Tarımda İşçi Krizi: Çiftçi de Tüketici de Tehlikede
Yazının Giriş Tarihi: 25.10.2024 16:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.10.2024 16:40
Son yıllarda Türkiye tarımında en büyük sorunlardan biri işçi krizi. Ülkenin dört bir yanında üreticiler, tarlada çalışacak işçi bulamamaktan yakınıyor. Zaten zor koşullarda üretim yapan çiftçiler, iş gücü eksikliğiyle mücadele ederken, bu kriz yalnızca üreticiyi değil, tüketiciyi de doğrudan ilgilendiriyor. Peki, tarımda işçi krizi neden bu kadar derinleşti? Daha da önemlisi, bu krizin gidişatı nereye varacak?
Tarımda işçi krizinin temelinde kırsal göç yatıyor. Genç nüfus, tarımın ağır fiziksel zorlukları ve düşük ücretleri nedeniyle köylerinden ayrılarak şehirlere yöneliyor. Şehirde bile iş bulamayan gençler, tarla yerine kargo şirketleri, marketler veya fabrikaları tercih ediyor. Çünkü tarımda sosyal güvence yok, kazanç sınırlı, iş yükü ise ağır. Örneğin, mevsimlik bir tarım işçisinin 2023 yılında aldığı günlük ücret 512 TL iken, bu yıl 880 TL'ye çıktı. Ancak bu artışa rağmen gençler tarım işçiliğini cazip bulmadğı gibi bu ücretlerle çalışacak işçi bbulmakta üreticiler zorlanıyor. Bu durum kırsalda kalan yaşlı nüfusa daha fazla yük binmesine neden oluyor ve tarım işçiliği, gençlerin ilgisini çeken bir meslek olmaktan hergeçen gün uzaklaşıyor.
Bir diğer önemli sorun ise mevsimlik iş gücü ihtiyacı. Tarımda özellikle hasat zamanı yoğun iş gücü gereksinimi var; fakat bu mevsimsel yapı, işçilerin tarımı bir kariyer olarak görmesini zorlaştırıyor. TÜİK verilerine göre, kırsal nüfus %25’in altına düşmüş durumda ve genç nüfusun şehirlerde sabit gelir sunan işlere kaymasıyla kırsalda iş gücü açığı daha da büyüyor. Bu eksiklik, çiftçilerin iş gücüne olan talebini karşılayamamasına, dolayısıyla üretimde aksamalar yaşanmasına yol açıyor. Üretim aksadıkça da hem üretici hem de tüketici zarar görüyor.
Peki, bu krizle nasıl başa çıkacağız? Bu noktada teknoloji ve tarımın dostluğu, belki de en umut verici çözüm. Otomasyon ve modern tarım teknikleri, iş gücü ihtiyacını azaltabilir; ancak bu çözümler kısa vadede kolay uygulanabilir değil. TÜİK’e göre, Türkiye’de küçük ölçekli çiftçilerin %80’i hâlâ geleneksel yöntemlerle çalışıyor. Çiftçilerin teknolojik yatırımlar yapması için devlet desteği ve teşvikler kritik öneme sahip. Bu teşvikler sayesinde küçük çiftlikler de mekanize olabilir ve verimlilik artabilir.
Bir diğer çözüm ise genç nüfusu tekrar tarıma çekmek. Ancak bunu sağlamak için çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Gençlerin modern tarım teknikleriyle donatılması ve bu alanda uzmanlaşması, tarımı cazip hale getirebilir. Ayrıca, tarım işçileri için sosyal güvenceli, düzenli istihdam modelleri geliştirilmeli. Böylelikle çiftçiler mevsimlik işçi bulma kaygısından kurtulabilir ve daha sürdürülebilir bir iş gücü oluşturulabilir.
Bugün tarlada işçi bulamayan üretici, yarın markette ürünü bulamayan tüketiciye de endişe verecek. Eğer bu krizi çözemeyip iş gücünü tarıma çekemezsek, gıda güvenliği riske girer, tarımsal üretim sürdürülebilirliğini kaybeder. Bu da toplumsal bir sorun haline gelir. Sofralarımızda sadece meyve ve sebze eksikliği değil, geleceğimizin eksikliğini de hissedeceğimiz günler uzak değil. Artık tarımda bir devrim zamanı geldi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Seda Özel
Tarımda İşçi Krizi: Çiftçi de Tüketici de Tehlikede
Son yıllarda Türkiye tarımında en büyük sorunlardan biri işçi krizi. Ülkenin dört bir yanında üreticiler, tarlada çalışacak işçi bulamamaktan yakınıyor. Zaten zor koşullarda üretim yapan çiftçiler, iş gücü eksikliğiyle mücadele ederken, bu kriz yalnızca üreticiyi değil, tüketiciyi de doğrudan ilgilendiriyor. Peki, tarımda işçi krizi neden bu kadar derinleşti? Daha da önemlisi, bu krizin gidişatı nereye varacak?
Tarımda işçi krizinin temelinde kırsal göç yatıyor. Genç nüfus, tarımın ağır fiziksel zorlukları ve düşük ücretleri nedeniyle köylerinden ayrılarak şehirlere yöneliyor. Şehirde bile iş bulamayan gençler, tarla yerine kargo şirketleri, marketler veya fabrikaları tercih ediyor. Çünkü tarımda sosyal güvence yok, kazanç sınırlı, iş yükü ise ağır. Örneğin, mevsimlik bir tarım işçisinin 2023 yılında aldığı günlük ücret 512 TL iken, bu yıl 880 TL'ye çıktı. Ancak bu artışa rağmen gençler tarım işçiliğini cazip bulmadğı gibi bu ücretlerle çalışacak işçi bbulmakta üreticiler zorlanıyor. Bu durum kırsalda kalan yaşlı nüfusa daha fazla yük binmesine neden oluyor ve tarım işçiliği, gençlerin ilgisini çeken bir meslek olmaktan hergeçen gün uzaklaşıyor.
Bir diğer önemli sorun ise mevsimlik iş gücü ihtiyacı. Tarımda özellikle hasat zamanı yoğun iş gücü gereksinimi var; fakat bu mevsimsel yapı, işçilerin tarımı bir kariyer olarak görmesini zorlaştırıyor. TÜİK verilerine göre, kırsal nüfus %25’in altına düşmüş durumda ve genç nüfusun şehirlerde sabit gelir sunan işlere kaymasıyla kırsalda iş gücü açığı daha da büyüyor. Bu eksiklik, çiftçilerin iş gücüne olan talebini karşılayamamasına, dolayısıyla üretimde aksamalar yaşanmasına yol açıyor. Üretim aksadıkça da hem üretici hem de tüketici zarar görüyor.
Peki, bu krizle nasıl başa çıkacağız? Bu noktada teknoloji ve tarımın dostluğu, belki de en umut verici çözüm. Otomasyon ve modern tarım teknikleri, iş gücü ihtiyacını azaltabilir; ancak bu çözümler kısa vadede kolay uygulanabilir değil. TÜİK’e göre, Türkiye’de küçük ölçekli çiftçilerin %80’i hâlâ geleneksel yöntemlerle çalışıyor. Çiftçilerin teknolojik yatırımlar yapması için devlet desteği ve teşvikler kritik öneme sahip. Bu teşvikler sayesinde küçük çiftlikler de mekanize olabilir ve verimlilik artabilir.
Bir diğer çözüm ise genç nüfusu tekrar tarıma çekmek. Ancak bunu sağlamak için çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Gençlerin modern tarım teknikleriyle donatılması ve bu alanda uzmanlaşması, tarımı cazip hale getirebilir. Ayrıca, tarım işçileri için sosyal güvenceli, düzenli istihdam modelleri geliştirilmeli. Böylelikle çiftçiler mevsimlik işçi bulma kaygısından kurtulabilir ve daha sürdürülebilir bir iş gücü oluşturulabilir.
Bugün tarlada işçi bulamayan üretici, yarın markette ürünü bulamayan tüketiciye de endişe verecek. Eğer bu krizi çözemeyip iş gücünü tarıma çekemezsek, gıda güvenliği riske girer, tarımsal üretim sürdürülebilirliğini kaybeder. Bu da toplumsal bir sorun haline gelir. Sofralarımızda sadece meyve ve sebze eksikliği değil, geleceğimizin eksikliğini de hissedeceğimiz günler uzak değil. Artık tarımda bir devrim zamanı geldi.