TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım Haberi

AGRONEWS - Tarım Haberi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım Haberi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tarım ve orman arazisine  iki yeni JES  için ÇED raporu hazırlandı Haber

Tarım ve orman arazisine iki yeni JES için ÇED raporu hazırlandı

Aydın'da tarım ve orman arazilerine 2 yeni Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulması için ÇED raporu hazırlandı. Şu anda 42 aktif tesisin bulunduğu kentte, son 10 günde iki yeni JES için çevresel etki değerlendirme raporu çıkarıldı. Projelerden biri Kocaer Enerji tarafından Kuyucak ilçesinde, diğeri ise Maren Maraş Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Germencik ilçesinde kurulacak. Her iki proje de tarım arazisi niteliğinde alanlarda yer alıyor.  Bazı kaynaklara göre Jeotermal Enerji Santralleri (JES) kurulumu, ormanlık alanlara ve ekosistemlere çeşitli şekillerde zarar verebilir. İşte bazı olası etkiler: 1. **Arazi Kullanımı**: JES'ler genellikle ormanlık veya tarım arazileri üzerinde inşa edilir. Bu, doğal habitatların yok olmasına ve yerel bitki örtüsünün tahrip olmasına neden olabilir. 2. **Su Kaynakları**: Jeotermal santraller, yer altı su kaynaklarını etkileyebilir. Suyun sıcaklık değişimleri ve kimyasal bileşenler, yerel su kaynaklarını kirletebilir. 3. **Hava Kirliliği**: Jeotermal enerji üretimi sırasında bazı gazlar (örneğin, sülfür dioksit ve karbondioksit) atmosfere salınabilir. Bu, hava kalitesini olumsuz etkileyebilir. 4. **Termal Etkiler**: Jeotermal alanlarda sıcak su ve buharın yüzeye çıkması, çevredeki bitki ve hayvan yaşamını etkileyebilir. 5. **Toprak Bozulması**: İnşaat süreçleri, toprak erozyonuna ve bozulmasına yol açabilir. Bu nedenlerle, JES projelerinin çevresel etkileri dikkatlice değerlendirilmelidir. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporları, bu tür etkilerin belirlenmesi ve azaltılması için önemli bir araçtır. Çed raporu hazırlanan bu iki yeni çED projesinin bölgeye zarar verip verilmeyeceği ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı. Kaynak: Birgün 

Seda Özel: Kuraklık Kapımızdan Girdi Haber

Seda Özel: Kuraklık Kapımızdan Girdi

Haber sitemize konuşan Yüksek Ziraat Mühendisi Seda Özel: 'Kuraklık, uzun yıllardır "yaklaşan bir tehlike" olarak dile getirilen bir sorunken, bugün bu tehlike sadece kapımıza dayanmadı; kapıdan içeri girdi. Artık tarımda su kaynaklarının azalması ve iklim koşullarının değişmesi ile karşı karşıyayız. Bu da tarımda köklü bir dönüşümü zorunlu hale getiriyor. Sulama sistemlerimizi ve üretim modellerimizi yeniden gözden geçirme zamanı geldi, çünkü mevcut yöntemler sürdürülebilir olmaktan çok uzak.' dedi. Geleneksel Yöntemler Bizi Nereye Getirdi? Özel konuyla ilgili şunları söyledi: Tarımsal sulamada kullanılan geleneksel yöntemler, suyu kontrolsüzce tüketen, kaynakları hızla tükenmeye sürükleyen ve çoğunlukla verimsiz olan uygulamalarla dolu. Salma sulama gibi eski sistemlerde suyun büyük bir kısmı buharlaşma ve yüzey akışı ile kayboluyor. Üstelik bu yöntemler, toprak yapısına zarar vererek erozyon ve tuzlanma gibi sorunlara yol açıyor. Sonuç olarak sadece su kaynakları değil, toprak verimliliği de hızla düşüyor. Bugün, bu sürdürülemez yöntemlerin yerini modern ve çevre dostu teknolojilere bırakması gerektiğini net bir şekilde görüyoruz. Ancak bu dönüşüm sadece suyu daha verimli kullanmakla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda üretim modellerimizi de yeniden yapılandırmalıyız. Modern Sulama Sistemleri ile Geleceğe Adım Atmak' Özel, ayrıca sorunun çözümüyle ilgili su kaynaklarının doğru kullanılması için modern sistemlere geçilmesi gerektiğini ifade etti. Yüksek Ziraat Mühendisi Özel: 'Kuraklıkla mücadelede su kaynaklarının daha akıllıca ve verimli kullanımı şart. Geleneksel yöntemlerin yerine geçecek modern sistemlerden biri de aquatik (su bazlı) sulama teknolojileridir. Bu sistemler, suyu geri dönüştürerek yeniden kullanımını sağlamak, bitkilerin sadece ihtiyaç duyduğu kadar su almasını sağlamak ve suyu doğrudan köklere ulaştırmak gibi özelliklerle öne çıkar. Aquaponik ve hidroponik gibi modern aquatik sistemler, topraksız tarım yaparak, suyu sürekli sirküle eden ve kayıpları minimuma indiren yöntemlerdir. Bu sistemler su tüketimini %90’a kadar azaltırken, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besinleri de optimize ederek yüksek verim sağlarlar. Üstelik aquaponik sistemlerde balık yetiştiriciliği ile tarımı entegre ederek çift yönlü bir üretim modeli oluşturmak da mümkündür. Böylece hem gıda üretiminde çeşitlilik sağlanır hem de suyun en verimli şekilde kullanımı gerçekleşebilir.' dedi. Yenilikçi Üretim Modellerine Geçiş Seda Özel: 'Sulama sistemlerindeki yenilikler kadar önemli bir diğer husus da üretim modellerimizin modernize edilmesidir. Suya daha az bağımlı bitki türlerine yönelmek, yerel ekosistemlere uygun türleri seçmek ve daha az su isteyen çeşitleri yetiştirmek, tarımsal sürdürülebilirliği destekleyecektir. Ayrıca, agroekolojik tarım ve döngüsel tarım modelleri gibi yenilikçi yaklaşımlar, doğaya daha duyarlı ve verimli üretim süreçlerini mümkün kılar.' diyerek sözlerine devam etti. Teknolojinin tarıma entegrasyonu ise dönüşümün bir diğer önemli parçası. Akıllı sensörler, veri analizleri ve otomasyon sistemleri sayesinde tarımsal süreçler daha verimli hale getirilip, su kullanımı en aza indirilebilir. Örneğin, sensörlerle toprağın nem durumu sürekli izlenerek, yalnızca gerektiği kadar sulama yapılabilir ve bu da su israfını büyük ölçüde azaltır.' diyerek üreticilerin en hızlı şekilde modern sulama sitemlerine geçmesi gerektiğini söyledi. Değişim Kaçınılmaz Haber sitemizin sorularını yanıtlayan Seda Özel: 'Kuraklıkla mücadele etmek ve tarımı sürdürülebilir kılmak için köklü bir değişim artık kaçınılmazdır. Su kaynaklarını koruyan modern aquatik sistemler, bitkilerin suya erişimini optimize ederken doğaya en az zarar veren yöntemler olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, daha az su isteyen bitki türlerine geçiş ve akıllı tarım teknolojilerinin kullanımı, gelecekte tarımsal üretimi güvence altına almanın temel yollarından biridir. Bu değişiklikleri yapmazsak, tarımsal verimliliği korumamız ve gıda güvenliğini sağlamamız mümkün olmayacak. Kuraklık artık kapıdan girdi ve biz bu yeni döneme ayak uydurmazsak, suyun her damlasını boşa harcamış olacağız.' şeklinde ifadesiyle konunun önemine dikkat çekti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.