TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türkiye Ziraat Odaları Birliği

AGRONEWS - Türkiye Ziraat Odaları Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Ziraat Odaları Birliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 29,8 ile patateste görüldü" Haber

"Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 29,8 ile patateste görüldü"

Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 25 buçuk ile limon, yüzde 20,9 ile yeşil soğan, yüzde 20,4 ile kuru soğan izledi” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ağustos ayı üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerine ilişkin basın açıklaması yaptı. “Ağustos ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 370,4 ile limonda görüldü” Ağustos ayında üretici ve market arasındaki ürünlerde fiyat farkını değerlendiren Bayraktar, “Ağustos ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 370,4 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat farkını yüzde 323,9 ile havuç, yüzde 262,1 ile kuru soğan, yüzde 249,6 ile kabak takip etti. Limon 4,7 kat, havuç 4,2 kat, kuru soğan 3,6 kat, kabak 3 buçuk kat fazlaya satıldı. Üreticide 11 lira 17 kuruş olan limon 52 lira 54 kuruşa, 8 lira olan havuç 33 lira 91 kuruşa, 4 lira 88 kuruş olan kuru soğan 17 lira 67 kuruşa, 8 lira 75 kuruş olan kabak 30 lira 59 kuruşa markette satıldı” ifadelerini kullandı. “Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 39,4 ile salatalık oldu” Ağustos ayında markette 37 ürünün 22’sinde fiyat artışı, 14’ünde fiyat azalışı olduğunu dile getiren Bayraktar, 1 üründe ise fiyat değişiminin olmadığı kaydetti. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 39,4 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 35 buçuk ile kabak, yüzde 35,4 ile patlıcan, yüzde 26 buçuk ile marul takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 24,4 ile kuru incir oldu. Kuru incirdeki fiyat düşüşünü yüzde 19,3 ile limon, yüzde 11,1 ile şeftali, yüzde 10,1 ile sivri biber izledi.” “Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 29,8 ile patateste görüldü” Üretici fiyatlarına da değinen Bayraktar, Ağustos ayında üreticide 29 ürünün 18’inde fiyat artışı olduğunu 8’inde fiyat düşüşü görüldüğünü ve 3 üründe ise fiyat değişimi olmadığını belirterek, şunları kaydetti: “Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 29,8 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 25 buçuk ile limon, yüzde 20,9 ile yeşil soğan, yüzde 20,4 ile kuru soğan izledi. Üreticide en çok fiyat artışı ise yüzde 83,3 ile kuru üzümde görüldü. Kuru üzümdeki fiyat artışını yüzde 47,8 ile kuru incir, yüzde 35,8 ile yumurta, yüzde 34,4 ile kuru fasulye izledi.” “Kuru soğan ekim alanında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 artış bekleniyor” Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu ay özellikle patates, kuru soğan ve limonda üretici fiyatları yüzde 20 ile yüzde 30 oranında düştü. Erkenci patateste hasat bu yıl 15-20 gün erken başladı. Yazlık patateste erkenci çeşitler bitmek üzere iken orta erkenci çeşitlerde de hasat başladı. Bu yıl geçen yıla göre rekoltenin yüksek olması ve yazlık patatesin depolanamaması nedeniyle üretici fiyatlarında düşüş yaşanıyor. Pazarda ve markette ortalama 15 lira olan patateste üretici fiyatının 4 buçuk liraya kadar düşmesi üreticilerimizi mağdur etti. Kuru soğan ekim alanında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 artış bekleniyor. Ancak sahadan aldığımız bilgiler doğrultusunda bu artışın daha da yüksek olacağını tahmin ediyoruz.”

"Kırsalımız yaşlanıyor ve gençlerimizi kırsalda tutamıyoruz" Haber

"Kırsalımız yaşlanıyor ve gençlerimizi kırsalda tutamıyoruz"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Edirne’de bir dizi ziyaretler gerçekleştirdi. Edirne’nin Büyükdöllük köyünde ayçiçeği tarla gününe katılan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarlaya traktörle geldi. Bölge çiftçisinin de traktörleriyle konvoy oluşturarak geldikleri tarlada açıklama yapan Bayraktar, bölgede yaşanan kuraklığa dikkat çekti. Edirne’de son 53 yılın en sıcak haziran ayının yaşandığını belirten Bayraktar, sıcaklığın çoğu üründe olduğu gibi ayçiçeğinde de verimin azalmasına sebep olduğunu açıkladı. Bölge çiftçisine kuraklık desteği verilmesi çağrısında bulunan Bayraktar, Trakya Birlik tarafından açıklanan ön alım fiyatının maliyet seviyesinde kaldığını ve üreticinin mağdur olacağını vurguladı. Ayçiçeği üreticisine kuraklık desteği verilmediği taktirde üreticinin üretimden uzaklaşacağına dikkati çeken Bayraktar, "Uzaklaşan çiftçiyi bir daha üretime döndüremeyiz. Son pişmanlık fayda etmez" açıklamasında bulundu. Köylerde yaşayan kişilerin yaş ortalamasının 58’e yükseldiğini ifade eden Bayraktar, "Kırsalımız yaşlanıyor. Yaş ortalaması 58’e yükseldi ve gençlerimizi kırsalda tutamıyoruz. Çiftçilerimizin diğer sigortalılar gibi prim gün sayısının 7200 güne indirilmesini bekliyoruz" dedi. Bayraktar, açıklamanın ardından biçerdöverle ayçiçeği hasadı gerçekleştirdi.

“Ülkemizin biber üretimi yıllar itibarıyla artmaya devam ediyor” Haber

“Ülkemizin biber üretimi yıllar itibarıyla artmaya devam ediyor”

2010 yılında 1,9 milyon ton olan biber üretimi 2023 yılında yüzde 55 oranında artarak 3 milyon tona çıktı” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar; biber, kabak, karpuz, fıstık, badem ve domatesteki fiyat düşüşleri ve pazarlama sorunları hakkında görüntülü basın açıklaması yaptı. “Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak kuruluşumuzdan bu yana ülkemiz genelinde 755 Ziraat Odası aracılığıyla çiftçilerimizin yaşadığı sorunları gündeme getiriyor, çiftçilerimizin sorunlarına çözüm olmak için onların sesi olmaya çalışıyoruz” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Çiftçilerimiz, her geçen gün artmaya devam eden girdi, lojistik, işçilik gibi üretim maliyetlerine ek olarak değişen iklim koşulları nedeniyle aşırı sıcaklık, şiddetli yağış, dolu, fırtına, don gibi doğal afetlere artık çok daha fazla maruz kalıyor. Ancak fedakâr çiftçilerimiz, tüm bu olumsuz koşullara rağmen bu yıl da üzerine düşeni yaptı ve üretmeye devam etti.” Bayraktar, “Ağustos ayı itibarıyla birçok tarımsal üründe hasat devam ediyor. Ancak görüyoruz ki çiftçilerimiz bin bir emekle ürettiği ürününü pazarlayamıyor. Düşük kalan üretici fiyatları üreticilerimizin belini büküyor. Bugün birçok tarımsal üründe üretilen ürün ya maliyetine ya da daha düşük fiyata tarladan çıkarken pazarda ve markette katlanmış bir fiyatla karşımıza çıkıyor” diye konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Üreticilerimiz, üretimden pazarlamaya, fiyat oluşumuna kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor. Bu sezon biber, kabak, karpuz, fıstık, badem ve domatesteki fiyat düşüşleri de üreticimizi mağdur ediyor. Bu durum hayra alamet değildir. Fiyatı düşen ürünler yüzünden üreticilerimiz üretimden vazgeçecek. Önümüzdeki sezon tüketicilerimiz bu ürünleri pahalı yiyecektir.” “Ülkemizin biber üretimi yıllar itibarıyla artmaya devam ediyor” Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Ülkemizde geçen yıl 3 milyon ton biber üretildi. Üretilen biberin yüzde 52’sini kapya biber, yüzde 30’unu sivri biber, yüzde 13’ünü dolmalık biber ve yüzde 5’ini çarliston biber oluşturdu. Ülkemizin biber üretimi yıllar itibarıyla artmaya devam ediyor. 2010 yılında 1,9 milyon ton olan biber üretimi 2023 yılında yüzde 55 oranında artarak 3 milyon tona çıktı. Fakat üretimde böylesine bir artış yaşanırken tüketimde aynı oranda artış görülmüyor. Ortaya çıkan bu arz fazlalığı ve talebin artmaması biberde üretici fiyatının düşmesine sebep oldu.” İhraç edilemeyen kabak iç piyasaya da pazarlanamadığını belirten Bayraktar, “Nakliye maliyetlerinin yüksek olması ve kabakta kar marjının düşük olmasından dolayı tüccarlar kabak alımına yanaşmıyor. Kabak, olgunlaştıktan sonra 1 hafta içinde kesilmediği takdirde özelliğini kaybettiğinden üreticilerimiz kabaklarını hayvanlara yem olarak vermek zorunda kalıyor” ifadesini kullandı. Karpuzda arzın yüksek talebin ise düşük seyretmesinin fiyatları düşürdüğünü ifade eden Bayraktar, “Diğer taraftan tüketimin yeteri kadar olmaması tüccarın alım yapmak istememesine neden oluyor. Benzer durum kavun fiyatlarında da görülmekte olup kavun fiyatları 6 ila 8 lira, karpuz fiyatları Antalya bölgesinde 4 ila 7 lira arasında seyrediyor. Ancak diğer bölgelerde yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı karpuz fiyatı 3 liraya kadar düştü” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Antep fıstığında bu yıl yüksek rekolteye bağlı arzdaki artışla birlikte fiyatlar geriledi. Hali hazırda piyasada alıcılar, ucuz fiyatla aldıkları Antep fıstığını stok yapıyor. Ürün arzının bitmesiyle birlikte yaptıkları bu stoku yüksek fiyatla piyasaya sürerek haksız kazanç sağlamanın peşindeler. Fiyatların daha fazla düşmesinin önüne geçmek için Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girmeli, ihracat kanalları zorlanmalıdır.” Bayraktar, salçalık domateste üretim alanlarının arttığını bildirerek, “Buna ek olarak geçtiğimiz sezonlarda salça ihracatına getirilen kısıtlamalar nedeniyle salça fabrikalarıyla sorun yaşayan çiftçilerimizin mağduriyeti, bu sezon yasak kaldırılmış olmasına rağmen devam ediyor. Fabrikalar bir yandan daha az sayıda üreticiyle sözleşme yaparken diğer yandan sözleşme yaptığı üreticilere yüksek fire oranları çıkararak üreticilerimizi mağdur ediyor” diye konuştu. Yaş sebze ve meyvede sıkıntıların yaşandığını belirten Bayraktar, “Ülkemiz tüm bölgelerinde uygun iklim ve ekolojik koşulların yanı sıra geniş tarım arazilerine sahiptir. Topraklarımız hemen hemen tüm tarımsal ürünlerin üretimine imkân vermesine rağmen, yaşanan ekonomik sıkıntılar üretimi sekteye uğratıyor. Tarlada 5-10 liraya satılan ürünün markette 4-5 kat fazlaya satılması kabul edilemez. Ülkemizde tarım sektörü için etkin bir pazarlama sistemi ve organizasyonun kurulamamış olması, mevcut sistemin ise aracılar tarafından kontrol ediliyor olması, ürün kayıplarına neden oluyor. Diğer taraftan bu durum üretici-tüketici niteliğindeki geniş toplum kesimlerinin çıkarlarını olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu.

"Akdeniz Bölgesi’nde ayçiçeği hasadı başladı, beklenen verim yok" Haber

"Akdeniz Bölgesi’nde ayçiçeği hasadı başladı, beklenen verim yok"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Akdeniz Bölgesi’nde ayçiçeği hasadı başladı, çiftçilerimiz beklediği verimi alamıyor" dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği üreticilerinin sorunları ve beklentileri ile ilgili basın açıklaması yaptı. "Ayçiçeği, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tohumları yüzde 40-45 oranında yağ içermekte olup, sıvı yağ tüketimimizin yüzde 80’i ayçiçeğinden elde ediliyor. Küspesinin içerdiği yüzde 30-40 oranındaki protein ile de değerli bir yem olarak hayvan beslemesinde kullanılıyor" diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: "2022 yılında yağlık ayçiçeği üretimi 2 milyon 550 bin tona ulaştı. Bu üretim ülkemiz için bir rekordur. 2022 yılında gerçekleşen rekor üretime karşılık fiyatların düşük olması ile 2023 yılında ekim alanları azaldı. 2023 yılında ekim alanlarında görülen azalma ile üretim 2 milyon 198 bin tona geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu ilk tahmin sonuçlarına göre ise bu yıl ayçiçeği üretiminin yüzde 8,7 artışla 2 milyon 390 bin ton olması bekleniyor. Ülkemizde 59 ilimizde ayçiçeği üretimi yapılıyor. Ayçiçeği üreten illerin başında Edirne gelirken bu ili Adana, Tekirdağ, Kırklareli ve Konya illeri takip ediyor. Nisan ayında ekilen ayçiçeğinin hasadı ilk olarak Temmuz ayı ortasında Çukurova’da başladı. Ağustos ayı itibarıyla Marmara Bölgesi ve diğer bölgelerde de başlayacak. Bu yıl ayçiçeği üretiminin yoğun olarak gerçekleştirildiği illerde bahar aylarında çiftçilerimiz beklediği yağışı alamadı. Yaz aylarında sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Haziran ayı son 53 yılın en sıcak haziran ayı oldu. Bu yıl artan aşırı sıcaklıklar çoğu üründe olduğu gibi ayçiçeğinde de verimde azalmaya neden oldu. Bu nedenle çiftçilerimiz ayçiçeğinde beklediği verimi alamıyor." "Ayçiçeğinde yeterliliğimiz son yıllarda düşüyor" Türkiye’de tüm çabalara rağmen ayçiçeğinde üretimin yeteri kadar artırılamadığını belirten Bayraktar, "Artan nüfusa paralel kişi başı tüketim de yıllar itibariyle artış gösteriyor. 2022/2023 döneminde kişi başı tüketim 56,5 kilogram ile son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. 2022 yılına kadar artan üretime rağmen, 2015 yılında yüzde 79 olan yeterlilik oranımız yüzde 51’e geriledi. Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor. Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için toplam ödediğimiz döviz 2023 yılında 2 milyar 67 milyon dolar oldu. Son 5 yılda ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için ödediğimiz bedel yüzde 117 oranında arttı. 2024 yılı 5 aylık verilerine göre 892 milyon 766 bin dolar değerinde ithalat yapıldığı görülüyor" dedi. "Ayçiçeği üreticilerimiz piyasada yeterli geliri elde edecek fiyatın oluşmasını bekliyor" Ayçiçeğinde fiyat, üreticilerin refahı için ne kadar önemliyse, ayçiçeği üretiminin istenilen düzeyde artması için de o derece önemli olduğunu ifade eden Bayraktar, "Artan maliyetler ve azalan verimle beraber çiftçilerimiz yeterli geliri elde edeceği fiyatın oluşmasını bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Çukobirlik 2024/2025 kampanya dönemi için yağlık ayçiçeği alım fiyatını yüzde 24,4 oranında artırarak brüt kilo başına 15 lira 30 kuruş olarak açıkladı. Üreticilerimiz artan maliyetler karşısında bu fiyatı yeterli bulmuyor. Başta Trakyabirlik olmak üzere, Karadenizbirlik, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi alıcı kurumlar ayçiçeği alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üreticilerimizin kârını da göz önüne almalıdır. Ülkemizde ayçiçeği üretimini artırmak ve halkın temel tüketim maddesinde ithalata bağımlılığı azaltmak için üretmeye istekli çiftçilerimiz var. Yeter ki çiftçilerimiz ürettiği ayçiçeğinden yeterli geliri elde edebilsin. 2022 yılında çiftçilerimiz üretti, ülkemiz için rekor üretimi gerçekleştirdi. Fazla üreten çiftçilerimiz, düşük fiyatla gerçekleştirilen ithal ürünler karşısında mağdur edilmemelidir. Son iki yıldır fiyatların gerilemesi ile ayçiçeğinde ekim alanları azaldı. Öte yandan iklim değişikliği ile aşırı sıcaklar da ayçiçeği üretiminin daha da artırılmasını engelliyor. İthalata ödenen milyarlarca liranın üreticilerimize aktarılmasıyla üretimimizi artırabilir, kendimize yeterli hale gelebiliriz" şeklinde konuştu. "Ayçiçeği üreticilerimiz yeterli geliri elde edemezken, tüketicilerimiz ayçiçeği yağını pahalı tüketiyor" Ayçiçeğinde iki yılda üretici fiyatlarının maliyet seviyesinde kaldığını dile getiren Bayraktar, "Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerini karşılayarak üretimini devam ettirmekte zorlanırken, tüketicilerimiz ise uygun fiyatla yağ tüketemiyor. Yaptığımız üretici market fiyat çalışmalarında, yağ fiyatlarında son yıllarda önemli artışlar olduğunu görüyoruz. 2024 yılı Ocak ayında ayçiçeği yağı litre fiyatı 58 lira iken Haziran ayında yüzde 15 oranında artarak, litre fiyatı 67 liraya yükseldi. 2024 yılı Haziran ayında son bir yılda yüzde 47 artış oldu. Halkımızın en çok tükettiği yağ olan ayçiçeği yağında görülen bu fiyat artışını kontrol edebilmek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için ayçiçeği üretimimizi artırmamız şarttır. Üretim olmadan tüketim olmaz. Üretim planlaması yapılacak ürünler arasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır" ifadelerini kullandı. Üreticilerin yüksek girdi fiyatlarıyla üretimlerini devam ettirdiğini hatırlatan Bayraktar, "Haziran ayı itibarıyla girdi fiyatlarını incelediğimizde; mazot fiyatları yıllık yüzde 78,5, gübre fiyatları yüzde 51, tarım ilacı fiyatları da yüzde 58 oranında arttı. Bu maliyet yükü altında üretim yapan çiftçilerimiz emeğinin karşılığını alması şarttır. Önümüzdeki üretim sezonunda bazı ürünlerde başlanacak olan üretim planlamasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır. Üretimine izin verilecek il ve ilçelerde ayçiçeği üreticilerimize fiyat ve pazarlama garantisi verilmeli, destek miktarları planlama öncesinde açıklanmalıdır. Ayçiçeğine verilen prim, gübre ve mazot destekleri de üreticilerimiz açısından büyük önem taşıyor. Desteklerin en az girdi enflasyonu oranında artırılması gerekiyor. Ülke içi üretimin korunması ve artırılması için ayçiçeği ve ürünlerinde gümrük vergi oranları yıl boyunca yüksek tutulmalıdır. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir" diye konuştu.

Fındık üreticilerine erken hasat uyarısı: Rekolte ve kalite kaybı Haber

Fındık üreticilerine erken hasat uyarısı: Rekolte ve kalite kaybı

Bu, fındığı sattığımız zaman kilo kaybından, randıman kaybından dolayı hem cebimize girecek olan paranın ekonomik yönden azalması, hem de fındığımızın kalitesi açısından ihracatımız açısından da bir kalitesiz bir fındık oluşmasını ortaya çıkarır” dedi. Karadeniz Bölgesi’nin en önemli geçim kaynaklarından olan ve en çok Ordu’da üretimi yapılan fındık hasat sezonuna sayılı günler kaldı. Her yıl ilgili komisyon tarafından fındık hasat tarihleri sahil, orta ve yüksek kesimler için açıklanırken, bazı üreticiler fındık bahçelerine erkenden giriş yaparak, tam olgunlaşmamış fındığı toplayabiliyor. Hasadı erken yapılan fındığın, rekolte kaybı ve kalite düşüklüğüne neden olduğu belirtiliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, erken hasattan kaçınmak için fındık toplama tarihlerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Soydan, önümüzdeki günlerde Fındık Toplama Tarihlerini Belirleme Komisyonu tarafından hasat tarihlerinin açıklanacağını belirterek, “Ama ne kadar tarihler açıklanmış olsa da biz bahçemize girerek bahçemizde fındıklarımız olgunlaşmış mıdır, olgunlaşmamış mıdır? Diyerek bir kontrol etmemiz gerekiyor" diye konuştu. "Dış kabuğu sararan fındık olgunlaşmıştır" Fındığın dış kabuğunun sararmış olması olgunluk belirtisi olarak kabul edilirken, Soydan, “Bahçesinde toplama tarihini geldiğini düşünen üreticimiz varsa fındığını toplayabilir ama tabii ki topluma tarihlerini belirleyen komisyon teknik olarak da fındıktaki su oranlarının tespitini yaparak, toplama tarihler de ona göre açıklanıyor” ifadelerine yer verdi. “Fındık hasat tarihleri erkene alınabilir” Geçen yıl sahil kesimde 12, orta kesimde 19 ve yüksek kesimlerde 26 ağustos olarak belirlenen hasat tarihlerinin bu yıl öne çekilebileceğini belirten Soydan, “Tabi bu sene havalar hem bahar hem yaz dönemi ciddi bir sıcak mevsim normalinin üzerine seyrediyor. Yani fındıklarda böyle erken başlama ihtimali yüksek. Ama bu süreci takip edelim. Erken toplanan fındıklarda aşırı su kaybı, fındık içerisinin boşalması, randıman kaybı ve kilo kaybı gibi problemler yaşanabiliyor. Bu, fındığı sattığımız zaman kilo kaybından, randıman kaybından dolayı hem cebimize girecek olan paranın ekonomik yönden azalması, hem de fındığımızın kalitesi açısından ihracatımız açısından da kalitesiz bir fındık oluşmasını ortaya çıkarır" diye uyardı. "Toplama tarihleri açıklanacak" Soydan, fındık üreticilerine şu şekilde seslendi: "Bunlara dikkat edelim. Çünkü sonuçta ciddi maliyetler yaptık. Fındığımızı en iyi şekilde, randımanlı şekilde randıman alabilecek bir olgunluğu sağlamadan toplamamaya gayret edelim. Çünkü fındık bizim her şeyimiz. Bir yıl bekledik, burada erken topluyorsak da bunları yapmayalım. Toplama tarihleri önümüzdeki günlerde açıklanacak. Fındık olgunlaşmadan bahçeye girmemeye gayret etmemizde fayda var."

“Çiftçilerimizin bir yıllık emeği bir kıvılcımla kül olmasın.” Haber

“Çiftçilerimizin bir yıllık emeği bir kıvılcımla kül olmasın.”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, son dönemde artan anız yangınlarıyla ilgili bir açıklama yaparak, “Çiftçilerimizin bir yıllık emeği bir kıvılcımla kül olmasın” dedi. “Rutin bir tarımsal uygulama gibi yapılan ve toprak verimliliğine uzun vadede ciddi zararlar veren anız yakma, tarım arazilerinde verimliliğin kaybolmasına neden oluyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Kontrolden çıkan anız yangını çiftçilerimizin emeklerinin yok olmasına sebep oluyor ve topraklarımızın geleceğini tehlikeye atıyor. Bir yıl boyunca gözü gibi bakıp, büyüttüğü ürününü hasat etmek isteyen üreticilerimizin bütün emekleri bir kıvılcımla kül oluyor. Gıdaya olan ihtiyacımızın her zamankinden daha fazla olduğu günümüzde, tarımsal üretimi tehlikeye atma lüksümüz yoktur. Bu bilinçle hem vatandaşlarımız hem çiftçilerimiz toprağımızı koruma konusunda daha duyarlı olmalıdır.” “Anız yakmanın sağlayacağı fayda toprağa ve çevreye vereceği zararın yanında çok küçüktür” Üreticilerin hasat sonrası aynı araziye diğer bir ürünün ekimini yapacaksa mibzerin istenilen bir şekilde ekim yapmasını sağlamak, yakıt tasarrufu ve daha iyi tohum yatağı hazırlamak adına anız yaktıklarına dikkat çeken Bayraktar, " Anız yakmak yabancı ot ve haşereleri yok etmenin yanı sıra ekin saplarının mibzer gözlerinin tıkanmasını engellese de, toprağa zarar veriyor. Anız yakmanın sağlayacağı fayda toprağa ve çevreye vereceği zararın yanında çok küçük kalıyor. Hasat sonrası tarla yüzeyinde kalan bitkisel artıklar toprağı tavında tutuyor ve meyilli arazilerde verimli toprağın su ve rüzgâr erozyonuyla kaybolmasına engel oluyor. Anız yakmak, doğal ve tarımsal ekosistemin tahrip olmasına, zaten organik maddece yetersiz olan topraklarımızın iyice fakirleşmesine ve toprağın su tutma kapasitesinin azalmasına neden oluyor. Anız, yağışların şiddetle toprağa düşmesini engeller; yüzey akış hızını azaltır ve toprağa sızmasını sağlar. Organik maddesi çok düşük ve erozyona çok açık olan topraklarda anız sürülerek veya parçalanarak toprağa yeniden kazandırılmalıdır. Omurgalı ve omurgasız canlıların yok olmasına kısacası doğanın ölümüne neden olan anız yangınları hasadın bitmesiyle sezon bitmeden birçok bölgede maalesef kendini gösteriyor. Diğer taraftan anız yangınları iklim değişikliğinin de etkisiyle artan hava sıcaklıklarıyla beraber sigara izmaritleri veya elektrik tellerinden çıkan kıvılcımlarla da oluşabiliyor. Tüm bu nedenlerle anız yangınlarında başta yerel yönetimler ve itfaiye olmak üzere ilgili tüm kurumlar tedbirlerini almalıdır” diye konuştu. “Çiftçilerimiz anız yakmak yerine alternatif uygulamaları tercih etmelidir” Bayraktar şöyle edvam etti: “Toprağın verimini genel olarak topraktaki mineral, gübre ve biyolojik canlılar belirler. Bunlar yakıldığı zaman çiftçilerimiz daha çok gübre atmak zorunda kalıyor. Oysa anız toprağa kazandırıldığı zaman toprağın daha az gübreye ihtiyacı olur ve verimde artış yaşanır. Anız yakmakla toprağı işlemek kolaylaşıyor fakat toprağın gücü kayboluyor. Çiftçilerimiz bunun farkında olmalıdır. Toprağa kazandırılmayarak yakılan her anız, çiftçilerimizin daha fazla gübre kullanmasına dolayısıyla maliyetinin artmasına sebep oluyor. Unutulmamalı ki; organik maddece zengin toprağın su tutma kapasitesi artar. Kişi başı yıllık su tüketiminin bin 313 metreküp olduğu ve su stresi yaşayan ülkemizde organik madde kaybına yol açacak uygulamalardan kaçınılmalıdır.” “Son 5 yıldaki orman yangınlarının yüzde 5,6’sı anızdan” “Ülkemizde meydana gelen yangınların bazıları anız kaynaklıdır. Bu yangınlarda ormanlarımızın kıyısında olan buğday ve arpa tarlaları büyük riskler taşıyor" uyarısında bulunan Bayraktar şunları kaydetti: "Son 5 yılda 13 bin 619 orman yangını çıktı. Söz konusu orman yangınlarının yüzde 5,6’sı yani 763’ü anız yangınları sebebiyle gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl ülkemizde meydana gelen 2 bin 579 orman yangının yüzde 5,3’ü yani 137’si anız yangınıydı. Doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir tarım için anız yakma gibi çağdışı uygulamalara son verilmeli, çiftçiye yeni öneriler sunulmalı, doğrudan ekim teknolojisi gibi var olan faydalı uygulamaların yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.”

“Düzensiz yağışlar tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturuyor” Haber

“Düzensiz yağışlar tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturuyor”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Hububatın suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerdeki Mart, Nisan ve Mayıs aylarında düzensiz yağışlar tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturuyor” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğday ile arpada rekolte tahminini ve çiftçilerin destek beklentisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, 2023-2024 üretim sezonunda bahar aylarında yağışların düzensiz olması ve sıcaklıkların aniden yükselmesinin bazı bölgelerde bitkide dane oluşumunu olumsuz etkilediğini belirterek, ani sıcaklık değişimlerinin bitkileri strese soktuğunu dile getirdi. “Mart, Nisan ve Mayıs aylarında düzensiz yağışlar tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturuyor” Sıcaklık değişikliklerine uyumlu bitki çeşitlerinin geliştirilmesiyle sıcaklık stresinin etkisi ve verimdeki düşmelerin önlenebilir olduğunu da ifade eden Bayraktar, “Nisan ayı yağışları normaline göre Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 70, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 57, Ege Bölgesi’nde yüzde 54, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 53, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 46, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 30 ve Marmara Bölgesi’nde yüzde 24 oranında azaldı. Mayıs ayında ise ülke genelinde normaline göre yüzde 33 ve geçen yıl mayıs ayı yağışlarına göre yüzde 5 artış meydana geldi. Mayıs ayında normaline göre Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 48, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 49, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 44, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 25 artış gerçekleşti. Marmara Bölgesi’nde ise yağışlar normaline göre yüzde 19, Ege bölgesinde yüzde 30 oranında azaldı. Hububatın suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerdeki Mart, Nisan ve Mayıs aylarında düzensiz yağışlar tarımsal üretim üzerinde tehdit oluşturuyor” açıklamasında bulundu. “Arpada yüzde 15, buğdayda yüzde 8-10 azalma bekliyoruz” İklimsel nedenlerle hasadın bu yıl erken başladığını ve ülke genelinde hasadın neredeyse yarısı tamamlandığını söyleyen Bayraktar, “Başta Adana olmak üzere Çukurova’da hasat tamamlandı. Çukurova’da verimde geçen yıla göre artış görülüyor. Ancak hasadın bazı illerde devam edip bazı illerde sona yaklaştığı ve buğday ekilişinin yüzde 11’ini oluşturan Marmara Bölgesi ile hasadın hızla devam ettiği buğday ekilişinin yüzde 37’sini oluşturan İç Anadolu Bölgesi’nde çiftçilerimiz verimde de umduğunu bulamadı. İlkbaharda oluşan olumsuz iklim şartları nedeniyle özellikle arpa rekoltesinde geçtiğimiz yıla göre önemli oranda düşüş bekliyoruz. Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiler doğrultusunda hasadı devam eden arpada rekoltenin geçen yıla yaklaşık oranla yüzde 15 azalarak 9,2 milyon tondan 7,8 milyon tona, buğday rekoltesinin ise yüzde 8-10 seviyesinde azalarak 22 milyon tondan yaklaşık 20 milyon tona düşeceğini tahmin ediyoruz” ifadelerine yer verdi. “Serbest piyasada fiyatlar, müdahale alım fiyatının altında gerçekleşiyor” Açıklanan müdahale alım fiyatında olduğu gibi bazı bölgelerde çiftçilerin verimde de umduğunu bulamadığını ifade eden Bayraktar, çiftçilerin bir sonraki sezona hazırlık yapmak için tedirgin olduğuna dikkati çekti. Serbest piyasada arpa fiyatları müdahale alım fiyatı açıklanmadan önceki fiyatlara göre yüzde 7,7, buğday fiyatları ise yüzde 6 oranında gerilediği bilgisini de veren Bayraktar, “Geçtiğimiz hafta arpa fiyatları ortalama ton başına 7 bin 70 lira, ekmeklik buğday fiyatları ton başına 9 bin 8 lira, makarnalık buğday fiyatları ise ton başına 9 bin 607 lira seviyelerine kadar düştü. Ekmeklik buğday fiyatlarında müdahale alım fiyatı açıklandıktan sonraki dönemlerde borsalarda yüzde 5 ile yüzde 13,4 oranlarında, arpada ise yüzde 10,7 ile yüzde 14,8 oranlarında düşüş oldu. Buğday fiyatlarındaki gerilemede her ne kadar arz artışı ve kalite düşüklüğünün etkisi olsa da ürününü borsada satma imkânı olmayan ve borcundan ötürü bir an önce satmak isteyen özellikle küçük aile işletmesine sahip üreticilerimiz ürününü müdahale alım fiyatının oldukça altında tüccara satmak zorunda kalıyor” şeklinde konuştu. “Buğday için ton başına bin 750 lira, arpa için ton başına 750 lira fark ödemesi desteğinin artırılması gerekiyor” Bayraktar, oluşan olumsuz tablonun ortadan kaldırılması ve rekoltenin düşeceği göz önünde bulundurularak açıklanan müdahale alım fiyatlarının revize edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Buğday için ton başına bin 750 lira, arpa için ton başına 750 lira fark ödemesi desteğinin artırılması gerekiyor. Türk çiftçisi her türlü olumsuzluğa rağmen fedakâr bir şekilde üretime devam etse de onlara verilecek en büyük destek doğru hazırlanmış, ülke ve çiftçi menfaatleri doğrultusunda saha gerçekleriyle örtüşen uzun vadeli tarım politikalarıdır” diye konuştu.

“Haziran'da üretici-market fiyat farkı en fazla kirazda görüldü” Haber

“Haziran'da üretici-market fiyat farkı en fazla kirazda görüldü”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, haziran ayı afetleri ve üretici market fiyatlarına ilişkin yaptığı açıklamada, üretici ve market arasındaki en fazla fiyat farkının kirazda görüldüğünü açıkladı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Haziran ayında yaşanan afetler, üretici market arasındaki fiyat değişimlerini, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. iklim değişikliğinin etkisiyle yıl içerisinde normallerin üzerinde gerçekleşen aşırı sıcaklar tarımsal üretime ve tarım arazilerine zarar verdiğini belirten Bayraktar, bu çerçevede haziran ayında artan sıcaklarla birlikte orman ve tarım arazilerinde yangınlar arttığını vurguladı. “Haziran ayında kırsal alanlarda bin 120 adet yangın çıktı” Yangın verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bayraktar, “Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, Haziran ayında Türkiye’nin kırsal alanlarında toplam bin 120 adet yangın çıktı. Haziran ayında Diyarbakır, Mardin, Çanakkale, Aydın, Balıkesir, Bursa, Siirt, İzmir, Manisa, Burdur, Uşak, Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Edirne, Düzce, Sinop, Bingöl, Elazığ, Ankara, Çankırı, Yozgat ve daha birçok ilimizde büyüklü küçüklü yangınlar meydana geldi. Bu illerde çıkan yangınlarda tarım arazileri zarar gördü, hayvanlar telef oldu” açıklamasında bulundu. “Yangınların yaklaşık yüzde 38’i insan kaynaklı ihmal ve dikkatsizlik” Yapılan araştırmaların Türkiye’de yangınların takribinin yüzde 80’inin haziran-ekim döneminde çıktığını ifade eden Bayraktar, “Çıkan yangınların yaklaşık yüzde 38’i insan kaynaklı ihmal ve dikkatsizlik gibi sebeplerdir. Özellikle sıcaklıkların arttığı bu dönemlerde daha da dikkatli olmamız gerekiyor. Bu oranı düşürmek bizlerin elindedir. Ancak ne kadar dikkatli olunsa ve önlem alınsa da afetleri tam anlamıyla engellemek mümkün değildir. Yaşanan afetler en fazla tarım sektörünü ve üreten çiftçilerimizi etkiliyor. Bir üretim sezonu emek veren çiftçilerimiz çıkan bir yangınla mahsulünü kaybediyor. Özellikle kontrol altına alınamayan geniş alanlara sıçrayan yangınlarda ürünlerini, hayvanlarını ve tarımsal varlıklarını kaybeden üreticilerimize devlet yardımı yapılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu. “Aşırı sıcaklar Haziran ayında tarımsal ürünlere zarar verdi” Haziran ayında Türkiye genelinde normallerin üzerinde gerçekleşen sıcak hava tarımsal ürünlerde verim ve kaliteyi olumsuz etkilerken, afetlere ve maliyetlerde artışa neden olduğunu da vurgulayan Bayraktar, bu çerçevede Adana’da kavun, karpuz, domates ve biber başta olmak üzere sebzeler yandığını ve Manisa’da üzüm bağlarında ise yanmaların meydana geldiğini dile getirdi. Bayraktar, önlem olarak ise daha fazla sulama yapılması gerektiğini aktardı. Adana’da sebze ve meyvelerdeki aşırı sıcaklıkların ürünlere verdiği zararların tarım sigortaları kapsamı dışında olduğunu da kaydeden Bayraktar, “Önümüzdeki yıl, aşırı sıcakların verdiği zararın tüm ürünlerde TARSİM kapsamına alınması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Ancak bu yıl TARSİM teminatları arasında yer almayan ürünlerde yaşanan kayıplar devlet desteği ile telafi edilmelidir” dedi. “Haziran ayında üretici ve market arasındaki en fazla fiyat farkı kirazda görüldü” Haziran ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının yüzde 303,98 ile en fazla kirazda görüldüğünü belirten Bayraktar, “Kirazdaki fiyat farkını yüzde 291,3 ile havuç, yüzde 284 ile kuru incir, yüzde 260 ile Antep fıstığı takip etti. Kiraz 4 kat, havuç 3,9 kat, kuru incir 3,8 kat, Antep fıstığı 3,6 kat fazlaya satıldı. Üreticide 24,88 lira olan kiraz markette 100 lira 51 kuruşa, 8 buçuk lira olan havuç markette 33 lira 26 kuruşa, 115 lira olan kuru incir markette 441 lira 64 kuruşa ve 250 lira olan Antep fıstığı 900 liraya satıldı. Haziran ayında fiyatı en fazla artan ürün hem markette hem de üreticide limon olurken, fiyatı en fazla düşen ürün ise hem markette hem de üreticide patates oldu” ifadelerine yer verdi. “Haziran ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,7 ile limon oldu” Haziran ayında markette 37 ürünün 23’ünde fiyat artışının yaşandığını, 12’sinde fiyat azalışı görüldüğünü ve 2 üründe ise fiyat değişimi olmadığını ifade eden Bayraktar, “Haziran ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 65,7 ile limon oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 51,2 ile Antep fıstığı, yüzde 44 ile çilek, yüzde 34,3 ile kuru kayısı, yüzde 29,7 ile fındık ve yüzde 24,7 ile nohut takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 17,2 ile patates oldu. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 16,5 ile domates, yüzde 16,1 ile yumurta, yüzde 8,1 ile maydanoz ve yüzde 7,6 ile yeşil soğan izledi” diye konuştu. “Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 44 ile patateste görüldü” Bayraktar, haziran ayında üreticide 29 ürünün 10’unde fiyat artışı olduğunu, 8’inda fiyat düşüşü görüldüğünü ve 11 üründe fiyat değişimi olmadığını belirterek, “Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 44 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 26,8 ile domates, yüzde 26,2 ile patlıcan, yüzde 22,7 ile havuç, yüzde 12,6 ile yumurta ve yüzde 8,7 ile maydanoz izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 100 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 63,3 ile salatalık ve yüzde 30,2 ile kırmızı mercimek izledi” açıklamasında bulundu. Üreticideki fiyat değişiminin nedenleri hakkında açıklamalarda bulunan Bayraktar, konuşmasına şu şekilde devam etti. “Limonda sezonun sonuna gelinmesiyle, üreticilerimizin elinde ürün azaldı ve fiyatlar arttı. Hasat sezonu boyunca üreticilerimiz limonunu düşük fiyattan satmak zorunda kaldı. Bu aylarda üreticilerimizden düşük fiyatla alınan limon depolarda tutuluyor. Haziran ayında elinde az miktarda limonu bulunan üreticide fiyatlar kilogram başı 15 lira iken, ürünü depolayan tüccarda limonun fiyatı kilogram başına 40 liraya ulaşıyor. Kırmızı mercimek fiyatı yeni sezon ürünü olmasından dolayı yükseldi. Yüksek hava sıcaklıkları kuru soğanda yanmaya sebep oldu. Güneş yanıklarının tarla üretimine zarar vermesi ve talepteki artış nedeniyle fiyatlar yükseldi. Haziran ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimlere ilişkin de konuşan Bayraktar, “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Haziran ayında, Mayıs ayına göre DAP gübresi yüzde 3,8 oranında artarken, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1,9, ÜRE gübresi yüzde 1,6, amonyum sülfat gübresi yüzde 1,2 ve amonyum nitrat gübresi yüzde 0,8 oranında arttı. Geçen yılın Haziran ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 50,8, DAP gübresi yüzde 33,9, ÜRE gübresi yüzde 32,2, amonyum nitrat gübresi yüzde 30,4 ve 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 27,5 oranında arttı. Haziran ayında Mayıs ayına göre besi yemi yüzde 1,1, süt yemi yüzde 0,9, son bir yılda süt yemi yüzde 37, besi yemi ise yüzde 34,3 oranında arttı. Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 19,8 oranında artarken tarım ilacı fiyatları yüzde 58,2 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 5,1 oranında artarken, yıllık bazda yüzde 78,5 oranında artarak geçtiğimiz aylarda olduğu gibi yıllık bazda fiyatı en fazla artan tarımsal girdi oldu” ifadelerine yer verdi.

“Tarım sektörüne yüzde 30 elektrik zammı geri çekilmelidir” Haber

“Tarım sektörüne yüzde 30 elektrik zammı geri çekilmelidir”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar “Tarım sektörüne pozitif ayrımcılık yapılmalı, yüzde 30 elektrik zammı geri çekilmelidir” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, elektriğe gelen zammı değerlendirdi. Tarımsal üretimde elektrik kullanımının arttığını belirten Bayraktar, “Ülkemizde seracılık ve hayvancılığın gelişmesi, sulanan alanların artmasıyla tarımsal üretimde elektrik kullanımı arttı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, 2024 Haziran ayı itibarıyla tarımsal sulama abone grubu için elektrik birim fiyatı 256,46 kuruştur. EPDK tarafından; enerji üretim maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle nihai elektrik perakende satış fiyatlarında artış yapılacağı açıklandı. Açıklamaya göre, 1 Temmuz 2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, elektrik fiyatlarında, mesken abone grubu için yüzde 38, tarımsal faaliyetler abone grubu için yüzde 30, kamu ve özel hizmetler sektörü abone grubunun düşük kademesi için yüzde 38 ve yüksek kademesi için yüzde 20 oranında artış olacak” ifadelerini kullandı. Hava sıcaklıklarının fazla olması nedeniyle çiftçinin elektrik masrafının arttığını söyleyen Bayraktar, tarıma pozitif ayrımcılık gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Bu yıl hava sıcaklıkları normallerin üzerinde seyrediyor, çoğu il ve ilçelerde ekstrem sıcaklıklar gerçekleşiyor. Aşırı sıcaklar, bu aylarda ekili ve dikili sulanan tüm ürünlerde sulama ihtiyacını artırdı. Çiftçilerimiz artan su ve elektrik bedellerini ödemekte zorlanıyor. Hal böyle iken, elektrik fiyatlarında yapılacak yüzde 30 oranındaki artış, sulanan ürünlerde maliyetleri daha fazla artıracak, üretimde sürdürülebilirlik riske girecektir. Gıda güvencesinin sağlanması ve korunması için tarıma pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Tarımda maliyetlerin azaltılması ve üretimin sürdürülebilir kılınması bakımından tarımsal üretimde kullanılan elektrikte, 1 Temmuz 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak yüzde 30’luk zam geri çekilmelidir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.