Yeşil Dönüşüm Haberleri - Son Dakika Yeşil Dönüşüm Haber Güncel Gelişmeler

İş Bankası’ndan Karbon Yoğun Sektörler İçin 2030 Hedefleri

İSTANBUL (İHA) - Türkiye’nin karbonsuzlaşma ve döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde öncü kurumlardan biri olan İş Bankası, önemli bir adım daha atarak Net Sıfır Bankacılık Birliği kapsamındaki karbon yoğun tüm sektörler için 2030 emisyon azaltım hedeflerini açıkladı. Banka, uluslararası standartlara uyumlu emisyon ölçüm ve hesaplama çalışmalarıyla tüm kredi portföyünü analiz ederek sektörel hedeflerini netleştirdi. HER SEKTÖRE ÖZEL AZALTIM HEDEFLERİ 2023 yılında çimento, demir-çelik ve enerji üretimi sektörlerinde hedeflerini açıklayan İş Bankası, 2024 itibarıyla alüminyum, gayrimenkul, kara yolu yük taşımacılığı, petrol ve gaz ile tarım sektörlerini de planlarına dahil etti. Bu doğrultuda, 2023 baz yılına kıyasla 2030 yılına kadar emisyon yoğunluğunun alüminyumda yüzde 7, gayrimenkulde yüzde 36, kara yolu taşımacılığında yüzde 20, petrol ve gazda yüzde 15 azaltılması amaçlanıyor. Tarım sektöründe ise buğday üretiminde yüzde 14, mısırda yüzde 15 ve pirinçte yüzde 16’lık emisyon azaltımı öngörülüyor. Banka, Türkiye’nin ekilebilir alanları ve ürün çeşitliliğini dikkate alarak tarım bankacılığında üç farklı yol haritası oluşturdu. Bu yaklaşım, hem sürdürülebilir kalkınmaya hem de gıda güvenliğine katkı sunmayı amaçlıyor. "SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE LİDERLİĞİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ" İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, "100. kuruluş yıl dönümümüzü kutladığımız bu özel yılda, Türkiye'nin sürdürülebilir dönüşümüne öncülük edecek şekilde tüm karbon yoğun sektörlerde bilim temelli hedefler belirledik. Böylece, kredi portföyümüzden kaynaklanan emisyonların yaklaşık yüzde 65’ini kapsar hale geldik. Karbonsuzlaşma rotalarımızın oluşturulmasında, küresel iklim senaryolarının yanı sıra ülkemizin sektörel dinamiklerine ve müşterilerimizin yeşil dönüşüm sürecindeki ihtiyaçlarına odaklandık. Böylelikle, ülkemizin koşullarıyla uyumlu, potansiyeliyle örtüşen, uygulanabilir ve veriye dayalı aksiyon planları geliştirdik. Bu çerçevede, Net Sıfır Bankacılık Birliği tarafından karbon yoğun olarak tanımlanan tüm sektörlerde emisyon hedefleri belirleyen ilk Türk bankası olmanın gururunu yaşıyoruz" dedi. Geleceğe yönelik sorumluluklarının farkında olduklarını vurgulayan Aran, "İş birliği, inovasyon ve ortak bir amaçla, sürdürülebilir bir gelecek inşa edeceğimize inanıyorum" açıklamasını yaptı.

Yeşil Dönüşümde Sektörler Harekete Geçti

Yeşil Dönüşüm Ajandası Büyüyor İklim değişikliğinin etkileri iş dünyasını köklü değişimlere zorluyor. Artık üretimden tüketime her aşamada sürdürülebilirlik öncelikli bir gündem maddesi. Türkiye'deki sektörler, AB’nin Yeşil Mutabakat kriterlerine uyum sağlamak ve rekabetçiliği korumak için dönüşüm projelerine ağırlık veriyor. Temiz Enerji Yatırımları Önde Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2024'te temiz enerjiye yapılan küresel yatırımların 2 trilyon dolara ulaşarak fosil yakıt yatırımlarını ikiye katlayacağını açıkladı. Türkiye de enerji verimliliği projeleriyle 2030 yılına kadar emisyonları 100 milyon ton azaltmayı hedefliyor. EYODER Başkanı Onur Ünlü, Türkiye’nin Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi politikalarla dönüşümü hızlandırmayı amaçladığını, ancak yüksek finansman maliyetlerinin önemli bir engel olduğunu belirtti. Tarımdan Tekstile Yeşil Dönüşüm Ambalaj sektörü, geri dönüşüm ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik yatırımlara odaklanırken, tarım sektörü organik ve iyi tarım uygulamalarıyla sürdürülebilirliği artırıyor. Ambalaj Sektörü: Atıkların kaynakta ayrılması ve ikincil hammadde olarak kullanılması için projeler geliştiriliyor. Tarım: 1,5 milyon hektar alanda organik tarım yapılıyor; sürdürülebilir tarım uygulamaları yaygınlaşıyor. Tekstil ve Hazır Giyim Alanında Hedefler Giyim ve tekstil sektörü, 2025’e kadar sürdürülebilir kaynaklardan pamuk kullanımını %100'e çıkarmayı hedefliyor. İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD) Başkanı Muzaffer Turgut Kayhan, bu süreçle yerli üretimin artacağını ve dışa bağımlılığın azalacağını ifade etti. Yeşil dönüşüm, çevresel koruma ile ekonomik rekabetçiliği birleştiren bir yol haritası sunarken, Türkiye bu süreçte adımlarını hızlandırarak sürdürülebilir bir ekonomi için çalışıyor.

Danimarka'dan İklim İçin Dev Adım: 1 Milyar Ağaç, Yeşil Dönüşüm

Danimarka, iklim değişikliğiyle mücadelede radikal bir hamle yapıyor. Ülkedeki siyasi partiler, çevreci bir dönüşüm planı üzerinde anlaştı. Plan, tarım arazilerinin yüzde 10'unu orman ve doğal yaşam alanlarına dönüştürmeyi hedefliyor. Ayrıca, gelecek 20 yılda 1 milyar ağaç dikilecek. Bu strateji, gübre kullanımını azaltarak sera gazı emisyonlarının düşürülmesini sağlayacak. Koalisyon hükümeti, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 70 oranında azaltmayı planlıyor. Dönüşüm için 6,1 milyar dolarlık bütçe ayrıldı. Çiftçilerden arazi satın alınması öngörülüyor. Dikkat çeken bir başka adım da hayvancılıktan kaynaklı metan emisyonlarına vergi getirilmesi. 2030 itibarıyla çiftlik hayvanlarının metan salınımı için ton başına 43 dolar vergi uygulanacak. Bu kapsamlı plan, Danimarka'nın iklim değişikliğiyle mücadeledeki kararlılığını gösteriyor ve küresel iklim hedeflerine katkı sağlıyor.

KALDER’den GSO’ya Yeşil Dönüşüm Ödülü

Gaziantep Sanayi Odası (GSO), İlham Veren Kamu Yönetimi Proje Ödülleri kapsamında Jüri Teşvik Ödülü aldı. Türkiye Kalite Derneği (KALDER) Ankara Şubesi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) iş birliğinde organize edilen 24. Kamu Kalite Sempozyumu / Enerjide Sürdürülebilir Dönüşüm konulu programda GSO tarafından sürdürülen ‘’Gaziantep Yeşil Dönüşüm Hareketi Projesi’’, İlham Veren Kamu Yönetimi Proje Ödülleri kapsamında Jüri Teşvik Ödülü aldı. EPDK Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa GSO adına Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak ve Genel Sekreter Yardımcısı M. Sermest Çapan katıldı. Programda, GSO’nun ödülü KalDer Yönetimi tarafından GSO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak’a takdim edildi. Ödül töreninde bir konuşma gerçekleştiren GSO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak, ‘’Avrupa Birliği (AB), iklim değişikliğinin önüne geçmek ve sanayinin de çevreyle uyumlu büyümesini sağlamak amacıyla, Aralık 2019 ‘da AB Yeşil Mutabakat stratejisi oluşturmuştur. Söz konusu stratejiyle, Avrupa kıtasının İlk etapta 2030 yılına kadar net sera gazı emisyonlarının 1990’lı yıllara göre %55’e kadar azaltılmasını, 2050 yılına kadar da net sera gazı emisyonlarının sıfıra indirilmesini hedeflemiştir. Bunun yanı sıra üretimde emisyon değeri yüksek ürünlerin AB’ye ihracatında sınırda karbon vergisi uygulamasıyla ilave vergi alınacaktır’’ dedi. Koçak, ’Bu konuda Gaziantep Sanayi Odası olarak ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunabilmek, sonraki nesillere daha yaşanılabilir bir çevre bırakmak ve ihracat noktasında önümüze çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmak adına, firmaları, üniversiteleri, kamu kurum ve kuruluşlarını, STK’ları ve kamuoyunu bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak, komisyonlar kurarak süreci etkin yönetmek, yeşil dönüşümde iyi uygulamaları anlatmak, yeşil dönüşümde firmaların yatırım finansman kaynaklarına erişimlerini kolaylaştırmak, sanayicilere yön ve strateji belirlemek için “Gaziantep Yeşil Dönüşüm Hareketi” projemizi hayata geçirdik. Bugün burada almış olduğumuz bu ödül ile hem bizleri hem de Odamızı onurlandıran KalDer Ankara Şubesi’ne ve jüri üyelerine teşekkür ediyor, bu güzel organizasyonun hayırlı olmasını diliyorum. Projemizde emeği olan, yeşil dönüşüm noktasında önemli çalışmalar yapan GSO ekip arkadaşlarımıza ve bize destek olan herkese ayrıca teşekkür ediyorum” diye konuştu.

GAİB yeşil dönüşüm çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor

Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri bünyesindeki dört birlikten birisi olan Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm kapsamındaki çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Gaziantep Üniversitesi iş birliğiyle pilot bir proje başlatan GATHİB, iklim değişikliği, yeşil enerji, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda çalışan öğretim üyeleri ve akademisyenlere yönelik eğitim faaliyeti yürütecek. Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri hizmet binasında yüz yüze olarak gerçekleştirilecek eğitimleri alanında uzman kişiler verecek. “Projemiz geleceğin üretim modelleri ve eğilimlerine ayak uydurmak için eşsiz bir fırsat” TİM Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Kurulu Başkanı ve Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kileci yaptığı açıklamada, “Tekstil ve hazır giyim sektörü doğaya en fazla olumsuz etkisi bulunan sektörlerden birisi olarak değerlendiriliyor. Bu sektördeki üretim altyapıları ve modellerin doğayla barışık ve sürdürülebilir hale getirilmediği takdirde sektör aktörlerini ve paydaşlarını oldukça zor günler bekliyor. Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatındaki hükümler gereğince yeşil dönüşüm noktasında üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyen firmalar yakın bir gelecekte Avrupa pazarına satış yapmakta zorlanacaklar. Bu konuya kayıtsız kalma lüksümüz yok çünkü Avrupa pazarı ülkemiz için, özellikle tekstil ve hazır giyim sektörleri için göz ardı edilemeyecek bir ticaret hacmine sahip. Bu yüzden bu proje yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularında hem nitelikli insan kaynağının oluşturulması hem de farkındalık sağlanması için çok kıymetli. Ayrıca geleceğin üretim modelleri ve eğilimlerine ayak uydurmak için eşsiz bir fırsat. Ülkemize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Ankara Kalkınma Ajansı’ndan Yeşil Yaka Programı

Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yeşil dönüşüm adaptasyonu sürecini desteklemek amacıyla Yeşil Yaka Eğitim Programı gerçekleştirildi. Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yeşil dönüşüm adaptasyonu sürecini desteklemek ve Ankara’nın rekabet edilebilirliğini artırmak amacıyla ‘Yeşil Yaka Eğitim Programı’ gerçekleştirildi. Ücretsiz olarak sunulan eğitim serisi ile katılımcıların yeşil dönüşüm konusunda bilgi sahibi olmaları ve yeşil sektörler odaklı olarak Ankara’nın beşeri sermayesini güçlendirmesi amaçlandı. Eğitim ile katılımcıların sürdürülebilirliğinin kurumsal düzeyde nasıl uygulanabileceği konusunda bilgi edinilmesi, temel su ve karbon ayak izi hesaplama yöntemleri, çevresel etkilerin ölçülmesi ve azaltılması konusunda yetkinlik kazanılması ve enerji yönetimi sistemleri hakkında detaylı bilgi edinerek, enerji verimliliğini artırmak için stratejiler geliştirebilmesi hedeflendi. Kurumlarda sürdürülebilirlik, enerji, çevre, kalite ve yönetim sistemleri konularında çalışanların, bu alanlarda kendini geliştirmek isteyen profesyonellerin ve üniversitelerin mühendislik ve kimya bölümlerinden mezun olmuş genç işsizlerin hedef kitle olarak belirlendiği eğitim programına Ankara Kalkınma Ajansı’nın resmi internet sitesinden başvurulabilecek.

DENİB Akademi’de karbon ayak izi ve yeşil mutabakat konuşuldu

DENİB Akademi faaliyetleri çerçevesinde hayata geçirilen “Akademi Girişimci” kapsamında “Sürdürülebilirlik Yolculuğunda Karbon Ayak İzi ve Yeşil Mutabakat Bilgilendirme Toplantısı” eğitmen Pınar Kocabay Çiftçi tarafından Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Hizmet Binasında düzenlendi. Akademi Girişimci oluşumu kapsamında, küresel düzeyde yaşanan sürdürülebilirlik gelişmeleri çerçevesinde firmaların yakından izlediği konular olan karbon ayak izi ve Yeşil Mutabakat ele alındı. Ülkemizin sürdürülebilirlik gündemini oldukça ilgilendiren Yeşil Mutabakat ile Avrupa’nın 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefi doğrultusunda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uygulamalara uyum süreci ülke ihracatı için oldukça önem taşıyor. Toplantıda, özellikle yeşil dönüşümün hızlanmasının önem arz ettiği günümüz dünyasında, sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, su ayak izi ve sera gazı emisyonu, yeşil mutabakat, sınırda karbon düzenlemesi, ihracatımıza etkileri konu başlıkları üzerinde yoğunlaşıldı. Yapılan bilgilendirmelerin ve paylaşımların ardından soru-cevap bölümüyle devam eden toplantıya katılım oldukça yoğundu.

Yeşil enerji dönüşümünde kritik minerallere olan talep artıyor

AA muhabirinin BP 2023 Dünya Enerji Görünümü Raporu'ndan derlediği bilgilere göre, hidrokarbonların rolünün azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması, elektrifikasyonun yaygınlaştırılması ve düşük karbonlu hidrojenin kullanılması yaklaşımları küresel enerji sisteminde teknolojik ekipmanların kullanımını yaygınlaştırarak, bu ekipmanların üretimi için gerekli kritik minerallerin önemini artırıyor. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi, batarya, hidrojen ve karbondioksit boru hatları ve depolama teknolojilerinde kullanılan bakır, lityum ve nikel gibi kritik minerallerin tüketimdeki payı artarken, söz konusu mineral ve madenlerin alt yapı çalışmalarında da kullanmasıyla talep artıyor. Yakın gelecekte de iklim değişikliği ile mücadele hedefleri ve enerji güvenliğini kendi kaynaklarından sağlamak isteyen ülkelerin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlarını artırmasıyla bu mineral ve madenlere talebin artacağı öngörülüyor. Rapora göre, 2020'de küresel bakır talebi 20 milyon ton üzerindeyken, raporun "2040 Net Sıfır" senaryosuna göre 2040'ta talebin 60 milyon tona yaklaşacağı hesaplanıyor. Bakır talebindeki büyümede en önemli neden elektrik ağlarının kurulması ve geliştirilmesinde düşük karbonlu teknoloji kullanımına odaklanılması olarak gösteriliyor. Lityum talebinin çok hızlı artması bekleniyor Benzer şekilde, 2020'de lityum karbonat eşdeğeri lityum talebinin 200 bin ton olduğu hesaplanırken, düşük karbon ve ulaşımda elektrifikasyon teknolojilerinin artmasıyla söz konusu senaryoya göre talebin 6,2 milyon tona ulaşması bekleniyor. Küresel lityum talebindeki en büyük artış faktörü ulaşımda fosil kaynaklar yerine elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması olarak kaydedilirken, elektrikli araç teknolojilerinin gelişmesi ve pazardaki araç ve marka çeşitliliğinin artmasıyla 2050'ye kadar aralarında iki ve üç tekerlekli araçların da bulunduğu küresel elektrikli araç sayısının 1 ila 2 milyar arasında olacağı tahmin ediliyor. Elektrikli araçların gelişimi, batarya teknolojilerinin gelişimiyle doğru orantılı olarak artarken, ulaşımda yıllık batarya kapasite talebinin bu dönemde 10 ila 20 teravatsaate ulaşacağı hesaplanıyor. Nikel talebinde elektrikli ulaşım teknolojileri önemli rol oynuyor Nikel talebi de 2020'de 2,2 milyon ton olarak hesaplanırken, "2040 Net Sıfır" senaryosuna göre düşük karbon güç sistemlerinin geliştirilmesi ve elektrikli ulaşım teknolojilerinin artması beklentisiyle talebin 9 milyon ton seviyesinde olacağı hesaplanıyor. Küresel nikel talebindeki artışın en büyük destekçisinin ulaşımda elektrifikasyon aktivitelerine olan ilgilinin ve alt yapı çalışmalarının artışı olarak gösteriliyor. Nikel ve elektrikli araçlarda kullanılan lityum-ion bataryaların yaygınlaşması birbirini destekleyici unsur olarak öne çıkıyor. Rapora göre, senaryoların gerçekleşmesi için kritik mineral ve madencilik sektörüne yatırımların artırılması kritik önem taşıyor. Madenciliğin günümüz metotlarından ziyade sürdürülebilir olarak yapılması gerekliliği bu alandaki en büyük zorluk olarak gösteriliyor.

#Yeşil Dönüşüm