının Temmuz ayında 857,37 metre olarak ölçülen su kotu 2024 Ocak ayındaki ölçümde 837,35 metreye düştü. Yine 1971 yılı Temmuz ayında 17 bin 998, 210 hektar alan ölçülen yüzey alanı 2024 Ocak ayında 12 bin 59,85 hektar alan olarak ölçüldü. Burdur Gölü’nün şu anki hacmi ise 3 bin 575, 33 hektometre küpe kadar düşmüş durumda. Bölgede 2005 yılından itibaren göl projelerinde yer alan ve büyükbaş hayvancılık ve sulu tarım yerine küçükbaş hayvancılık ve susuz tarıma geçilmesi adına çalışmalar yaparak bölge halkına örnek olmaya çalışan Veteriner Öztürk Sarıca; birçok araziye lavanta, gül, adaçayı ve ay çiçeği gibi susuz tarım ürünleri ekerek hem ekonomik getirisinin yüksek olduğunu hem de susuz olarak da tarım yapılabileceğini bölge halkına göstermiş durumda. Diktiği tıbbi aromatik bitkilerin bölgeye turizm getirisinin de olduğunu dile getiren Öztürk Sarıca, gölün kurumasının önlenemez olduğunu ancak kullanılan bu yöntemlerle yavaşlatılabileceğinin yöre çiftçilerine benimsetilmesi için çabalıyor. 2005 yılından itibaren Burdur Gölü’nün kurtarılmasına yönelik suların tasarruflu kullanılmasına yönelik çalışmalarını sürdüren Öztürk Sarıca, “Aslında artık Burdur Gölü’nün kurumama şansı yok. Burdur Gölü kuruyacak. Ama en azından biz Burdur Gölü’nün ömrünü uzatmaya çalışıyoruz. Özellikle etraftaki toz bulutlarının insan sağlığına zarar vermemesi için göl çekilirken en azından suyun çekilmiş olduğu alanlarda ki tozluk alanların tuzcul bitkilerle kaplanması adına ve Burdur’daki iklimin değişmemesi adına şu an da mücadele ediyoruz. Göller Yöresi ciddi anlamda küresel ısınmadan nasibini alan bir bölge. Burada ciddi anlamda iklimsel şartlar çok değişti. Artık daha fazla sıcak yaşamaya başladık. Dolayısıyla buharlaşma çok arttı. Bunun da yanında yörede ciddi anlamda bir büyükbaş hayvancılığı var. Aslında büyükbaş hayvancılığı için çok da uygun bir alan değil. Ama bunun yanında yıllardan beri büyükbaş hayvancılığı insanların ciddi anlamda ekonomik getirilerini sağladığı bir ekonomik getiri haline dönüştü. Büyükbaş hayvancılıkta mısır ve yonca üretimi olmazsa olmaz. Mısır ve yonca da çok fazla su tüketen bitkiler. Dolayısıyla göller yöresindeki göletler ve yer altı sondajlarının büyük bir kısmı bu mısır ve yonca üretimine destek veriyor. Dolayısıyla yer altı suları ve fosil sular artık kullanılmaya başlandı. Bu nedenle gelecek nesillerin içme suları bile tehlike altında. Tabii bir de Burdur Gölü’ne gelen akarsuların da önü barajlar ile kesilince Burdur Gölü buharlaşma ile kaybettiği su ve yer altından beslenememesinden dolayı hızlı bir şekilde yok olmanın eşiğine gelmiş durumda. Şu anda Burdur Gölü yarıya yakın kısmını kaybetti” şeklinde konuştu. Büyükbaş hayvancılığa alternatif yetiştiricilik modeline geçilmesi gerekiyor Göller yöresinde bu su kaybını yavaşlatmak adına yapılması gerekenlerden de bahseden Öztürk Sarıca, “Biz projemiz çerçevesinde yıllardan beridir özellikle alternatif üretim modellerini bölgede sunmaya çalışıyoruz. Büyükbaş hayvancılığa alternatif olarak küçükbaş hayvancılık ve su tüketmeyen aromatik bitkiler ya da günümüzde susuz tarım dediğimiz uygulamalar. Dolayısıyla bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Özellikle yöreye uygun Honamlı keçisi yetiştiriciliği ve bunun yanında ekonomik değeri ciddi anlamda daha fazla olan lavanta, kekik, adaçayı gibi tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi bölge ekonomisine hem katkı sağlanacaktır hem de diğer taraftan ciddi anlamda sular konusunda yörede kazanım sağlayacaktır” sözlerini sarf etti. Burdur Gölü’nün kurtarılması gibi bir çözüm yok sadece kuruma yavaşlatılabilir Burdur Gölü’nün ciddi bir yağış ve iklim değişikliği olmadığı sürece kurumaktan kurtulamayacağını dile getiren Öztürk Sarıca, “Burdur Gölü kuruyor. Burdur Gölü’nün kurtarılması diye bir çözüm yolu yok, artık o dönemler geçti. Artık yapılabilecek tek şey gölün ömrünü uzatmak adına çalışmalar olacaktır. Ciddi anlamda iklim şartları değişir, çok ciddi yağışlar alınırsa belki Burdur Gölü eski durumuna gelebilir ki şu an için öyle bir durum görünmüyor. Dolayısıyla bölgede yapılması gereken suyun tasarruflu kullanılması, vahşi sulamanın tamamen bitirilmesi, bunun yanında damlama sulama sistemlerine geçilmesi ve suyun yer altından borularla nakledilmesi gerekiyor. Özellikle sulama suyu konusunda. Ya da bölgede tamamen susuz yetişen tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi gerekiyor. Bunun desteklenmesi lazım ki çiftçimiz bu modellere geçebilsin” dedi. Burdur Gölü’nün kuraklığa karşı verdiği mücadele ise havadan çekilen görüntülerle apaçık bir şekilde görülüyor.

Aksaray'daki Mamasın Barajı'nda doluluk kritik seviyeye yaklaştı Haber

Aksaray'daki Mamasın Barajı'nda doluluk kritik seviyeye yaklaştı

Kentte yaşanan kuraklık ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık nedeniyle baraj ve göletlerdeki su seviyesi azaldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğünce hazırlanan 2022 aralık dönemi kuraklık haritasında "olağanüstü" ve "çok şiddetli" kurak aralığında yer alan Aksaray'da, yağış azlığı endişe veriyor. Belediye Başkanı Evren Dinçer, AA muhabirine, kuraklık ve yağış miktarının ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye'deki kuraklıktan bölgenin ve Aksaray'ın ciddi manada etkilendiğini belirten Dinçer, "Geçmiş 30 yıla göre Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yaptığı bir çalışma var. Aksaray, bu çalışmada en az yağış alan il olarak birinci sırada. Bu yılki yağış miktarı da göz önünde bulundurulduğunda Aksaray ciddi manada kuraklık tehdidi yaşıyor. İnşallah bölgemize en kısa zamanda beklediğimiz yağışlar düşer, bizler de bu tehditten kurtuluruz." dedi. Dinçer, Aksaray'ın yer altı ve yer üstü sularının kısıtlı olduğunu, kentteki Mamasın Barajı'nın su seviyesinin kritik duruma geldiğini dile getirdi. Su krizinin dünya genelinde yaşandığını, insan kaynaklı etkilerin bunda önemli rol oynadığını anlatan Dinçer, şunları kaydetti: "165 milyon metreküp su kapasitesine sahip Mamasın Barajı'nda sadece 35 milyon metreküp suyumuz kaldı. Su seviyesi yüzde 16 seviyesine düştüğü anda suyu kullanamayacağız. Türkiye'nin en büyük ikinci gölü konumundaki Tuz Gölü'nde de çekilme ciddi manada. Neredeyse tamamen kaybolma tehdidi ile baş başa. Dolayısıyla su ve su kaynaklarını kullanırken çok dikkat etmemiz gerekiyor." Kayıp kaçak oranını yüzde 25-30 seviyesinde azalttık" Dinçer, Aksaray Belediyesi olarak suyu daha dikkatli kullanmak adına sürekli farkındalık çalışmaları yürüttüklerini aktardı. Belediye olarak göreve geldikten sonra altyapı çalışmalarına önem verdiklerini belirten Dinçer, şöyle devam etti: "Şehrimizdeki asbest borularını bertaraf ediyoruz. Bu sayede hem su kayıp kaçak oranını hem de boru patlamalarının önüne geçiyoruz. Bu çalışmalarla kentte günlük 4 bin metreküp su tasarruf ediyoruz. Kayıp kaçak oranını yüzde 25-30 seviyesinde azalttık. Tabii ki bunlar yeterli değil daha fazla çalışmamız gerekiyor. Su kaynaklarımızı bir taraftan korumaya çalışırken, harcamalarımızı da tasarruflu yapmamız gerekiyor. Tüm halkımızın su konusuna duyarlılık göstermesini bekliyoruz. İnşallah Allah da bizleri en kısa zamanda rahmetiyle buluşturur." "Suyumuzun her damlası bizim için kıymetli" DSİ Aksaray 44. Şube Müdürü Ümit Ekinci ise dünyada ve Türkiye'de ciddi bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya olduklarını ifade etti. Kuraklığı bugünkü teknoloji ile önlemenin mümkün olmadığını anlatan Ekinci, şunları kaydetti: "Alınacak tedbirlerle kuraklığın etkisini azaltabiliriz. Bu tedbirlerin başında su israfının önlenmesi, kurak koşullara uygun tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve su depolama kapasitesinin artırılması geliyor. Aksaray için suyu depolamak ve tarımda modern sulama sistemlerine geçmek hayati öneme sahip. Şehrin içme suyu ve tarımsal sulamada kullanılan Mamasın Barajı'nın doluluk oranı yüzde 21 seviyelerinde. Bu seviye barajımız için kritik durumda. Suyumuzu kontrollü ve daha verimli bir şekilde kullanırsak sulama sezonunun bereketli geçeceğine inanıyorum. Suyumuzun her damlası bizim için kıymetli. Su hayattır, hep birlikte suyumuza sahip çıkalım."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.